300 Yıl Sonra......
Arthur
"Lanet olsun sayıları çok fazla!!"
"Arthur! Şimdiden yüz savaşçımız öldü "
"Geri çekilmek zorundayız!"
Sıkıntılı bir şekilde Betam Boris'in dediklerini düşünüyorum. Daha yarım saattir savaşmamıza rağmen 100 kişi öldü ve birçok ağır yaralanan var.Devam edersek daha çok kaybımız olacak.
Kahretsinn !
"Herkes geri çekilsin!!! Sürü evine dönüyoruz!"
Vampirlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu.Son bir ay içinde bin vampir oluştu.İnsan türü ve bizim türümüz bu yüzden tehlike altındaydı.Her gün bize pusu kurup birçok üyemizin ölmesine neden oluyorlardı.İnsanlar için de durum aynıydı aşırı onların kanıyla beslendikleri için sayıları hızla azalıyordu. Sürü evine giderken Boris yanıma gelip;
"Acilen bir şeyler yapmazsak sürü yok olacak Arthur"
"Son iki haftada 200 kaybımız var. "
"Biliyorum! Herkese haber ver toplantı yapacaz"
"Tamam alfa"
Buna bir an önde çözüm bulamazsak her sey için çok geç olacak. Sürü evine gittiğimde yaralılara baktım hemen. Çoğunun durumu çok kötüydü bazıları yolda daha fazla dayanamayıp ölmüştü.
"Boris herkese haber verdin mi?"
"Evet seni bekliyorlar "
Odaya girdiğimde yirmi kişi beni gördüğünde susup başlarıyla selam verdi. Sonra sürünün yaşlarından olan biri
"Arthur kaç kaybımız var?"
"134 " herkesten uğuldamalar çıkmaya başladı.
"Bu gidişle bir yıla kalmaz sürü yok olur"
"Ne yapacaz Arthur?" Herkes umutla bana bakıyor ama bende bu konuda ne yapmam gerektiğini tam olarak bilmiyordum. Tek bir yol var gibiydi;
"Batı yakasında olan bütün sürüler ile birleşmekten başka çaremiz yok " bunu söylemem ile odadakiler anında karşı çıktı.
"Asla olmaz! Her sürü bizim gibi değil biliyorsun birde onlarla uğraşamayız" biliyorum kendi alanlarını artırmak için gizliden bizi yok etmeye çalışacak olanlar vardı. Sıkıntılı bir nefes vererek," Başka çaremiz yok. Bu şekilde giderse vampirler bütün kurtları öldürecek "
"Diğer sürülerde buna mecrur"dedim.
Toplantı boyunca herkes konuştu sadece bir kişi hiç konuşmamıştı. Ona bakarak," Büyükbaba sen neden konuşmuyorsun?" Benim sesimle birlikte herkes merakla ona odaklandı.O ise gayet sakin bir şekilde oturmuş ileriye doğru odaklanmış bir şeyler düşünüyordu.
"Büyükbaba!" sesimle daldığı düşünceden çıktı ve kendinden emin bir şekilde;
"Merak etmeyin yakında her şey sona erecek" Bir anda sessilik oldu, çıt çıkmıyordu herkes ona şaşkın ifadelerle bakıyordu. Sessizliği bozan
"O nasıl olacakmış?" diyen amcam David oldu. Büyükbabam masadan kalkıp odadan uzaklaşmaya başlayınca," Görürsünüz " deyip uzaklaştı.
"Bu da neydi şimdi? " diye söylendi Boris
"Yaşlı kurt bunadı galiba ?"
Başımı sağa sola sallayarak umursamaz bir şekilde, " Ciddiye almayın büyükbabam yaşlandıkça düzgün düşünemez oldu" dedim.Aslinda hiç böyle davranmazdı ama vampir sayısı aşırı arttığından beri sanki her şey düzelecekmiş gibi davranmaya başlamıştı. Bende üzüntüsüne vermiştim.
"Arthur diğer sürülerle ne zaman iletişime geçecez? "
"Biraz daha bekleyelim sonra" Boris daha sonra sert bir şekilde;
"Bundan 300 yıl önce kurt katliamı yapılmasaydı eğer şu an vampirler bu şekilde artmazdı " dedi öfkeli sesiyle.
Doğru 'Kanlı Dolunay' katliamında binlerce kurdu öldürmüşlerdi işin garibi ise bunu yapanları kimse bulamamıştı sanki yer yarılmış içine girmişlerdi.
.........
İrina
"Tanrım!!.... Yine mi!? "
Acı içinde gözlerimi açtım...Yine mi denge bozulmuştu! Bu kadar kısa zamanda nasıl mümkün olabilirdi?
Ağrıdan kasılan kaslarımın düzelmesi için biraz bekledim.Uykudan sonra hücrelerimin eski haline dönmesi zaman alıyordu.Acı hafifleyince doğrulup oturdum.
Mağara en son bıraktığım gibiydi derin uyku için her zaman farklı mağraların en derin yerlerinde uyurdum böylelikle kimse beni rahatsız edemezdi.
"Acaba şu an hangi yıldayız? " deyip çantamda ki zaman sayacını aldım bu sayaç sayesinde uyanır uyanmaz hangi yılda olduğumu öğreniyordum.
"Hıımm...Bakalım yılımıza." deyip sayaca baktığımda sinirle
"Nee! Sadece 300 yıl mı geçmiş! " Normalde dengeyi sağlandıktan sonra en az 500 yıl korunurdu denge ama bu sefer çok kısa sürmüştü. Öfke dalgası benliğime hakim olmaya başladı gözlerim kızıla dönmeye başlıyordu.
"Hadi şu türe bakalım! Vampir mi kurt adam mı yoksa insan mı dengeyi bozan"
Mağaranın derinliklerinden çıktıktan sonra temiz havayı içime çektim. Gündüz vaktiydi akşama kadar bekleyecektim etrafıma bakındığımda çok fazla şeyin değişmediğini gördüm.
Üstüme baktıktan sonra " Önce şu kıyafetlerden kurtulmam gerek" üstümdekiler şimdiki zamana uymayan kıyafetlerdi her zaman öyle olurdu. Yüz yıl içinde türlerin kıyafet zevkleri değişirdi bakalım bu zamanın türleri nasıl giyiniyor?
"Umarım jüpon etek modası yoktur." Bin yıl önce o iğrenç modaya denk gelmiştim o kıyafetleri kadınlar nasıl giyiyordu.
Güneş battığında olayları anlayabilmek için türlerin yoğun olduğu alanlara gidip onları izlemeye başladım.
"İnsan sayısı çok az bunlar değil " deyip vampirlerin bölgerine gittim.
İnsanların ve vampirlerin yaşadığı yerler benzerdi iki türde bina yığınlarını tercih ediyordu fakat kurtlar farklıydı onlar her zaman ormanlık alanları tercih ederdi.
Vampirlerin yaşadığı şehir olan Alantia ' ya gidip yüksek bir binanın çatısından onları izlemeye başladım.
"Dengeyi bozan tür belli oldu" dedim.Sayıları çok fazlaydı. Sadece burda dört yüz bine yakın vampir vardı. Vampirler ile kurtların oranları vardı. Kurtlar daha kuvvetli olduğu için vampirlere göre sayıları daha az olmalıydı. Mesela kurt sayısı bin ise vampir sayısının iki bin olması gerekirdi eğer bunun üstünde olursa denge yavaş yavaş bozuluyordu.
Evet yine başlıyoruz... Bölgerin durumlarına bakmak için bir kaç hafta her şeyi izlemem gerekiyor ve ilk bakacağım bölge 'Batı Yakası' olacak.
Arthur
İki hafta geçmişti ve bu süre zarfınca sürü iki kez saldırıya uğramıştı. Alfa olarak sürümü koruyamıyordum bu beni delirtiyor daha öfkeli olmama neden oluyordu.
"Boris! "
"Söyle Arthur "
"Hemen elli kişilik bir savaşçı gurubu oluştur. Ormanı tarayacaz "
"Anlaşıldı Alfa"
Sık sık vampirler yüzünde ormanı tarar olduk. Ne zaman nerden çıkacakları belli olmuyor ve artık sürü evi bile tehlike altındaydı oraya bile saldırı düzenlemekten çekinmezlerdi.
"Bir sorun var mı Boris?" Zihin bağlantısı ile konuştum.
"Şimdilik yok ama doğru olmayan bir şeyler var gibi"
"Nasıl yani?"
"Orman çok sessiz"
"Lanet olsun Boris! Ordalar o zaman pusuya yatmışlardır "
"Hemen oraya geliyoruz !"
Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirdi vampirlerin varlığı diğer türlerin korkmasina neden olurdu o yüzden hiçbir canlı ses dahi çıkarmazdı. Bunları düşünürken Boris'in panik içindeki sesi zihnimde yankılandı.
"Arthur! Saldırı altındayız!"
"Kahretsin! Kaç kişiler "
"Tahmini yüz kişi "
Lanet olsun çok fazlalardı.
" Hemen geliyoruz"
"Tamam Alfa"
On dakika içinde saldırı altında olan kurtların yanına vardık. Her kurt nerdeyse üç vampirle savaşıyordu.
"Arkadan saldırmalarına izin vermeyin !" diye bağırdım. Önüme çıkan her vampiri kolaylıkla öldürüyordum beni hâlâ farketmemişlerdi.Daha sonra birinin bağırdığını duydum.
"Alfa burda!! Onu hemen yakalayın!" Bu kişi büyük bir olasılıkla vampir çetesinin başıydı. Onun emriyle çoğu vampir bana yöneldi. Bir çoğunun bana dokunmasına izin dahi vermeden kafalarını kopardım ama çok fazlalardı. Biri sırtıma çıkıp boynumu ısırınca acı içinde bağırdım ve anında dişlerimin arasına alıp kemiklerinin kırılma sesini duyana kadar ısırdım ama daha sonra sekiz vampirin üzerime çullandığını gördüm onlarla savaşırken en son gördüğüm şey Boris'in, " Arthurr!!! " diye haykırışıydı.
.......
