Malikanenin devasa salonunda çökene sessizlik, Yaman'ın son sözleriyle dağıldı. "Buradan gidelim." Bu cümle, ağır havanın içinde bir çıkış kapısı, taze bir başlangıç vaadi gibi asılı kaldı. Hayal, Yaman'ın gözlerindeki o karmaşık ifadeyi gördü: öfkenin yerini alan derin bir yorgunluk, pişmanlık ve belki de ilk kez gerçek bir ihtiyaç. Bu, onun bildiği gururlu, kibirli Yaman değildi. Kırılgandı. Ve bu kırılganlık, Hayal'in içindeki tüm direnci eritti. "Evet," diye fısıldadı tekrar, bu kez daha güçlü bir sesle. "Evet, gidelim." Yaman, gözlerini kısarak baktı ona, adeta bu cevabın içinde bir oyun, bir şüphe arıyordu. Ama Hayal'in bakışları berraktı, samimiydi. Başını hızlıca iki yana salladı, o eski kararlı haline bürünerek. "Necati!" diye bağırdı, sesi salonun sessizliğini yırtarcasına. K

