-HAFIZA KAYBI-
-AHU SANCAR-
Elimdeki nişan tepsisi yere düşüğünde herkesin gözü benim üzerimdeydi. Gördüklerim karşısında şoka girmiş, donup kalmıştım. Kalp atışlarım o kadar hızlanmıştı ki bütün bedenim kor gibi yanmaya başlamıştı. İrileşen gözlerimi tek bir kişiye sabitlemiştim. Bu bir rüya olmalıydı. Aksi mümkün olamazdı ki... Yoksa 5 senelik sevgilimin, ailenin en gözdesi olan biricik kuzenimin yanında ne işi vardı? Hemde nişanlanmak üzere... Yutkundum, titreyen ellerimi yanağıma getirip bir tokat attım kendime, artık nefes alışlarım hızlanmıştı. Göğsüm hızla inip kalkıyordu ve kalbim sıkışıyordu. Ellerimin ve hatta bedenimin uyuşmaya başladığını hissettim. Arkadaşım Elif hemen koluma girdi. Bakışlarımı ondan çekip etraftaki akrabalarıma baktığımdaysa herkes bana neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Elif hemen devreye girdi.
" Hay aksi! Heyecandan tepsiyi düşürdü! Ben hemen hallediyorum. Ahu'c*m sende gel benimle üzülme... " diyerek beni odadan çıkardı... Sonra kızlardan birini yanına çekerek nişan tepsisini halletmelerini söyledi ve beni boş odalardan birine soktu. Ben hala kendimde değildim...
" Ahu... Bundan haberin yok muydu? Bu neydi şimdi? Mert'in Seda'nın nişanında ne işi var! Hemde nişanlısı olarak... Allah aşkına neler oluyor? Birde nişan tepsilerini taşıyordun... Mert kaza geçirmemiş miydi? Ailesi tedavi için Amerika'ya götürmedi mi bu çocuğu? Neler oluyor kafayı yemek üzereyim! " dediğinde o da şoka girmişti. Kendime gelemedim. Elif kollarımdan tutup beni silkmeye başladı. Adımı tekrar edip duruyordu.
" Seda bana görücü usulü bir evlilik olduğunu, ilk görüşte birbirlerine aşık olduklarını, çocuğun hemen evlenmek istediğini söyledi... Ben... " dedim ve daha fazla konuşamadım. Donuk bakışlarımı duvara sabitlemiştim. Nefes alışlarım artık yavaşlamıştı. O sırada içeriden alkış sesleri duyulmaya başladı ve hayırlı olsun kelimeleri yükselmişti. Elif'le aynı anda kapıya baktık.
" Ahu kendine gel Allah aşkına! Seda şuan senin 5 yıllık sevgilinle içeride nişanlandı! Üstelik sana evlenme teklifi etmemiş miydi bu çocuk? Sadece 3 ay önce sana evlenme teklifi etmedi mi! " diye bağırdığında hızla kalktım ayağa. Başım dönüyordu, midem bulanıyordu. Berbat haldeydim ama bir hışımla çıktım odadan. Bu kabusun gerçeklik payı olamazdı diye düşündüm. Elimi kalbime koyup geçtim salonun kapısına ve Mert ile Seda'nın kurdeleli alyanslarını gördüm. Yüzükler takılmıştı, fotoğraf çekiniyorlardı. Vücudum kaskatı kesilmişti, artık ne gördüğünden fazlasıyla emin olan gözlerim dolmaya başlayınca Mert ile göz göze geldim... Titreyen dudaklarım iyice büzüştü ve canım sanki boğazımda tıkanıp kaldı. Omuzlarım düştü, kollarım koptu... Mert bir yabancıya bakar gibi baktı bana ve sonra çevirdi gözlerini. İşte o an göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. Titreyen elimi çığlıklarımı bastırmak için ağzıma götürdüğüm o an birisi sertçe tuttu kolumdan ve beni kendine çekti. Sersemlemiştim ve kapıdan çekildiğimde bu kişinin Mert'in annesi Sude Hanım olduğunu gördüm. Alelacele beni çekiştirerek bahçeye çıkardı. Kolumu oldukça sert tutmuştu. Bahçede kimsenin olmadığı bir yere geçince bıraktı beni.
" Sude Hanım... " dediğimde yüzündeki o öfkeli ifade ile karşılaştım.
