3.

1000 Words
-Günaydınlar. -Güneş açmışız yine. -Beni espri anlayışı olmayan arkadaşım. Sabah sabah Özlem'in esprisi ile güne başladık. Yani ilk haftalar biraz asan ben bu gün erken kalkmıştım. Sebep, tabi ki de erkenden okula gitmek. Malum partiye az kaldı ve benim Murat'ı tavlamam lazım. Bu çocuk kesin okula erken gidiyordur diyerek sabahın bu saatinde ayakta bulunmaktayım. -Özlem kahvaltı hazırlamışın. Sen ne zaman kalktın kuzum? -Hazır uyanmışken kalkıp hazırlayayım dedim. -Sen otur o zaman, çayları da ben koyayım. Çayları alıp masaya oturduk. Güzel bir kahvaltıdan sonra artık yola düşme zamanıydı.. -Okula erken gideceğim. -Neden? -İşte Murat'ı yakalarım belki. Özlem kahvaltı tabağından kafasını kaldırıp bana baktı. -Kuzum biraz fazla abartmadın mı? Tamam sana çocuğu tavla dedim, ama ben öylesine demiştim. Bu kadar kaptıracağını bilmiyordum. -Ne yani yapmam diye inat etsem tamam mı diyecektin.? -Evet, çünkü sen erkek peşinde koşmazsın. Malum onlar zaten peşinde. Sadece biraz eğlence olsun dedim. Özlem mahcup bir şekilde bana bakarken ben bu kızı ne yapsam diye düşünüyordum. -Olsun bu mesele gurur meselesi. O Murat buraya gelecek. -Güneş bırak şu çocuğu , başka bir şey isteyeyim onu yap. -Yok canım, ben Güneş korktu, yapamadı dedirtmem. -Abartmıyor musun? Sonuçta sadece ikimiz biliyoruz. Bu sefer ikimiz de gülüyorduk. Birden ciddi bir şekilde Özlem'e baktım. -Vazgeçme yok, sen sadece bekle. Sonuçta karşısında ben varım. -Karışmıyorum o zaman. Sonra gelip benim omzumda ağlama. -Bak sen.. Bir kere ben niye onun için ağlayayım? Hem ağlasam bile kusura bakma o omuzlar benim. Tamam biraz abartım haklısınız. Çocuğun gideri de yok, ama dikkatimi çekti bir kere. Etrafımda ben yakışıklıyım diye gezenlerden farklı. Özgüven desen almış başını gitmiş maşallah. Hem beni terslemenin cezası var. Yani sayamayacağım kadar çok sebepten dolayı vazgeçemem. Nokta..... -Ben odaya geçiyorum, biraz işim var. -Tamam canım bende birazdan çıkarım. Özlem odasına giderken, bende masayı topladım. Bulaşıkları da hallettikten sonra şimdi hazırlanma zamanıydı. Bu gün kot pantolon ve tişört giymeye karar verdim. Malum Ankara, Aydın gibi hep sıcak olmuyor. Saçlarımı zorla taradıktan sonra çantamı alıp evden çıktım. Evden okula otobüsle gitmek zorunda kalıyorduk. İki senedir alışmıştık, ama bazen zor oluyordu. Murat nerde kalıyor acaba? Ben bu çocuk hakkında hiç bir şey bilmiyorum ya hadi bakalım. Tam kapıdan çıktım ki güzel telefonum titredi. Evet size bir özelliğimi daha söyleyeyim, zil sesi kullanmayı sevmem. Yani telefonum hep titrer. Bazen telefonum olmadığını düşünüyorlar, buda benim işime geliyor. Bu arada arayan saygı değer babamdı. Kendisi hakim olup şimdi emekliliğin  tadını çıkarıyor. Sevgili annem ev hanımı. Bir adet abi bir adet de kız kardeş olmak üzere güzel bir ailem var. Ali ,abim olur kendisi öğretmendir. Sevgili yengemde aynı meslekte. Kardeşim ah cimcimem orta okul sıralarında sürünüyor. Cimcime eşittir Yıldız. Yeterli bilgi babam bekliyor. -Baba.. -Kızım nasılsın? -İyiyim baba, okula gidiyorum. -İyi bakalım. Başladı mı dersler? -Bu hafta başladı babacığım. Bizimkiler nasıllar? -Annen malum mutfak mesaisinde, kardeşin okulda kızım. Herkes iyi merak etme. O arada gelen otobüsü görünce, güzel konuşmayı bitirmek zorunda kaldık. Durak da yoğun bir kalabalıkla iniş yaptık. Kapısından girip önce bahçeyi taramaya karar verdim. Sonuçta ders için daha erkendi ve her yerde olabilirdi. Kızım belki daha gelmedi okula. Neyse inadımın sonucunu ayaklarım çekecek. Bahçe kontrolü bittikten sonra cafeye doğru yol aldım. Masalar tek tek kontrol ediliyor ve.........olamaz o da ne???? Murat beyimiz bir kızla konuşuyor. Hem de gülüyor. Ben ne yapayım şimdi söyleyin bana. Neden bu kadar sinir derseniz? Adam dün benimle zorla konuşurken simdi karşısında ki kızla gülerek konuşuyor. Benden güzel bile değil, hatta hiç değil. Sinirimi dizginleyerek masalarına doğru yürüdüm. Başlarında dikilip beni fark etmelerini bekledim. Murat yine görmezden gelirken yanındaki kız kafasını kaldırıp bana baktı. Yüzü tanıdık ama hatırlamaya çalışmayacağım. Kollarımı bağladım ve Murat'ın da bakmasını bekledim. Sonuç, zafer benim. Beyimiz sonunda kafasını kaldırıp baktı. -Arkadaş kim? -Anlamadım... -Sorum gayet netti. Şaşkın şekilde bakarken kız konuşmak için kendini toparladı. Hah şöyle, karşında Güneş var senin. -Ben Yasemin. -Eeee... -Anlamadım. Kız garibim eridi gitti.Murat desen seyirci. Tabi benim içinde böyle iki kız kavga etse bende izlerim. -Ne yapıyorsunuz? -Ders notları... -Aldın mı? Kız konuşmadan soruyla susturdum. Yani seninle derdim yok güzelim. Bak sana iltifat bile ediyorum. Derdim dün beni azarlayıp bu gün sana gülen gıcıkla. -Aldım. -O zaman bir zahmet kalk. Bizim konuşacaklarımız var. Kız 'sen deli misin' der gibi bakıyordu. Murat desen kaç kurtar kendini der gibi davranıyor. Nereden mi anladım? Ben anlarım arkadaş. Kız defterini alıp giderken ayakta durmaktan yorulup Murat'ın karşısına geçip oturdum. Beni tanıyan bir çok kişi bu kız bu oğlanla ne yapıyor dedikodusu yapmaya başlamıştı. Düştüğüm hallere bak. Onları unutup Murat beye odaklanalım. -Bakıyorum bir tek bana kabasın. -Ne alaka? -Dün ben senden not istediğimde beni resmen kovdun. Sevgili tribi atmış olmak istedim. Kızım zaten şu anda çocuğun sevgilisi gibi davranıyorsun. Bunu es geçip cevap bekliyorum. -Sen hangi notları istedin Güneş? Bu çocuk zeki değil miydi? Bana neden böyle kara kara bakıyor? -Sence? -Geçen senenin olmayacağına göre bu senenin değil mi? -Off.... Murat, anma uzattın. Evet bu senenin istedim. Evet malum şahıs yine güzel güzel gülüyor. Yani onu izlemek güzelde söylesin bizde gülelim. -Okul başlayalı bir hafta oluyor. Ders oldu da benim mi haberim yok? Ah salak kafam, plan yapmadan balıklama atlarsan olacağı bu tabi. Adam zeki kardeşim, boşuna mı hukuk okuyor. Boyun eğmek var mı? Yok tabi, o zaman konu saptırıyoruz. -O kız hangi nottan bahsediyor peki? -Geçen senenin notundan. Adama sevgili gibi hesap soruyorum, o da cevaplıyor. Oldu mu iş millet? Şimdi buradan kendimi kurtaracağım. -Belki bende geçen senenin istedim. -Güneş senin alttan dersin var mı? -Yok. Olmadı arkadaş, bir türlü tutmuyor. Adam bir şekilde buluyor. -Off tamam buldun vur boyuna. -Merak ediyorum derdin ne? Söyle de sen de rahatla bende rahatlayayım. Yok arkadaş bu adam kandırılmaz. Ben kime dil döküyorum. Şimdi de gözlüklerini iktirdi cevap bekliyor. Ya kardeşim ben niye bu çocuğun nazını çekiyorum? Tabi akılsız kafamın derdini şu anda ben ödüyorum. Erkek senin neyine Güneş? Madem çok istiyorsun git sana teklif edenlerden birine evet de bitsin. Benden cevap alamayınca ayağa kalktı. Bir kez daha bana baktı ve kitaplarını aldı. -Sen benimle vakit geçirecek biri değilsin. Amacın ne bilmiyorum ama benden uzak dur. Bana arkasını dönüp gidecekken ne olacaksa olsun dedim ve teklifimi  yaptım. -Benimle partiye gelir misin? .....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD