Karşılaşma 2

752 Words
Arnold'un gözünden: Yukarı çıkıp öğrencilerin birbirleri ile yaptıkları antrenmanı izledim. Bazıları kullandıkları silahlar yüzünden tek başlarına maket üzerinde eğitim yapıyordu. Bunlardan biri de biricik kuzenim Eleine'idi. Kendisi uzun zamandır yay kullanıyordu. Amcam ona bunu çocukluğundan beri öğretiyordu. 100 metre ötedeki hedeflere 5 ok fırlatışını izledim. Beş oku çekip fırlatması 4 sn den az sürmüştü. "5/5 ha" Mana kullanmadan attığını düşünürsek hepsini vurması onun yaşındaki biri için etkileyiciydi. Daha sonra gözüm mızrak kullanan Sett adındaki çocuğa takıldı. Mana seviyesi F- çıkmıştı ki pek az kişi akademiye bu seviye ile girerdi. "muhtemelen şuan F seviyesinin üzerindedir." Mızrak kullanımı da iyi gözüküyordu. Hafif hataları vardı ancak Onları da düzeltirse ileride çok güçlü bir büyücü olabilirdi. Tek tek bütün öğrenciler için kağıda notlar alıyordum. İyi yaptıkları şeyler ve eksik olduğu kısımlar hakkında. Sonra gözümüm üzerinde olduğu öğrencilerden ikisine takıldı. Birbirleri ile antrenman yapıcaklardı. Biri Sofia Lyons'tu Yırtıcı loncasının varisiydi. Diğeri ise madam Ester'in gözümün üstünde olmasını istediği bir öğrenciydi. Vayne Salas. Madam bunu istediği zaman, vayne salas hakkında araştırma yaptım. Ebeveynleri C- ve F rütbesiydi. Geçen seneki felaketten sonra evlat edinmişlerdi. Ondan önceki hayatı hakkında bilgi yoktu. Babası yırtıcılar loncasında çalışıyordu. " Pek iyi bir soy değil." Beni düşüncelerimden kurtaran Sofia' nın saldırısıydı, Basit bir saldırı yapmıştı. Vayne ise bunu kendi lehine kullanıp kızın yüzüne yumruk atmıştı. "pis oynuyor demek" "Sofia, onun bu hareketine sinirlenmiş olmalı" diye düşündüm.. Ardından sofia tekrardan hamle yaptı. Bu sefer daha karmaşık saldırılar deniyor, Vayne'i köşeye doğru itiyordu. Fakat tek bir darbe daha indirememişti çünkü Vayne ya saldırılardan son anda kaçınıyor yada kılıcıyla basitçe engelliyordu. Yüzümde bir gülümseme oluştu. Vayne Sofia'yı sanki bir kitap gibi okuyordu. Şuana kadar sadece savunmada kalsa da bunu kendisi istiyordu. Belki de 2 dk'lık sekansta Sofia'nın yüzlerce açığını bulmuştu ama asla karşılık vermedi. Artık diğer öğrenciler de antrenmanlarını yarıda kesip bu duelloyu izlemeye koyulmuşlardı. Bir anda çoğalan bakışlar altında iki kılıcın çarpışmasının sesi tüm sahada yankılanıyordu. Bu durum ikisi de nefes nefese kalana kadar devam etti. İkisi de geri adım atmayı reddediyordu. Sofia nın yoğunlaşan saldırıları altında Vayne ilk defa kılıcıyla bir duruş sergiledi. Bunu fark eden sofia saldırısını kesip geri adım attı. -sonunda saldırmaya karar verdi. Dedim. Vayne'in bir elinin arkasında bağlı diğer eliyle kılıç tutan formuna bakarken. "Eskrim yapıcakmış gibi bir hali var" Sonra Vayne gücünü bacaklarına verip İleriye doğru atıldı. Kılıcın ucu sofia'yı hedeflemişti. Sofia bu atak karşısında anında reflex göstererek sağa doğru kaçtı Ardından kılıcını Vayne'e doğru salladı. "tam herşey bitti" diye düşünürken Vayne'in sağ bacağını yeri sıkıca tuttu. Kılıcıyla sofia'dan gelen saldırıyı karşılayıp kılıcını Sofia'nınkiyle beraber 360° döndürmeye başladı. Sofia'nın kılıcının elinden çıkıp yere düşmesiyle mücadele sonlanmıştı. "Sofia kılıç konusunda çok yetenekli bugün kaybetmesinin sebebi Vayne'in Onun haraketlerini okumasıydı." Madam'ın benden neden onu izlememi istediğini sonunda anlıyordum. Kılıç tutarken bile inanılmaz bir özgüveni vardı. Asla fazla veya eksik bir hareket yapmadı. Son saldırısı aklıma gelip " yaratıcı" diye düşündüm. Ancak ne yazıkki kötü bir ailede doğmuştu. -Ne yetenek israfı ama Kim ne derse desin yükselmenin de sınırı olurdu ki bu genelde ailen ile bağıntılıydı. Bu yüzden soylu ailelerin çocukları kendi aralarında evlendirilirdi. İç çektim. "ne kadar yetenekli olursa olsun ilerlemesi bir yerde durucak soyu buna izin vermiyicek" Bu durumun tersi tek bir kişide olmuştu bir daha olması imkansızdı. Nerden geldiği bilinmeyen bir yetimin güçlenmesi elbet bir gün durucak. Sofia'ya karşı şuan kazansa da mana devreye girdiğinde şansı bile olmazdı. Sofia şuan bir F- seviyesiydi geçen hafta seviye atladığını okula bildirmişti. Vayne ise hala G rütbesindeydi bir kademe dahi yukarı çıkamadı. "dünya çok adaletsiz ha?" diye düşünürken buldum kendimi Çocuk yetenekli ama şanssız. * * * Sofia'nın gözünden. Kılıcım elimden düştükten sorna bacaklarım daha fazla haraket etmeyi reddetti. Diz çöküp rakibimin yüzüne baktım. Kendimi bildim bileli kılıçlar elimdeydi. Babam lonca ustası olduğu için bazen onunla bazen de bana ayarladığı büyücülerle maçlar yaptım. Vayne'e karşı savaşmak sanki babamla mücadele etmeye benziyordu. Asla kazanamıyıcağımı bile bile kılıç salladım. Her hareketimi okumuştu "acaba kaç hamle öncesini görebildi." Gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü. Güçsüzdüm ve bu farkındalık yüreğime oturdu. Tam kendimi bir umutsuzluk çukuruna atmışken Vayne eğitim kılıcını kabzasına koyup elini bana uzattı. Yüzünde büyük bir gülümsemesi vardı. - Hadi ama kabul et güzel bir maçtı daha sorna tekrar yapalım ha ağlak prenses Bu sözlerinin ardından gülümsedim. "bir insan ne kadar daha aptal olabilirdi." Ardınsan elini tutup kendimi havaya kaldırdım. -evet güzel maçtı. Yalan söylemiyordum. Ne kadar beni yerle bir etmişse de onun gibi yetenekli biriyle karşılaşmak zevkliydi. -ama dedim bir dahaki sefere kıçına tekmeyi basarsam ağlayayım deme. Tekrardan o sinir bozucu gülümsemesini takınıp -öyle bir şey asla olmuyucak. Beni yenebilicek tek kişi yine benim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD