bc

Mor Salkım +18

book_age4+
8.9K
FOLLOW
36.1K
READ
dark
HE
age gap
bxg
campus
enimies to lovers
professor
passionate
like
intro-logo
Blurb

Sühan Yıldız, başarılı bir üniversite öğrencisidir. Tez hocası değişene kadar tek istediği şey okuduğu bölümden iyi bir dereceyle mezun olmaktı. Fakat yeni tez hocası Evran Karacalı ile karşılaşınca net olan hayatı bulanıklaştı. Siyah beyaz hayatına şimdi gri de karışmıştı. Aralarında yeşeren tutkulu aşkın tohumları bildiği her şeyi temelinden sarstı. Bu öyle yoğun bir duyguydu ki kalbini bir hastalık gibi sardı, bedenine sızdı ve geride kendinden başka hiçbir şeye yer bırakmadı. Çünkü tutku, aşk kadar kuvvetli olan başka bir duyguydu ve bir kere kana karışınca ondan kurtuluş yoktu.

"O, cehennemden koparılıp yeryüzüne düşmüş kordu ve ben, o koru düşünmeden avuçlamıştım. Avuçlarım yandı, kalbim tutuştu, bedenim kül oldu...

Yavaş yavaş, ağır ağır, damla damla. Tekrar ve tekrar...

chap-preview
Free preview
SIRADIŞI
Yol akıp giderken sessizce dışarıyı izliyordum. O günde diğer günlerin aynısıydı benim için. Ev, üniversite ve ödevler... Şu ara tek derdim tez ödevimi yetiştirmekti. Takside çalan kısık sesli müziği dinlerken sakinleşmek adına kendime telkinler veriyordum. Fakat yardımı olmuyordu. Stresten kafayı yemek üzereydim. Avuç içlerim terliyor midem kasılıyordu. Tüm bu gerginliğimin nedeni Vural Beydi. Bitirme ödevinin kontrolü için odasına gidecektim. Adamın odasına her gittiğimde, muhakkak eleştirecek bir yer buluyor ve beğenmeyen bakışlarıyla ödevimi incelediğinde yay gibi gerilmeme neden oluyordu. Sıkkın bir nefes alırken taksi durdu. Gelmiştim. Taksicinin parasını ödedikten sonra laptop çantamı sırtımı astım. Ardından taksinin kapısını açıp sıcak havaya adım attım.  Gerginliğim, sıcak havadan duyduğum rahatsızlığı bile bastırıyordu. Oysa yazın İzmir'in nemli havası ile birleşen güneş yüzünden resmen cehennemi yaşıyorduk. Keten krem rengi şortumu düzelttikten sonra yürümeye başladım. Omuzlarım dik çenem havadaydı. Güzel geçecekti, ödevi beğenmemesi için bir neden yoktu sonuçta. Bir nebze de olsa daha iyi hissederek profesörün odasına doğru yürüdüm. Odaya girmeden önce askılı kırmızı bluzumu ve at kuyruğu şeklinde bağladığım kahverengi saçlarımı gergince düzelttim. Ardından boğazımı temizleyip kapıyı çaldıktan sonra içeri girdim. "Merhaba hocam." Stresten dolayı tiz çıkan sesim yüzünden yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum. Bir an önce sakin olmalıydım! Vural Hoca, gereksiz bir uğraş olarak nitelendirdiği tez ödevi için geldiğimi anlayınca, yüzünü kısa bir an için buruşturdu. Bu haline gülmemek için kendimi zor tutarken "Girebilir miyim?" diye sordum. Başıyla onaylayınca hızlı bir şekilde içeri girip kapıyı kapattım. O an, üzerimde hissettiğim gözlerin verdiği ağırlık odada tek olmadığımızı anlamamı sağlamıştı. Bakışlarım odadaki yabancı gözlerin sahibine döndü. Onu gördüğüm an ise boğazım, günlerdir su içmemişim gibi kupkuru kesildi. Vay be, diye geçirdim içimden. Karşımda duran adam, gerçekten çok yakışıklıydı. Yüz hatlarındaki kusursuzluk beni sarsarken bakışlarım, yüzünde gezindi.  Esmer teninde parıldayan koyu renk gözleri vardı. Köşeli çenesi kirli sakal ile çevrelenerek dudaklarının dolgunluğunu ve kırmızılığını vurguluyordu. Yataktan yeni çıkmış gibi dağınık olan kömür karası, asi saç tutamları geniş alnına dökülmüştü. Yüzünün güzelliği ve etrafa yaydığı elektriği bastıran şey ise gözleriydi. Kaşları havalanınca gözlerimi dikmiş ona bakmakta olduğumu fark ettim. Yüzüme basan ateşle beraber gözlerimi kırpıştırarak bakışlarımı ondan çektim. Resmen hocamın odasındaki yabancı bir adama gözlerimi dikip uzun uzun bakmıştım. Başımı hafifçe iki yana doğru sallayıp Vural hocaya doğru yürüdüm. Vural hocanın masasına ulaştığımda onun bakışlarını hissetsen de ona bir daha bakmayacaktım. Ödevim yüzünden tekrar heyecanlanmaya başladığımda sakinleşmek adına nefes alıp verdim. "Seni dinliyorum Sühan." Vural hocanın sabırsız sesini duyunca konuşmaya başladım.  "Tez ödevim için geldim," dedim şirin olduğunu umduğum bir gülümsemeyle. Vural hoca bu gülüşümü görmezden gelerek "Peki," diye mırıldandı. Elleri kırlaşmaya başlayan kahverengi saçlarının içine yerleşirken "Göster bakalım," dedi. Bilgisayar çantamı yabancı adamla ortamda bulunan sehpanın üzerine yerleştirdim. Kaçamak gözlerle baktığımda sırtını koltuğa yaslamış elini, dolgun dudağının altındaki bölgeye yerleştirmiş telefonuna baktığını gördüm. Bakışlarımı hızlıca kaçırdım. Tekrar ona bakarken yakalanmak istemiyordum.  "Sadece birkaç dakika sürer Evran," Adının Evran olduğunu öğrendiğim adam, bakışlarını Vural Hocaya çevirirken başını sorun yok anlamında salladı. O an ses tonunu merak ettim. Acaba sesi de görüntüsü kadar iyi miydi? Bu düşünceyi kafamdan atmaya çalışarak bilgisayarımın açma tuşuna bastım. Açılmasını beklerken onun haricinde her yere bakıyordum. En fazla otuz yaşında olan bu adam kimdi acaba?   Aman! Sanki bana neyse? Beni ilgilendirmezdi. Onu düşünmeyi keserek işime bakmaya çalıştım.  "Hadi Sühan, işlerimiz var." Tam cevap vereceğim sırada onun sesini duydum. "Sorun değil Vural, işlerimiz bekleyebilir." Tok bir ses tonu vardı ve en az yüzü kadar iyiydi. Allah kimi kuluna her yerden veriyordu... Dağılan dikkatimi bilgisayara yönlendirip ödevin bulunduğu dosyayı açtım. Bir an önce bu işi halledip buradan çıkmam gerekiyordu. Kararlı bir şekilde bilgisayarı Vural hocaya uzattım. Bakışlarımı Vural hocadan çekmeden dik bir şekilde oturuyordum. Son günlerde gece gündüz uyumadan bu çizimlerle uğraşmıştım. Yaptığım ödevden emin ve mutluydum.  Bu defa Vural Hocanın beğenmemesi için hiçbir neden yoktu. Parmaklarımla oynarken yüz ifadesine bakıyordum ama ne düşündüğü belli olmuyordu. Dik dik ekrana bakıyordu.  Lütfen olmuş olsun... "Bir şeyler sürekli eksik Sühan, bu ödevin ruhu yok." Kaşlarım çatılmıştı. Bu da ne demekti? İnsan mı bu ruhu olsun dememek için kendimi zor tuttum.  "Anlamadım?" "Anlaşılmayacak bir şey yok, ödev ruhsuz. Öylesine yapılmış gibi. Şu çizime bak her şey o kadar düz ve sade ki çarpıcı hiçbir yanı yok. Beğenmedim." Öfkelendiğimi hissediyordum. Günlerdir bu çizimi bitirmek için kendimi paralamıştım. Gözlerimin dolmaya başladı resmen tüm emeklerim çöpe gitmişti. Daha neyin eksik olduğunu bile anlamıyordum. Bir ödeve nasıl ruh verilirdi ki? Hayatımda duyduğum en saçma şeydi. Konuşmak için dudaklarımı araladığım sırada onun sesini duydum. "Ben de bakabilir miyim Vural?" Vural Hoca başıyla onayladı.  "Tabii. Bu tez olaylarını sevmemek de haklıyım. Öğrenciyi de bizi de boşuna uğraştırıyorlar." Beni asıl uğraştıran kendisiydi. Hiçbir şey beğenmiyordu. Keşke onu değilse başka hocayı seçseydim.  Evran Bey bilgisayarı alıp dikkatli bakışlarla çizimlerime bakmaya başladı. Stresim şu an iki katına çıkmıştı. Ne tepki vereceğini deli gibi merak ediyordum. Bir yandan da ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Emeklerim boşa gitmişti... "Sana katılmıyorum Vural. Ödev gayet güzel, sadece bir şeyler eksik." Bakışları beni bulduğunda gözlerim dolu doluydu.  "Biraz aceleye gelmiş gibi, bu yüzden ayrıntılar atlanmış." Sırtımı dikleştirirken gözyaşlarımı iteleyip öfkeme sarıldım. "Sonuçta bize belirlenen bir süreyle çalışıyoruz, aceleye gelmiş olması normal değil mi sizce de?" Sağ kaşı havalandı. Anlaşılan bu çıkışımı beklemiyordu.  "Bence tamamı kötü. En baştan başlaması lazım." Kalbim duracaktı resmen. Aylardır bununla uğraşıyordum. Nasıl baştan başlayabilirdim? "Ama hocam-" diye itiraz ettiğimde Evran Bey araya girdi. "O zaman, size bir teklifim var." Bu da ne demekti? "Nasıl bir teklif?" Aklımı kurcalayan soruyu dile getiren Vural Hocanın sorusu üzerine Evran Bey sakince cevap verdi. "Ben senin aksine bu çizimi beğendim. Baştan başlamak yerine tezin geri kalanında isterseniz benimle çalışabilir." Kaşlarım neredeyse saç köklerime değecekti. Şokla "Nasıl?" diye sordum. Evran Bey konuşmaya devam etti. "Dediğim gibi sadece ufak dokunuşlarla daha güzel bir iş çıkarabiliriz." Baştan başlamaktansa onunla çalışmak daha mantıklı geliyordu. Hem Vural hoca gibi kestirip atmamıştı en azından. Evran Bey devam etti. "Nasılsa sen bu hafta yıllık izne ayrılacaktın Vural. Öğrencin benimle devam etsin. Dosyada senin adın görünür." Vural Bey keyifle gülümsedi." Benim için sorun yok," deyip bana baktı.  "Benimle baştan çalışmak mı istersin Evran ile kaldığın yerden devam mı etmek istersin?" Gözlerimi kırpıştırdım. Kim baştan başlamak isterdi ki? Açıkçası Vural hoca onu da beğenmezdi. Kendimi toplarken oturuşumu dikleştirdim. "Evran Bey ile devam etmek istiyorum." Bu adımın hayatımı kökünden değiştireceğini bilmezdim... Benim yirmi iki yıllık hayatımdaki her şey sıradandı, karşımda oturan sıradışı  adama kadar... *** Üç gün önce tez hocam, değişmişti. Bu üç günlük süreçte kendimi, Evran Beyle çalışmak için hazır olduğuma inandırmaya çalıştım. Yeni bir hocayla var olan bir ödevi ilerletmek ne kadar mantıklıydı bilmiyordum. Ama en baştan başlayamazdım. Bu yüzden bir an önce adapte olup devam etmeliydim. Yaklaşık on dakikadır kapısında dikilmeyi bırakıp boğazımı temizledim ve deminden beri yaptığım gibi derin bir nefes aldım.  Bu bölümü birincilikle bitirmek için gecemi gündüzüme katmıştım. Herkes eğlenirken ben sadece ders çalışmıştım. Şimdi bu ödevi en iyi şekilde teslim etmek zorundaydım. Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmişken pes edemezdim.  Of keşke Evran Bey bu kadar yakışıklı olmasaydı. Hatta keşke Vural hoca gibi yaşını başını almış olsaydı ama yok adam bir içim su gibiydi. Bakışları, yüzü, sesi... Her şeyi ile mükemmeldi resmen. Açıkçası çekiciliği, korkutucuydu ve korkutucu olan her şey heyecan vericidir. Başımı iki yana doğru salladım. Neyse ne, aklımı böyle şeylerle dolduramazdım. Bu çok yanlış bir şeydi. Şu an tek önceliğim ödevimdi. Hem Alp ile çıkmaya başlamışken başka bir adamı düşünmem ona da saygısızlıktı. Sonuçta çocuk benim yakın arkadaşımdı ve benimle sevgili olmak için uğraşmıştı. Ona bir şans vereli bir ay bile olmamıştı. Hoş bu şansı hiç vermemem gerektiğini biliyordum. Alp'i onun beni sevdiği gibi sevmiyordum. Bunu o da biliyordu. Bu ilişkiye başlarken bunu bile bile kabul etmişti. Her ne kadar duygularıyla oynayacağımı düşünsem de bu fikrime şiddetle karşı çıkmıştı. Sonuç olarak en yakın arkadaşım erkek arkadaşım pozisyonuna gelmişti. Arkadaşlığını kaybetmemek için onunla sevgili olmamın yanlış olduğunu bilsem de bunu yapmıştım. Şimdi bile sevgiliden ziyade iki yakın arkadaş gibiydik ama bu durum sonucu değiştirmiyordu. Umarım sonu kötü bitmezdi.  Boğazımı temizleyip tüm profesyonelliğimle odasının kapısını çaldım.  "Girin." Gözlerimi kapatıp birkaç saniye durdum. Bu işi de halledecektim ve ondan başka anlamda etkilenmeyecektim. Bunu birkaç kere tekrar ettikten sonra odasından içeri girdiğimde daha iyiydim. Bakışlarımın yerde olması haricinde bir sorun yoktu. Ona doğru yürüyünce ayağa kalktığını gördüm. İstemeyerek de olsa bakışlarımı yüzüne çıkardım.  Hatırladığımdan daha yakışıklı ve heybetli olması haricinde bir sorun yoktu. Dişlerimi birbirine kenetlenirken elini uzattığını gördüm. Siyah gömleğinin kolunu katladığı için esmer teni görünüyordu. Onunla temasa geçmek hiç iyi olmayacaktı. Fakat kötü bir başlangıç yapmak istemediğim için elimi uzattım. Büyük eli elime değdiği an, yoğun bir elektriğin teninden tenime geçtiğini hissettim. Gözlerim irileşirken kalp atışlarım hızlandı. Hızlıca elini geri çekti. Acaba o da fark etmiş miydi? Gözlerimi kırpıştırırken elimi indirdim.   "Merhaba," diye geveledim.  Bakışları kısaca üstümde gezindi. Kareli oduncu gömlek ve kot şort giymiştim bugün. Fazla incelemeden sert bir sesle "Hoş geldin Sühan," dedi.  İfadesiz bir yüzü olduğu için ne düşündüğünü pek anlamıyordum. Fakat adımı hatırlıyor olması garip gelmişti. Takılmamaya çalışarak bilgisayar çantamı ve yanımda getirdiğim çizimleri masanın üzerine koydum. Evran Bey kağıtları alıp masanın üstünde açtı. O çizimleri incelerken ben de bilgisayarı açtım. Açılmasını beklerken "Buraya gelir misin?" dedi.  "Tabii." Masanın kenarından dolaşıp yanına doğru ilerledim. Boyum 1.64 olduğu için omzuna ancak geliyordum. Yanında ufacık kalmıştım.  "Efendim?" Eliyle çizimleri gösterdi. Ardından hızlıca bir şeyler anlatmaya başladı. Atladığım detayları,beğenmediği kısımları sıralamaya başladı. Fakat bunu kibar bir şekilde yapıyordu. Beni yermekten ziyade daha iyisini yapmam için teşvik eder gibiydi. Ve söylediği kısımlarda sonuna kadar haklıydı.  "Bunları birkaç gün içinde halledebileceğini düşünüyorum.  Başımı kaldırınca ne kadar yakın olduğumuzu anladım. Onu bu kadar görmek afallamama neden olmuştu. Geriye doğru ufak bir adım atıp aramıza mesafe koydum. "Elimden geleni yaparım," dedim.  Tekrar çizimlere baktığında burnumdan nefes aldım. Yakınında olduğum için parfümünün odunsu aromasını soludum.  Temiz ve erkeksi bir kokuydu. "Daha iyisini yapacağını biliyorum."" Sözlerini duyunca kaşlarım havalandı. "Öyle mi? Nereden biliyorsunuz?" Vural hoca beni o kadar çok azarlamıştı ki birinin bu sözleri söylemesi garip gelmişti.  Başını bana doğru çevirip gözlerime baktı. "Azimli birine benziyorsun, bu yüzden zaten seninle çalışmak istedim." Açık sözlülüğü karşısında şaşırsam da kendimden emin bir şekilde cevap verdim. "Evet her zaman tuttuğumu koparan biri oldum." Kalçasını masaya yaslayıp kollarını bağladı. Bu yaptığı ile beraber siyah gömleği gerilip kol kaslarını ortaya çıkarmıştı. Anlaşılan spor yapmayı seven biriydi.  Yüzündeki ciddi ifadeyle "Hırslı olmak zordur. Ama başarı-" dediğinde araya girdim.  "Başarı güzeldir," diye cümlesini tamamladım.   Sözlerimle beraber gözleri parladı. "Ve bu güzelliğin tadına varınca bir daha bırakmak istemezsin." Haklıydı. Başarı, çikolata yemek gibiydi. Bir kere başlayınca daha fazlasını istiyordun ve tadına asla doymuyordun. Tırnaklarımdaki bordo ojeye bakarken başımı aşağı yukarı doğru salladım. Hissettiğim duygu yoğunluğuna göre tırnaklarımın rengini belirlerdim ve bugün bordo yapmak istemiştim.  "Evet." "Eğer bahsettiğin gibi biriysen seninle iyi anlaşacağız," deyip doğruldu.  Eellerimi iki yanıma doğru indirdim.  "Umarım." Kağıtlarımı toplarken deri koltuğuna oturup beni izlemeye başladı. Ellerimin titremesine engel olmak için kendimi o kadar sıkıyordum ki bedenim gerilmişti. "Kaç yaşındaydın?" Bu soruyu beklemiyordum. "Yirmi iki, neden sordunuz?" Ona doğru döndüğümde alt dudağını büktü. "Düşüncelerin daha olgun, normalde senin yaşındakiler için gezmek daha eğlenceli." Hafifçe güldüm. Arkadaşlarımın geneli öyleydi.  "Peki siz kaç yaşındasınız?" Bu soru ağzımdan aniden çıkmıştı. Evran Bey de en az benim kadar şaşırmış görünüyordu. Sağ kaşı havalandı. Sert bir sesle cevap verdi. "Senden yeterince büyüğüm diyelim." Eşyalarımı toplamaya dönerken "Tam bir cevap olmadı," diye geveledim. Niye üsteliyordum ki? Kaç yaşında olduğu beni ne ilgilendirir? Bir an ağzımdan çıkanlara engel olamamış kendimi rezil etmiştim. Başımı ona doğru çevirdim.  "Cevap seni tatmin etmedi sanırım." Utançla dolmuştum. "Genelde belirsizliği sevmem," diye geçiştirdim.  Cevabım üzerine başını iki yana doğru sallarken güldü. Dişleri düzgün ve beyazdı. Güldüğü için dudaklarının kenarında beliren çizgiler sayesinde yüzündeki sert ifade yumuşamış ve ona başka bir hava katmıştı. "Bir şeyler içmek ister misin diye sormayı unuttum?" Yaşını hala söylememişti ama daha fazla üstelemeyecektim. Kolumdaki saate baktım. "Teklifiniz için teşekkür ederim ama gitmem lazım." Başını aşağı doğru eğdi. "Pekala, başka sefere." Hafifçe gülümsedim. Gözleri bir an yüzüme kaydı. Dikkatli bakışları karşısında yanaklarım kızardı. Bakışlarını çektiğinde rahat bir nefes aldım. Yavaşça bir adım geriye gittim. "Hoşça kalın Evran Bey." Kısaca "Görüşmek üzere," dediğinde yüzüme bakmıyordu.  Arkamı dönüp bir adım attığım sırada sesini duydum. "Bir dakika." Anında durdum ve yavaşça ona doğru döndüm. Sakince ayağa kalktı. Bir şey demeden masaya uzanıp eline aldığı siyah kartı bana uzattı. Ellerimiz kısa bir an birbirine dokunmuştu ve o karıncalanma anında başını kaldırıp beni selamlamıştı. Kafam karışmış bir şekilde kartı alıp elimi geri çektim. Üstünde adı ve numarası yazıyordu. Evran Karacalı.  İsmi ona yakışıyordu.  "Tezle ilgili sorun olursa arayabilirsin." Başımı olumlu anlamda sallarken "Teşekkür ederim," dedim. Kartı gömleğimin cebine koyduktan sonra odasından çıktım. Vural hocanın bana göstermediği noktaları daha ilk seferinde söylemişti. Belki de endişelerim boşunaydı. Evran Bey, ödevim için iyi bir seçim olabilirdi. Hayatım içinse... işte bundan hâlâ emin değildim.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

ZÂLİM: KÖTÜ ADAM +18

read
86.9K
bc

AFET-İ DEVRAN (+18)

read
30.0K
bc

Askerin Zeynosu [+18]

read
652.0K
bc

Mafyaya tutsak

read
15.6K
bc

Vincent Raphael +18

read
15.0K
bc

TÖREYLE YAZILAN +18

read
17.1K
bc

Berdel Kanunu

read
88.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook