NEREDEN NEREYE

1693 Words
Masal, sabaha karşı döndüğü evinde Neri'yi bulamıyor ama orta sehpanın üzerine bıraktığı kısa notu görüyor. ''Benimkinin yanındayım, beni merak etme.'' Masal, açılmamış birkaç kolinin yanından zorlanarak banyoya geçiyor. Buraya taşınalı daha iki gün oluyor. Yangından kaçar gibi dar atmışlardı kendilerini bu yeni eve eski döküntü bodrum katından sonra. Sonunda evinde vakit geçirebileceğine seviniyor genç kadın. Çoğu koliyi açıp yerleştirmeye bile daha zaman bulamıyorlar ama dert değil. Her türlü pislikten arınmış gibi rahatlıyor üzerindekileri çıkarınca, güçlü su huzmesinin altına bırakıyor kendini, uzun süre öyle ayakta kalıyor, sonra son günlerin hızı sırtına binmiş gibi olduğu yere diz çöküyor, sadece vücudundan kayıp giden suyu hissetmek istiyor. Uzun dakikaların ardından bir rahatlamayı hissediyor bedeninde ve tekrar ayağa kalkıp köpük köpük temizliyor her yanını. Hemen kabinin kenarındaki havluyu alıp sarınıyor. Uzun saçlarından hala sular damlıyor, onları da küçük bir havlu ile sarıyor ve odasına geçiyor. Burası da henüz yerleştirilmemiş eşyalarla dolu. Birkaçını ayağı ile iteliyor yan tarafa yolu açılsın diye, ardından kendini geniş yatağa bırakıyor genç kadın. Öyle rahat ki daha önce kullanmak zorunda kaldığı sert şilte parçalarına hiç benzemiyor. Yaydıkça yayıyor kendini yatağa, konforlu dokunuş öyle iyi geliyor ki! Gözleri kapalı, yerinde kalıyor ama beyni durmadan çalışıyor. Nereden nereye diye düşünmekten kendini alamıyor. Devlet korumasında bir yurtta büyümüştü. Annesi kim, babası kim, en ufak bir fikri yok. Kabul ettiği tek gerçek, onlar için değersiz olduğuydu. Hani hayat deniyor ya, beklenmedik şeyleri başlarına getirse de yıllar içinde kendini bulmaya çalışabilirlerdi. Böyle bir şey olmadığına göre, sevilmeyen ve istenmeyen bir bebek olarak dünyaya geldiğini çoktan kabullenmişti. Bir yurt köşesine atılmış ve sonra ne arayanı ne de soranı olmuştu. Neri ile yurtta bulmuşlardı birbirlerini ama nasıl bulduklarını hiç bilmiyor. Sanki o yurda gökten zembille inmişler ve birbirlerine kavuşmuşlardı. Büyük ihtimal Neri de kendi gibi yok sayılan bir çocuktu. Asıl adı Neriman olsa da Neri demek daha havalı geliyordu ikisine de. Her ne kadar büyürken tüm imkanlar devletçe sunulsa da kendilerine ailenin yeri çok ayrı. Bu yüzden hep bir yanları eksik büyüdüler. Bu eksiği birbirleriyle telafi etmek istediler. Anne özlemiyle yandıkları anlarda beraber ağladılar ve hasretini bir çektiler, sıcak bir aile arayışında yine hep bir arada idiler. Aileleri ikisinden ibaretti ve ayrılmamaya kararlı yetiştiler. Bir ara okumaya da çalıştılar ama bir yere kadar. İkisi de uyanık kızlardı ve Neri'nin aklına uydu. Hiç zaman kaybetmeye gerek yoktu, kısa yoldan da istediklerine kavuşabilirlerdi. Okumak falan ile bu coğrafyada bir yere gelmek öyle zordu ki! Yıllarca yokluk ve açlık çekmek vardı eğer bu hevese kapılsalardı. Ve yaşları geldiğinde yurttan ayrıldılar. İş bulana dek parklarda ve terminallerde sabahladıkları da oldu, aç açına geçen günleri de oldu. İyi kötü bir mağazada satış elemanı olarak çalışmaya başladıkları gün her şeye yeni bir umutla bakmayı başardılar ama yaşam denen şey onlara karşı kötü yüzünü göstermekte gecikmedi. Fare deliğine benzeyen, ufacık bir bodrum katına yerleştiler. Karanlık, havasız, mezar gibi bir yer. Buna da aldırmadılar, sonuçta burada geçiciydiler. Günler akıp geçerken aşık oldular. Sevdiler, çok sevdiler ama sonradan anladılar ki hiç sevilmemişler. O günlerde Neri'nin başına bir felaket geldi, güya kendini sevdiğini söylen kişinin ve arkadaşlarının tecavüzüne uğradı. Güvenmek denen şeyin ne kadar tehlikeli olduğunu gördüler. Neri, çalışamadı uzun günler çünkü yaşadığı travmanın etkisinden kutulamıyordu bir türlü. Masal, onu hiç yalnız bırakmamaya çalıştı. Hem işine devam etti hem arkadaşına baktı. Emindi ki aynı şeyi kendi yaşasa Neri de aynısını yapardı. Bu arada olayın faillerini şikayet bile edemediler, o kadar zordu ki gidip bunu yapabilmek! Adamların yaptıkları yanlarına kar kaldı. Şükür ettikleri tek şey, Neri'nin canlı kurtulması oldu. Haberlerde gördükleri gibi bir kadın cinayetine kurban gidebilirdi Neri. Asıl şoku burada yaşamıştı arkadaşı. Canını kurtarmak için kendine yapılan her kötü davranışa dayanmaya çalışmıştı saatlerce. Eve geldiği gece yarısını hatırladıkça hala Masal'ın tüyleri diken diken oluyor. Tüm canlılığı ile aklında o gece Masal'ın. Eve Neri gelmeyince elbet merak etmişti ama erkek arkadaşı ile takılıyordur diye çok da endişelenmemişti. Fakat saatler ilerleyip neredeyse sabaha yaklaşınca Masal'ın içi içini yemeye başlasa da kimden yardım isteyebilirdi ki?! Hem birinin kayıp olması için en az yirmi dört saat geçmesi gerekliydi. İşte o sancılar içinde kapının belli belirsiz vurulduğunu duyuyor Masal. Neri diye sevinçle kapıyı açıyor ona ama, onu nerdeyse sürünür halde yerde görünce aklı başından gidiyor. Onu nasıl içeri aldığını, ardından korkuyla kapıyı nasıl kilitlediğini hatırlıyor ürpererek. -''Neri ne oldu sana?'' diye defalarca sorsa da yanıt alamıyor ondan. Neri, günlerce kendini bilmeden yatıyor. Gözünü açtığı anlarda da suskun ve bakışları bilinmeyen bir noktaya kenetli kalıyor, ardından her şeyi unutmak istiyor gibi tekrar derin bir uykuya dalıyor. Masal, bir an onun eskisi gibi olamayacağını düşünmeye başlıyor, ailesinin tek üyesini kaybetmekten korkuyor. Neyse ki öyle olmuyor. Uzun günleri ardından bir sabah Neri'yi ayakta görüyor Masal ve mutluluğunun tarifi yok! Sımsıkı sarılıyor arkadaşına ve durmadan aynı şeyi tekrarlıyor: -''Çok şükür! Çok şükür!'' Daha sonrasında ne kadar üstelese de Neri konu hakkında konuşmak istemiyor, o kötülüğü olmamış kabul ediyor. Masal da bir daha o konu hakkında ağzını açmıyor. Tam her şey düzeldi derken başka bir sorun çıkıyor bu sefer de karşılarına. Neri'nin hamile olduğunu anlıyorlar. Uykusuz geçen birçok gecenin, sancılı birçok günün ardından çocuğu aldırmaya karar veriyorlar. Eğer dünyaya gelirse kendileri gibi olması kaçınılmaz onlara göre. Rastgele bir doktor buluyorlar merdiven altı. Riski göze alıyor Neri ve kürtajı yaptırıyor. Zor ikna ettikleri doktora bir aylık kazançlarını veriyorlar. Doktor miktarı az bulsa da ikna oluyor. Sonrasında yeniden aç geçen günler başlıyor, Neri zayıf düşüyor. Oldukça zayıf, cildi bal mumu gibi sarı, halsiz, hep yorgun. Masal çalıştığı işin kendilerine yeterli olmadığının zaten farkında, başka bir iş arayışına giriyor ve buluyor. Artık gündüzleri satış elemanı, akşamları garson. Neri, onun bu çabası karşısında ezildikçe eziliyor hatta onunu sırtından yükünü düşürmek için gitmeye bile kalkıyor. -''Nereye gidecekmişsin sen? Seni asla bırakmam, sen benim ailemsin!'' -''Sana yeterince yük oluyorum, yeter, sana da yazık!'' diyor Neri. -''Ah benim canım arkadaşım, yazığı bir sen mi biliyorsun bu dünyada? Sana gelene kadar daha çok insan var bunu düşünmesi gereken! Hem aynı şey benim başıma da gelebilirdi! Sen beni bırakır mıydın?'' -''Asla!'' diyor bir çırpıda Neri ve göz yaşlarına boğuluyor. -''Geçecek bu günler de geçecek! Yeter ki sen dik durmaya çalış!'' Neri, hem ağlıyor hem ona karşılık vermeye çabalıyor içini çeke çeke: -''Çalışacağım, inan dik durmaya çalışacağım!'' Yaşadıkları bu dokunaklı sahne, onların yaşamının başka bir etabını oluşturuyor. Daha sıkı bağlılar birbirlerine. Uzun bir ayın ardından Neri kendine geliyor ve yeniden çalışmaya başlıyor. Bu arada Masal, bir tehlikeyi ucuz atlatıyor. Aşık olduğunu sandığı adam kendini zorla evine atmaya çalışıyor. O an Masal'ın aklına Neri'nin yaşadıkları geliyor ve ardına bakmadan kaçıyor oradan. Ve bir daha o kişiyle görüşmüyor. Dünya öyle bir dünya ki yeri geldiğinde evladı ana babası düşünmüyorsa bir başkası hiç düşünmüyor! Masal, o günlerde fark ediyor nasıl serpildiğini. Neri ile ikisi ufakken bir solucan kadar zayıf çocuklardı ama ergenliğe girdiklerinde boylarının atması, yuvarlak hatlarının ortaya çıkması ile dikkat çekmeye başlamışlardı. Ve çoğu erkeğin iştahını kabartacak kadar genç ve tazeydiler. Artık yaşamın bu boyutunu çok net görebiliyorlar. Ama keşke Neri'nin başına o felaket gelmeseydi diye düşünmekten de hala kendini alamıyor. Zaman yine akıp geçiyor ve bir gün Neri oldukça heyecanlı bir şekilde dönüyor eve. -''Bugün çok değişik bir şey oldu.'' -''Ne?'' -''Bir adam geldi mağazaya, bir sürü şey aldı. Ben ilgilendim onunla o büyük alışveriş sırasında. Adam kasaya nasıl para bıraktı anlatamam sana! Biz yıllarca çalışsak ikimiz o parayı bir arada göremeyiz!'' -''Eee bize ne adamın parasından?'' -''Daha bitmedi! Paketler aracına taşınırken bana kartını verdi ve mutlaka görüşelim dedi.'' -''Yaşadıklarından hiç ders almıyorsun! Kim bu adam, neyin nesi? Gözü karalığına hayranım!'' diye çıkışmıştı öfkeyle o zaman Masal. Neri'nin olaya bakışı ve dedikleri ilginç olmuştu. -''Bak kızım, iki kıytırık canız! Kimimiz kimsemiz de yok! Serserilerin elinde kalacağımıza böylesine gidelim, büyük denizde boğulalım!'' -''Saçmalama, kendini riske atıyorsun, dikkat!'' -''Şu hayatta risk almadan hiçbir şey olmuyor canım! Bir arayayım, aramaktan bir şey olmaz değil mi?'' demişti ve o vakitler beraber kullandıkları eski cep telefonundan adamı aramıştı Neri yanında. Kısa süren görüşmenin ardından Neri yemek teklifini kabul etmişti. -''Gördün mü? Bir şey olmadı!'' -''Şimdilik!'' -''Adam beni evine değil, yemeğe davet etti hem de klas bir ortamda!'' -'Bu adam kaç yaşında, nasıl bir şey?'' diye sorunca Masal, Neri bir an konuşmakta zorlanıyor. -''Benden büyük.'' diyebiliyor sadece. -''Ne kadar senden büyük? Kaç yaşında tahmini?'' diye Masal onu sıkıştırıyor. -'' Altmışın üzeridir.'' sözlerini korka korka söylüyor Neri Masal'a. -''Yaaaa lütfen saçmalama, yapma!'' -''Yarın yemeğe gideceğim ve onunla konuşacağım, kararım kesin! Yaşlı da olsa beni koruyacak, iyi bir insanın yanımda olmasını istiyorum, rahat yaşamak istiyorum!'' -''Adam neredeyse deden yaşında!'' -''Olsun, ne fark eder, erkek erkektir!'' -''Sen çıldırmış gibisin bu akşam, yarın yine konuşalım bu konuyu!'' demişti Masal ama ertesi sabah da arkadaşının fikrini değiştirememişti. Fakat kendince önlemler almayı ihmal etmemişti. Mekanın adı, yeri hepsi yazılıyor bir yere. Telefon Masal'da kalıyor. Herhangi bir durumda mekanı arayıp gidişatı takip edebilecek kendince. Uzayan dakikalar, geçen saatler , yapılan kontroller sonunda bekledikleri gibi kötü bir şey olmuyor. Neri, adamla beraber yaşamayı kabul ediyor. Ama bu beraberlik zaman zaman olacak. Adam da Neri'nin her türlü masrafını üstleniyor. Hani zaman sonra öğreniyorlar adamın kim olduğunu. Bilinen, büyük bir şirketin sahibi. Ve en önemlisi, Neri'ye çok iyi davranıyor. Durmadan maddi destekde bulunuyor. Bunun karşılığında istediği tek şey Neri'nin gençliğini yaşamak. Masal, zaman geçtikçe karşı çıkmıyor hale. Kendi işine devam ediyor. Neri çok mutlu ve bir gün aynı şeyi yapmasını Masal'dan da istiyor. Masal: -''Ben öyle bir şey yapamam!'' diye karşı çıkıyor önce ama iş yerindeki tacizler bir iki derken artınca bıçak kemiğe dayanıyor ve tamam diyor Neri'ye. Beraber bir akşam yemeğine çıkıyorlar dördü. Neri, Neri'nin arkadaşı, o adam ve Masal. Adam, oldukça yaş almış görünüyor ama önemli değil, nikahına alacak hali yok ya adamı! Bu şekilde yeni bir hayata balıklama dalıyorlar Neri ile kendisi. Allah sonumuzu hayır ede demekten de kendini alamıyor Masal zaman zaman. Oldukça yabancı olduğu bu tarzı önce epey yadırgıyor ama Ner'nin nasihatleri ile devam ediyor. Ardından hemen o bodrum katından çıkıyorlar. Epey gösterişli bu apartman dairesine taşınıyorlar hem de tek kuruş ödemeden. Sponsorları sağ olsun. Gayet lüks bir şekilde de döşeniyor ev. Yapmaları gereken tek şey, kendilerinden çok büyük olan adamlara eşlik etmek. Baş döndürücü bir hızla olmuştu her şey ve Masal oldukça yorgun düşmüştü bu hareketlilikte. Ha bir de şu Buğra var durmadan karşısına çıkan. Ama onun hiç şansı yok şimdilerde. Umarım bir daha Buğra ile karşılaşmam , diye aklından geçirip uykuya dalmak istese de tuhaf bir his onu düşünmekten kaçmasını engelliyor.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD