
"Ben düşlerimde yeşeren, ümitler dolu bir kızdım... Kendimce hayaller kurmayı seven, kendimle savaşmayı seven biriydim... Ne olmuştu? Hepsi rüya mıydı? Yada kâbus? Bilmiyorum ama o kabustan çok kötü bir şekilde uyandım... Babam ölmüş, annem ise başka kocaya kaçmıştı! Ben bebek halimle babaannem ve dedemle kalmıştım. Büyüdüm ama keşke düzensiz, kuralı belli olmayan bir ailede büyümeseydim! Aslında onu görünce yanında yaşadığım akrabalarımın acımasız davranışlarını, beni dışlamalarını tamamıyla unuttum. "Sende kimsin? Burada ne işin var senin?" Bir insanın sesi bu kadar güzel çıkabiliyor muydu? İnsan bir cümlesinde, duyduğu sesle hayatı arar mı hiç?
"B-Ben Salih amcamı soracaktım ama beli ki burada değil?" Gözlerini kısıp işaret parmağını bana uzatarak " Sen Havin Sarkan mısın?" Dedi beni tanıyordu!
"E-evet ama sen kimsin ki? Benim adımı nereden biliyorsun?"
"Sen boş ver beni! Amcan toplantıda." Diyince elâ rengi gözlerine kilitlendim. Nereden bilebilirdim ki babamı kurtarıp hastaneye yetiştiren adamı bana katil olarak tanıtacaklar..." Havin hayatı Mirşad'ın yönelgesine kaldı.
