16

797 Words
Kılıçlarımızın ucu birbirine bakarken -söyle bakalım Vayne, hangi rütbedesin şuan. Gergin bir şekilde -F- ye geçen günlerde ulaştım efendim. Lütfen bana nazik davranın -hahaha merak etme seni öldürücek değilim evlat, iyi durumda hala tek parça halinde kalırsın. Iııı... hadi başlayalım. "hey! Hey! Kötü durumdan bahsetmedin seni manyak" Kafamı toplayıp odaklandım. Karşımda bir S seviye vardı. Ve geçmişimden onun bir su büyücüsü olduğunu biliyordum. İster istemez madam ester ile kıyasladım. Madam bir S- idi ve o da bir su büyücüsüydü ancak karşımdaki Geralt madam seviyesinde en az 6 Büyücüyü elinden çıkartırdı. Bana karşı mana kullanıcağını düşünmesem de fiziksel gücüne rakip olabilir miydim. Sonra gelen sesle irkildim. -hadi başlayalım evlat Diyip kılıcını çekerek bana saldırdı yukarıdan gelen vuruşu iki elimle engellerken elimdeki kılıç saldırı sonrası titremişti. Bir adım geri çekildim. Rakibimden gelen her bir basit vuruşu tüm gücümle anca engelliyordum. Beni deniyordu. bu yüzden karşılayabiliceğim şekilde saldırdı ama her saldırısı bir öncekinden daha güçlü oluyordu peki! dedim. Ondan güçlü değilsem hızlı olman lazımdı. Bunun için rüzgar manamı serbest bıraktım. Manam bir anda vücüduma dolarken anlık bir güçlenme hissi ile dolup taşıyordum. Manamı bacaklarıma odakladım ve aniden ileriye doğru atıldım. Kılıcım yılların getirdiği tecrübe ile olsa gerek atıldığım anda kendiliğinden yola çıkmıştı. O an, anlık ta olsa geralt ın yüzüne bakabilmiştim. Yüzünde memnun bir gülümseme vardı. Tam saldırımı engelliyiceğini düşünürken kılıcımın geralt'ın bedenine çarpması ile şok geçirdim. Kılıcım sanki bir duvara çarpmışcasına geri tepti. Tam geralt'ın karşı saldırısını beklerken ummadık bir şey oldu. Geralt kılıcını yanındaki adamlardan birine verip -aferin evlat mana kontrolün çok iyiydi kılıç kullanımında birkaç hata olsada F- biri için fevkalade idi. Mezun olunca loncama katılmaya ne dersin. Dedi pis bir sırıtışla -iltifatlarınız için teşekkür bay geralt gelecek planlarıma henüz karar vermemiş olsamda teklifinizi değerlendiriceğim. "bana dünyayı versen altında çalışıcak kadar aptal olmam yaşlı moruk" - iyi bakalım bu şekilde çalışmaya devam et evlat gelecekte seninle çalışmak için sabırsızlanıyorum. Diyip antrenman odasından çıktı. Sorna kardeşimin izleme odasından aşağı merdivenleri hızlı hızlı inmeye çalışmasını izledim. Yanıma gelip -abiğ çok iyiydin o yaşlı amcayı çok kolay yendin. Bir taraftan da eliyle yaptığım haraketleri taklit etmeye çalışıp -Önce pat sonra puv yaptın. Başını sıvazlayıp sarah'ı kucağıma aldım -evet abicik güçlü öyle değil mi? -evvet çok güçlü diyip boynuma sarıldı Gülümsedim sanırım buna alışıcam. * * * Birkaç saat daha çalıştıktan sonra babamım işi bitmiş birlikte eve dönmüştük. Annem yemeği hazırlamış bizi bekliyordu, kapıdan içeri girince her birimize tek tek sarıldı. -hoşgeldiniz Eski hayatımı düşünmeden edemedim asla böyle bir karşılamaya sahip olamamıştım. Göğsüme bir yumru oturdu. Bunu hak eden gerçekten ben miydim. Ölen çocuğun bedenini kullanarak mutlu olmak istemek bencilce miydi. Annemin hadi vayne daha ne kadar kapıda bekliyiceksin sözleriyle irkildim. İçimde hafif bir huzursuzlukla masaya oturdum.. -ee bugün neler yaptınız anlatın bakalım -anneğ abim yaşlı bir adamla savaştı ve onu yendi. Annemin tek kaşı havaya kalkmış bir şekilde vayne açıklamak ister misin? -aslında antrenman alanında yeni aldığım kılıcımı deniyordum yanındaki kılıcı ve silahı anneme gösterip. -sonra lonca başkanı ile karşılaştık. Benimle antrenman yapmak istediğini söyledi. Basit bir düelloydu abartıcak bişi yok -evet lonca başkanı daha sorna beni yanına çağırıp senin yetenekli olduğunu ve ilerde seni loncaya katmam gerektiğini söyledi. dedi babam "hiç vazgeçmiyicek öyle değil mi" -bana da teklif etti ancak mezun olmak şuan için önceliğim. -seni anlıyorum vayne senin hayatın senin kararın her zaman arkanda olucağız, bu arada pazar günü loncanın partisi var. Annenle oraya gitmeyi düşünüyoruz. Bütün ailemiz davetli -sen de gelmek ister misin? -neden olmasın, son güne denk geliyor ordan sonra kubbe'ye geçerim. Annem araya girip -hala soruma cevap alamadım diye sitem etti -tamam. Tamam. önce söyle oldu. ...... diyip bugünkü bütün maceramızı anlattım. Arada bir sarah'ın beni övmesi ile geçen konuşmanın ardından sarah uyuyakalmıştı. Annem -bugün yorulmuş olmalı onu yatağına götüreyim. Diyip sarah'ı kucağına alıp uzaklaştı. Babamla baş başa kalmıştık. William gözlemlerime göre çok konuşmayan tipte biriydi. Muhtemelen bende yatmalıyım diyip ayrılıcam. Babamın vayne diye seslenişi ile irkildim. Karşımdaki siyah saçlı genç adamın mavi gözlerinin içine Bakıyordum. -vayne bu nasıl düzgün bir şekilde söylenir bilmiyorum ama seni o enkazdan çıkartıp evlat edindiğimizden beri ruhsuz gibiydin. Günde ağzından 1 kelime çıkmazdı. Yaşadığın şeylerin kolay kolay kabullenilmiyiceğinin farkındaydım. Geçmişine dair hiçbir anın yoktu ve sadece adını söyleyebildin. Bu acı hatıraları sana tekrar acı çek diye anlatmıyorum. Seni kubbe'ye gönderirken bile annenle çok kararsız kalmıştık, altından kalkabilir misin diye birçok kez tartıştık. Ama şuan iyi bir karar verdiğimizin farkına vardık. Artık eskisi gibi değilsin. Senden hemen bizi hemen kabul etmeni hiç beklemedik ama bilmeni isterim ki biyolojik anne baban olmasak dahi sen artık bizim evladımızsın ve bu ne olursa olsun değişmeyecek. -gözünden birkaç damla yaş süzüldü. Anlıyorum diyebildim sadece anlıyorum. -Sanırım bende yorulmuşum baba yarın almam gereken birkaç malzeme var sabah erkenden çıkıcam kahvaltıyı bensiz yapın olur mu. Diyip odama geçtim gece lambasının vurduğu ışıkta gözyaşlarımı gizleyemedim. -özür dilerim bay william ama ben sizin çocuğunuz değilim, hiç de olmuyucam.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD