BÖLÜM 2 /Yanımda Kal

877 Words
Sinirle burnumdan soluyup karşımdaki adama bakmaya devam ettim. Ben gözlerimi kısmış ona bakarken o gülümsüyordu. Bu lanet yerden kaçış olmadığı gibi bu adamdan da kurtuluş yoktu. "Ne bakıyorsun öyle?" dedim. "Ayı mı oynuyor?" Güldü ve başını iki yana sallayıp öne doğru eğildi. Ellerini birleştirip "Asıl sen bakma şöyle." dedi. "Çok tatlı oluyorsun." Dişlerimi birbirine bastırıp hızla ayağa kalktım. Burada oturup bunun iltifatlarını dinlemeyecektim. Benim ayağa kalkmamla o da kalktı ve ciddi yüz ifadesine büründü. "Nereye?" Ona doğru bir adım atıp "Cehennemin dibine!" dedim dişlerimin arasından. "Gelecek misin?" Boyu benden epey uzun olduğu için kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım. Nefesi yüzüme çarpıyordu ve bana anlam veremediğim tuhaf bakışlarla bakıyordu. "Gelirim." Göz devirip taklidini yaptım. "Golorom!" Bana doğru bir adım attığında bende bir adım geriledim. Tekrar bir adım attığında bu sefer gerilemeyip dik dik ona baktım. "Sen benden ne istiyorsun ya?" dedim. "Açık açık söylesene." Bir adım daha ve artık tam dibimdeydi. Aramızda on santim filan vardı ve bu durum beni rahatsız ettiği için geriye doğru bir adım attım. "Senden istediğim tek bir şey var." dedi. 'neymiş o' dercesine kafamı salladım. "Yanımda kal." diye fısıldadı zar zor "Sadece yanımda kal. Çok mu?" Gözlerinde gördüğüm acı elle tutulur cinstendi. Ama bu beni kaçırmış olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Benim bir hayatım ve bir düzenim vardı. Kabul, normal şartlar altında tanışsaydık belki onu sevebilirdim. İlgi çekici bir yakışıklılığa ve üzerindeki gömlekten bile belli olan kaslı bir vücuda sahipti. Bir saniye. Ne diyorum lan ben? Kafamı sağa ve sola sallayıp "Bu saçmalık!" dedim. "Neden senin yanında duracakmışım?" Tebessüm etti. "Seni seviyorum Sara, yetmez mi?" "Yetmez!" diye bağırıp merdivenleri çıkmaya başladım sinirle. Ona baktığımda hâlâ bakışlarının bende olduğu gördüm. Arsız herif! Kaldığım odaya çıkıp kapıyı sertçe çarptım. Ne olursa olsun! Bu lanet yerden kaçacaktım! *** "Sara, uyan güzelim." Duyduğum sesle ve saçlarımda gezinen ellerle yavaşça gözlerimi açmak zorunda kaldım. Lanet olası herifi karşımda gördüğümde hızla yataktan doğruldum. "Lan bana bak o eline koluna hakim ol! Saçlarıma değmesin!" Yüzü düşmüştü. Umurumda bile değildi bu. "Sakin ol." dedi. "Bir daha dokunmayacağım, tamam." Ayağa kalkıp kapıya doğru gittiğinde bende sırtına sinirli bakışlar fırlatıyordum. Omzunun üzerinden bana bakıp "Yemek hazır, haber vermek istedim." dedi. "Aşağıda bekliyorum seni." Hah! Bir de trip atıyordu! Lan sen şaka mısın? Kaçırılmış olan ben, onu gebertmesi gereken ben, trip atan o! Odadan çıkıp gittiğinde yataktan kalkıp elimi belime koydum ve odada dönüp durdum. Benim acilen buradan kaçmam gerekiyordu. Ama önce enerjimi toplamam, enerjimi toplamam için de yemek yemem gerekliydi. Karşımda gördüğüm boy aynasından kendime baktım. Üzerimde hâlâ şortlu takımım vardı. Makyaj masasındaki çekmeceleri karıştırdığımda toka bulmuştum. Dalgalı sarı saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra aşağıya indim. Salondaki büyük yemek masasının başında oturmuş, dirseklerini masaya dayamış ve ellerini birbirine kenetlemiş bir adet Eymen Kılıçarslan görünce göz devirmeden edemedim. Bana bakıp tebessüm ettiğinde gözlerimi kısarak masaya yaklaştım ve ondan en uç noktaya oturdum. Yüzü asılsa da sesini çıkarmamıştı. Gözlerimi masada gezdirince şaşkına döndüm. Benim en sevdiğim yemeklerdi hepsi ve bunları onun yaptığına inanmıyordum. "Bunları sen-" "Evin çalışanı var. Sabah kahvaltı ve akşam yemekleri ile o ilgileniyor." Ona bakıp başımı salladım. Peki bunların hepsi neden benim en sevdiğim yemeklerdi? Tesadüf olamazdı. Bunu düşünmeyi boş verip çatalı elime aldım. "Afiyet olsun güzelim." Güzelim? "Pardon?" dedim. "Bana mı dedin?" Etrafına bakınıp "Baş başa olduğumuza göre." dedi. Dişlerimi sıktım. "Ben senin güzelin falan değilim!" "Tamam sakin ol." dedi. "Sara" Aferin, yola gel. Sessiz geçen bir yemeğin ardından arkama yaslanıp dudak büzdüm. Yerimi yadırgıyordum ve kendi evimi özlemiştim. Kafamı kaldırıp salak adama baktığımda bana baktığını gördüm. Hay lanet! "Kaç yaşındasın sen?" dedim. "Bunamış olman gerekli ki beni kaçırasın." Sinirlenmişti. "Yirmi altı!" Dişlerini sıkıyordu. Hadi ama! Çok çabuk sinirlendi. İşime gelirdi doğrusu. Onu ölmekten beter etmek istiyordum! "Çok yaşlısın." Dudak büzdüm. "Ne diyeyim sana? Amca mı? Abi mi?" Hızla ayağa kalktığında sandalyesi de arkaya devrilmişti. Gözlerimi belertip ona baktım. "Sen" dedi. Sonra bana arkasını dönüp sakinleşmeye çalıştı. Psikoloji bölümü okuduğum için şuan çok sinirli ve patlamaya hazır bir bomba gibi olduğunu tahmin edebiliyordum. Peki umurumda mıydı? Tabii ki hayır! "Ah hadi ama!" dedim. "Sakinleş biraz, abiciğim!" Arkasını dönüp bana öyle bir bakış attı ki, içimden keşke tutsaydım dilimi diyordum. Bu adam bana şuan burada her türlü boku yapabilirdi. Ben ise onu kışkırtıyordum. Ben sandalyeye sinmişken o kendi kendine bir şeyler mırıldanıp bana döndü. Hızlı adımlarla yanıma gelip kolumdan tuttuğu gibi ayağa kaldırdı. Ben içimden bildiğim bütün duaları okurken o kollarını belime sarıp beni bir anda kendine çekti. Ellerim omuzlarını bulduğunda ne yapmaya çalıştığına anlam veremedim. "Amacını biliyorum!" dedi ve beni iyice kendine çekti. "Ama şunu bil ki, beni kendinden asla uzaklaştıramazsın." Sertçe fısıldadığı sözcükler karşısında yutkunamadan edemedim. Bir süre gözlerimin içine baktı. Ben ne yapsam da kurtulsam diye düşünürken sağ bacağımın dizi çoktan havalanmış ve onun münasip bir tarafına gelmişti. Yere düşüp acıyla kıvranırken ellerimi bellime koyup sırıttım. "Oğlum sen kiminle dans ettiğini anlamamışsın hâlâ." Alay dolu sesimle sinir kat sayısının arttığını biliyordum. Merdivenlere yönelip ona kısa bir bakış attım. "Ben Sara Aydın, karakterimden taviz vermem ve verdirttirmem!" Son sözlerimi de söyleyip ağır adımlarla merdiveni çıkmaya başladım. Göz ucuyla ona baktığımda yerden doğrulmaya çalıştığını gördüm. Dudağımı ısırıp önüme döndüm ve aynı ağır adımlarla merdiveni bitirdim. Koridora çıkar çıkmaz tabanları yağlamış ve topuklarımı kıçıma vura vura odaya dalmıştım. İçeri girip çaprazdaki banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Önce b*ku ye, sonra kaç. Oh ne güzel ya. Sen kesinlikle benim iç sesim olamazsın! *** S.D.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD