Çevrim Dışı

1884 Words
Teneffüs zili çaldığında Aslı yerinden kımıldamadı. Arkadaşlarının koridora doğru taşan neşeli kahkahaları sınıfın duvarlarında yankılanırken o, sessizce defterini kapatıp telefonunu eline aldı. Kafasını hafifçe yana eğip boşalan sıraların fotoğrafını çekti, ardından Mert Ali’ye gönderdi. Parmakları ekrana dokunurken kalbi hızla çarpıyordu. Belki anında görür, belki gülümseyerek cevap yazar, belki de işi vardır diye düşünüp bekledi. Ama dakikalar geçti, zil yeniden çaldı, ders başladı. Ne yazık ki genç adam mesajı görmemişti bile. “Ne yapıyor acaba?” diye düşündü. İçini, sabırsızlıkla karışık ince bir özlem ve merak duygusu kapladı. Öğle vakti telefon titrediğinde bildirimi görür görmez heyecanla açtı. “Büyüdüğüm için mutluyum. Lise zamanlarımı hiç özlemiyorum.” Aslı’nın adeta gözlerinin içi gülüyordu, dudaklarının kıyısı titredi. Hızla yazmaya başladı: “Bende bir an önce büyümek istiyorum. Az kaldı, iki ay sonra bu sıralara veda edeceğim.” “Büyümek için bu kadar hevesli olma. Bu yaşlar bir daha geri gelmiyor bence yaşının tadını çıkar.” “Bu sözlerinle bana birini hatırlattın. Annemi.” “Hahaha.” Seni eğlendiriyorsam ne mutlu bana.” Diye sitem etti. “Ya kızım bu kadar alıngan olma. Bundan sonra bana yazmadan önce iki kere düşündüreceksin.” En iyisi konuyu değiştirmek diye düşündü Aslı ve ilk aklına geleni yazdı. “Şu an öğle yemeğindeyim. Tost yiyorum. Sen ne yapıyorsun?” Karşıdan cevap kısa sürede geldi. “Afiyet olsun. Ben de teyzeme gidiyorum. İstanbul’a gelmişken uğramasam ayıp olurdu. Sağ olsun yemeğe davet etti. Çok güzel yemek yapar kendisi. Akşam da oradan arkadaşlarla buluşacağım mekâna geçeceğim.” Aslı başını kaldırıp yemekhanede gürültüyle yemek yiyen arkadaşlarına baktı. Ne gürültücüydü bu yaşıtları. Telefonuna yeniden eğildiğinde bir kez daha okudu son gelen mesajı. “İyi düşünmüşsün. Bu arada benim annem de güzel yemek yapar.” “Ya sen?” diye sordu Mert Ali. İçten içe onunda becerikli bir kız olmasını diledi ama tam zıddında karar kıldı. “Ben sadece yemeyi biliyorum.” diye yazıp, önündeki tabağın fotoğrafını çekerek gönderdi. Bir an sonra ekranda yeni satırlar belirdi. “Bence yemek yapmayı öğrenmen iyi olur. Üniversite okurken lazım olacak. Tabi evlendiğinde de…” Aslı içten içe güldü. “Hım, bu aklıma gelmemişti.” “İyi ki varım ya :)” “İyi ki varsın.” Genç adam telefonu elinde bir süre öylece kaldı. Kalbinin içinden geçenle zihninin sesi çatışıyordu adeta. Yoksa genç kıza ümit mi veriyordu? Oysa en başında niyetini açıkça söylemişti. Suçlu hissetmesine gerek yoktu, ama yine de içinde beliren hafif bir mahcubiyeti bastıramadı. Genç bir kızın hayalleriyle oynayıp kandırmak asla yapmayacağı bir şeydi. O güvenilir bir adamdı ve karakterine tersti böyle bir hareket. Teyzesinin evine vardığında, kapının önünde onu karşılayan gül, sardunya kokuları ve sıcak ekmek kokusunun iç içe geçtiği mis gibi bir hava karşıladı. “Hoş geldin Alim teyzesinin bir tanesi.” Teyzesinin yüzündeki yorgun ama şefkatli gülümsemeyle içeri adım attı. “Hoşbulduk teyzeciğim.” Eve girip elini öpmüştü ki gözleri salonda koşturan iki küçük çocuğa takıldı. Teyzesinin torunlarıydı… Dört ve beş yaşındaki bu yaramazlıkla süslenmiş melekleri kucaklayıp onlarla birkaç fotoğraf çekildi ve Aslı’ya gönderdi. “Ya çok sevimliler. Benim için de öp onları.” diye yazdı Aslı, ardından sırasının resmini çekip gönderdi. “Bende durum bu. Son dersteyim.” “Hadi sen dersine dön prenses. Sonra görüşürüz.” Aslı telefonu sırasının altına bıraktığında dudaklarının kenarında farkında olmadan beliren bir gülümseme vardı. Çenesini avucunun içine koyup tahtaya bakan gözleri öğretmenin hareketlerini görüyordu ama anlattıklarını duymuyordu. Çünkü o an başka bir dünyanın kapısı, usulca aralanmış gibiydi. “Ahhh Mert Ali.” * Kafeteryaya geçtiğinde arkadaşlarıyla sohbet etmek yerine oturup telefonunda oyun oynadı. Arada Pinterst’e baktı. Galeriden ileriki zamanlarda Mert Ali’ye atacağı birkaç fotoğraf seçip favoriye ekledi. Arkadaşları en sevdiği mezuniyet hakkında konuşurken bile bu konuya kayıtsız kalmayı seçti. Aslı için bambaşka bir dünyanın kapıları aralanmıştı. Akşam olduğunda, masayı hazırlamak için mutfağa geçti. Annesi yine çok güzel yemekler hazırlamıştı. Ağabeyi de evde olunca onun sevdiği yemekleri yapmaya daha bir özen gösteriyordu. Anne yüreği aylardır dağ başlarında ne yiyor ne içiyor rahatı iyi mi diye düşünmekten kendini alamadığı zamanlarda tek tesellisi oğlum eve geldiğinde ona en sevdiği yemekleri yapacağım oluyordu. “Oo anneciğim yine döktürmüşsün.” Masaya oturan oğluna gururla bakmaktan kendini alamadı. “Tabi yapacağım biricik oğlum gurbetten gelmiş. Ee kolay mı asker anası olmak.” “Bir tanecik anam benim.” Kaşığı eline alıp daldırdı çorbanın içine. “Nasılda özlemişim bu çorbayı.” “Afiyet şifa olsun paşama.” “Tamam tamam anladık bir tanecik oğlun var.” Diye takılmadan edemedi. Keyfi yerindeydi Aslı’nın. Oldum olası onların anne oğul ilişkisini hiç kıskanmazdı aksine bu ilişkilerine gıpta ederdi. Nankörlük edemezdi kendisi de bu evde en az ağabeyi kadar sevilip şımartılıyordu. Bu anne ve babasına has bir durumdu evlatlarına sevgiyi ve daha bir çok değeri çok güzel veriyorlardı. “Kıskanma kızım.” Eline aldığı peçeteyi buruşturup kardeşinin kafasına atıp isabet ettirdi. “Anne şu oğluna bir şey söylesene bana şiddet uyguluyor.” “Aa bırakın şimdi gırgır şamatayı. Size güzel haberlerim var.” Masadaki herkes pür dikkat kadına odaklandı. “Hani demiştim ya Sabriye teyzenler ev arıyor diye çok şükür evi bulduk.” “O kimdi anne?” “Ay oğlum dün anlattım ya eski komşumuzdu diye. Miray diye maviş kızı vardı. Ev arıyorlar demiştim.” “Hatırladım bir an için çıkaramadım.” Annesi gözlerini devirmemek için zor tuttu kendini. Oğlunun bu kayıtsız hallerine sinir olmuyor değildi. Kadının tek derdi biricik oğlunu bir an önce hayırlı bir kısmetle (tabi bu kısmet çok iyi anlaştığı Sabriye hanımın kızı Miray olursa çok daha iyi olacaktı) baş göz etmekti. Ama oğlunun hiç o taraklarda bezi yok gibi duruyordu. “Allah’ımın işine bakın sokağın başındaki ev dün boşaldı. Hemen gidip baktık. Ev bayağıda güzel bakımlı birkaç tadilat tamirat işleri var o kadar, onları da birkaç güne hallettik mi iş tamamdır. Hafta sonu taşınmış olacaklar.” “Çok sevindim anneciğim, inşallah Miray kafa dengi bir kızdır onunla iyi anlaşırız.” Diyerek fikrini belirten kızına bakarken zihninde çoktan oğlunu evlendirmiş kızını da görümce yapmıştı bile. “Senin gibi deli dolu olmasa da çok hanım bir kızcağız iyi anlaşacağınızdan eminim canım.” Bu defa oğluna döndü anlatırken heyecanı fazlasıyla hissediliyordu. “Senin de burada olduğun zamanda böyle güzel gelişmelerin olması ne kadar güzel oldu. Babanla birlikte tadilat tamirat işlerinde yardımcı olursun oğlum.” Babası emekli subaydı ama elinden her iş gelirdi pek severdi tadilat tamirat işlerini. “Olur anne.” “Sabriye hanımın eşi Hüsnü beyle çok iyi anlaşırdık. Geçen sene vefat etti toprağı bol olsun çok iyi dürüst bir adamdı. Onunda bizim gibi bir oğlu bir kızı var. Kız seninle yaşıt oğlanda Aslı ile.” Babasının sözlerini başıyla onayladı. Oğlan çocuğunu hatırlamıyordu. Kardeşinin telefonuna gelen bildirim sesi bütün dikkatini dağıtınca ona ters bir bakış attı. Aslı aldığı uyarıyla anında telefonunu sessize aldı. Kalbi her bildirim sesinde bir kuş gibi çırpınır olmuştu genç kızın. Masayı toparlayıp bulaşıkları makineye yerleştirirken aklında hep Mert Ali vardı. Bulaşık makinesini yerleştirip boşaltmak evi süpürüp toz almak onun göreviydi. Annesi gibi oda seviyordu ev işlerini. Şu an tek eksiği Mert Ali’nin de dediği gibi yemek yapmaktı. Bunu yapılacaklar listesine eklemeyi ihmal etmedi. Bir ara odasına kaçıp mesaj hızlıca yazdı. “Öğrenci Aslı’dan asker Mert Ali’ye… Durum raporu istiyorum. Neler yapıyorsun?” Bir zamanlar telefonu koyduğu yeri bile unutan adamdan çok geçmeden cevap geldi. “Az önce teyzemden çıktım. Arkadaşlarla buluşacağım mekâna gidiyorum.” Aslı saate baktı. Akrep yavaşça on bire yaklaşıyordu. Nedendir içinde bir huzursuzluk kıpırdadı. “Geç olmadı mı?” “Niye, yoksa beni kurtlar mı yer?” “Belki de yer. Senden iyi av mı bulacaklar?” diye yazdı Aslı. Ekrana baktığında kalbi sıkıştı; o yakışıklı adamın gittiği yerde kadınların ona bakacağını, gülüşlerinin arasında kaybolacağını düşündü. İçinde ince bir kıskançlık sızısı hissetti. “Bu saatte gittiğin mekan tekin bir yer olmasa gerek.” “Merak etme, hatırlatırım prenses ben bir yetişkinim ve askerim, yani kendimi her şartta koruyabilirim.” “Peki! Orada çok kalacak mısın?” Genç adam ardı arakası kesilmeyen soruları tuhaf bulsa da yine de cevapladı. “Arkadaşlarla birkaç saat takılmayı düşünüyorum.” “Sadece erkeklerin takıldığı bir yer mi orası?” “Tabiki hayır.” Ve ekledi. “Hayırdır prenses bir sorun mu var? Sende garip bir şey var gibi.” “Yo sana öyle gelmiş.” “Tuhaf ama şu birkaç günde seni çok iyi tanıdığımı düşünüyorum. Seni baya çözdüm gibi. Söyle bakalım ne derdin var?” Aslı’nın parmakları bu kez hızlıca yazdı: “Aslında durum şu.” Utanmıştı bir türlü yazamayınca genç adam mesaj attı. “Evet. Durum?” “Yani gittiğin yerde bir sürü kadın olacak.” “Eee.” “Esi kadınlara bakacaksın.” Aslında sadece bakmayı düşünmüyordu. “Yani.” “Allah’ım, inşallah oradaki bütün kızlar çirkin ve hastalıklıdır.” Telefonun diğer ucunda Mert Ali’nin kaşları kalktı, yüzünde istemsiz bir gülümseme belirdi. “Tövbeler olsun kızım, o nasıl beddua öyle? Biz dost muyuz düşman mıyız?” “Bilmem, içimden öyle geldi. Sanırım biraz kıskandım.” Mert Ali bir an ne düşüneceğini ne yazacağını bilemedi. Aslı telefonun başında beklerken saniyeler saat gibi geliyordu. Nihayet telefon titredi. Ekranda beliren mesajı açarken heyecanla nefesini tuttu. “Prenses var ya sen çok fena bir şeysin. Benim geleceğimle oynuyorsun.” Aslı bir an durdu, gözlerini yaşlar dürterken onları geri postaladı. Dudaklarından çıkan itiraf anında yazıya döküldü: “Haksız sayılmam sonuçta şu an benimle yazışıyorsun Mert Ali… ve bundan keyif alıyorsun, haksız mıyım?” Ekranda tek bir kelime belirdi. “Doğru.” “Tamam, benimle zaman geçirmek için yazdığını söyledin, ümit vermiyorsun ama…” Aslı’nın parmakları bu defa titreyerek yazıyordu. Gözyaşları yanağından süzülürken ekran bulanıklaşmaya başladı. “Yine de sen benden hoşlanmasan da bu durum benim senden hoşlandığım gerçeğini değiştirmiyor. Ben… senin beni sevebilme ümidine tutunuyorum.” Mert Ali’nin boğazı düğümlendi. Derin bir nefes aldı. Kız haklıydı. “Haklısın… Ben bunu düşünemedim. Kusura bakma Aslı.” Kıza boş yere ümit vermişti en başından böyle bir saçmalığı kabul etmemeliydi. Kendine kızmadan edemedi. “Asıl sen kusura bakma.” diye yazdı kız. “Vaktini aldım. Sana arkadaşlarınla birlikte iyi eğlenceler. Kendine iyi bak. Allah’a emanet ol Mert Ali.” Genç adam mesajı okurken ne düşüneceğini bilemedi. Telefonun ışığı yüzüne vuruyor, bakışları karışık duygularla donuyordu. Garip bir şeydi hissettikleri. “Ne bu şimdi? Bana veda mı ediyorsun?” Şaşırmıştı. “Elbette veda ediyorum.” Böylesi bir netliği beklemeyen genç adam gelen diğer mesajı daha bir ciddiyetle okudu. “Bana ümit vermesen de kendimi aldatılmış hissediyorum. Sen başka kadınlarla eğlenirken ben burada öylece durup bekleyemem. Kendimi çok iyi tanıyorum ben bu duyguyu kaldıramam.” Parmaklarını saçlarının arasından geçirip başını geriye yasladı Mert Ali. Dudaklarının arasından sabırsız bir nefes çıktı. “Ne yapmamı bekliyorsun ki Aslı?” “En azından beni tanımaya çalışabilirdin.” diye yazdı kız, gözleri kısılmış, hıçkırıkları arasında. “Senden hoşlandığımı biliyorsun. Beni beğendiğini sanmıştım.” “Evet beğendim.” diye karşılık verdi Mert Ali, alnında biriken teri silerken. “Çok güzelsin ama küçüksün be kızım.” “Küçük mü?” Aslı yatağında doğruldu, gözleri öfke ve kırgınlıkla parladı. “Hiçte küçük değilim. Senin o yanına gittiğin kadınların yapabildiği her şeyi yapabilirim.” Genç adam bir an sustu, sonra dolu dolu bir kahkaha attı. İçindeki gerilimi kahkaha ile dağıtmak istemişti ama sesinde burukluk vardı. Arkadaşlarının bakışlarını bile umursayacak durumda değildi o anda. “Bundan hiç şüphem yok. Bak prenses, ben aylardır kadın yüzü görmedim. O yüzden bunu şahsi algılama, güzelim.” “Birkaç ay daha görmesen ne olurdu ki?” Aslı’nın parmakları hızla yazıyordu. “Neyse… Ben söyleyeceğimi söyledim. Hoşça kal Mert Ali. Seni daima seveceğim.” Ekran birden karardı. Çevrimdışı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD