Siyah Ve Beyaz

Keder ve Kader 2

Cesur

Sonunda goz yaşları dinmiş arada derin derin iç çekerken gözüm doğmak üzere olan güneşe ve havalanan balonlara takılınca ne yapmam gerektiğini anlamıştım.

Hic sesi cikarmadan, sormadan dışarıyı izlerken sağ sapaktan surmeye başladım. Nereye gittiğimizi ne soruyor ne de sorguluyordu.

Sanki ne olacaksa olsun kabullenmiş, sanki yorulmuştu. Ah anne ah...

Yol sonundaki rengarenk kocaman balonları görünce bana baktı, elleri sımsıkı koltuğun kolunu kavrayarak

" Neden geldik buraya"

Arabayı durdurup kemeri çözdüm. Aşağı inerken korku ve panikle

" Hadi gidelim, sevmedim burayı gidelim hadi"

Kapisini açtım, kemerini çözüp beline sarılıp çıkarttım ,elleri sımsıkı arabaya tutunup direnmesine aldirmadan

" gülüm sakin ol, bak söz veriyorum çok seveceksin"

Direndi. Ben elinden tutmuş kırmızı bir balona doğru ilerlerken o inatla elimi cekerek arabaya dönmeye çalışıyordu

" hayır Cesur lütfen yapma, istemiyorum lütfen Cesur yapma"

Yine mi ağlıyor? Seveceksin biliyorum, sadece korkuyorsun. En sonunda Hidayet amcanın yanına gelmiştik

" merhaba abi"

" ooooov günaydın beyim"

Gözü kaçmaya çalışan kizilimdaydi.

" Müstakbel karim"

Gülümseyerek uzatti elini Hidayet amca. " Maşallah çok yakismisiniz"

Korku dolu gözle adamın ne dediğini de uzattığı elini de idrak edememiş sadede arabaya dönmek için direniyordu

" abi var mı müşteri?"

Adam uzattığı eli çekip " sizden ala müşteri mi olur beyim" deyip kalkmaya hazır balonda yerini alırken belinden tutup soktum sepetin içine.

Oyle çığlık atmıştı ki eli ile yüzünü kapatıp " Cesur birak Cesur hayir lutfen"

Titriyor, hem de öyle titriyor ki... Sepetin içinde ilk havalanmasiyla sallandı, dengesini kaybetmesin diye bir elimle tutunurken diğer elimle ona sarıldım

Göğsüme öyle sindi ki. Goz yaşı içinde feryat etti

" düşecek, düşeceğim Cesur, dusecek"

Titriyordu. Elleri ile yuzunu kapatmis gövdesini kollarimin arasına saklamış.

Sonunda havalanmistik. Daha az sarsiliyordu balon. Elimle beline sarılıp basini öptüm turuncumun.

" duseceksek de birlikte dusecegiz" diye fısıldadım

Tek bir söz yetti hickirigini durdurmaya. Titreyen bedeni daha az kasiliyor, elini bastırdığı yüzünden çekip nem dolu gözü , islak uzun kirpikleri ile dikti yesillerini bana

Elleri bedenine sarıldı. Oyle sarıldı ki gözlerimi kapattım mutluluktan. Kendimi kaybettim.

Tekrar ettim başını koklayarak öperken sımsıkı sarılıp " dusecksek de birlikte"

Giderek açıldı, önce göz ucu ile bakarken aşağılara bir süre sonra sepetin yanına gelip kollarimin arasından çocukça gülümseyerek bakıyordu manzaraya

Arazide koşan yılkı atları, eşekler, develer, Peri babalarının üstünden gecen balon ile her gördüğü yere sanki ilk defa görmüş gibi çocukça tepkiler vererek parmagi ile bana gösteriyordu

Unuttun demek ki güzeller güzelim buralari hep. Sırtından sarılıp başımı boynuna gömdüm. Şen kahakhasi ile hayran bakışları, diğer balondakilere çocukça el sallamasıyla sabahki rezaleti unutmuştu sonunda

Hep gülsün istiyorum, hiç ağlamasın. Benim yanımda benim kollarımda tatsin her şeyi. Tüm ilkelerini en güzel şekli ile benimle yaşasın. Ona dünyaları sererim, yeter ki benden, bizden vazgeçmesin.

Serhat

İçimde derin bir boşluk, hayal kırıklığı ile merkezdeki hana doğru giderken karşılaştım onlarla.

Cesur ile o.... Hidayet abinin balonundan iniyorlardi. Arabayı kenara çekip izledim.

Önce Cesur indi, sonra beline sarılıp onu indirdi balondan. Eteğini toplamış gülerek kendini kollarına bırakmıştı Cesur'un.

Ne kadar da çok benziyor ona. Vucudu bile o, sesi...

Zaten onu görür görmez kabarmadi mi bu arzu yine bende. Demek ölmüş. Onun için yapacak hiç bir şey yok, peki ya sen Burcu?

Sana sahip olmanın bir yolu yok mudur?

Düşüncesi bile aletimi kabartmaya yetti. O gülüşü benim olsa, altımda bana da böyle güler mi?

Gülmese de olur... acı dolu çığlık atsa da olur yeter ki benim olsun. Ellerim direksiyonu sımsıkı kavramisti ki onunla göz göze geldik.

Kahretsin gördü mü?

Arabadan inip bekledim. Paltomun yakasini kapattım kabaran erkekligimi görmesin diye.

" Serhat "

Bakışları sorgular tondaydi

" sizi gördüm selam vereyim dedim, sonra baktım uzaktan rahatsız etmeyeyim dedim"

Güldü, arabaya baktı. Kiz araçta oturmuş onu bekliyordu belli ki. Bana doğu gelirken bir şeyler söylemişti.

" Akşam resmen nişanlım olacak" Yüzündeki mutluluk sanki yarama basilan tuzdu

Demek iş resmiyete dökülüyor

" Annem sizi de aradı mı?"

Aramissa da haberim yoktu. Kesin aramistir ama.

" Haberim yok"

Omzuma vurup, " Akşama bekliyoruz" diyerek gitti. Demek iş resmiyete dökülüyor ve sen de bizi bekliyorsun akşama.

Derin derin soluyup sinirle arabanın kapısını acip girerken bagirdim

"geliriz tabi ki, gelmez olur muyuz"

Kahretsin, kahretsin!

Kendimi araca atmış sinirle direksiyonu yumrukladiktan sonra başımı kaldırdığımda göz göze geldik Hidayet abi ile.

Bir bana bir de giden Cesur'un arabasına baktı. Suratında ne zamann beni görse olusan o iğrenen ifade ile bana dik dik bakarak gitti

Bunun benimle derdi neyse?

Burcu ( Leyla)

Ölümüne korkuyordum yüksekten oysa ki. Tek bir cümlesi yetti tüm korkumu söküp atmama.

" Duseceksek de birlikte dusecegiz"

İlk defa kendimi bu kadar değerli hissediyordum. Birisi benimle düşmeye razı. Yokluğa, hiçliğe...

Bana güven demisti, onun doğru adam olduğunu fısıldadı içimdeki minik Leyla.

" o bizi koruyacak, bizden vazgeçmeyecek bak gor"

Mümkün mü?

Bu akşam yuzuklerimiz takılacakti. Kuyumcular gidip yüzük seçecek ardından da kıyafet alacaktık.

" Seni kuaföre bırakırım, oradan alırım isin bitince ararsin güzelim, ben de Petrole uğrar hesapları bir elden geciririm. Bağ bozumu için tuccarla gorusecektik onu da hallederim"

Kafamı salladım sadece gülümseyerek ona hayran hayran bakarken. Hoşuma gitmişti sanırım, yanağımı sıkıp öptü

" pekmez misin sen ha? "

Utandim, ben utandım. Iltifattan iyi sözden utandim. Hakaret duymaya alışıkti kulaklarım, iltifat duyunca bunye nasıl tepki vereceğini bilemedi tabi.

Yanaklarım kızardı hemen. Bir ihtimal var mı? belki de o kadar duamı kabul etti Allah, bana o bir ihtimali verdi.

Belki de ben de mutlu olacağım artık. Mümkün mü allahim? Ne olur Mümkün olsun. Eğer olmayacaksa da şimdi al canımı.

Kirletmeden, cirkinlesmedem, kırmadan, kırılmadan... simdi al. Razıyım. Yetti ki bu kadar bile mutluluk.