Telefonumun tekrardan çalışı ile düşüncelerimden uzaklaştım.
arayan kubbeydi.
"kesinlikle ilk derse girmediğim için uyarı amacıyla aradılar."
"Kalkan binası öğrencisi olsam aranmazdım"
diye düşündüm
onlar elit öğrencilerdi ve gelecek neslin en güçlüleri olucaklardı
aynı önceki ben gibi.
Aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm.
Kubbe görevlisinin kendisini tanıtmasını dinledim.
Daha sonra bugün okulun ilk günü olduğunu ve derse girmemek için mazeretimin olup olmadığını sordu.
Uyuyakaldığımı ve hemen hazırlanıp çıkıcağımı söyledim.
Telefondaki adam kubbenin prestijli bir okul olduğu ve bu tarz davranışlara müsamaha gösterilmiyeceği konusunda ısrarcıydı.
Tekrardan özür dinledikten sonra telefonu kapattım.
"Evet ilk günden göze battım harika"
Kıyafetlerimi çıkartıp dalabımdaki kubbenin klasikleşmiş kubbe üniformalarını buldum.
Mavi üzerine sarı çizgili cübbe bana kubbedeki eski anılarımı hatırlattı.
Cübbemi giyip kitaplarımı toparladım.
Çıkmadan önce aynaya son bir bakış attım.
" cübbe beklediğimden daha iyi durdu"
Ardından ise Odamdan çıkıp ana binaya doğru yola koyuldum.
***
Ana bina önünde :
Saat nerdeyse 10:00 a gelmişti.
2. Dersin başlaması yakındı ve ona da geç kalırsam biterdim.
Ana binanın içine girince nerdeyse herşeyin 10 sene önceki gibi olduğunu fark ettim.
İçeride hiçbir şey değişmemişti
Giriş kapısı büyük bir ana salona açılıyordu.
Dersin başlama vakti yakın olduğundan hiçbir öğrenci lobide kalmamıştı.
Salonda Biraz ilerledim
ilk önceliğim sınıfımı bulmak olmalıydı.
Geçmiş anılarımdan 1. Sınıfların dersliği genelde ilk katta olurdu.
koştura koştura ilk katı çıktım.
Öğrencilerin çoğu koridordaydı
öğretmenler henüz gelmemişti.
"eh buna şükür"
Sırtımda çanta ile yanlarından geçerken bazılarının bana acıyarak bazılarının ise gülerek baktıklarını fark ettim.
Sonuçta kubbe gibi bir yerde ilk günden geç kalmak olağanüstü bir başarıydı.
Kendimi hemen sınıfıma atmak istedim tam o anda aklıma dank etti.
"Ben hangi sınıftaydım?"
Ellerimi yüzüme kapatıp bastırdım sınıfımı bilmiyordum.
Koridor boyu 8 sınıf vardı ve Hepsine bakıcak vaktim yoktu.
"Lanet olsun"
"danışmaya sormak için hala vaktim var mı ki"
diye düşünürken buldum kendimi.
Ne yapıcağımı düşünürken omzuma bir el dokundu.
-selam, sen, bir ihtimal vayne olabilir misin?
Arkamı döndüm
bana dokunan kişi, benimle aynı boylarda olan siyah saçlı bir kızdı.
-evet
dedim
- ne yazıkki sınıfmı bulamadım.
Kız söylediğim karşısında gülümsedi.
-ilk dersten önce oryantasyon programında söylediler, sen ona da katılmadın öyle değil mi?
Mahcup bir ifadeyle:
-evet uyuyakalmışım.
Kızın gülümsemesi söylediklerimden sonra daha da büyümüştü.
-merak etme bizim sınıfımızdasın vayen.
-Sınıfımız 1-5 sağdaki 3. Sınıf öğretmenler gelmek üzeredir.
Hadi sınıfa geçelim.
Diyip önüme geçti ve sınıfa doğru yürüdük.
İçimden
"bravo vayne"
dedim
"batırdın."
***
Sınıfa girdiğimizde herkes kendi
yerine oturmuştu.
Siyah saçlı Kız bana başıyla son kez selam verip en öndeki kendi yerine geçti.
Bense amfi gibi olan sınıftaki gözlerden saklanmak amacıyla en arkaya doğru yol aldım.
Sol en arka köşeye oturdum.
Eskiden oturduğum yer de en arka köşe olurdu.
Genelde öğretmenler arkada oturanların ne yaptığı ile ilgilenmezdi.
Sonuçta dersi dinliyip dinlememek öğrencilere kalmıştı.
Kafamı kaldırıp etrafıma bir göz gezdirdim sınıf yaklaşık 40 kişiydi.
Benim gelmem çoğunun umurunda olmadı.
Farkında olanlar ise aralarında benim hakkımda konuştuyordu.
Saat tam 10:00 olduğunda birden sınıfın kapısı açıldı
Ve ben dahil herkes ayağa kalktık
Öğretmenin kim olduğunu görünce boğazımda kalan tükürüğü yuttum.
Bu kötüydü
Gerçekten çok kötü.
onu tanıyordum
eski öğretmenim Büyücü sıralaması 128. Si madam ester aurea'ydı .
namıdiğer sis cadısı
Madam aurea sınıfa döndü
ve
- oturabilirsiniz.
Kendinden emin ve sert ses tonu sınıfı bir ands susturmuştu.
Tam otururken o anda gözlerimiz buluştu.
"şimdi sıçtım işte"
bayan aurea nın sevmediği tek şey ciddiyetsizlikti
ve ben okulun ilk günü onun dersini ekmiştim.
Geri kalan zamanda bunun intikamını alıcaktı
bunu çok iyi biliyordum çünkü daha önce de yaşadım.
Önceki hayatımda dersinde uyuyakaldım diye sene boyu bütün derslerini ayakta dinlemek zorunda bırakmıştı.
soru sorcak olursa 1. Sırada genelde ben olurdum
çoğunu bilemezdim ve bu yüzden sürekli ek ceza verirdi.
"ah bu hayatımın en kötü dersi olucak"
Bayan ester koltuğuna geçti
- görünüşe göre aramıza yeni katılan arkadaşlarınız var.
dedi
Başım yavaşça yere doğru inerken.
"işte yine başlıyoruz"
dedim içinden
Sınıftaki bütün gözler bir anda bana dönmüştü.
Bayan aurea daha sonrasında
-ilk dersime gelmemek için herhangi bir mazeretiniz var mı bay.......
-vayne
dedim
-adım vayne salas ve herhangi bir mazeretim yok madam Ester
İçimden
"herhangi bir mazeret sunsam daha kötü yapıcaksın"
-peki vayne ilk dersimizde kaçırdıklarını birlikte gözden geçirelim istersen mana çekirdekleri hakkında bildiklerini anlat bakalım.
Beklediğim gibi beni rezil etmeye çalışıyor.
Soru üzerine Dudaklarım hafifçe yukarı kalktı
sence sana bu hakkı verir miyim, cadı!
Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.
-Mana çekirdekleri dünyadaki manayı vücudumuzun içinde biriktiren ve onu doğayı manipüle etmek için kullandığımız araçlardır.
Her bir Büyücü sadece 1 elemente ve o elementin varyantlarına hükmedebilir.
Kullandığınız elemente bağlı mana çekirdeğiniz de renk alır.
Örneğin su tarzı bir elemente yatkınlığınız varsa çekirdeğiniz mavi renk alıcaktır
ve bir su büyücüsü, su üzerindeki anlayışını yeterli düzeye çıkardığında diğer suyun alt tipleri olan sis ve buz gibi varyantlarını kullanabilir.
Ki siz de dünya sıralaması 128. Si olan bir su büyücüsüsünüz.
Namıdiğer sis cadısı
Bayan ester bu cevabım karşısında şaşırmıştı
ama son sözlerim karşısında bana dönerek
-127 dedi
-artık 127. Yim
bunu söylerken yüzünde az da olsa hüznü gördüm.
Doğru önceki ben öldüğü için herkes 1 sıra öne yükselmişti.
Bayan ester daha sonra tahtaya dönerek
-yeterli bir cevaptı bay vayne dedi. Birdaha derslerimi kaçırmayın.
Sınıfın gözlerini benden çevirip tahtaya odaklanınca derin bir nefes verdim.
"kurtulmuştum"
yada öyle ümit ediyordum..