Gözlerimi açtığımda demir bir kafesin içindeydim.Acı içinde kalkıp etrafıma baktığımda benimle beraber diğer sürü üyelerinide gördüm.
Kahretsin! Herkesi yakalamışlar.
Alanda beş büyük kafes vardı içinde de sağ kurtulmuş ya da ağır yaralanmış kurtlar vardı. Benim ayağa kalktığımı gören kişiler hemen yanıma gelip , " Alfa iyi misin?" diye sordular.
"Ben iyiyim. Kaç kişi öldü? "
"Sekiz " deyince yanımdaki kişi
"Siktir!" diye küfrettim. Olayları anlamaya çalışırken bir ses duydum ve sesin geldiği yöne doğru baktım.
"Oooo... kimler uyanmış " diyen bir vampir bana doğru geliyordu.
"Hiç uyanmayacaksin sandım Alfa Arthur" elindeki birasını yudumlayıp bana tekrar baktı.
Şerefsizler şu an resmen kutlama yapıyorlardı.
"Laan seni öldürecem orospu çocuğu!!" dediğimde karşımdaki kişi kahkaha attı.
"Biraz sonra ölecek biri için fazla cesurca konuşuyorsun " deyip birasını bana doğru kaldırıp içmeye devam etti.
"Senin geleceğini düşünmemiştim Alfa"
"Senin ölmen sürünün ölmesi anlamına gelir " gülerek
"Tanrım bugün gerçekten de şanslı günümdeyim "
"Senin gibi korkak biri ancak bu şekilde kendini tatmin eder." dedim dalga geçerek amacım onu sinirlendirmekti. Ciddileserek ne demek istediğimi anlamaya çalışıyordu
"Kime korkak diyorsun sen!"
"Yüz kişi Kırk kişiye saldırıyor ve sende bu durumdan gurur duyuyorsun"
"Senin liderliğin bu kadar işte " dedim karşımdakinin gözleri öfkeden kızıla dönüşmeye başlamıştı. Güzel istediğim şey de tam olarak buydu .
"Sen ne diyorsan Lan! "
"Dediğimi duydun erkeksen benimle teke tek dövüşürsün " eğer planladığım şeyi yapıp beni çıkarırsa buradakiler kurtulurdu. Karşımdaki vampirin öfkeden kasları kasılıyor dişleri iyice yüzeye çıkıyordu. Bana birkaç adım tam attıktan sonra arkadan biri
"Harry! Ne yapıyorsun?"
"Görmüyor musun seni kışkırtarak çıkmaya çalışıyor " diyerek yaklaşan uzun boylu kızıl saçlı ela gözlü bir kadın yaklaşıp Haryy dediği kişinin dudaklarına kapandı.
Boris zihin bağlantısı ile, " Iıyyy iğrenç!!" dediğini duydum.Ona doğru baktığımda kusacak gibi onlara bakıyordu. Onun bu haline içten içe güldüm. Öpüşmeyi bitirdikten sonra bana döndü ikiside
"Çok akıllıca Alfa. "
"Biraz sonra bütün sürü üyelerini gözlerinin önünde işkence çektirerek öldürdüğümde de bakalım bu şekilde benimle konuşabilecek misin" diyerek iğrenç şekilde gülmeye başladı.
"Ama önce biraz eğleneceğiz Arthur. Sizi öldürmeden önce küçük bir parti iyi olur " deyip uzaklaştı.
Orospu çocuğu!!!
Saatler geçmişti hâlâ eğleniyorlardı. Yüksek müzik eşliğinde dans edenler, ulu orta sevişenler...
Sürüme baktığımda iğrenerek onları seyrediyorlardı. Biraz sonra ölecek olmaları umurlarında bile değildi. Tek istedikleri şey ölmeden önce bir kaç vampir öldürebilmekti.
Çetenin başı olan Haryy yüksek sesle
"Müziği kapatın!! " diye bağırdı
"Evet artık partinin en eğlenceli kısmına geldik " deyip bana doğru yaklaşmaya başlayınca ona tehditkar şekilde hırladım. Etrafındaki kafeslere göz gezdirip
"Acaba hangi kafesten başlasam? " diyerek bakmaya başladı sonra da Betamın olduğu kafesi gösterek
"Karar verdim Betan ile başlayacam " deyip oraya doğru yönelmeye başladı. Boris öfke saçan gözler ile ona bakıyordu," Sıkıyorsa tek gel!!" deyince Haryy gülerek, " İşin sonunda kurtlar ölecekse kaç kişi ile onlara saldırdığımız önemli değil " Kafesteki demirlere yapışarak ," Bırak lan onu! Beni gelip al!" diye bağırıyordum.
Biraz sonra olacakları düşünerek korku içinde Betama bakarken bir şey oldu. Ormanın derinlerinden bir kızın Haryy'e doğru yürüdüğünü gördüm.
Lanet olsun bu İnsandı! Onun burda ne işi var.
Onu görmeleri ile bütün vampirler ona bakışlarını çevirdi. Çoğu şaşkın bir şekilde bakarken bir kısmı açlık içinde bakıyordu....
......