Bölüm 2: İntikam

1064 Words
05..: Giray bey neden paylaşımlarınızın çoğu çıplak? (12.03) Görüldü... Of yine cevap vermeyecekti sanırım. İşin ilginç ve en sevdiğim yanı engellemiyordu. Engellemeyi mi bilmiyordu acaba? Yok canım o kadar da değildir sanırım. Bilmem kaç dil bilen adam engellemeyi bilmeyecek değildi ya. Önümde ki çorbayı içerken bir gözüm hala ekrandaydı. Ezogelin. Nefret ederim ama teyzemin evde hiç bir şey yapmadığına eminim. Öğle arasında mesaj atmak için anca fırsat bulabilmiştim. Hem yemek yiyip hem mesaj atıyordum. Zaten az vaktim vardı ne olurdu yani cevap atsa. Sabrını denemek için bir daha yazdım. 05..: Giray bey? (12.08) Yazıyor... Ah nasıl mutlu ediyordu şu durum beni. Çevrimiçiden bir anda yazıyora geçmesi. Giray Kaya: Şimdide beni mi stalklıyorsun? (12.10) Güldüm. Çorbayı bir kenara bırakıp iki elimin arasına aldım telefonu. "Karaca kiminle konuşuyorsun sen?" Kenardan duyduğum sesle kafamı çevirirken yüzümde hala aptalca bir sırıtma vardı. Betül meraklı gözlerle bana bakıyordu. "Hiç." Dedim omuzlarımı yukarı çekerek "bir arkadaş." "Kimmiş bu arkadaş? Erkek mi?" O sinsice sırıtmasını tanımıyordum ben sanki. "Yok. Üniversiteden." Yalandan kim ölmüş. Omuz kırarak telefona döndüm tekrar. 05...: İşe girip sizi ilk gördüğüm günden beri sizi stalklıyorum ben. Hepte çıplak fotoğraf atıyorsunuz. Özel bir sebebi var mı? (12.13) Giray Kaya: Sanane. Suratım düştü. Dudaklarımı büzerek ekrana baktım. 05...: Çok kabasınız. Ayrıca bencede öyle güzel bir vücuda sahipken paylaşmak hakkınız. Yakından görmek isterdim. Ah biraz aşmış mıydım? Konuşurken kendimi bu kadar kaptıracağımı hiç düşünmemiştim. Giray Kaya: Hesabım gizli. Sen fotoğraflarımı gördüğüne göre beni takip ediyorsun. Bakalım kimmişsin. (12.20) Ah Giray Bey salak mıyım ben acaba? Elimde ki telefonu bir kaç saniye bırakarak salınık saçlarım rahatsız ettiği için toparlayarak önümde ki kalemle sıkıştırdım. 05...: Giray beyciğim sizi kendi hesabımla takip etmiyorum. Bir saatçi hesabım var onunla takip ediyorum. Bu arada baktım binlerce saatçi hesabı takip ediyor sizi. Sanırım tüm şirket çalışanları olarak saatçi hesabı açmışız. Yaratıcılık sıfır. Nasıl işe aldınız siz bizi? Bu arada binlerce insan içinde gerçekten kontrol edecek miydiniz? O kadar vaktiniz olduğunu sanmıyorum ama eğer saatçi hesaplarıyla iletişime geçerseniz bana da sipariş için Dm atabilirsiniz. :) (12.23) Giray Kaya: Komik mi? 05...: Bence evet sizce? Giray Kaya: Hayır! (12.35) 05..: Oops... Kızdık galiba. Hemen gözünüzün önünden çekiliyorum. Ben sonra yazarım size. Bu arada beni bulamazsınız demiştim. :) Afiyet olsun Giray bey. Tabii bize de... 05...: (Ezogelin çorbası resmi) Görüldü… Giray Kaya'nın Anlatımından... Ölmek istiyordu. Bu kadın kesinlikle ölmek istiyordu. Eğer adamlarım şuanda Nasuh'un gemisini batırıyor olmasaydı yemin olsun ki onları bu kadını -hala emin değilim adamı da olabilir- bulmak için seferber ederdim ama şuanda bu saçmalıklardan daha öncelikli işlerim vardı. Ard arda gelen mesajlarla sabir çeker gibi soluklandım. Evet, bu kız ya da adam her ne bokumsa yürek yemişti. Bunu anlamıştım artık fakat ona illegal Giray olarak cevap vermezdim. Vermeyecektim de alttan alan zek, soğuk ve insana saygı ödüllü bir şirketin playboy patronu halimle cevap verecektim fakat sabrımı taşırdığını inkar etmiyordum. Ezogelin çorbası resmine baktım. Cevap vermeme gerek yoktu. Bu sebeple arkadan düşen daha önemli bir mesaja geçtim. Semih: Abi Nasuh çıldıracak. Semih: Sağ kolu olan Halil'i de esir aldık. Semih: Vincent'e geçiyoruz şimdi. Sırıttım. Nasuh aylar önce benim yoluma taş koymakla hayatının hatasını yapmıştı. Bu hatanın bedelini ona ağır ödetecektim. Aramızda ki yaş farkından dolayı beni küçümsemişti. Arkasında adam bıraka bıraka beni yıkmak isterken o adamların onu göte getireceğinden haberi yoktu. Hepsi benim safımdaydı. Güçlüydüm. Ve bunun fakındaydım. Nasuh'ta güçlüydü. Benden uzun zamandır bu işin içindeydi. Fakat bozuk karakteri bu kirli dünya da bile kabul göremeyecek kadar göze batıyordu. Bu da benim işime gelmişti. Ben arkamda adam bırakmazdım. Çünkü bir gün arkamda bıraktığım o adamı ertesi gün karşımda görmek kaçınılmaz olurdu. Her ne işe girişirsem girişeyim kaçınılmaz bir kuraldı bu benim için. Sonra bir anda kolumda ki saate kaydı bakışlarım. Bu saat kesinlikle bana bu kadar cesur cevaplar veren ibneye aitti. Bu saati istisnasız her gün takıyordum olurda unutusam diye. Unutmazdım aslında. Ama hayat bu ya; olursa şanslı bir gününe denk gelirse de o ibnenin cüretkarlığını unutusam diye kolumda taşıyordum Rolex'i. Bakışlarım saate bir kere daha kaydı. Semih birazdan Vincet'te olurdu benimde geçmem gerekiyordu ama önce burada yapmam gereken bir iş vardı. Toplantıya girmem gerekiyordu. Bir kere daha saate baktım. Ellerim kaşınıyordu o puştu dövmek için. Bu yüzden toplantıyı olabildiğince hızlı halletmeliydim. Yine de ne olursa olsun daha yarım saat vardı toplantının başlamasına. Sıkkın bir nefes koyverdiğim anda hayat mesajımı almış gibi telefonum titredi. Nasuh: Bu yaptığını ağır ödeyeceksin Giray, çok ağır ödeyeceksin! Sırıtmam genişledi. Mesaj: Ben eti çok severim biliyor musun Nasuh? Nasuh: Ne diyorsun lan sen? Mesaj: Ama eti sıcak hiç yemem. Mesaj: Çünkü et sıcakken sırtlanı çok olur etrafında. Mesaj: Zaten gidip bizzat kendimde avlayıp da almam etimi. Mesaj: Ayağıma gelir. Nasuh: Ne saçmalıyorsun dedim sana? Mesaj: İntikam diyorum Nasuh, intikamın etini de soğuk yerim. Mesaj: Ve inan bana senin etin dondurucuya girmiş kadar soğudu. Mesaj: Şimdi bana söylediklerini sana yedirme zamanı. Nasuh: O kadar kolay mı sanıyorsun lan o iş? Mesaj: Ne demiştin Nasuh? Mesaj: Küçük, kör, cahil ve aptal bir çocuk... Mesaj: Şimdi o küçük, kör, cahil ve aptal çocuk seni ve hayatını öyle bir sikecek ki daha önce böylesiniğ tatmamış olacaksın. Mesaj: Ben unutmam Nasuh. Mesaj: Mış gibi yaparım ama hiç unutmam. Mesaj: Söylediğin her bir söz, aklımda. Mesaj: Sadece yüzüme söyleyebildiğin birkaç kelime de değil Nasuh. Mesaj: Arkamdan söylediğin her şeyde bende. Mesaj: Bu zamana kadar senin oynamana izin verdim. Mesaj: Ama artık oyun bitti. Mesaj: Şimdi gerçeğe dönelim ve sen sözlerinin sonuçlarına katlan. Nasuh: Yapamazsın! Nasuh: Ferhat benim ardımda, bana hak veriyor. Nasuh: Onu karşına almak apatallık olur. Sırıttım. Gerçekten salak bir rakipten daha aşağılayıcı ne olabilirdi ki? Mesaj: *Resim* Ferhat: Nasuh'un bu yaptıklarından haberim yoktu Giray. Ferhat: Bu yapılanlar bana uymaz. Ferhat: Hiçbirini anlatmadı. Ferhat: Soruşturmak da aklıma gelmedi. Ferhat: Ne kadar karanlıkta da olsak birbirimize ihanetten tarafa değilim ben. Ferhat: Araştırmadan inandığım ve adımı kullanmasına olanak verdiğim için affet. Giray: Sorun değil onlarda. Ben bu konuşmaları sahibine atsam sana zararı olur mu? Ferhat: İstediğini yapabilirsin. Ferhat: Sana borcum olmuş oldu. İlk taksitini buna say. Giray: Eyvallah. Nasuh: Sen... Nasuh: Orospu çocuğu! Nasuh: Bu yaptığını ağır ödeyeceksin! Nasuh: Bu camiada tek Ferhat mı var lan? Nasuh: Kimin yanına gitsem o durur ardımda. Nasuh: Çok uzattın bu işi kes artık! Tamamen en köşedeydi. Çıkışı kalmamıştı. Saldırıyordu. Son kurşunlarıydı. Giray: Sana demiştim ki; beni yanına almak varken karşına alma. Giray: Yanında kılıcım sana dokunmadan yararken karşında ecelin olur. Giray: Sen karşımda olmayı seçtin. Giray: Sen kendi ecelini kendin seçtin. Giray: Şimdi bedelini ödeme zamanı. Giray: Cehennemde görüşürüz, Nasuh Karaeski! 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD