GEÇMİŞTEN GELEN SANCILAR - 2

1135 Words
O an ki sinirle Çetin yumruğunu önündeki sehpaya vurdu. Ayağa kalıp camın önüne gitti. Pencereyi açıp derin derin nefesler alarak kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Ağzının içinde kısık sesli küfürler sıralasa da duyuluyordu. Ağlamaktan gözlerim yanmaya başlamıştı. Zaten 2 saatlik uykuyla duruyordum. Birde geçmişe gitmek bana hiç iyi gelmemişti. Boğuluyordum. Nefes alamıyordum. Ellerim soğukta kalmış gibi tir tir titriyordu. Hasta etmişti bu manyak beni. Hâlbuki asıl hasta kendisiydi. Derin derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Çeto kıpkırmızı olmuştu. Boynundaki damarlar şişmişti, beni daha fazla korkutmamak için susmuştu muhtemelen. Kendi de sakinleştikten sonra korkutmak istemez gibi bir sıcak bir ses tonuyla konuştu.  “Sakin ol lütfen, ağlama daha fazla. Burada şu an bizim yanımızda güvendesin Aslı. Korkma! Anlatabilecek gibi olduğunda devam et tamam mı?” diyerek başını yere eğdi. Bende kafamı kaldırdım daha derin nefesler almak için. Ayşe bilgisayar başında ifadeyi yazarken kendinden geçiyordu. Ara ara elini yumruk yapıyor, sonra yazmaya devam ediyordu. “Abim döverken onun bir sevgilisi olduğunu, istemeye gideceğini, askerlik meselesi yüzünden kızın babasının izin vermediğini söylüyordu. Aynı kişiden mi bahsediyorduk emin bile olamadım. Nihayetinde abim beni evire çevire dövdü ama aslında bir yerde işe yaradı. Beni Sinan’dan korumak yerine Sinan’ı benden saklamaya çalışıyordu artık. Çünkü ben abime göre ona âşık olmuştum ve eğer böyle bir iftira atarsam benim olur diye küçücük beynimle böyle bir plan yapmışım! Neyse durum böyle olmasa da ben artık rahattım. Abim artık onu eve sokmuyordu. Bu notlar abim beni dövdükten sonra ben okuldayken odama bırakılıyordu. Zaman zaman eşyalarım kayboluyordu. Zaman zaman yeni bir şeyler buluyordum masanın üstünde. Özel alanım falan kalmamıştı yani. Kendi iş yerinde takılmaya başlamışlardı. Ancak bu sefer de beni okul yollarında, kenar köşelerde kıstırmaya başlamıştı. Tabi açık alan olduğu için ileri gidemiyor, beni tartaklamakla bırakıyordu sadece. Ancak her adımda izleniyor hissinden kurtulamıyordum. Askere gidince çok rahatladım. Çok şükür bitti dedim, kurtuldum artık. Bir yandan da abimin anlattığı bu isteme mevzusu vardı. Belki bir ihtimal gerçektir de kurtulurum gözüyle bakıyordum olaya. Her neyse 6 ay geçti, askerlik bitti ve korkulu rüyam geri döndü. Meğer o sevgili hiç olmamış. Abim onu masum sansın diye onun tarafından uydurulan hikâyeymiş. Her şey daha kötü olmaya başladı. Gözleri bir tuhaf bakıyordu artık. Sanki kendinde değil gibi. Önceden sapık gibi bakıyordu ama artık deli gibi bakıyordu. Bir seviyor gibi, bir öldürmek ister gibi, bir tanımıyor gibi ya da sanki onu aldatmışım gibi! İçinde ne yaşıyorduysa hepsinin sebebi bendim. Bir ara madde kullanımına başladığını bile düşünmüştüm. Sonra abimden de anladık ki bu ikisi kullanmaya başlamışlar. Nazlı yengeme elini kaldırmaya başladı abim. Müge korkuyordu, ağlıyordu sürekli. Annem desen bir o yana bayılıyor bir bu yana. Kime baksam elimde kalıyor. Yardımcı olacak kimse yoktu etrafımda. Baş edemiyordum artık. Bir gün dükkânda içmişler. Abimin sanayide dükkânı var. Onun da hemen yanında dükkânı var. Abimin dükkândaki lavabo arızalanmış. O yüzden Sinan’ın dükkâna geçmiş ihtiyacını gidermek için. Sinan’ın da o esnada kafası yerinde değilmiş. Tek yaşadığı için dükkânın arkasında kendine kalacak bir bölüm ayırmış. Yani orada yaşıyormuş. Havlu bulmak için odasına girince şok olmuş. Masanın üzerinde bana ait birçok eşya oradaymış. Anlam verememiş ta ki açık bilgisayar ekranındaki kamera görüntülere bakana kadar. Meğer o pislik benim odama kamera yerleştirmiş. Beni görmediği anlarda bile beni izliyormuş. O sinirle eline tornavida geçmiş. Sinan’a saldırmış.” Buruk bir tebessüm dudaklarıma uğradı. Sonra onları gözyaşlarım parlattı. Hâlbuki ben lipgloss sürüp parlatmak isterdim. Abim benim için Sinan’ı karşısına almıştı. Ne büyük hareketler bunlar. Bana inanması çok mu zordu. Neden güveni yoktu. İlla kendi gözü ile mi görmek zorundaydı… “Esnaf bağırma seslerini duyunca ne oluyor diye bakmaya gelince anlaşılıyor durumlar. Abim hapse gitti, O pislikte hastanede tedavi görüyordu. Benim ifademden sonra uzaklaştırma kararı verildi onun hakkında. Polis ifadesinde anladık biz de her şeyi. Şimdi 6 ay sonra iyileşmiş demek ki yine geldi.” “Korkuyorum. Çünkü o sağlıklı biri değil. Hasta belli, hem de çok hasta. Beni eline geçirse ya da kaçırsa neler yapar düşünmek bile istemiyorum. Anlatacaklarım bu kadar, bu notta ondan geldi eminim. Şikâyetçiyim. Hem tehdit altındayım hem de dükkânım dağıtılmış durumda. Söyleyeceklerim bu kadar.” Derin bir nefes verip oturuşumu dikleştirdim. Ben kendimi toparlamış görünüyordum ama Ayşe ve Çetin dağılmış durumdaydılar. Ayşe dayanamadı ve “ peki abin sonra ne dedi sana yani özür diledi mi?” dedi. Hah diyesim gelmişti. Aslında feryat figan ederek ağlayacağım ama o kadar kırgınım ki bu duyguları bile yaşamak içimden gelmiyor. “ Gönlüm kırıldıktan sonra neyleyeyim gelen özrü Ayşe. O, babam ölünce evin reisi yerine koydu kendini. Küçük yaşta sırtına çok yük yüklendi kabul, ama sebebi ben değildim ki acısını benden çıkardı. Ben babamı bile hatırlamıyorum. Onu babam yerine koymuştum. Ancak bu olayı bile ona anlatamadım. Korumak için korkutmak gerekmiyor! Belki ilk tacizinde korkmayıp abime anlatabilseydim bu kadar ilerlemeyecekti bu durum. Beni korkutmak yerine kendine güvendirebilseydi ne kendi hapisteydi, ne de ben bugün burada ifade veriyordum. Ya kaç kez tecavüzün eşiğinden döndüm! Bu ihtimaller bile onu affetmemi engelliyor. Hesabını verebilir miydi? Ya da dilediği özürler bana psikolojimi geri verir miydi? Ben ölümü bile çare olarak gördüm kaç kez.” Son sözümle ikisinin de bakışları ok gibi saplandı yüzüme. “ Merak etmeyin. İyiyim. Sadece o zamanlar çok çıkmazda hissettiğim için kurtuluş gibi düşünmüştüm. Denemedim bile sadece düşündüm. Şimdi çok daha güçlüyüm. Bu benim hayatım! Başkaları yüzünden bunu zehir etmeyeceğim. Yaşayacağım.” Gözlerimi Çeto’ya kaldırdım. “ Âşık olup evleneceğim.” Ayşe’ye döndüm. “ Hem biliyor musun Spor Salonuna yazılmaya karar verdim. Savunma dersleri alacağım. Kendimi koruyabilmem lazım.” diyerek tebessüm ettim. Ayağa kalktım. “ Bu arada bekleyeceğim dediği yer, sanayideki iş yeri muhtemelen. ‘Orası bizim mutlu aşk yuvamız olacakmış’. ” “ Tamam. Sen Sibel ile eve geç. Timuçin sizi bıraksın. Kapıda ekipten arkadaşlar olacak verdiğin ifadeyle biz onu gözaltına alacağız hemen” diyerek sorgu odasından önce o sonra ben çıktım. Ayşe bilgisayarda hala düzenleme yapıyordu.” Çıktısını alınca Aslı’ya imzalat onu Ayşe.” Sibel beni görünce hemen ayaklandı. Hızlı adımlarla yanıma yaklaşıp sıkıca sarıldı. Sonra elleri ellerimi tutup “ Bitecek. Biliyorsun değil mi? Sana hiçbir şey yapamayacak! O it istediği kadar havlasın! İyisin, iyiyiz. Ben buradayım. Hep yanındayım. Şimdi bize gidelim. Sevcan teyze olayı duyup üzülmesin. Bizde oturup konuşalım olur mu bebeğim?” dedi. Öyle yorgun hissediyordum ki sadece kafamı salladım. Başımı onun omzuna yaslayıp elimi de onun beline attım. Çetin karşıdan Baş Komiserin odasından çıkıyordu. Yanımıza yaklaştı. Ayşe ifadeyi çıkartmış, okuyup imzalamam için bana uzattı o esnada. Üç sayfa. Yaşadığım cehennem üç sayfaya sığmıştı. Şaka gibi ama güldürmeyeninden… “Timuçin sen, Sibel ve Aslıhan’ı eve bırak. Ayşe, Ali ve Yavuz’a haber ver. Hazırlıklarınızı tamamlayın. Gidip alalım bakalım şu ruh hastasını! 10 dakika olmadan herkes ekip araçlarında olsun.” Bakışları bana döndü. “ Seni yarın toparlanmış göreceğim ona göre” deyip göz kırptı, odasına geçti. Timuçin “ haydi bakalım kızlar” deyip önümüzden ilerledi. Sibel ile birlikte arka koltuğa oturduk. “ Annemle konuştum. Çayı demlemiş, güzel bir sofra kurmuş bizi bekliyor bebeğim. Toparlayacağız sen hiç canını sıkma, o fare hak ettiği deliğe girecek!” diyerek sırtımı sıvazladı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD