bc

Geyna-Zaman Kapısı

book_age16+
172
FOLLOW
1K
READ
superpower
like
intro-logo
Blurb

Koruyucu Eğitim Merkezinde ikinci aşamaya geçmeye hak kazanan Ashley'in artık yeni bir düşmanı var; Zaman...

Zaman kapıları aralanacak, bir çok sır gün yüzüne çıkacak.Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Geyna serisinin ikinci kitabıdır.Serinin Kitapları

1-Geyna-Layon'un Fısıltısı

2-Geyna-Zaman Kapısı

chap-preview
Free preview
Bölüm 1
Yaz sıcağı tüm kasabayı yakıp kavuruyor dışarıdan insanların sesleri geliyordu. O ise merkezden döndüğünden beri yaptığı gibi dışarıya çıkmayı reddetmiş, yatağına uzanmış boş boş tavana bakıyordu. Bütün yaz böyle geçmişti. Bahçeye çıkar gülleriyle ilgilenir, yemek yer, kitap okur ve yatağına uzanarak tavana bakardı. Jenna ve Nick ile görüşmek dışında dışarı çıkmazdı. Hatta bir gün babası psikolojisinin bozulduğundan endişelenerek onu bir doktora götürmeyi teklif bile etmişti. O ise iyi olduğu konusunda babasını ikna etmeyi başarmıştı. Tatil boyunca yaşadıklarını düşünmediği bir gün bile olmamıştı. Aklından Eric'in ölmeden önce son bakışı geldi, ürpererek düşüncelerini dağıttı. Eric onun için hayatını feda etmişti, belki de şu an yaşamayı hak etmiyordu. Zaten böyle düşündüğü için kendini tamamen hayattan soyutlamıştı. Camın önünde gezen bir şey dikkatini çektiğinde yatağından doğruldu. Bu şey yavaşça camın içinden geçerek kafasının üstünde bir tur döndü. Ashley bunun bir ordist olduğunu görünce derin bir nefes aldı. Ordist göz hizasına gelince robotik bir sesle konuşmaya başladı. "Ashley Morris, yarın sabah saat sekizde Koruyucular Kuruluna gitmek üzere bahçede hazır bulunmanız gerekiyor..." Aynı hızla kafasının üstünde bir tur daha attıktan sonra geldiği gibi camdan çıktı. Ashley ne yapacağını bilemedi. Merkeze gitmesine bir hafta kalmıştı ve babasına daha hiçbir şey söylememişti. Belki de merkezden atılacak ve buna gerek kalmayacaktı. Sonra da o iğrenç liseye geri dönecek eğitimine devam edecekti. Bu düşüncenin vermiş olduğu huzursuzlukla yüzünü ekşitti. Aslında yapması gereken bir görevi vardı fakat bunu hep ertelemişti. Yakınlarında oturan Eric'in ailesini ziyaret edip özür dilemek istiyordu ama cesareti yoktu. Hem ailesine ne diyecekti ki? Karşılarına çıkacak öylece özür mü dileyecekti? Bir anda cesaretini toplayarak üstünü giyindi ve evden çıktı. Eric'in evi çokta uzakta değildi, yürüyerek evlerinin önüne geldi. Bahçe kapısından girmeden önce duraksayarak derin bir nefes aldı. Kapıdan girdiğinde ağır adımlarla evin kapısına ulaştı. Kalbi deli gibi çarpıyor ne yapacağını bilemiyordu, belki de geri dönmeliydi. Saniyeler içinde vazgeçerek zile bastı ve basar basmaz pişman oldu. Kapıyı siyah kısa saçlı, mavi gözlü ve klasik bir etek ceket takımı giymiş bir kadın açtı. Sorgulayan gözlerle ona baktı. "Şey... Ben Ashley, Eric'in arkadaşı. Sizi ziyaret etmeye gelmiştim." Kadın Ashley'e tiksinen gözlerle baktı, belli ki ona çok kızgındı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken içeriden narin bir kız sesi duyuldu. " Anne misafirimizi içeri almayacak mısın?" Kadın hiçbir şey söylemeden Ashley'nin girebilmesi için birkaç adım kenara çekildi. Ashley içeri girdiğinde büyük bir salonla karşılaştı. Salonla birleşik olan mutfaktan elinde bir fincanla uzun açık sarı saçlı, mavi gözlü güzel bir kız salona doğru gelerek kanepeye oturdu. Kız, " Otursana Ashley" dedi. Kız Ashley'e otursana diyene kadar kapının önünde öylece dikildiğinin farkında değildi. Yavaş adımlarla kanepeye yaklaştı ve sessizce kızın karşısında ki kanepeye oturdu. Kadın oturmadan ayakta dikildi. Ashley'nin tam tepesinde duruyordu bu çok rahatsız ediciydi. Ashley hemen konuya girdi. " Size karşı çok mahcubum, gerçekten çok üzgünüm. Eric beni korurken öldü, keşke o değil de ben ölseydim..." Kadın sert ve otoriter bir ses tonuyla sözünü kesti. " Evet, oğlum senin yüzünden öldü, bunun affedilir bir yanı yok. Şimdi işe gitmem gerekiyor." Ashley'i yukarıdan süzerek ekledi, " Ve sende sanırım kalkıyordun." Ashley utanarak, " Şey, evet kalkıyordum." Dedi. Kız hemen atladı. " Sen işe gidebilirsin, ben Ashleyle biraz daha konuşmak istiyorum." Kadın sert bir şekilde kıza baktı, kız sadece omuz silkmekle yetindi. Kadın, topuklu ayakkabısının sesi salonda yankılanarak hızlı adımlarla dışarı çıktı. Kapıyı o kadar hızlı çarptı ki Ashley sıçradı. " Özür dilerim Ashley, annem hala sinirli. Senin suçun yok biliyorum ama hala seni suçlu buluyor. Bu ara da adım Emily, Eric'in küçük kardeşiyim." " Memnun oldum Emily." Kafasını yere çevirerek gözlerini halıya sabitledi. "Ve annen haklı, hepsi benim suçum." " Hayır değil, babamda bende öyle düşünmüyoruz. Koruyucuların bir gün ölme ihtimali her zaman var. Görevimiz zor ve tehlikeli. Eric yapması gerekeni yaptı, seni korurken öldü. Bu sene bende merkeze geleceğim. Annem seninle konuşmamı veya arkadaş olmamı istemiyor ama ben abimin bu kadar değer verdiği biriyle arkadaş olmayı istiyorum." Gülümsedi, " Seni sandığından daha da iyi tanıyorum. Eric koruyuculuğunu yaparken senden çok bahsetti." Ashley'nin gözleri doldu, kafasını yavaşça yerden kaldırdı. " Gerçekten mi?" "Evet, Eric benim abim değil arkadaşım gibiydi. Her zaman senin mükemmel biri olduğundan bahsederdi." Ashley'nin gözlerinden damlalar süzülmeye başladığında zorlukla konuşuyordu. " Gerçekten... Çok üzgünüm, onu çok özlüyorum. Bazen yüzünü hatırlayamıyorum. Sanki bir gün tamamen unutacağım gibi hissediyorum." O anda üst kata çıkan merdivenlerden bir ses geldi. " Emily kimle konuşuyorsun?" " David hemen buraya gel, bir misafirimiz var." Merdivenden ayak sesleri duyulduğunda Ashley merdivenin bitişine baktı. Yirmili yaşlarında aynı Eric'e benzeyen bir çocuk indi. O kadar çok benziyordu ki Ashley'in ağzı açık kaldı. "Emiliy bu da kim?" dedi David. " Tanıştırayım bu Ashley. Bu da En büyük kardeşimiz David." David, Ashley'nin yanına otururken sırıttı. " Vayy... Demek ki şu meşhur Ashley sensin. Annemle karşılaşmamış olman güzel, muhtemelen seni öldürürdü." Emily," Annemle karşılaştı zaten." Dedi. David şaşkınlıkla tek kaşını kaldırdı." Hala sağlam bir şekilde burada oturmana şaşırdım. Eric annemin en yetenekli çocuğuydu, aramızda en çok onu severdi." Sırıttı, "Sanırım onun yerine benim ölmemi tercih ederdi." Ashley abisinin Eric'in ölümünden bu kadar rahat bahsetmesine çok şaşırmıştı. David düşüncelerini anlamış gibi devam etti. " Bizim sülalemiz asırlardır koruyuculardan geliyor Ashley. Bu yüzden ölümlere alışığız, artık bu durumu normal karşılamaya başladık." Ashley dikkatli dikkatli David'i süzdükten sonra, " Sen... " dedi "Sen Eric'e çok benziyorsun" Kafasını eğerek gözlerine baktı. " Gözlerin hariç. Onunkiler maviydi, senin ki ise kahverengi." " Evet, çok benzetirler ama huylarımız hiç benzemez. Mesela ben ikinci aşamada merkezden atıldım." Sırıtarak Emily'e döndü. " Senden de bu performansı bekliyorum." Emily kanepede ki minderi alarak David'e attı. " Çok beklersin." Ashley gülümserken ne kadar da güzel anlaşıyorlar diye düşündü. Saniyeler sonra aklına Eric geldi. Kardeşleriyle oturduğunu ve muhabbet ettiğini hayal etti. Birden ağlamaya başladı. David şaşırarak, "Hey neler oluyor." Dedi. " Ben... Ben çok üzgünüm. Eric'i sizden ayırdığım için özür dilerim." Elleriyle yüzünü kapadı. O komik çocuk David, bir anda duygusallaştı. " Üzülme Ashley, Eric böyle düşünmeni istemezdi." Ashley ellerini yüzünden çekerken David'in gözlerinin dolduğunu fark etti. Belli etmemeye çalışsa da Eric'in ölmesine oda çok üzülmüştü. Ashley kendini toparladı. " Benim artık gitmem gerekiyor." Dedi. " Tamam, ama yine gel." Dedi David. Emily, " Seni yolcu edeyim." diyerek kanepeden kalktı. " Görüşürüz David." Dedi Ashley. " Görüşürüz." Diye karşılık verdi David. Emily kapıya kadar eşlik etti. Ashley kapıdan çıktığında Emily sıcakkanlı bir şekilde ona sarıldı ve kulağına fısıldadı. " Sana bir şey vermek istiyorum." Sağ elini sımsıkı kapatmıştı. Birkaç adım geri çekilerek Ashley'nin ellini tutarak avuç içini açtı. Ellinde ki şeyi avcuna bıraktığında Ashley dikkatle inceledi. Bu misket büyüklüğünde, yeşil bir taştı. "Ama bu... Anı taşı." " Eric'in yüzünü unutma diye... Bu taşı iki parmağın arasında sıktığında Eric'in resimleri bir simülasyonla karşına açılacak. Sanırım eğitimlerde bu taşı görmüşsündür. " Ashley Emiliy'e sarıldı. " Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim." " Önemli değil, merkezde görüşürüz Ashley." "Görüşürüz Emily." Hızlı adımlarla bahçe kapısından çıkarak yürümeye başladı. Emily düşündüğünden de sıcakkanlı bir kızdı. Sanki onu yıllardır tanıyormuş gibi davranmıştı. Merkezden atılacağını düşündüğü için onu bir daha göremeyeceğini anladı ve kalbine bir acı saplandı. Bir an önce eve giderek resimleri açmak istiyordu. Eric'in o mavi gözlerini, unutmaya başladığı o yüzünü görmek iyi gelebilirdi. Eve geldiğinde hızlıca odasına çıktı. Yatağının üstüne oturarak derin bir nefes aldı. Taşı iki parmağının arasına alarak sıktı, taştan çıkan yeşil ışıklarla simülasyon tavana yansıdı. Eric, gülen mavi gözleriyle kameraya bakmıştı. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlarken sonra ki fotoğraf açıldı. Ailecek bir fotoğraftı, Eric'in babası da Emily gibi açık sarı saçlı, David gibi kahverengi gözlüydü. Ne kadar da güzel bir aileydi. Eric'i onlardan ayırmıştı, kalbinde bir sancı hissettiğinde fotoğraflara daha fazla bakamadı. Hızlıca taşı sıkarak kapattı ve ağlama krizine girerek yere çömeldi. Elleriyle yüzünü kapattı, omuzları hıçkırıklarla sarsılıyordu. Saniyeler sonra kendini yerde buldu, vücudu artık onu taşıyamıyordu. Dizlerini karnına çekerek cenin pozisyonu aldı. Birkaç saat boyunca öylece ağladı. Yerde o şekilde uyuya kalmıştı. Rüyasında Eric gülen gözlerle ona bakıyordu. " Neden ağlıyorsun?" dedi gözyaşlarını silerken. Hıçkırıkları arasında, " Seni çok özlüyorum Eric." Dedi Ashley "Üzülme, ben hep yanındayım." Elini Ashley'nin kalbine koydu. " Ben hep buradayım." "Biliyorum ve hep orada kalacaksın. Seni asla unutmayacağım." Hıçkırarak gözlerini açtı, odası kapkaranlıktı. Orda uyurken akşam olmuştu. Rüyası o kadar gerçekçiydi ki Eric'in ellerini yüzünde hissetmişti. Eric'in dokunduğu yanağına elini koydu, sanki gerçekten de dokunmuş gibi sıcaktı. Yattığı yerden doğrulduğunda her yerinin tutulduğunu hisseti. Aşağıdan gelen kapısı sesiyle irkildi, babası gelmişti. Onu yerde bu şekilde görürse tekrar hastaneye götürme zırvalarından bahsedebilirdi. Ayağa kalkarak yüzünü yıkadı ve hızlıca aşağıya indi...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

evli kadın evli adama aşık oldu

read
10.1K
bc

Kan Kırmızı (Türkçe)

read
4.1K
bc

ALFABETA (+18)

read
29.1K
bc

Ölüm Yıllıkları

read
1.2K
bc

Tutku'nun Esiri

read
23.4K
bc

ÇAPKIN +18 (365 Gün Serisi)

read
24.4K
bc

SENİ HİSSEDİYORUM ( 2 )

read
7.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook