Arnold, antrenmanımız bitirdikten sonra
Bizi bir araya toplayıp performanslarımız hakkında yorum yapmaya başladı.
Herbirimizin eksik olduğu yerleri vurguluyordu.
Tek tek her öğrenciyi izlemesi ve onlar hakkında konuşması beni şaşırtmıştı.
Sıra bana geldiğinde
-Vayne Salas, eeee... ne yapıyorsan onu yapmaya devam et.
Dedi
Bütün sınıf hakkında konuştuktan sonra
-Bildiğiniz üzere 2 aydır kubbe'de eğitim görüyorsunuz, bugünden itibaren 1 haftalık bir tatiliniz var.
Bu süre içinde ailenizi görebilir ve kubbenin size vericeği ek bütçe ile amatör işi bir silah alabilirsiniz.
Gruptan neşe dolu sesler duyarken düşündüm
"bu kırmızı çekirdeğimi güçlendirmek için harika bir vakit olucak"
Ardından Arnold devam etti.
-ailelerinize tatiliniz hakkında çoktan bilgi verildi.
Eğer hala kubbe'de kalmak isterseniz dilekçe vermeniz yeterli olucaktır.
İçimden küfrettim.
"hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti. Kubbe de kalırsam dışarı çıkamazdım. Geriye tek bir seçeneğim kalmıştı."
Arnold grubu dağıttıktan sonra herkes eşyalarını toplamak için yurtlara doğru gitmeye başladılar.
O sırada arkamdan bir el omzuma dokundu.
-selam Vayne antrenman maçını izledim. Kılıcı çok güzel kullanıyordun.
Bunları söyleyen kişinin sett olduğunu fark edince
-teşekkür ederim sett sen de çok iyiydin. Bir dahaki sefere beraber çalışalım
-çok isterim. Eee.. ben, şey... diyicektim. Tatilde evine mi gidiceksin?
- evet öyle umuyorum.
"Yarı yolda fikrimi değiştirip caymazsam"
-istersen kılıç almak için bana uğrayabilirsin.
Babam bir loncanın ustası bu yüzden depomuzda kullanılmayan bir sürü silah var.
İnip sana iyi bir kılıç bulmak sorun olmaz.
"Teklifini düşündüm, cazip bir teklifti o kılıcı alıp satabi... "
"Hayır ,hayır satmak yok"
-sağol sett ama zaten tanıdığım bir demirci var.
Eğer ona uğramadığımı öğrenirse beni çekiciyle kubbeye kadar kovalıyıcağına bahse girerim.
Sett gülümsedi
"sanırım saka yaptığımı sandı"
ama ben son söylediğimde gayet ciddiydim.
-peki vayne o zaman tatilden sonra görüşürüz diyip gitti.
Bende arenadan çıkıp batan gökyüzünün, kubbenin altıgen camları altındaki manzarada odama doğru yola çıktım.
* * *
Bir apartmanın önünde gergin bir şekilde bekliyordum.
"Sanrım adres burası"
Adresin burası olduğunu 5. Defa onaylandıktan sonra bile zili çalmaya çekiniyordum.
"Belki de hiç girmemeliyim."
Onların beni evlat edindiklerini söyledikleri gün kendim hakkında araştırma yaptım.
Yasadışı olsa da tutulan raporlara erişmeyi başardım.
Bu bedenin sahibi olan çocuğu 1 sene önce evlat edinmişlerdi.
Tarihe büyük felaket diye geçen canavar ,kızıl büyücü ile savaşırken etraf tam bir cehenneme dönmüştü.
Çocuk ta ordan sağ çıkmayı başarmış biriydi ama kazada hafızasını kaybetmişti.
William Salas, o zamanlarda da yırtıcılar loncasında çalışıyormuş ve arkamda bıraktığım enkazı toplamak için gönderilmiş.
Kayıtlara göre
beni bir bodrum katının altında bulduğu yazıyor.
Daha sonra ise hastahanede iyi olduğumu öğreninceye kadar beklemiş.
Ardındansa karısı Evie salas ile konuşup çocuğu evlat edinmişler.
Ama bu raporu okuyunca bazı yerlerin eksik olduğunu düşünmüştüm.
O zamanlar 12 yaşında olan çocuğun hiçbir yerde kaydı yoktu.
Yanında kimlik benzeri şeyde bulunamadı.
Ailesi, akrabaları, önceden gittiği okul, kayıtlara dair hiçbir şey...
Sadece adının Vayne olduğunu hatırlayan bir çocuk.
"Mülteci olarak yaşam sürmüş olmalı"
bende önceki bedemimde çocukken mülteci olarak kalmıştım.
Kimse bana el uzatmamıştı, ne bir ailem, ne de bir akrabam vardı.
Sahip olduğum tek şey kalmıştı adım .
Alexander....
işte tam o anlarda umutsuzca ölmeyi beklerken bana doğru uzatılan küçük bir eli hatırladım.
Soğuktan titriyordu ama ona uzanınca sımsıcak olduğunu hissetmiştim.
İşte o an daha sonra benim ailem diyebiliceğim 2 çocukla tanışmıştım.
Geçmiş hatıralarımda kaybolmadan önce
İç çektim
"ilk senin yaşadığın yeri almışım çocuk, sonra hafızanı en son ise hayatını"
Ben bunları düşünürken kapı birden açıldı.
Kapıdan bakan küçük bir kız çocuğu ile göz göze geldim.
" 5 yada 6 yaşlarında olmalı"
diye düşündüm.
Sapsarı saçları kafasının iki tarafından tokalanmıştı yüzünün hertarafı çikolata içindeydi.
Ve parlak iki mavi göz bana kenetlenmişti.
-Anneğğğ diye bağırdı küçük kız. Avbim geldi.
Anlık gelen şaşkınlığımı attıktan sonra gülümsedim.
"yani bir kız kardeşim varmış."