Bölüm 3

712 Words
Aykut, heyecandan titreyen elleriyle otelin etajere bıraktığı prezervatiflerden bir tane alıp taktı. Nursel bu esnada sırtüstü yattığı yerden gözlerinde aşk ve arzu pırıltılarıyla kocasını izliyordu. Onun çıplak vücuduna bakmaktan asla bıkmayacağını düşündü. Kaslı atletik yapısı, sert kasları, uzun ve güçlü bacakları, geniş omuzları, daracık kalçasıyla çok yakışıklı ve seksi görünüyordu. Kocası üzerinde kayarak aşağılara indi. Önce elleriyle okşadı, zevkinin tadını çıkardı. Sonra ağzını üzerine koydu. Dilini ve ellerini kullanarak Nursel'i dönüşü olmayan bir noktaya getirdi. Karısının altında titrediğini ve daha fazlası için kıvrandığını anladığında "Hiç acımayacak, kocan seni incitmeden sevecek..." diye fısıldadı kulağına. Aykut'un konuşma şeklinden kadınlar konusunda deneyimli olduğu anlaşılıyordu. Yatakta yatan karısına baktı. Uzun siyah saçları beyaz teniyle tam bir zıtlık içindeydi. Küçük kalçalarını eliyle yukarı kaldırması için teşvik etti Nursel'i. İnce belini tutup tüm sertliğini onu içine almak için istekle kabul etmeye hazır yuvaya iterken kafesinden serbest bırakılmış vahşi bir hayvan gibi hırlayarak soluyordu. Tek bir hamle yapışında Nursel acıyla nefesini tuttu. Şehvetini tutamayan Aykut, Nursel'e verdiği sözü unutmuştu. Devamlı ileri geri hareket ediyor, 'pap pap pap' karısının kalçasına bedenini çarpıyordu. Durmuyordu. Belini bırakmış, saçlarını eline dolayıp başını kendine doğru yan tarafa eğmesine neden olmuştu. Nursel'in küçük çığlıkları arada kulaklarında yankılanıyor, sonra sesi kesiliyordu. Kocasının her hareketiyle içinde derinlere en derin noktasına kadar ulaştığını hissediyor, duyduğu acı hissettiği zevkle karışıyor, her itişi onun hazla titremesine neden oluyordu. Hayatında birçok kadının tadına bakmıştı ama bu başkaydı. Karısıydı. Onun her zerresine hükmetmek ve sahibi olmak istiyordu. Kontrolsüzce gelgitlerine devam etti. Sonunda bu kadar gerginlik daha fazla dayanamadı ve patladı. Nursel, hareket edemeyecek kadar halsiz düşmüştü. Aykut, ter içinde kalan sırtıyla karısının üzerine soluk soluğa uzanıp kaldı. Sabah saat altıyı gösterirken Nursel onun her anlamda karısıydı. Gitgide sönen bir balon gibi içindeki sertlik de nihayet sönmüş ve Nursel'i terk etmişti. İşte o an büyük bir rahatlama hissetti ve derin bir nefes verdi. Şimdi gerçek anlamda bir kadın ve eş olmuştu. Bu yeni bir deneyimdi onun için. Kocasının horozunun yuvadan ayrıldığını anladıktan sonra bacaklarının arasında hissettiği acıda biraz azalma oldu ama yeterli değildi. Sanki bütün kanı da canı da apış arasına çekilmişti. Her türlü duyusu oradan sinyal gönderiyordu beynine. Bir parça kağıt havluyla bacak arasını temizlemek için üzerinde halen yatmakta olan Aykut'u kaldırdı. Genç adam karısının canını yaktığı için kendine kızsa da şehvetle vücudu titrerken kendine söz geçiremediğini görmüştü. "Canını yaktıysam özür dilerim hayatım. O kadar güzeldin ki... Sana bir an önce sahip olmak için o kadar can atıyordum ve seni o kadar çok istiyordum ki... Kendimi durduramadım. Lütfen beni affet!" diyerek başını karısının boynuna gömüp öptü. Kalın telli saçlarını okşadı. Yanaklarında parmaklarının ucuyla daireler çizdi. Dudaklarındaki şişlik ve morarmayı görünce gerçekten erkekliğinden utandı. Alt kısmı hâlâ uyuşuk ve ağrılı olan Nursel, kocasına gülümsemeye çalıştı. Ancak bu bir gülümseyişten çok bir ıstırabın ifadesi olabildi sadece . Aykut'a bir şeyler söylemek için ağzını açtığında hissettiği acıyla dudaklarından küçük bir inlemenin kaçmasına engel olamadı. ***** Nazire ve Cemal, gece boyunca afrodizyak kullanıp azan çift gibi sabaha kadar sevişmişlerdi. Cemal, karısının tombul bacakları arasına yüzünü gömmüş, şimdiye kadar görmemiş, ilk defa görüyormuş gibi karısını iştahla yalamış, emmişti. Oldum olası sekse düşkün bir çifttiler. Bilhassa Nazire. Östrogen tavan yapmış olmalıydı onda. Haftanın üç dört gününü yeni evli çiftler gibi sevişerek geçirirlerdi. Bu kadar seks yapınca kazara hamileliklerde olmuş, üç dört defa kürtaj altına yatmış, tombul bacaklarını muayene masasında açmıştı. Cemal, karısının doymaz isteklerine cevap verebilmek için ekstra tedbirler almaya mecbur kalmıştı. İşi zaten yeterince ağır ve stresliydi. Eve pestili çıkmış bir vaziyette gelip uyku için yataklarına çekildiklerinde Nazire de Cemal'in üzerine çıkar, başlardı sallanmaya. "Ölüyü diriltirsin sen," diyerek Cemal, uyanan erkekliği ile karısının ifadesini alırdı. Nazire bir kere sevişmeyle asla tatmin olmazdı. Onun seviştikçe sevişesi gelen bir özelliği vardı. İşte bu yüzden Cemal, bir sürü vitamin minarel kullanır, karısının isteklerine cevap vermeye çalışırdı. Kahvaltı masasını hazırlayan yardımcı kadın, öğlen olup da halen kalkmayan hanımla beyi merak etmeye başlamıştı. Birkaç kere yatak odasının kapısına kulağını dayayıp içerden ses geliyor mu diye dinlemişti. Neyse ki beyin horlamalarını duymuş da rahat bir nefes almıştı. "Günaydın Bedriye, yoksa tünaydın mı demem lazım?" derken kolundaki saate baktı Cemal. "Oo, maşallah bize. Saat bir olmuş yahu. Bu ne uykusu böyle..." diye karısına bakarak şikayette bulundu. "Ee, çok yorulduk canım. Kolay mı onca misafiri ağırlamak, gece yarılarına kadar ayakta durmak..." "Sabaha kadar da sevişmek," diye Bedriye'nin duymayacağı bir şekilde karısına fısıldayıp onu güldürdü Cemal.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD