Ivan uyandığında odada Lana yoktu. Hızla diğer odaları kontrol etti. Hiçbir yerde yoktu.
Lana yok. Yok. Aynı ses beyninde yankılanırken, çıplak vücudunu umursamadan aşağı indi. "Lana!" diye küçük bir umuda tutunarak bağırdı. Olmadığını biliyordu. Gittiğini biliyordu.
Kapıyı açtı ve sert adımları ile dışarıda ki adamlara doğru gitti.
"Patron." saygıyla önünde eğilen adamlara baktı ve "Lana nerede?" diye etrafı sarsacak kadar sert bir tonda fakat nefes nefese sordu. Adamlar birbirlerine baktılar ve "Bilmiyoruz patron." diye çekinerek yanıtladılar.
"Ulan siz ne sikime burada duruyorsunuz?" derken adamın yüzüne sert bir yumruk geçirdi. Adam geriye doğru sendelerken tekrar tuttu ve yüzüne tüm öfkesiyle bağırdı.
"Sizi gebertmeden, onu buraya getirin."
Tuttuğu bedeni sertçe geri itti ve düşmesine sebep oldu. Diğer adamlar arkadaşını yerden kaldırdı ve vakit kaybetmeden arabalara doluştular. Saniyeler içinde Arabalar uzaklaşmıştı.
Ivan güçsüz bir şekilde yere düştü. O buydu. Güçsüz ve yorgun. Lana bunu çok iyi bilmesine rağmen onu terk etmişti. "Bana aşık değil miydin?" diye sordu. Kendi sesinin farkında bile değildi. Konuşan başkası gibiydi. "Lana... Ah... " acı ile inledi. Fiziksel acı çekiyordu. Çıplak bedeni donarken, o hiç umursamadan dışarıdaydı. "Geri dön... Sensiz yapamam." Sesi hiç olmadığı kadar zayıftı. Tıpkı çocukluğunda ki gibi. Bir çocuk kadar savunmasız hissetti kendini.
Acı içinde boğulurken, ayağa kalktı ve kollarını iki yana açtı. Derin bir nefes aldı ve tüm hayal kırıklığı ile bağırdı. Çığlığı kargaları yerinden etti, evlerinden uzağa uçtular. Küçükken kimsesizliğin ne demek olduğunu anlamıştı. Ama tam anlamıyla hissetmemişti. Artık hissediyordu. Eva'sı vardı. Yaşamak için bir sebebi. Önce o gitti. Ve şimdi de Lana. Önce kalbi şimdi ise ruhu mahvoldu. Lana onun ruhuydu. Tüm hisleri Lana'ya aitti. Aşık olduğu o insan artık yoktu. Kırmızı gözlerinde biriken yaşları sildi ve soğuğu umursamadan yere çöktü. O gelene kadar, eve giremezdi.
***
Günler hiç bu kadar yavaş geçmemişti. Hayat hiç bu kadar zor olmamıştı. Ev hiç bu kadar soğuk olmamıştı. Ivan içki dolu bardağı bir dikişte içti ve bardağı duvara fırlattı. Kırılan parçalar diğer cam kırıklarının yanında toplandı. Günlerdir aç kalan güçsüz bedeni devrilişle koltuğa düştü. Onu hala bulamadılar. Ivan başını koltuğa yasladı. "Kahretsin." dudaklarından sadece küfür çıkıyordu. Her kelimesinde acı ve nefret vardı. Lana'dan hiç olmadığı kadar nefret ediyordu. Ama aynı anda ona ihtiyacı vardı. Onu istiyordu. Yanında istiyordu. Yumuşak bedenine dokunmayı, sarı saçlarında parmaklarını dolaştırmayı istiyordu. Tekrar uyuyabilmek ve uyanabilmek istiyordu. Sanki uykudaydı. Günlerdir hayatta gibi değildi. Eskiden dünyadan daha az nefret ederdi, tüm sorunlara rağmen küçük bedenini vücuduna bastırıp, birkaç saniye de olsa bu lanet dünyayı iyi bir yermiş gibi görebiliyordu. Artık gerçek gözlerinin önündeydi. Dünyanın tüm kötülüğü karşısındaydı. Onu iyi gösterecek bir sarışın yoktu.
Ivan bu zamana kadar iş hayatı içinde güçlü olduğunu düşünüyordu, iş hayatında çok insan tanıyordu. Bağlantıları vardı ama onu bulamıyordu. Paraları hiçbir boka yaramıyordu.
Philip içeri girdi ve "Ivan." diye seslendi. Yine o aptal gelmişti. Ne diyeceğini biliyordu. Alışkanlık olarak "Siktir git," dedi ve ayağa kalktı. Philip adamın ona küfür etmesine alışmıştı. Bir anda sendelerken Philip her ne kadar zayıf olsa da hala aynı büyüklükteydi düşen bedeni tutmakta sorun yaşadı ve iki eliyle kollarını tuttu. Vücudunda ki elini sertçe attı. "Kendine hiç acıman yok mu? Şu haline bak! Hasta gibisin." Ivan cevap vermedi. Arkasını döndü ve merdivenleri çıktı. Philip Lana'ya söz vermişti ama bu adamı ikna edemiyordu. Bu adamın inadı onu mezara götürecekti.
***
Ivan kokusunun silindiği odaya girdi. Gözlerinde ki yaşlar görmesini engellerken, yatağa düştü. Lana'nın yastığını burnuna götürdü ardından sinirle bir köşeye fırlattı. Kendini kandırıyordu. Onun kokusu hiçbir yerde yoktu. Hayatında olduğu gibi, silinip kaybolmuştu.
Gözlerini yumdu. Yorgunluğuna rağmen uyuyamıyordu. Soğuk rüzgar bedenini hala titretiyordu. Philip odaya girdi ve "Hasta olacaksın." dedi. Ona ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Lana'ya söz vermemiş olsa burada bir dakika bile durmazdı. Ivan "Çık dışarı, " dediğinde Philip itiraz etmeden gitti. Bu adam tam bir aptaldı.
Ivan Lana'yı bulamadıklarında adamların birkaçını öldürmüştü. Bunun sonucunda diğer adamlarda işten çıkmış ve Ivan yalnız kalmıştı. Umurunda değildi. O herifler umurunda değildi sadece Lana umurundaydı.
Ivan perişandı. Yalnızdı. Yok olmuştu. Kaybolmuştu. Kimsesizdi. Bedeni soğuğu almıştı. Çok geçmeden zatürre olacaktı. Evde hiçbir ısıtma yoktu. Ölebilirdi. Ve bu kimsenin umurunda olmazdı. O dünyayı umursamıyordu ve dünyada onu.
***
Ivan işi bittiğinde yüzüne doğru düzgün bakmadığı kadının üzerinden kalktı ve yana düştü. Kadın Ivan'a sokuldu "Bir kere daha?" diye sordu.
"Paranı al." diyen Ivan ayağa kalktı ve banyoya gitti. Kadın üzerini giydi ve parayı aldı. Bu adam aşıktı. Başka bir kadına aşıktı ve belli ki kadın onu terk etmişti. Çok adamla sevişmişti ama böylesiyle ilk kez. Yakışıklı olmasına rağmen bu adamla olan dakikalarda zevk almamıştı. Bunun üzerine çok düşünmedi ve parasını alıp gitti.
***
Aylar geçti. Ivan artık gerçekten yoktu. Sonsuzluğa doğru ilerliyordu. Kimse onu durdurmadı. Elinden tutmadı. Bazen o elini tutan insanları uzaklaştırdı. Terk gerçek ise Lana yanında değildi ve olmayacaktı. Aynada ki kıpkırmızı gözlere baktı. Çenesi zayıflıktan yok olmuştu. Elini uzamış sakallarına götürdü. Kaç yaş aldı? Bu lanet yerde ne kadar zaman geçti. Yorgun bir nefes aldı. Önünde ki ilaç şişesini aldı ve avucuna hepsini döktü. O yokken yaşamıyordu. Ağladı. Güçsüz görünmekten artık korkmuyordu. Onun her hücresi zayıflığa dönüşmüştü. Ağzına hapları attı ve yuttu. Aynaya bir kez daha bakmadan yere çöktü. Bacaklarını kendine doğru çekti. Bir çocuk gibi. Şimdi ona sarılacak biri olsun isterdi. Ne çok şey isterdi. Gözlerini kapattı ve nefeslerini dinledi. Biraz sonra nefeslerini duymayacaktı. Saniyeler birbirini kovaladı. Ivan yerinde durdu. İstediği oldu, bedeni yere düştü ve hayattan kaybolup gitti. Yalnız ve acı içinde öldü. Polisler gelip bedenini alacak ve bu ev yıllar boyu yalnız kalacaktı. Tıpkı sahibi gibi.