Yaşlı demirci

1112 Words
Sabah günün ilk ışıkları ile uyandım. İlk olarak nerde olduğum aklıma geldi. O kadar yorgundum ki masal anlatırken uyuyakalmışım. Yanımdaki ağzından salyalar akan ve bir kolunun suratımda olduğu sarah'a bakarken iç geçirdim. "bazı çocuklar sadece gün içinde tatlı oluyormuş demekki" Kapının aralanma sesi ile gözlerim kapıya odaklandı içeriye giren genç, sarışın şaçlı, mavi gözlü kadın -uyanmışsın vayne ben de sizi kaldırıcaktım. Sarah'ın yüzümdeki elini çekip cevap verdim - benden masal anlatmamı istedi. Anlatırken ise uyuyakalmışım. Annem gülümsedi -akşam çok güzel uyuyordunuz kaldırmak istemedim. -kahvaltı hazır hadi kalk ve masaya geç baban seni bekliyor. Bende bu yumurcağı kaldırıyim. -tamam diyip yataktan kalktım ve masanın yolunu tuttum. Babam masada oturmuş kahvesini yudumlarken bu sabahki haberlere bakıyordu. Benim geldiğimi farkedince bana günaydın dedi. -günaydın baba - iyi uyuyabildin mi? Duyduğuma göre sarah seni kendi emelleri için kullanmış Gülümsedim. -evet yeterince rahattı. Sarah çok tatlı olduğundan onu kıramadım. Biz ayaküstü muhabbet ederken esneyerek gelen sarah dizlerime sarıldı -günaydın abiğ -günaydın sarah Bir taraftan esnerken -gece anlattığın hikaye çok güzeldi. Kalanını yarın anlatır mısın? -neden olmasın beğendin mi peki? -evvett annem hiç böyle bir hikaye anlamamıştı. Kurtun büyükanneyi yediği kısımda kalmıştın. Annem kenardan kızarmış ekmekleri masaya koyarken bana bir bakış attı. - tamamen zarasız bir hikaye sonunda büyükanne kurtuluyor. Diye kendimi savunmaya çalıştım. Yüzü düşen sarah mutsuz bir şekilde -abiğğ sonunu söyledin. Tam işin içinden nasıl kurtulurum diye düşünürken babam imdadıma yetişti. -tamam hadi yemeğe başlayalım ekmekler soğuyucak Oturup ekmeğinden bir ısırık aldım. Tereyağlı ekmeğin ağzımda hoş bir tat bırakması bana hala rüyadaymışım hissi verdi. Babam da kahvesinden bir yudum alıp -Vayne bugün bir planın var mı? İstersen benimle yırtıcılar loncasına gelebilirsin. Kılıç almak istediğini söylemiştin, -teklif için teşekkür ama bugün silah almak için şehre uğramayı planlıyorum. Arkadaşlarımdan duyduğum iyi bir demirci dükkanı varmış oraya gidicem. -buna üzüldüm. Seni demirci Aeron ile tanıştırıcaktım. Kendisi geçtiğimiz aylarda loncamıza katıldı çok yetenekli biri ama biraz huysuz. Hatta söylediğine göre merhum kızıl Büyücünün kılıcını bile kendisi yapmış. Aeron adını duyduktan sonra babamın söylediklerine daha fazla dikkat kesildim. "hadi ya, o ihtiyar bunak asla bir loncaya katılmam diyordu. Fikrini ne değiştirdi acaba?" "haliyle dükkanını kapatmıştır o zaman tek çare kalıyor." -aslında düşündüm de ilk önce anlattığın demirciyi bir görmek istiyorum. Sarah çatalındaki yumurta ile savaşını yarıda kesip -anneğ bende ağbimle gidebilir miyim. Bunu söyledikten sonra çatalından fırlayan yumurta yere düştü. Annem sarah'ın halini görüp -Vayne'in her ne kadar başının çaresine bakabiliceğine inansam da... Sarah size sorun çıkartabilir. -benim için sorun yok uslu bir kız olursa birlikte güzel abi kardeş vakti geçiririz. Zaten haftaya kubbe ye geri dönüceğim. Ondan sonra ne zaman gelebilirim bilmiyorum. Annem hala tereddüt ediyordu. Ta ki babamın da onayını alana kadar. - iyi gel bakalım buraya sarah üzerini değiştirelim diyip Sarah'ı kollarına aldı. Sarah mutlu bir şekilde -yaşasınnnn Dedi Ardından ben de hazırlanmak için Kıyafetlerimi aldım. * * * Şehrin merkezinde uzun bir gökdelene bakıyordum. Sarah ilk gördüğünde verdiği tepki izlemeye değerdi bütün ağzı 1 karış açıktı -woooww burası babamın işe gittiği yer abiğ bak -demek burası yırtıcılar loncasının binasıymış. Önümde uzanan dev yapıya bir daha göz atıp büyükmüş dedim. "Önceki hayatımda hiç bir loncaya katılmadım. Mezun olduktan sorna konsey bana kefil olmuştu ve direk konseyin altında çalışmaya başlamıştım. İlk defa bir lonca binası karşımdaydı." -beğendin mi Vayne, Babam gururlu bir tavırla -içerisini görene kadar bekle bayılacaksın. Omuz silkip -merak içinde bekliyorum. İçerisi babamın dediği kadar varmış. Lobi göz kamaştırıcıydı alabildiğine uzanan siyah mermerler yeri kaplıyordu. Tavandan aşağı sarkan büyük bir avize duvarlarda ise altın kaplamalar. İçerisinin büyüsünde kaybolmuşken Babam : -vayne bu taraftan diyip birlikte lonca'nın demircisine doğru ilerledik. -Demek burası Duvarlarda Boy boy silahların olduğu bir odaya gelmiştik her çeşitten silah vardı. Mızraklar, kılıçlar, kalkanlar arbaletler hatta mana ateşleyen silahlar dahi vardı. "bu silahları hala kullananlar varmış demek" . Bana göre silahlar anlamsızdı. Çünkü içine dökebiliceğin mananın bir sınırı vardı ve o mana ile orta seviyeli bir büyücü bile çizik almadan kurtulabilirdi. Fakat önceki hayatımda ateşli silahlar benim en çok kullandıklarım olmuştu. Sebebi ise benim mana yakma yeteneğimdi. Az bir mana bile koysam rakibin mana ile güçlendirdiği bedeninde bir delik açardım belki de kılıçımdan daha fazla bu silahları kullanmıştım. " Evet şuan yeteneğim hiç yokmuş gibi davranmam gerekse de koruma amaçlı yanıma bir tane almam lazım." Beni bu düşüncelerimden kurtaran, Odanın arkasından çıkan yaşına göre kaslı, sinirli bakışlı ve saçlarının ortası açılmış hafif kel bir adamın: -ahh William sakın bana geçen ay aldığın kılıcını mahvettiğini söyleme.. Sesiydi. Babam mahcup bir şekilde -sana da günaydın Aeron. Bugün benim için burda değiliz. Oğlum bu sene kubbe'de 1. Sınıf buraya senden silah almak için geldik. Birkaç homurdanma sesi ile beraber -ne tür bir silah istiyor peki -sanırım kılıç kullanmak istiyor benim gibi, ona iyi bir eğitim kılıcı almak istiyo..... Araya girip -aslında hem bir tane kılıç hemde şurdaki altıpatları istiyorum. Babam şaşırıp -Kılıç kullanmak istediğini söylemiştin. Hem bir silahı mana mermisi ile kullansan bile çok etkili olmaz. Savaşlarda dışımızı saran mana zırhını delmek için bundan daha fazlası gerekli Vayne Bir taraftan cevap vermeye çalışırken bir taraftan da sarah'a göz kulak oluyorum. Sarah kendisine oyuncak bir kalkan bulmuştu. Onu üzerine düşürücekken kalkanı tutup. -biliyorum ama en azından denemek isterim. Konuşmamıza dahil olan Aeron gülerek -onu rahat bırak william onun gibi kaçıkları çok gördüm en sonuncusu mermileri sadece ona daha güçlü bir kılıç verince bırakmıştı. Sarah merak edip -abimden daha kaçıklar mı var amcağ? Babam -sarah kaçık güzel bir kelime değil bunu annenin yanında kullanma tamam mı. Fakat Sarah'ın bu tatlı sorusu aeron'u güldürmüştü. -evet tatlı kız Diyip başını okşadı -bir tanesi öyle kaçıktı ki ona verdiğim her silahı mahvedip gelirdi. Bir keresinde mızrağından küçük bir parça getirip bunu tamir eder misin diye sormuştu. -peki ona ne oldu amcağ? -ne mi oldu. Onunla ilk tanıştığımda kaybolmuş bir çocuğun gözleri vardı. En son gördüğümde ise sırtındaki yük yüzünden ezilen bir adamın suratı. İç çekti -muhtemelen şuan çok daha iyi bir yerde olmalı ufaklık. Sözlerinde eski benden bahsettiğinin farkındaydım. Sesindeki hüzün içime işledi. Ona burdayım moruk diyip ölmedim, diyemezdim. Şimdi olmazdı. - amcağ peki adı ney.. Sarah'ın bu lafını yarıda kesip -hadi ama sarah amcayı sık boğaz etmeyi bırak. İşi, başından aşkın olmalı. Onu daha fazla meşgul etmeyelim. Diyip kılıç seçme işine odaklandım. En ucuz silahlardan birkaç tanesini denemeye başladım. O kadar fazla silah haşat etmiştim ki burdaki silahlarının çoğu bana çok dayanmazdı bunu biliyordum. Sarah ise bana elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyordu. Gördüğü en parlak silahları seçip bana gösterdi - abi bak bunu almalısın. Gösterdiği kılıca göz gezdirdim. Fiyatı 200.000c ydi -sarah bu bizim evimizin fiyatı kadar Bunu alamayız. Suratı yardım edemediği için biraz asılsa da pek takılmadım. Sonra alabiliceğim fiyatta bir kılıç buldum. Elime alıp çevirmeye başladım, ayrıca bir iki kez savurdum. "Bu şimdilik işime yarar. dengesi hafif kaymıştı ama gideri vardı." kararımı vermiştim. -baba bu kılıcı ve altı patları istiyorum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD