Buzdan Duvar

1608 Words
Yemek boyunca inşaat hakkında konuşup durdular. Tahir kızın fikirlerini beğenmiş ve birkaç ufak değişiklik ile projeye dahil edeceğini söylemişti. Ebru'nun mutluluğuna diyecek yoktu. Bu masum görünümlü kız, o an fazlasıyla ışıldıyordu genç adamın karşısında. Tahir'in bakışlarından ve düşüncelerinden bir haber projeyle alakalı fikirler üretip duruyordu. Kendisini öylesine kaptırmıştı ki onun bu heyecanı ve ışıltısı karşısında genç adam savunmasız kaldığını hissetti. Saat epeyce ilerlemişti. Yemeğin ardından kızı evine bırakmayı teklif ettiğinde Ebru kibarca geri çevirdi. 'Gerek yok teşekkür ederim. Alev davet etmişti. Bu akşam onlara gideceğim.' 'O zaman oraya bırakayım seni. Ne zamandır Ömer'i göremiyorum. Bu bahaneyle ufaklığı da görmüş olurum. Bana hatırlatır mısın giderken oyuncakçıdan ona bir şeyler alayım.' Bu adam hiçbir fırsatı kaçırmayacak gibi duruyordu. Ebru itiraz etmedi. Söylediği gibi Ömer için oyuncak almayı ihmal etmediler. Şamil'in evine geldiklerinde Ebru annesini göreceği için heyecanlıydı. Çok özlemişti onu. Kapıyı orta yaşlarda bir kadın açtı. Onları salona aldıktan sonra Alev'e haber vermek için yanlarından ayrıldı. 'Şuraya bak bu kadın yine salonun mobilyalarını değiştirmiş. Senin bu arkadaşın benim dostumu batıracak gibi görünüyor.' Dedi Tahir Ebru'ya bakarak. Genç kız sevimlice kıkırdadı. 'Ne o? Yine neler söylenip duruyorsun bay çokbilmiş?' Diye seslendi Alev. Salona giren kadına çevrildi bakışlar. Bir çocuk annesi olan bu kadına hayran olmamak elde değildi. Hala çok güzel ve alımlı bir vücuda sahipti. Sarı saçlarını toplamış mor renkte bir elbise giymiş ve omuzlarına krem rengi bir şal atmıştı. 'Benim en iyi iki dostum gelmiş.' Dedi neşeyle. 'Hoş geldiniz çocuklar sizi çok özledim.' İkisine de sarılıp kucakladı. 'Hoş bulduk Alev' 'Harika görünüyorsun Ebrucuğum. İş hayatı sana yaramış.' Tahir'e bakıp süzdü 'Sende her zaman ki Tahir’sin işte. Umarım arkadaşımı çok çalıştırmıyorsundur.' 'Onun canına okuyorum.' diye söylendi şakayla. Alev yeşil gözlerini kısarak baktı ona sonra doğruluğundan emin olmak için Ebru'ya döndü. 'Yok canım Tahir Bey bana karşı çok nazik merak etme.' 'Öyle olsa iyi olur. Yoksa karşısında beni ve Şamil'i bulur.' Diyerek genç adama gözdağı vermeyi ihmal etmedi. ‘Ebru hanımı bu kadar düşündüğünüzü bilmiyordum.’ Şaka da olsa işin içindeki ciddiyeti fark etmişti. Alev’i ve Şamil’i karşısına almak istemezdi. ‘O bizim ailemizden biri elbette düşüneceğiz.’ Bunu aklının bir köşesine not etmeyi ihmal etmedi. 'Ömer nerede uyuyor mu yoksa?' Bir an önce o sevimli yaratığı kucağına alıp sevmek için can atıyordu genç adam. Ayrıca konuyu değiştirmek iyi olacaktı. 'Neslihan abla üzerini değiştiriyordu şimdi gelirler.' Çok geçmeden Neslihan Hanım kucağında minik Ömer ile gelince, bütün ilgi ve alaka ufaklığa yönelmiş oldu. Şamil de işten gelmiş ve onlara katılmıştı. Bir ara Alev Ebru'nun elini tuttuğu gibi onu odalardan birine soktu. 'Neler oluyor çabuk anlat? Yoksa meraktan çatlayacağım.' “Alem kadınsın Alev.” Ebru neşeyle gülmeye başlayınca Alev dudak büktü 'Sen geç dalganı. Tahir'in sana nasıl baktığını gördüm. Valla Ebru ne olduğunu anlatmazsan seni bu odadan çıkarmam.' Ebru şaşkınca 'Ne bakışından bahsediyorsun Allah aşkına?' diye sordu. Alev arkadaşını incelerken bazı şeylerin farkında olmadığını gördü. 'Sakın bana fark etmediğini söyleme? Adam sana nasıl hayran hayran bakıp duruyor.' 'Yo, fark etmedim tabi ki. Çünkü öyle bir şey yok.' Hay Allah şu Alev'in hayal gücü ne kadar kuvvetliydi. Alev başını iki yana sallarken oldukça ciddi bir ifade takındı. 'İnan bana Tahir'i çok iyi tanıyorum arkadaşım ve adım gibi eminim bu adam senden hoşlanıyor.’ Meraklı bakışlarını genç kıza mıhladı. ‘Söyle bakalım peki sen ne hissediyorsun ona karşı?' Beklemediği soru karşısında bocaladı. Genç kadın en iyi arkadaşıydı ve ondan bir şey gizlenmeyeceğini çok iyi biliyordu. Dürüst olmaya karar verdi. 'Şey. Yakışıklı ve hoş biri.' Alev her iki arkadaşını da çok seviyordu fakat Tahir'in bu güzel ve masum kızın kalbini kırmasına izin veremezdi. 'Bak Ebrucuğum Tahir nasıl desem biraz çapkın bir adam. Kalbinin kırılmasını istemem arkadaşım. Birbirinize çok yakışıyorsunuz. Bana sorarsan ben ikinizin birlikte olmanızı çok isterim. Ama onun duygularından emin olmadan ona bağlanma sakın.' 'Sadece hoş biri olduğunu söyledim onu ötesi yok. Ben böyle bir ilişkiye ihtimal vermiyorum Alev. Tahir Erdem'den bahsediyoruz. Adam ünlü bir işadamı ben ise...' Devamını getirmedi. 'Yani anlayacağın onunla asla olmaz.' 'Saçmalıyorsun Ebru. Senden iyisini ve güzelini asla bulamaz. Böyle kesin konuşma hayırlısı olsun diyelim. Eee anlat bakalım iş hayatın nasıl gidiyor?' Ebru kendisini heyecanla dinleyen Alev'e, yaşadıklarını bir bir anlattı. Genç anne Tahir'in Meltem denen kadına haddini bildirmesine çok sevindi. Ebruyu koruması ona değer verdiğini gösteriyordu. Aksi halde bir kadın için bunu yapmazdı Tahir. Sevgi'nin Ebruyu partiye davet etmesine de ayrı bir sevindi. Onun okul hayatının dışında sosyal hayatının olmadığını biliyordu. Bu parti genç kızın yeni arkadaşlıklar kurması için iyi bir fırsat olacak gibiydi. 'Ama bir sorunum var. Yarın akşam giyebileceğim uygun bir elbisem yok.' 'Tasalandığın şeye bak. Hadi gel üst kata çıkalım ve bu duruma çözüm bulalım.' Birlikte yatak odasına çıktılar. Alev bir oda büyüklüğündeki dolabından bir sürü kıyafet çıkarıp yatağın üzerine attı. 'Bak güzel arkadaşım bunlar doğum yapmadan önceki kıyafetlerim. Aldığım birkaç kilo yüzünden bana dar geliyorlar. Senin işine yarayacak olmaları beni çok sevindirir.' Alev'e önce minnetle baktı ardından ona sarıldı. 'Çok teşekkür ederim Alev. Benim ve annem için yaptığınız onca iyiliğin karşılığını nasıl ödeyeceğiz bilmiyorum.' Ebru'nun güzel gözlerine bakıp kaşlarını çattı. 'Saçmalıyorsun Ebru ne karşılığı. Sen ve annen ailedensiniz. Yani bize hiçbir şey borçlu değilsiniz. Bunu bir daha duymayacağım. Bozuşuruz ona göre.' Tatlı bir serzenişte bulundu. Ebru başıyla onayladı onu. Eşyaları valize yerleştirdiler. Salona indiklerinde Tahir Ömer ile birlikte ona aldığı oyuncaklarla oynuyordu. Ebru bir süre bu harika manzarayı izledi. Bu adama baba olmak yakışacaktı fakat evlenmeyecek olması ne kötüydü. 'Allah aşkına Tahir, çocuğuma ala ala inşaat arabalarımı aldın?' Tahir keyifle güldü 'Babası ve amcalarının izinden gidecek benim yeğenim.' Diye yanıtladı Alev'i. 'Şamil arkadaşına bir şey söyler misin? Çocuğumun beynini yıkıyor.' Şamil kamyon ile oynayan oğlunu izlerken fazlasıyla keyifli görünüyordu. Kocasının bu durumdan hoşlandığını anlaması uzun sürmedi. 'Ben babamın mesleğini seçtim. Oğlumun da benim izimden gelmesi fena olmaz.' Dedi Şamil neşe içinde. Tahir kahkaha atınca Alev'in çatılmış kaşlarıyla karşılaştı 'Benim oğlum kendi mesleğini kendisi seçebilir beyler.' 'Kocanı duydun Alev. Şamil ne derse odur.' İşaret parmağını kaldırdı 'Sen görürsün Tahir Erdem. Sen bir baba ol. Ben de senin çocuğunu yönlendirmezsem.' Genç adam umursamazca omuz silkti. 'Ben babamın mesleğini seçmedim ama çocuğumun benim mesleğimi seçmesinde bir sakınca görmüyorum.' Ebru kafasına takılan soruya yanıt bulduğu için memnundu ama babasının ne işle uğraştığını söylememişti. Tahir'i kucağında kendi çocuğuyla düşününce içi inanılmaz bir heyecanla dolup taştı. 'Ayrıca hevesini kursağında bırakmak istemem ama evlenip çoluk çocuğa karışmayı düşünmediğim için öyle bir şey yapamayacaksın üzgünüm Alev Vural.' Ebru duydukları karşısında üzüntüyle Alev'e baktı. Onların bakışması genç adamın gözünden kaçmamıştı. Yanlış bir cümle kurduğunu anladı fakat iş işten geçmişti artık. Ebru hayal kırıklığını belli etmemeye çalıştı. Fakat bütün neşesi kaçmıştı. Tahir bir kez daha gerçek yüzünü ortaya koymuştu ne yazık ki. Adam niyetinin evlilik olmadığını açıkça söylemekten çekinmiyordu. Bu adamdan koca ve sevgili olmayacağını net bir şekilde görmüş ve anlamış oldu Ebru. Yemek yendi sohbetler edildi. Gitme vakti geldiğinde Tahir Ebru'yu bırakacağını söyledi. Bu teklif hoşuna gitmese de herkesin önünde onu geri çevirmesinin ayıp olacağını biliyordu. İçeride annesiyle vedalaşınca dışarıya çıktılar. Alev elinde valiz ile arabanın yanına geldi. 'Burada kalan eşyalarını unutma canım' 'Çoktan unutmuştum. Teşekkür ederim Alev' Birbirlerine sarıldılar. Alev arkadaşının kulağına fısıldadı. 'Hadi ama üzülme artık. Seni bu şekilde görmek istemiyorum.' 'İyiyim ben merak etme.' 'Yüzün öyle söylemiyor ama.' Şamil'e dönüp sarıldı 'Her şey için teşekkürler Şamil abi.' 'Ne demek. Her zaman bekleriz Ebru.' Genç çifte imrenerek baktı. Dünyanın en yakışan ve en iyi anlaşan çifti olmalıydılar. İkisi de onun gözünde harika insanlardı. Yol boyunca Ebru suskunluğunu korudu. Tahir ondaki değişimin söylediklerinden kaynaklandığını tahmin edebiliyordu. Demek ki bu kız için önemli olan aşk ve sahip olacağı yuvaydı. O sevdiği adam ile gelecek kurmayı hayal eden bir kızdı. Hayatına giren diğer kadınlar gibi değildi. Farklıydı Ebru. Şimdi bu farkı çok daha net bir şekilde görebiliyordu. Nihayet evin önünde durduklarında 'Teşekkür ederim Tahir Bey. Size zahmet verdim. İyi akşamlar.' Dedi ve kapıyı açtı. 'İyi akşamlar Ebru.' Hızla araçtan indi ve apartmana girdi. Yaşadığı hayal kırıklığı çok büyüktü ve acayip şekilde canını sıkıyordu bu durum. Evine girdiğinde yanağına süzülen gözyaşlarına engel olamadı. Bu adamın nasıl biri olduğunu bile bile nasılda kalbini ona kaptırabilişti anlamıyordu. İnsan kalbine neden söz geçiremiyordu sanki? Son derece tehlikeli olan bu adama karşı nasıl olurda bir şeyler hissedebilirdi. ‘Aptalsın Ebru aptal.’ dedi kendi kendine. Tam o esnada kapının zili çalınca hızlıca gözyaşlarını kuruladı ve sakince kapıyı açtı. Karşısında Tahir'i görünce 'Tahir Bey?' dedi şaşkınlıkla. 'Valizini unutmuşsun. Onu getirdim.' Kızın kızaran gözlerini görünce onun ağladığını anlamıştı. 'Sanırım yanlış bir zamanda geldim.' Onun karşısında böyle zayıf göründüğü için kızdı kendine. Aceleyle valizi adamın elinden aldı. 'Gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum Tahir Bey. Size çok zahmet veriyorum.' 'Benim bundan bir şikayetim yok ama beni içeriye davet edip, bir kahve ikram edebilirsin.' İçinden onu terslemek ve kovmak geçse de sonuçta adam ona ümit vermemişti. Onun bir suçu yoktu ki. Tek suçlu onun ne mal olduğunu bile bile ona karşı savunmasız olan kendisiydi. 'Üzgünüm Tahir Bey. Hiç müsait değilim. Belki başka bir zaman.' Adamın cevap vermesine fırsat tanımadan kapıyı yüzüne kapadı. Tahir yüzüne kapanan kapıyla bir süre şaşkınca bakıştıktan sonra keyifsizce arkasını döndü ve asansöre doğru yöneldi. Bu duruma fazlasıyla bozulmuştu. Kendini bu kadar ağırdan alan bir kadınla ilk defa karşılaşıyordu. Genelde kadınları tavlaması bir bakış veya kısa bir sözle oluyordu. Şu anki konumu onun için fazlasıyla yeniydi. Allah aşkına o aşk adamı değildi ki o gecelerin adamıydı. Bu kızı bu kadar istemiyor olsaydı çoktan umursamaz ve peşini bırakırdı ama Allah için Ebru'yu deli gibi arzuluyordu. Asansöre bindiğinde bozulan moralini nerede düzeltebileceğini düşündü bir süre. Birçok seçenek içinde en son sık sık gittiği gece kulübünde karar kıldı. Belki bu gece hoş bir kadınla tanışıp eğlenceli saatler geçirebilirdi. Arabasına bindi ve düşündüklerini uygulamak için harekete geçti. Ebru onun bu düşüncelerinden bir haber, başını yastığa koyduğunda aklında tek bir düşünce vardı. Tahir Erdem son derece tehlikeli bir adamdı ve ondan uzak durmalıydı. Aralarına öreceği görünmez buzdan bir duvarın oldukça işe yarayacağını ümit ediyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD