Hemşiresi hafif tombul vücuduyla salına salına yürürken Lena sessizce peşinden onu takip ediyordu.
''Odan hazır, seni dinlenmen için rahat bırakacağım ama öncesinde halletmemiz gereken ufak prosedürler var.'' Dedi hemşiresi küçük bir odanın önünde durarak.
İçeri girdiklerinde Lena'nın kilosunu ve boyunu ölçüp önündeki kağıda not aldı. Bu ilaç dozunun belirlenmesinde lazım olacaktı. Lena'ya yeni kıyafetlerini verip, kadın hazır olduğunda merdivenlerden çıkarak Lena'nın odasına vardılar.
Oda küçük ama ferahtı. Bir yatak, yanı başında komidin ve ufak bir masadan oluşan oda daha önce kullanılmamış kadar yeni ve temiz görünüyordu.
''İhtiyacın olan bir şey olduğunda şuradaki tuşa bas, hasta bakıcılar yardıma gelecektir. Birazdan doktorunla tanışıp, dinlenebilirsin. Bu arada kendimi tanıtmayı unutmuşum, İsmim Sofia, seninle ilgilenecek hemşire benim.'' Diyerek kapıyı açtı ve gülümseyerek ''Ailemize hoş geldin Lena.'' Dedi ve kapıyı kapattı. Kadın yatak ucundaki komidinde bulunan pet şişeden büyük bir yudum su içti ve yeni çarşaf serildiği belli olan yatağının ucuna oturdu.
"Aileymiş, delilerden oluşan bir aile tam da ihtiyacım olan şeydi gerçekten(!)"
Aradan geçen bomboş bir 10 dakikanın ardından nihayet kapısı çalınmış ve beyaz önlüğüyle esmer bir adam içeri girmişti. Kapıyı usulca kapatıp sandalyeye oturana kadar tek kelime etmedi. Lena gelenin doktoru olduğunu tahmin ediyordu.
''Merhaba Lena.'' Dedi adam kadınla gözleri buluştuğunda. Lena adamın yeşil gözlerinde kendi berbat yansımasını görünce hızlıca kendini topladı ve gözlerini kaçırarak adama başıyla selam verdi.
''O zaman tanışalım. Ben Poyraz Gülbahar. Burada olduğumdan da anladığın üzere doktorun benim.'' Dedi.
Lena adamın yabancı olduğunu ilk konuşmaya başladığında aksanından anlamış ama nereli olduğunu sormak istese de sormamıştı. Adam sanki orada hiç var olmamış gibi bileklerindeki sargılarıyla oynamaya başladı.
''Bana sormak istediğin bir şey yok anladığım kadarıyla, o yüzden benim sormak istediklerimle sohbetimizi sürdürmeyi öneriyorum. Ne dersin?'' dediğinde Lena yavaşça başını kaldırıp ''Daha yaşlı olacağını düşünmüştüm.'' Dedi.
''34 çok da küçük bir yaş değil diye düşünüyorum.''
Lena da geçenlerde 35 yaşına girdiğinden bir şey demedi.
''O zaman anlat bakalım, kim bu Lena Lewith?''
''Hiç kimse.'' Dedi kadın adamın kalın ve biçimli siyah kaşlarının çatılmasına sebep olacak şekilde.
''Neden hiç kimse olduğunu düşünüyorsun?'' diyerek doktor kadının duygu durumunu çözmeye çalışıyordu.
''Kimsenin hayatında bir yerim olmadığı için.'' Diyerek yine sargılı bileklerine çevirdi bakışlarını.
Doktor ayağa kalkarken ''Benim hayatımda artık bir yerin var. Ben tüm hastalarımı aslında bir dostummuş gibi görürüm.'' Dediğinde Lena bir kez daha yıkıldı.
Dostum dediğinden yediği büyük hançerden sonra kimsenin 'dostu gibi!' bile olamazdı.
Doktor iyi dinlenmeler dileyerek odadan çıktığında Lena yatağa geçip yorganın altına girmişti bile. Yalnızlık kokulu düşüncelerinin ardına saklanıp gözlerini kapattı.
Öğle yemeğinde hemşirenin getirdiği hapları yutan Lena akşam üzeri kendini çok bitkin hissediyordu. İstemsizce kapanan göz kapaklarına söylenerek etrafta bant aradı. Eğer bulabilseydi göz kapaklarını kirpiklerinden bantla kaşına tutturacaktı.
Elleriyle göz kapaklarını açık tuttuğu sırada kapı çalındı ve doktoru aniden içeri girdi. Kadını parmakları gözlerini açık tutar bir vaziyette görünce istemsizce güldü.
Lena adamın gülüşünün güzelliğinden utanmayı unutmuş, hayranlıkla ona bakmaya başlamıştı.
Doktor kahkahasının ardında dudaklarında kalan gülümsemeyle masanın önünde duran sandalyeyi yatağın yanına çekip oturdu. Kadını baştan aşağı süzüp
''Merhaba Lena, nasıl hissediyorsun?'' dediğinde ise Lena adamın neden güldüğünü hatırlayıp yanaklarının kızarmasını engellemeye çalışıyordu.
'' İyiyim.'' dedi gözlerini adamın açık yeşil gözlerinden kaçırarak.
Sonra kendisini nasıl bu kadar küçük düşürdüğünün farkına vardı ve omuzlarını dikleştirip adamın yüzüne baktı.
''Aslında verdiğiniz o haplar beni aptal gibi yaptı. Bu saatte uyumamak için direnir oldum, bir daha uyuşturucu dışındaki herhangi bir hapı kullanmak istemiyorum.''
''İlk günlerde bu yan etkiler doğal, vücudun tepki vermeyi bırakıp alışınca bu yan etkiler de ortadan kalkacak merak etme.'' dedi adam güven verici bir ses tonuyla.
Adamın elindeki dosyaya bakmasını fırsat bilip doktorunu incelemeye başladı Lena. İnceleme sonucu ise kendini epey tatmin etmişti. Uzun boylu ve geniş omuzlu doktorun spor yaptığına emindi. Acaba o kazağın içinde neler var seksi doktor, diye düşünürken adam yeşil mi mavi mi karar veremediği ışıltılı gözlerini ona çevirmişti.
''Sanırım uykunu kaçırdım, yan etkiler bana karşı koyamıyor olsa gerek.''diyerek ellerini kömür karası saçlarının arasından geçirdi.
''Alakası yok, sadece sen aptal aptal önündeki kağıdı okurken seni bekliyordum!'' Dedi Lena. Kendini beğenmiş insanlardan nefret ederdi, ne kadar kendisi de öyle davransa da.
''Pekala, sanırım ilaçlarına öfke kontrol haplarını da eklememiz gerekebilir.'' diyerek göz kırptı adam.
''Espri yapıyorsan ben hiç gülmüyorum doktor, espri yeteneğinden yoksun olman bunda önemli bir etken olabilir.''
Adam odadan çıkmayı düşünürken vazgeçti. Gerçek Lena'yı görmüştü. Sabahki halinden eser yoktu ve çaresiz görünmüyordu. Gözlerindeki öfke kıvılcımı ve kendine güvenen o dik bakışları doktorun ilgisini çekmişti. Bu kadar yorgun görünürken bile kadının çekici olduğunu düşündü. İnceleme sırası kendisindeydi şimdi. Sabah umursamadığı sıradan kadın öfkelenince bir afete dönüşmüştü gözünde. Yorgunluktan kızaran gözlerinin mavisi daha belirgindi kadının ve bakışları da bir o kadar derin. Hayat hikayesini merak ediyordu, kendi canına kıyabilecek kadar ne yaşamıştı. Adam düşüncelerinden sıyrıldı kadının sorusuyla.
''Bön bön suratıma bakacağına gitsene sen, az önce kalkmıştın!''
''Burada kararları ben veriyorum Lena ve bana kendinden bahsetmeni istiyorum.''
''Neyi merak ediyorsun? '' Dedi kadın öfkeli bir şekilde. ''Sana ne anlatırsam bu hapishaneden kurtulabilirim?!''
''Buranın bir hapishane olduğu sana düşündüren nedir Lena?'' dedi adam ilgiyle kadının yüzüne bakarken.
''Bir odaya tıkılmışsam ve özgür değilsem hapishanedeyimdir. Penceremde parmaklık bile var kim olsa öyle düşünür.''
''Odaya hapis değilsin öncelikle gün içerisinde çıkıp dolanabilir, hobi odasında diğerleriyle sohbet edebilirsin.''
''Henüz delilerle sohbet edecek kadar delirdiğimi düşünmüyorum.'' diyerek kestirip attı kadın.
''O zaman benimle sohbet et.''
''Sohbetin beni hiç sarmıyor doktor, bir sonraki görüşmeye alkol getirirsen bunu düşünebilirim.'' diyerek sırıttı kadın.
Adamın içinden de gülmek gelmişti ama bu onu cesaretlendirmekten başka bir işe yaramazdı.
''Sorunlarından alkole sığınarak kaçamazsın Lena. Öyle olsa şu an bu odada olmazdın diye düşünüyorum.''
Lena bu doğru tespit üzerine söyleyecek bir söz bulamayınca öfkesini adama yöneltti.
''Çok şey bildiğini düşünüyorsun değil mi? Ama hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun ve bu seni sinirlendiriyor olmalı. Çünkü kariyerinde ilerlemek istiyorsun ve ufak bir depresyon vakasını bile tedavi edemeyen bir doktor olarak anılacaksın. Çünkü neden biliyor musun, sana hiçbir şey anlatmayacağım ve ömrümü bu hastanede yan gelip yatarak geçireceğim. Ve sen çok şey bilen adam aslında hiçbir şey bilmediğini kabullenmek zorunda kalacaksın ''
Adam derin bir nefes alıp kadının gözlerine odaklandı. Yavaşça yanına yaklaştığında Lena boynunda adamın sıcak nefesini hissediyordu. Tüylerinin ürperdiğini hissedip gözlerini kapattığında adam kulağına doğru fısıldadı ''Ne kadar geç iyileşirsen seninle o kadar çok vakit geçireceğim güzel kadın.'' diyerek kalktı ve odayı terk etti.
Gözlerini açıp boş odayla karşılaşan Lena tuttuğu nefesini verdi ve heyecandan ısınan yanaklarına dokundu. Böyle bir tepki beklemiyordu kendisinden, öfkelenip kırıcı sözler söylemeliydi. Belki bu sayede ondan bu kadar etkilenmezdi.