3. Bölüm : KAYBOLAN

629 Words
Mahalle sabaha çığlıkla uyandı. Adem, sesin duvarlardan geçerek bütün sokağa yayıldığını hissetti. Bir annenin boğazından kopan, insanın içini parçalayan bir sesti bu. Balkonlar açıldı, kapılar çarpıldı, merdivenlerde terlikler sürüklendi. “Zeynep yok! Kızım yok!” Hasan’ın üst katında oturan çocuktu bu… Yedi yaşında, içine kapanık, sessiz. Adem onu hayattayken de pek görmezdi. Ama şimdi, yokluğu bütün sokağı doldurmuştu. Adem kalabalığın arasına karıştı. Artık bunu yapmayı öğrenmişti; insanlar onun içinden geçiyor, ama o onları izliyordu. Zeynep’in annesi apartmanın girişinde dizlerinin üzerine çökmüş, saçlarını yoluyordu. Kapının kilitli olduğunu, camların kapalı olduğunu, kızının sabaha kadar odasında yattığını söylüyordu durmadan. Kimse mantıklı bir açıklama bulamıyordu. Ama Adem’in aklı tek bir yere takılıydı: Dün gece Hasan yalnız değildi. Gözleri kalabalığın ucunda Hasan’ı buldu. Kapısının önünde duruyordu. Elinde sigara vardı. Yüzünde ne panik vardı ne telaş… Sadece garip bir boşluk. Polisler eve girdiğinde Adem de onlarla birlikte girdi. Zeynep’in odası olduğu gibi duruyordu. Yatak dağınık değildi. Cam kırık değildi. Kapı zorlanmamıştı. Sanki çocuk kendi isteğiyle kalkıp gitmiş gibiydi. Ama yatağın ucunda tek bir şey vardı: Islak bir çocuk ayakkabısı. Adem o ayakkabıya baktığında içinden bir şeyin koptuğunu hissetti. Islaklık sıradan suya benzemiyordu. Tuzlu, ağır, boğucu bir ıslaklıktı. Deniz kokuyordu. Oysa mahalle denizden kilometrelerce uzaktaydı. O sırada balkonda Leyla vardı. Kalabalığa bakarken titriyordu. Dudakları kımıldadı: “Yine mi…” dedi. “Sakın yine yapmasınlar…” Adem arkasındaydı. “Yine” kelimesine takıldı. Demek ki bu mahallede kaybolan ilk çocuk Zeynep değildi. Sadece ilk defa bu kadar açık yaşanıyordu. Gün ilerledikçe mahalle hummalı bir arayışa girdi. Sokak sokak, bodrum bodrum bakıldı. Ama hiçbir yerde Zeynep yoktu. Akşamüstü olduğunda Adem, sokak köşesinde Salih’i gördü. Her zamanki gibi tek başınaydı. Gölgelerin içindeydi. Adem karşısına geçti. Onun kendisini görebildiğini artık biliyordu. “Onu siz aldınız,” demek istedi. “Kız çocuğunu siz aldınız.” Salih başını yavaşça kaldırdı. “Biz kimseyi almayız,” dedi. “Biz sadece kapıyı açarız.” Adem’in içi buz kesti. “Geri getirin…” diye yalvardı. “Bir yol vardır…” Salih başını iki yana salladı. “Kapıdan geçen geri dönmez.” “Geri dönerse… burası kalmaz.” Adem gece olduğunda Hasan’ın evine tekrar girdi. Kalabalık dağıldıktan sonra ev sessizdi. Salon, mutfak, yatak odaları… Her yer normaldi. Ta ki banyoya girene kadar. Küvet ıslaktı. Ama musluklardan tek bir damla bile akmamıştı. Adem küvete yaklaştı. İçinde tuzlu bir su birikmişti. Ve giderin içinden incecik, boğuk bir fısıltı yükseldi: “Adem abi…” Adem olduğu yerde dondu. Ses kesik kesikti, sanki suyun altından geliyordu. Bu Zeynep’ti. Adem çığlık atmak istedi. Küvete uzandı, ellerini suya daldırmak istedi ama yine boşluğa değdi. Hiçbir şey yapamıyordu. İlk kez çaresizliğin, ölümden daha ağır bir şey olduğunu anladı. Aynı saatlerde Mehmet’in evinde mumlar yanıyordu. Esra yerdeki sembollerin üzerine hayvan kanı sürüyordu. Mehmet gözlerini kapatmıştı. “Kapı ilk bedelini aldı,” dedi. “Çocuk saftı. Geçişi kolaylaştırdı.” Esra sırıttı. “Şimdi sırada bağlayıcı ruh var, değil mi?” Mehmet’in sesi alçaldı: “Adem…” Gece yarısına doğru Leyla yatağında doğruldu. Ter içindeydi. Boşluğa bakarak konuştu: “Yanlış kişiye gittim…” dedi. “Seni kurtarabilecek birine değil… sizi çağıranlara…” Adem dizlerinin üzerine çöktüğünü hissetti. Leyla gerçekten yardım aramıştı. Ama bu yardım, ölümün kapısını açmıştı. O gece Ayşe yine sokağın ortasında durdu. Kimseyle konuşmuyordu. Sadece Adem’in baktığı boşluğa baktı. “Bir kişi daha gidecek,” dedi. “Ve bu sefer sen dayanamayacaksın.” Adem’in içinden bir çığlık geçti: “Ben zaten dayanmıyorum…” Ayşe fısıldadı: “İşte bu yüzden seni istiyorlar.” Ve Adem o gece ilk kez şunu açık açık anladı: ● Zeynep kaybolmadı — kurban edildi ● Hasan sadece bir aracı ● Salih kapının bekçisi ● Mehmet ve Esra bunun arkasındaki akıl ● Leyla bilmeden bu felaketi çağırdı ● Ve Adem… hepsinin merkezindeydi Ama hiçbirini durduramıyordu. Duvarlar gece boyunca tek bir cümleyi tekrar etti: “Bir çocuğu kurtaramayan, gerçeği de kurtaramaz…”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD