Tatlı Tesadüfler
"Ya gerçekten her konsere gittiğimizde aynı elbiseleri giymek zorunda mısın Hümeyra?"
"Evet tatlım ,sana daha kaç kez söylemem gerekiyor beni fark edene kadar devam edeceğim."
"Kadir binlerce insan arasında seni mi fark edecek? Güldürme beni."
"Pişman olacaksın İzgi." Kahkaha atarak telefonu kapattım.
Evet belki saçma gelebilir ama beni bir gün fark edeceğine inanıyordum. Ne olmuş yani, Baran beni fark ettiğine göre Kadir da fark edecektir.
Sorunlu bir ailenin sorunlu kızıydım. Annem beni istemeyerek doğurmuş ve bu yüzden bana hep nefretle bakardı. Babam anneme göre biraz daha iyiydi ama okuldaki sorunlarımdan dolayı o da benden sıkılmış ve beni yetimhaneye bırakmıştı.
Benim sorunlu olmam hep onların yüzündendi ben sadece biraz ilgi istemiştim. Annemin saçımı okşayıp bana sarılmasını, babamın her işten sonra elinde küçük çikolatayla eve girer girmez bana sarılmasını... Çok fazla şey istemiyordum.
Yalnızca sevgi, çünkü en muhtaç olduğum şeydi. Annem ile babam kavga etmeden durmazdı en sonunda ikisi de boşanmış ve geride masum bir çocuk bırakıp istedikleri hayatı yaşıyorlardı onları asla affetmeyeceğim.
Onlar beni bir başıma bırakıp hayatlarına devam ederken onlara olan kinim ve nefretim her geçen gün artıyordu. Ama artık onları umursamıyordum bile benim tek ailem İzgi olmuştu. Başka kimse umurumda değil. Ne halt yiyorlarsa yesinler.
İzgi ile yetimhanede tanışmıştık. İlk gittiğimde içime kapanık hiçbir şey yemeden yaşıyordum, neredeyse hayatla tüm bağımı kesmiştim ama İzgi elimden tutarak beni o karanlıktan çıkardı. O günden sonra aramızdaki bağ gün geçtikçe güçlendi. Ve ikimiz birbirimizin ailesi olduk.
İzgi benden iki yaş büyüktü ve bu yüzden bana ablam gibi davranmayı seviyor, beni her şeyden koruyordu.
Orta okulda sorunlu biriydim ama liseye geçtiğimde sınıf öğretmenim sayesinde bütün hayatım değişmişti. Onun yardımıyla liseyi birincilikle bitirip Amerika'da burslu okumayı kazandım ve tabi ki üniversiteyi ilk ona girerek dereceyle bitirdim.
İşletme okumak hep hayalimdi ve sonunda başarmıştım. Şimdi ise İstanbul'da ikimize ait restoran açmış ve gün geçtikçe büyütüyorduk. Ben parayı İzgi ise yemek yapmayı sevdiği için ortak karar alıp açmıştık. Tabii açmadan önce Amerika'da boş vakitlerimizde çalışıp para biriktirdik, kazandığımız parayla da restoranımızı açtık.
Telefonumun çalmasıyla salona bıraktığım telefonumu alıp açtım.
"Kapıdayım, hazırsan gece başlasın." Dedi İzgi.
"Hazırım geliyorum." Dedikten sonra telefonu kapatıp evden çıktım.
Dışarı çıktığımda arabaya yaslanıp beni bekleyen İzgi'yi gördüğümde ona yine kıskanarak baktım. Benden uzun olması, yüz hatlarının benimkinden keskin olmasını hep kıskanırdım özellikle de küçük gözleri.
Boyumun kısa olmasından nefret ediyordum İzgi, boyumun kısa olmasının avantaj olduğunu söylese bile tatmin olamıyordum. Boyuma rağmen topuklu ayakkabı giymeyi seven birisi de değildim. Ayrıca yüzüm İzgi'ye göre küçüktü; büyük gözler, küçük burun ve küçük dudaklara sahiptim. Benim, tek avantajım sağ yanağımdaki derin bir gamzemin olmasıydı.
"Yine aynı şeyleri giymişsin." İzgi iç çekip eliyle kafasına vurdu.
"Beni gerçekten delirtiyorsun Meyra." Arabanın kapısını açıp içeri girmem için kafasını salladı. Üstümdeki elbise gayet güzel ve şıktı. Beyaz kırmızı kirazlarla süslenmiş mini bir elbiseydi. Ayağıma ise beyaz ayakkabılarımı giymiş, saçımı salaş bırakmıştım.
"Bu son. Bu gece de fark etmezse artık giymeyeceğim." Dedim ikna edercesine.
Hızlıca şoför tarafına geçip oturdum.
"Bugün ben süreceğim." Deyip gülümsedim.
"Ya, gece gece bir delilik yapma sakın." Diye uyardı beni İzgi.
"Tamam söz sadece normal sürücüler gibi süreceğim." İzgi arabaya bindiğinde arabayı çalıştırıp normal hızda konser alanına doğru sürmeye başladım.
Özür dilerim tatlım bu gece biraz eğlenmek istiyorum ve seni dinlemeyeceğim.
Sinsice gülümseyip, "Sıkı tutun abla bu gece ikimizi uçuracağım." Deyip gaza bastım. Arabayı hızlı sürmeyi seviyordum. Ve bu yüzden sürekli ceza alıyordum.
"Ya, Meyra! Yine delirdin. Yavaş kullan şimdi ikimiz de ezileceğiz!" onu dinlemeden arabayı son sürat hızla kullanmaya devam ettim.
"Hayır hata ben de bir de abla olacağım, böyle yapacağını bile bile kullanmana izin verdiğim için tam bir aptalım." Diye kendi kendine söyleniyordu.
Arabadan indiğimizde oldukça mutluydum. Bütün stresimi üstümden atmıştım. Ama İzgi hala arabanın etkisinden çıkamamış ve bana tutunarak yürüyordu.
*
Konser alanı yine oldukça kalabalıktı. Türkiye'nin yeni gözdesi olan Kutup Yıldızı Grubunun hiçbir konserini kaçırmıyordum. Tek nedeni ilk görüşte aşktı. Kadir'e olan bağım gün geçtikçe artıyordu. Kalbim bir tek onun için atıyordu. Beni fark eder miydi bilmiyorum ama fark etmesi için yıllardır çabalıyordum.
İzgi ile yine ön sırada kendimiz için aldığımız yere geçtiğimizde konser neredeyse başlamak üzereydi. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Sahnede önce iriş nakaratları çaldı. Ardından Kutup Yıldızı grup üyeleri nihayet sahneye çıkarak şu an Türkiye gündeminde olan şarkılarını seslendirmeye başladılar.
İzgi oldukça sakin bir şekilde şarkılara eşlik ederken ben için için kendimi yiyip bitiriyordum. İçimden bildiğim tüm duaları okuyor, Kadir'in bana bakması için şans diliyordum.
Dakikalar geçti. Şarkılar ruhumu dinlendirirken kalbimi kıvrandırmaktan başka hiçbir işe yaramamıştı. Kadir yine beni fark etmemişti. Ve yine Baran'ın bakışları bana değmişti.
Konser bittiğinde yine Kadir yerine Baran'la göz göze gelmiştik ben Baran'nın değil Kadir'in beni fark etmesini istiyordum.
"Yine mi bekleyeceğiz." Arabada sessizce oturmuş herkesin dağılmasını bekliyordum. İkinci planımı devreye sokma vakti gelmişti.
"Evet tatlım." yine tüm dikkatimi dağıtan İzgi'ye kaşlarımı çatarak baktım.
"Şş, sessiz ol. Odaklanamıyorum." Dedim sessizce.
Herkes çıktıktan sonra her zaman kullandığım sahte yaka kartlarımızı takıp arabadan indik. Tabi konserden hemen sonra üstüme daha rahat şeyler giymiştim.
İçeri girmemiz yine her zaman ki gibi çok kolay olmuştu. görevliler çok olduğu için bizi bir süre fark etmeyeceklerdi ve bu süre içerisinde kimseye yakalanmadan Kadir'in yanına gidip bir fotoğraf olsa bile çekebilirdim hatta daha fazlasını istiyordum ama maalesef buna bile razıydım.
Hasta değildim sadece Kadir'in hayranıydım.
Kalbim adrenalinden dolayı hızlanmıştı ama nihayet sorunsuz bir şekilde ilerlemiş ve Grup üyelerinin olduğu odaya varmıştım. Tam içeri girecekken cebimde titreyen telefonum bana engel oldu.
İzgi telaşla, "Çabuk oradan uzaklaş içeride yabancı birilerinin olduğunu anladılar! Meyra duyuyor musun hemen uzaklaş. Seni sahanın arka kapısında arabada bekliyorum." Yine her zamanki gibi planım suya düşmüştü. Neyse ki artık soğukkanlı olduğum için paniklemeyip hızlıca dışarı çıktım. Ama hâlâ konser alanından çıkamamıştım. Boynumdaki kartı çıkartıp şortumun cebine koydum.
Muhtemelen korumalar grup üyelerinin yanına geçmişlerdi çünkü ortalıkta kimse görünmüyordu. Ne saçma, içeride yabancı biri var ve ortalıkta kimse yok. Kendi kendime mırıldanıp kıkırdadım.
Çıkış kapısına geldiğimde kimse yoktu biraz bekledikten sonra derin bir nefes çekip yürümeye başladım, sakindim. Çünkü artık alışmıştım yılda beşten fazla yapıyordum ve iki yıldır böyle yaptığıma göre en az on defa olmuştu ama hepsinde de başarısız olmuştum.
Yirmi üç yaşında olmama rağmen bazen dört yaşındaki çocuk gibi inat ediyordum. Bunun saçma olduğunu bile bile yapıyordum.
Arkamdan gelen ses ile panikledim çünkü bu bir köpek sesiydi ve gittikçe sesi yaklaşıyordu yani bana doğru geliyordu. Arkama bakmadan kaçmaya başladım. Bu hayatta hiç kimseden hiç bir şeyden korkmuyordum ama ne yazık ki bir tek köpeklerden korkuyordum.
Bir süre arkama bakmadan koşmuştum ve çok yorulmuştum koskocaman sahada sanki bir tek ben ve o köpek varmışız gibi kimse köpeğin sesini duyup gelmiyordu. Daha fazla dayanamayıp karşımda duran sandalyenin üstüne çıktım. Köpek ise sesini kısıp sandalyenin hemen yanında durmuştu.
"Ne!" Bu Barbar'dı ve bunu fark etmeden salak gibi koşmuştum. Ama maalesef küçük olmasına rağmen Barbar'dan bile korkuyordum. Hızlanan nefesim yavaşlamaya başlamıştı.
"Sakin ol Meyra, sadece küçük bir köpek. Sakin, sakin, sakin." Mırıldanarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
"Barbar, oğlum yine nereye kayboldun? Yaramaz çocuk!" Nihayet biri bize doğru geliyordu. Şu an kaçmak ve gizlenmek yerine bir an önce bu köpekten kurtulmak istiyordum.
Belli ki çiftleşme dönemi gelmiş yoksa bunun gibi köpekler böyle yapmazdı. Köpeklerden korktuğum için onları araştırmıştım bana zarar verecek ve vermeyecekler diye ayırmıştım. Barbar zarar vermezdi ama çiftleşme döneminde olduğu için hırçın görünüyordu.
Ses yaklaştıkça rahatlamaya başladım.
"Oğlum sakin ol birazdan geçecek." Dedi Baran ve Barbar'ı kucağına aldı. O kadar öfkeli ve kokmuştum ki karşımdaki adamın kim olduğuna bakmadan öfkeyle bağırdım.
"Yaa! Ne geçmesi, köpeğinize biraz sahip çıkın çiftleşme dönemi gelmiş ve hala etrafta dolaştırıyorsunuz. Bu nasıl bir sorumsuzluk!" Oldukça sinirliydim küstah benden özür dileyeceğine köpeğini kucağına almış pış pışlıyordu. Baran gerçekten sinirimi bozmuştu.
"Bunu hakkettin sen." Deyip köpeği yanındaki görevliye verip uzaklaştırdı. Hâlâ sandalyenin üstünde ayakta bekliyordum. Sandalyenin üstünde olduğumu fark ettiğimde aşağıya inip Baran'a baktım. Oldukça uzundu yanında küçücük kalmıştım. Bu yüzden parmak uçlarımın üstüne çıkıp parmağımla kendimi gösterip, "Ben mi?" Diye sordum şaşkınlıkla.
Küstahça sırıtarak "Evet sen." Deyip gözlerime baktı.
"Yaa! Beni tanımıyorsun bile. Ayrıca ben hiçbir şey yapmadım." Dedim sertçe.
"Bir şey yapmadığına emin misin Hümeyra?" Adımı nereden biliyordu?
"Adımı nereden biliyorsun?" Diye sordum şaşkınlıkla.
"İki yıldır bir türlü beceremiyorsun, ilk başta becerebileceğine inanırken şimdi ise tam bir beceriksiz olduğunu düşünüyorum." Dediğinde, tek kaşını kaldırıp küstahça gülümsedi.
Her şeyi bilmesine rağmen neden iki yıldır beni hapse atmak yerine köşesinde izliyordu ve ayrıca neden bana bunları söylüyordu?
"Ne dediğini anlamadım beni biriyle karıştırdınız sanırım Baran Bey. Ben sadece basit bir görevliyim." Dedim salağa yatarak.
Buradan çıkmam için her şeyi inkar edip sakince kaçmalıydım. Baran, hiçbir şey demeden sırıtarak bana bakmaya devam ediyordu. Ta ki yine bize yaklaşan Barbar'ı görene kadar.
Ya inanmıyorum bu nasıl bir şansızlıktı!
Korkudan ne yapacağımı bilemez bir halde sandalyeden inip etrafıma bakındım. Kaçacak hiçbir yer bulamayınca tekrar sandalyeye çıkarak kollarımı bulduğum ilk şeye doladım. Bütün bedenim korkudan zangır zangır titriyordu.
Gözlerimi sıkıca kapatıp korkudan soluklanırken Barbar'ın sesi gittikçe uzaklaşmaya başlamıştı ama korkudan hareket edemiyordum bile.
"Barbar gitti artık inebilir misin?" Boynuma vuran sıcak nefesi ile başımı gömdüğüm yerden kaldırdım.
"Barbar gitti artık kucağımdan inebilirsin." Korkudan sandalyeye çıkmak yerine Baran'ın kucağına girmiştim. Bacaklarımı beline dolamış ve başımı boynuna gömmüştüm.
"Ayrıca az kaldı boğacaksın beni." Dediğinde sesi gayet keyifli çıkmıştı.
"Ö-özür dilerim." Dedim kekeleyerek.
Hayatımda hiç bu kadar korkup utanmamıştım. Hepsi benim basit bir zayıflığım yüzündendi.
"Özür dileme kucağımdan in ve lütfen kollarını biraz gevşet yoksa boğulacağım." Dediğinde, "Boğulmak mı dedin? Çok güzel fikir seni burada boğup gitsem kimsenin ruhu duymaz Baran! Senin köpeğin yüzünden buradan çıkamadım." Dedim sinirle.
"İnecek misin yoksa düşüreyim mi?" Bu adam resmen benimle oynuyordu. Zira bu keyifli hallerinden başka hiçbir şey çıkmazdı.
İnmek istiyordum ama hala korkuyordum ya yine gelirse.
"Tamam sen bilirsin." Deyip beni sarsmaya başladı o sarstıkça bacaklarımı daha sıkılaştırıyordum. İlk kez kısa olduğum için seviniyordum galiba.
"İnmiyorum!" Dedim korkuyla bağırarak.
"İnmeyecek misin gerçekten?"
"İnmiyorum gerçekten!" Sesim neredeyse bütün konser alanında yankılanmıştı.
Bedenimi sarsmaya başladığında, ona direnerek bağırdım. "Yaa! Tamam dur ineceğim." Dediğim gibi ikimiz de yere düştük.
Düşmenin hızıyla gözlerimi birbirine sıkıca bastırmış bir şekilde acıyla yüzümü buruşturmuştum. Sırtım yere düşmenin etkisiyle biraz acımıştı.
"Burada neler oluyor?" Duyduğum sesle gözlerimi açtığım gibi bana bakan Baran'nın kahveleriyle bakışlarımız kesişti. Yüzündeki gülümseme bütün sinirimi bozmuştu. Resmen üzerimdeydi ve bütün ağırlığı bendeydi. Nefesim kesilecekmiş gibi oluyordu.
"Baran neler oluyor?" Sesin geldiği tarafa baktığımda dehşete düşmüş gibi Kadir ile göz göze geldik. Bize sorgulayıcı bakışlar atarken olduğumuz pozisyondan dolayı yanaklarım öfkeden resmen kızarmıştı.
Çok sinirli ve üzgündüm.
Kadir beni sonunda görmüştü ama hiç görmemesi gereken bir şekilde görmüştü. Bugüne kadar olan bütün şansım uçup gitmişti.
Ve hepsi şu an üstümde olan adam yüzündendi.
Baran!
Ve hayat yine bütün planlarımı mahvetmişti...