1. 🔞 İntikam Meselesi

1030 Words
NEVA Aynada kırmızı rujumu düzelttim, hafif taşırdığım kısmı parmağımın ucuyla düzeltirken yanımda duran iki kadının konuşmasını kaçırmamaya çalışıyordum. Büyük, sosyetik etkinlikler, zengin adamların dedikodusunun sık sık döndüğü bir numaralı mekan olurdu. Özellikle de kadınlar tuvaleti… Bu iş için biçilmiş kaftandı. “Farklı zevkleri var diyorlar,” diyerek güldü sarışın olan. “Ama çok yakışıklı,” diyen kumral, sarışının omzuna omzunu çarptı. Benim bilmediğim bir detayı biliyorlarmış gibi aralarında bir kıkırdama geçti. O sırada içeriye oldukça güzel, bir Barbie bebeği andıran gerçek bir sarışın girdi. Benim gibi aynada kendini, saçını ve makyajını incelersen iki kadın Kartal Demirbilek hakkında konuşmaya devam ediyordu. “Birinin üzerinde kırbaç denediğini bile duydum.” Fısıltı gibi, güya kulaktan kulağa söylenen cümleyi ikimiz de duymuştuk. Yanımdaki Barbie'nin bedeninin verdiği tepkiyi yakalamıştım. İrkilerek iki kadına doğru küçük, fark edilmeyecek bir bakış attı. “Yatakta çok iyiymiş. Bunu göz ardı etme. O adamı istiyorum. O soğuk bakışların yatakta tutuştuğunu kendi gözlerimle görmem lazım.” İkisi de iç çekti. Barbie bu konuşmaya daha fazla şahit olmak istemiyormuş gibi hızlıca ellerini yıkayıp tuvaletten kendini dışarıya attı. Dedikodu işimin burada bittiğine karar verip, ben de ellerimi hızlıca yıkayarak Barbie'nin peşine takıldım. Bu gece gazeteci olarak burada değildim. Bu gece kardeşinin katilini yakından tanımak, hayatını mahvedeceği adamın inine sızmak için buradaydım. Boynumda basın kartım, yavaş adımlarla Barbie'yi takip ediyordum. Barbie tam da tahmin ettiğim gibi Kartal denen herifin kuytusuna sokuldu. Yüzü biraz öncenin aksine daha da beyazdı. Onu rahatsız edenin ne olduğunu anlamaya çalışarak yüzünü incelemeye devam ettim. Kartal'dan rahatsızsa, dibine bu kadar girmesinin mantığı neydi? Rahatsız olduğu, yanında olduğu adamın tuvalet konusu olması ise neden kadınlara hadlerini bildirmemişti? Mesele Kartal’ın ortaya dökülen tuhaf zevkleri miydi? Emin olamıyordum çünkü kadın hiç de beklediğim türden tepkiler vermiyordu. Kartal'ın bir elini cebine sokuşunu, diğer eliyle kadının belini okşayışını izlemeye devam ettim. Kadının bacakları titreyerek birbirine kapanırken, Kartal'ın suratına yayılan keyif dolu sırıtmayı yakaladım. Kadına dönen gözleri bir avcının avına attığı bakışa sahipti. Aralarındaki tuhaf etkileşimin yarattığı görünmez gerilim, masanın etrafındaki hava kadar yoğundu. Barbie, elini Kartal'ın belindeki elinin üstüne koyarak, tırnaklarını derisine geçirdi. Bir itiraz hamlesi değildi, aksine daha fazlasını isteyen dilsiz bir talep, bir teslimiyet anıydı. Biraz önce suratını kaplayan beyazlığın aksine, yüzünde zevkin sınırına gelmiş, patlamaya yakın bir ifade oluştu. Gözleri zevk içinde kapanırken, kirpikleri titredi. Etrafın fotoğrafını çekiyormuş gibi ikisini o anki hallerinin bir fotoğrafını yakaladım. Barbie etraftaki kalabalığı, müzik sesini, fısıltıları tamamen unutmuş gibiydi. Sanki bir etkinliğin ortasında değil de, Kartal’ın kucağında, gözlerden uzak bir yatak odasında sevişiyor gibi görünüyordu. Nefesinin kesik ritmi ve göğsündeki o ani, derin iç çekiş… Resmen herkesin gözü önünde sergilenen müstehcen bir sessizlikti. Kadının yüzündeki gerilim, hazzın en uç noktasına ulaşmış gibi parçalanarak dağıldı. Kartal'ın dudakları bu tablo karşısında daha da keyifli kıvrıldı. Tenim ısındı, göğüs uçlarım sertleşip sızlayarak tepki verirken, kadınlığım kasılarak ıslandı. Ben de tıpkı onlar gibi bir etkinliğin ortasında değil de, ikisinin yatak odasında mahrem bir ana şahit oluyor gibiydim. Dudaklarını kadının boynuna gömerek uzun bir öpücük kondururken, eli beliyle kalçasının arasında tenini okşamaya devam ediyordu. Titreyerek kendime gelmeye çalıştım. Bu hissettiğim de neyin nesiydi? *** KARTAL “Artık şunu çıkarabilir misin?” “Birazdan,” diyerek ceketimi çıkarıp cebimdeki kumandayı elime aldım. “Biraz oyunun tadını çıkaralım.” Titreşimi en düşük ayardan açarken bakışlarım gözlerine kenetlendi. “Ben her titreşim gönderdiğimde bir kıyafetini çıkar,” dedim bakışlarımı teninde gezdirerek. Titreşimi bir kademe daha artırdığımda Simge’nin dudakları aralandı, kesik bir inleme boğazından kaçtı. İçinde titreşen o küçük oyuncak, onun en mahrem yerinde kıvrandıkça benim de kanım kaynamaya başlamıştı. “Hangisini çıkaracaksın önce?” Parmakları titreyerek elbisesinin ince askısına gitti. Tek bir dokunuşla askıyı omzundan indirdi. Kumaş yavaşça aşağı kaydı, göğüslerinin üst kısmını açığa çıkardı. Siyah dantelli sutyeni, teninin beyazlığında neredeyse günah gibi duruyordu. Gözleri meydan okurcasına benimkilere kilitlendi. Bana doğru yürürken elbisenin tamamen üzerinden düşmesine izin verdi. Siyah çamaşırları ve topuklu ayakkabılarıyla kucağıma yerleşti. “Çok sabırsızsın,” dedim gülerek. “Sen başlattın,” dedi dişlerini boynuma geçirirken. Onu kucağımda sabitleyip koridorun sonundaki odaya yöneldim. Kapıyı açıp girmemizle parmaklarım düğmeye uzandı. Oda kırmızı, loş ışıkla aydınlanırken Simge’yi kucağımdan indirdim. Duvarlarda kelepçeler, kırbaçlar, ipler, her biri özenle sıralanmıştı. Ortada siyah deri kaplı bir X çerçevesi, köşede geniş bir yatak, tavanda asılı zincirler. Burası benim günah yuvamdı. Burası kendimi özgürce bıraktığım tek yerdi. İsteklerime hizmet eden zevk deryası… Simge’nin yaramaz gözleri etrafta gezinirken nefesi hızlandı. Korkudan değil, tamamen heyecandan… Titreşimi kapatıp üzerine doğru yürüdüm. Gömleğimi çıkarıp bir köşeye fırlattım ve Simge’nin iç çamaşırına yöneldim. Külotunun iplerini tutup yavaşça üstünden çıkardım. İçindeki oyuncağı içinden çekip çıkardım. Parmaklarım ıslaklığıyla parladı. “Burası…” diye başladı. “Ne zaman girsem, sen bana dokunmadan beni sırılsıklam hale getiriyor.” “Hmmm,” dedim arkasından yaklaşıp. Çenesiyle okşayıp, saçlarını kenara çekerek boynunu öptüm. Sütyenini de çıkarıp atarken göğüs uçları dilimi üstünde hissetmek istercesine sertleşti. “Bu gece seninle oynayacağım.” Ellerini arkasında birleştirdim ve deri kelepçeleri bileklerine geçirdim. Soğuk metalin sesi odada yankılandı. Onu X çerçevesine doğru yürütüp bileklerini yukarı kaldırdım ve zincirlere bağladım. Ayaklarını da açarak sabitledim. Tamamen açıkta ve tamamen benim. Gözlerini elime aldığım siyah satenle bağladım. “Renk?” diye sordum usulca. “Yeşil,” dedi titreyen bir sesle. İyi kız. Parmak uçlarımı teninde gezdirdim önce. Omuzlarından başlayıp yavaş yavaş aşağı, göğüslerinin etrafında daireler çizerek indim. Uçlarını sıkıştırdığımda inledi. Masaya yaklaşıp duvardaki asılı, yumuşak deri uçlu kırbacın sapını elime aldım. Hafifçe sırtına değdirerek teninin üzerinde gezdirdim. “İlk vuruşta sayacaksın,” dedim. Kırbaç havayı yardı, tenine değdiği anda keskin bir şaklama sesi odada çınladı. “Bir…” dedi nefesi kesilerek. İkinci vuruşum daha sertti. “İki…” “Bunu seviyor musun?” Arkasında eğilip dudaklarımı kızaran yerlerde gezdirdim. “Evet,” diye soludu. Ayağa kalkıp bir kez daha kırbacı teniyle buluştururken tamamen sertleştim. Onuncu vuruşa geldiğimde kalçaları kıpkırmızıydı, bedeni titriyordu ve bacaklarının arası iyice ıslanmıştı. Kırbacı bırakarak arkasına geçtim. Fermuarımı indirip sertliğimi kalçalarının arasına dayadığımda, daha fazlasını hissetmek ister gibi kendini geriye yaslandı. “Ne istiyorsun?” diye sordum kulağına. “Seni,” dedi yalvarır gibi. “İçime gir, lütfen.” Bedenini, bedenime göre ayarlayıp tek bir hamlede içine girdim. Derin, sert ve acımasız bir şekilde aletimi içine gömerken inledi. Zincirler şıngırdayarak bir gürültü çıkardı. Saçlarını kavrayıp başını geriye çekerek boynunu ısırdım. “Benimsin,” dedim her vuruşta daha derine girerek. “Bu gece tamamen benimsin.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD