Çapkın Patron

1908 Words
Elindeki anahtarı takıp kapıyı açınca heyecandan kalbi duracak gibiydi. İçeriye adımını attığında gözleri kocaman açılmış ağzı ise o şeklini almış bir halde donup kalmıştı. Kapı direk salona açılıyordu ve karşısında son model mobilyalarla döşenmiş bir salon duruyordu. Koyu gri köşe takımının tam karşısındaki duvarda, devasa bir televizyon vardı. Salonu koyu renk halı, ona uygun renklerde yere kadar uzanan tül ve perde tamamlıyordu. Acaba yanlış yere mi gelmişlerdi. Hafızasını yokladı Tahir bey ona anahtarı verirken, bu adresi tarif etmişti. Kat üç daire dokuz demişti. Dış kapıdan koridora çıktı ve kapı numarasına bir daha baktı. Tamam, doğru yerdeydi. Şaşkınlığını üzerinden atarak, annesine baktı ‘Burası çok güzel anne’ dedi neşeyle şakıyarak. ‘Bence de kızım. Üstelik sitenin içinde ve özel güvenliği de var. Aklım sende kalacaktı yoksa. Allah'a şükür içim çok rahatladı.’ Annesine sarıldı ‘Ah anneciğim benim için bu kadar endişelenmene gerek yok. Ben iyi olacağım.' ‘Ne yapayım yavrum. Elimde değil. Biliyorsun Alev’in oğlu yeni doğdu ve onu bu şekilde yüz üstü bırakamam. Bana ihtiyacı var. Bizim için yaptıkları onca şeyden sonra bu vefasızlık olur.’ ‘Biliyorum ve sana hak veriyorum. Sorun değil anne, ufaklık büyüyünce, benim yanıma gelirsin.’ Beraber diğer odaları gezdiler. Yatak odasının yanında bir oda daha vardı. Burası çalışma odası olarak düzenlenmişti. Oda çok büyük değildi ama ferah ve kullanışlıydı. Bir duvarı kaplayan kitaplığı vardı ve baştan aşağıya çeşitli kitaplarla doluydu. Hafta sonlarını geçirmek için harika bir yerdi burası. ‘Aman Allah’ım ben nereye düştüm böyle’ diye söylenirken, burada daha önce yaşayan kişinin fazlasıyla zevkli olduğunu düşündü Ebru. Annesi mutfağa girdiğinde o bavullarını alıp yatak odasına götürdü. Duvardan duvara kaplı olan dolabı açtı ve çok fazla olmayan kıyafetlerini yerleştirmeye başladı. Koskoca dolapta çok az yer kaplayacaktı bu eşyalar. İş yerinde giymesi için çok eşyası yoktu. Diğer çalışanları düşününce onların yanında fazla sade ve basit kalıyordu. İlk maaşını alınca alışverişe çıkması ve birkaç kıyafet alması gerekecekti. Bu canını biraz sıksa da üzerinde fazla durmadı. Sonuçta elindekilerle yetinmeyi öğrenmiş bir kızdı o. Böyle mutluydu. Annesi kapıda belirdi ‘Sen onları yerleştirirken, ben markete kadar gideyim kızım.’ ‘Bekle beraber gidelim anneciğim.’ O sırada iç çamaşırlarını yatağın kenarındaki komodine yerleştiriyordu. Ayağa kalktı ‘Bunları sonra da yerleştiririm’ Annesinin yanına gitti ve beraber dışarıya çıktılar. Gerekli olan ne varsa almışlardı. Ellerinde poşetlerle eve geldiklerinde ikisi de yorulmuştu. Hızlıca aldıklarını mutfağa yerleştirdiler. Ebru hala olanlara inanamıyordu. Bu evin hiçbir eksiği yoktu ve beyaz eşyasından mobilyasına her şeyi fazlasıyla kaliteliydi. Bir adam neden kiraya vereceği bir yeri böylesine dayayıp döşerdi ki? Belki de çıkan kiracı hiçbir eşyasını almadan çıkmıştı. Kafası karışan genç kız, annesiyle beraber yemek yedikten sonra yatak odasına geçti ve kalan eşyalarını yerleştirdi. ‘Ne düşünüyorsun güzel kızım?’ Odaya giren annesini fark etmemişti bile. Hemen toparladı kendini ve yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi ‘Her şeyin ne kadar da yolunda gittiğini düşünüyordum anneciğim. Şuraya bir bakar mısın? Harika bir işim ve harika bir evim var. Tabi bir de harika bir annem...’ Küçük bir kız çocuğu gibi sığındı annesine. Kadın kızını şefkatle bağrına bastı ‘Seninle gurur duyuyorum canım. Baban sağ olsaydı o da seninle gurur duyardı.’ Beraber televizyon seyrettikten sonra Ebru salondaki koltuğu yatak pozisyonuna getirdi. Dolaptan çarşaf, yorgan ve yastık aldı. Yatağı hazırlarken ‘Anneciğim ben burada yatarım sen içeride yatak odasında yat’ diye teklifte bulundu. ‘Olmaz öyle şey.’ Diyerek itiraz etti kadın ‘Burası artık senin evin ve evinde ilk gecen. Yatağında sen yat kızım. Ben burada yatarım’ Annesinin ne kadar ısrarcı olduğunu bildiği için itiraz etmedi. İyi geceler dileyerek odasına girdi. Telefonuna mesaj geldiğini fark edince alıp baktı. ‘Hey özgür kız nerelerdesin? Evine yerleştin mi? Merak ettim’ Gülümseyerek baktı ekrana bu Alev harika bir arkadaştı. Hemen cevap yazdı. ‘Özgür kızdan harika anneye’ diye başladı yazmaya ‘Merak etme evime yerleştim. Zaten evde eksik hiçbir şey yok. Fazlasıyla rahat ve konforlu. En kısa zamanda seni bekliyorum arkadaşım. Ömer’i benim için öp. Bu arada anneme izin verdiğin için teşekkürler. Evimdeki ilk gecemde, yanımda olmasının anlamı büyük. İyi geceler’ gönder tuşuna bastıktan sonra telefonu yine aldığı yere komodinin üzerine koydu. Neşeyle sekerek dolabın önüne geldi. Sürgülü kapıyı açınca orta rafta duran mor renkteki pijamalarını alıp giydi. Kendini yorgun hissediyordu. Pazar gününü de bu şekilde sonlandırmış olduğunu düşündü. Başını yastığa koyarak yorganı çekti üzerine. Tam gözlerini kapamıştı ki, hissettiği kokuyla bütün vücudu kaskatı kesildi. Bu koku. Evet, bu koku ona hiç yabancı gelmemişti. ‘Aman Allah’ım’ dedi ve başını yastıktan kaldırdı. Ne düşüneceğini bilemez bir halde öylece oturdu yatakta. Bu koku Tahir’in kokusuydu. Ama nasıl? Bu ev Tahir’in evi miydi yoksa? Peki ama neden kendisine yalan söylemişti? Bu yatakta Tahir’in yattığı düşüncesi nedense birden hoşuna gitti. Ama akabinde aniden kaşları çatıldı. O adamın tek başına yatmadığını varsayarak iğrenerek sıçrayıp çıktı yataktan. Emindi Ebru, o adam bu evi çapkınlıklarını yapmak için kullanıyordu. Öfkeyle söylenirken önce yorganı çekip aldı. ‘Pis sapık, serseri, adi çapkın, zevk düşkünü.’ Ardından çarşafı, son olarak yastık kılıflarını çıkarıp attı. ‘Ukala, serseri, kendini beğenmiş.’ Kendi getirdiği nevresimi geçirdi yatağa. Yastık kılıfını taktı. Yorgana nevresimi geçirdiğinde artık işi bitmişti. Yataktaki yerini aldığında bu sefer hissettiği duygular kıskançlık ve hayal kırıklığıydı. Tahir’i başka kadınlar ile beraber düşününce istemeden kalbi üzüntüyle doldu. Bu adamın böylesine yakışıklı ve karizmatik olması fazlasıyla haksızlıktı. Hangi kadın onun karşısında savunmasız durabilirdi ki. ‘Aptal aptal konuşma Ebru. Adamın Alev’e neler söylediğini duydun. O güvenilmez biri. Sakın ona karşı yumuşama. Kadınları oyuncak olarak gören bir adamla senin işin olmaz’ ‘Evet’ dedi kendini haklı görerek ‘O kendini beğenmiş ile hiçbir işim olmaz benim’ ‘Aman bende sanki adam benim için ölüp bitiyor da ben ona pas vermiyorum.’ ‘Aaa nedenmiş o? Sanki ben çirkin bir kız mıyım?’ ‘Güzelim tabi.’ Derken başını dik tutup çenesini yukarı kaldırdı. Ama biliyordu ki Tahir Erdem bakımlı, makyajlı, güzel giyimli ve özgüveni yüksek kadınlardan hoşlanıyordu. Bu düşüncelerle gözlerini kapatarak uyumaya çalıştı. *********** Tahir teyzesi Safiye ile beraber akşam yemeğini yedikten sonra dış kapıya yöneldi. ‘Nereye gidiyorsun Tahir?’ Arkasından seslenen kadına dönüp baktığında onun endişeli yüzüyle karşılaştı. Ellilerinde olan bu kadına iki hayat borçluydu. Ailesini trafik kazasında kaybettiğinde genç adam on yaşlarındaydı kız kardeşi Sevgi ise henüz beş yaşındaydı. Onlara teyzesi sahip çıkmıştı. Kol kanat gerip, sıcak bir yuva ve bütün sevgisini vermişti her ikisine de. Yılların yıprattığı cildi buruşmuş ama hala dinç ve dik bir duruşa sahipti. Hiç evlenmemişti Safiye. Aslında güzel, bakımlı hoş bir bayandı. Bu olay kafasını kurcalayıp durmuştu Tahir’in. Onlar yüzünden gençliğini yaşayamadığını ve bu nedenle evlenemediğini düşünüyordu. Fakat hayatını altüst edecek gerçeği henüz bilmiyordu. İki yeğenine de fazlasıyla düşkündü kadın. Onları kendi öz evladı gibi sevdiğinden bir gün olsun şüphe etmedi genç adam. ‘Dışarı çıkıyorum teyze. Birkaç işim var. Onları halletmem gerekiyor’ Aslında her ikisi de nereye gittiğini çok iyi biliyordu. Yeğeninin çapkınlıklarının farkındaydı ve bundan dolayı üzülüp kahroluyordu. Onu babasına benzetiyordu kadın. Hatırlamak istemediği o adama. Tahir geri döndü ve teyzesinin yanaklarını sıktı ‘Yüzünü asma tonton. Hemen gidip geleceğim. Dediğim gibi birkaç işim var.’ Yoluna devam eden adamın ardından üzgün gözlerle baktı. Bu çocuğun akıllanması için ne adaklar adamıştı oysaki. Tahir ne kadar çapkın ise kız kardeşi de bir o kadar sorumsuz ve eğlence düşkünüydü. Ama özünde ikisi de çok harika insanlardı. Tahir arabasını çalıştırmadan önce telefonu eline aldığı gibi yarım saattir aradığı aynı kişiyi aradı. Yine aradığınız kişiye ulaşılamıyor denilince sinir küpüne döndü. Her zamanki sorumsuz Sevgi’ydi işte. Yirmi üç yaşındaki bu kıza bakıcılık yapmaktan bıkmıştı artık. Onunla en kısa zamanda oturup tekrar konuşması gerekiyordu. Arabasını çalıştırıp gaza bastı. Kim bilir hangi gece kulübündeydi. Belki de başını yine derde sokmuştu. Bu kız tam bir baş belasıydı. Tekrar telefona sarıldı. Çalmaya başladığında sabırsızca açılmasını bekledi. Kulağına kulaklığını taktı. ‘Efendim abiciğim’ Nasıl bu kadar rahat ve neşeli konuştuğunu merak etti Tahir. Kime çekmişti bu kız?’ Derin bir nefes tazeledi ‘Allah aşkına kaç defa aradığımı görmedin mi? Ben sana ne dedim Sevgi? Akşam yemeğinde evde olmanı istiyorum demedim mi?’ ‘Evet dedin abiciğim ama bu akşam Burcu’nun doğum günüydü ve partiye gelmeseydim hayatta bir daha benimle konuşmazdı.’ ‘Of Sevgi. Ben ne diyorum sen ne diyorsun.’ Diye söylendi bıkkınlıkla. Eğlence düşkünü bu kızla ne yapacağını bilmiyordu. ‘Parti ne zaman bitecek? Seni gelip almak istiyorum’ ‘Buna gerek yok abiciğim. Burcu ile kuzeni beni bırakacaklar. Merak etme bir saat sonra evde olurum.’ Kardeşine sonuna kadar güveniyordu. Biliyordu yanlış bir şey yapmazdı o. ‘Bir saat sonra tekrar arayacağım küçük hanım ona göre’ diyerek uyarı da bulundu. Telefonu kapadığında bu defa başka bir numarayı aradı. ‘Merhaba tatlı şey’ Kadının neşeli ve cilveli sesi duyuldu ‘Merhaba yakışıklı şey.’ ‘Evindeysen sana gelmek istiyorum.' ‘Kaç hafta oldu Tahir arayıp sorduğun yok.’ genç adam anında bir adım geri attı. Hesaba çekilmekten oldum olası hoşlanmazdı. ‘Belkıs böyle konuşacaksan kapatıyorum.’ Kadın önce durgunlaştı ardından keskin bir U dönüşü yaptı. ‘Tamam Tahir bu aralar biraz duygusalım kusura bakma, hadi gel de seni ne kadar özlediğimi sana göstereyim’ dedi. Tahir’in dudakları memnuniyetle yukarıya kıvrıldı. ‘Yoldayım geliyorum.’ Direksiyonu sağa doğru kırdı. Sabah kahvaltılarını yaptıktan sonra annesi küçük Ömer’e bakmaya giderken kendisi de yeni iş yerinin yolunu tuttu. İçeriye girdiği andan itibaren, adamın o kendine has kokusu burun deliklerini doldurmaya yetmişti. Bu kokunun adı neydi acaba? O harika kokuyu, derin bir nefes alarak içine çekmemek için kendiyle amansız bir mücadeleye girişmişken Tahir konuştu. ‘Kapıyı kapatıp gelin Ebru Hanım.’ İsteneni yaptıktan sonra masasında oturan adamın karşısında dikildi. Parmaklarıyla oynanmamak için kendini zor tutuyordu. Şu an nasılda gergin hissediyordu. Bu adam söz konusu olduğunda nedense böyle oluyordu. ‘Evinize yerleşebildiniz mi?’ ‘Evet yerleştim Tahir Bey’ ‘Bir ihtiyacınız olursa söylemekten çekinmeyin olur mu?’ ‘Teşekkür ederim. Şamil abi ve Alev bana fazlasıyla yardımcı oluyorlar’ Acaba evin eski sahibinin kim olduğunu sorsa mıydı? Ama bunun için uygun bir ortam değildi. Bunu daha sonra sorabileceğini düşündü. ‘Her neyse sizi buraya çağırmamın nedenini merak ediyorsunuzdur. Yeni aldığımız Aksoy inşaatında baştan sona benimle beraber çalışacaksınız. Şamil bunun yeni başlayan kariyer hayatınız için önemli olduğunu söyledi ve ayrıca sizi bu işe öneren de kendisiydi. Bana kalırsa her ne kadar yetenekli olsanız da bu iş için yeterli olup olmadığınızdan emin değilim. Fakat Şamil’e sonsuz bir güvenim var ’ Aynı anda hem kibar hem de kaba davranabilen bu adama hayretle baktı. Tahir ile çalışmak onu korkutsa da söylediği üzere bu hayatının fırsatıydı. Yüzünde beliren gülümsemeye engel olamadı. ‘Merak etmeyin Tahir Bey elimden gelenin en iyisini yapacağım’ Tahir bir an donup kalmış gibi onu süzmekten kendini alamadı. Gülümsemek bu kadar mı yakışırdı bir kadına. ‘Sizi ilk defa gülerken görüyorum. Bence bunu daha sık yapmalısınız.’ Ebru utançla başını eğdi. Bu kızın bu tavırlarına bayılıyordu. Kendine inanamıyordu Tahir Erdem, bir kızın onu bu kadar etkilemesi normal bir durum değildi. Aslında Şamil onu önerdiğinde ilk olarak itiraz etti ve bu işe deneyimli birinin el atması gerektiğini savundu. Ama şimdi karşısındaki bu kızın bu işi başaracağından fazlasıyla emindi. Aslında ondan bu kadar etkiliyorken Ebru ile nasıl çalışacaktı bilmiyordu. Ama sonuç itibariyle Tahir işinde profesyonel bir adamdı ve küçük bir kızın onu etkilemesine izin vermeyecekti. ‘Yan taraftaki odayı sizin için boşaltmalarını istedim. Eşyalarınızı toplayıp oraya yerleşebilirsiniz’ ‘Peki’ Bir süre sessizlik oldu aralarında. Sanki ikisininde söylemek istediği başka şeyler var gibi kelimeler asılı kalmıştı. ‘Başka bir şey yoksa ben çıkabilir miyim?’ ‘Oyalanmadan odana yerleş. Bir an önce projeler üzerinde çalışmalara başlamalıyız.’ ‘Anladım Tahir Bey. Merak etmeyin’ Bu adamla işi vardı Ebru’nun. Arkasını dönüp odadan çıkan kızın ardından bakmadan edemedi. Uzun ve güzel saçlarını bugün salık bırakmıştı. Sade ve gösterişten uzak olan bu kız güzelliği ve duruşuyla fazla dikkat çekiyordu. Şirkette çalışan bekar erkeklerin onun peşine düşeceklerinden adı gibi emindi. Bu canını sıkarken önündeki dosyaya çevirdi bakışlarını.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD