Savcılık arabasının arka koltuklarına oturmuş, titreyen elleriyle avukatı Cem Bey'in verdiği kartviziti sıkan Neriman, arka camdan bakarken gözleri buğulandı. Oğlu, kapının önünde, flaşların beyaz ışığı altında adeta heykel gibi dikilmiş, onu izliyordu. Bu, onun için bir veda bakışı değil, yeni ve zorlu bir yolun başlangıcıydı. Yaman'ın gözlerindeki kararlılık, içine bir nebze olsun güç verdi. "Tüm gerçeği anlatacaksın." Oğlunun sözleri kulaklarında yankılanıyordu. Araba kalabalığı yararak siteden çıkarken, Yaman sonunda arkasını döndü. Yüzündeki ifade, tüm acıya ve şaşkınlığa rağmen, net bir hedefe kitlenmiş bir komandunkine benziyordu. Medya hâlâ bağırıp çağırıyor, sorular soruyordu ama o, onları duymuyordu bile. "İçeri girelim," dedi Hayal'e, sesi flaşların patırtısına rağmen sakin