" Az kalsın her şeyi mahvediyordun! " dedı usulca ve devam etti,
" Artık Mert'ten uzak duracaksın. İçeride yaptığın o aptallığı da bir köşeye yazdım. Bu şekilde mi dikkat çekmeyi düşünüyorsun? Her şey için çok geç anladın mı beni? " dedi ve dişlerini sıkıyordu.
" Neden bahsettiğinizi anlayamıyorum. Neler oluyor onuda anlayamıyorum. Mert ve ben yıllardır beraberiz. Siz bunu biliyorsunuz. Ben sizinle tanıştım. Mert bana evlilik teklifi ettiğinde de ordaydınız. Bizim beraber olduğumuzu biliyorsunuz. Ben haftalardır Mert'e ulaşamıyorum. Her seferinde bana, o hasta arama, müsait değil, seninle görüşmek istemiyor deyip durdunuz. Türkiye'ye döndüğünüzden bile bahsetmediniz. Hala tedavi gördüğünü, kazadan sonra hafızasını kaybettiğini söylediniz.Sadece belli başlı şeyleri hatırlıyor dediniz. Şimdi gelmiş burada kuzenimle sevgilimi mi nişanlıyorsunuz? " diye sorduğumda korku içindeydim ve dehşete düşmüştüm!
" Evet hafızasını kaybetti, evet ölümlerden döndü. Neden? Senin yüzünden... O gece sana gelirken trafik kazası geçirdi oğlum. Hayata tutunması için neleri feda ettim biliyor musun? Senin yüzünden ölecekti... Amerika'da tedavi olabilmesi için yazlığımdan tut, apartman dairelerime kadar satmak zorunda kaldım. Kaç tane ameliyat oldu... Bir tek hafızasının bir bölümü yerine gelmedi ama mühim değil. Seni sonunda unuttu çocuğum. Sildi aklından! Hiçbir zaman istemedim seni. Asla oğluma yakışır bir gelin değildin. Seda gibi bir avukat varken ki ailesi de zengin... Senin gibi bir çulsuz, işsiz güçsüz birini ne yapsaydım? Sırf parası için kandırdın oğlumu. O yüzden beraberdin. Bu iş eninde sonunda bitecekti ve bitti... "
" Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Bu duyduklarım... Mert hafızasını kaybettiği için, beni hatırlamadığı için apar topar evlendirmeye mi karar verdiniz oğlunuzu... Sırf beni hatırlamadan evlensin diye mi? Siz nasıl vicdansız nasıl kötü kalpli birisiniz! Mert ve ben birbirimize ne kadar aşığız bunu nasıl göremezsiniz! Bu yaptığınız iğrenç bir şey... O kadar kötü şeyler atlatmış, zor bir süreçten geçmiş birisine... Bunu nasıl yaparsınız? O sizin oğlunuz... Beni bu kadar seviyorken, bir başkasıyla evlenebilir mi! Hemde kuzenimle... Aklınızı kaçırmışsınız! Ama ben buna asla müsade etmem! " diye bağırdığımda sertçe kolumdan tuttu ve sıkmaya başladı.
" Bana bak kes sesini! Aşkmış... Ne demezsin! Benim kimseyi hiçbir şeye zorladığım falan yok! Mert sana gerçekten aşık olsaydı, Seda'yla görüştüğü gibi evlenmek istemezdi! Ona aşık olmazdı! Resmen gözlerinin içi güldü çocuğumun! Seda'yı görünce yeniden ayağa kalktı. Toparlandı! Kendine geldi! Mert seni sildi ve bir daha asla hatırlamayacak. O artık Seda'ya aşık. Bunu kabullensen iyi edersin. Ha! Sakın bir aptallık edeyim, bu işi bozayım deme. Yemin ederim eğer çocuğumun mutluluğuyla oynamaya kalkarsan, sana bu dünyayı dar ederim! Anladın mı beni? Yazık... Ne safsın! Hani? Mert içeride gördü seni ne oldu? Sen artık onun için bir yabancıdan başka hiçbir şey değilsin... Bir hiçsin! Seni görünce hissettiği tek şey bu! Sende ahlaklı bir kadın ol ve kuzeninin nişanlısını aklından sil! Çünkü bu çok ayıp bir şey! Hadi bu seferlik nişan tepsisini sana vermişler ama sakın düğünde de nikah şahidi falan olayım deme! " dedi ve kolumu bıraktı... O konuştukça hızlanan göz yaşlarım, sıkışan kalbim ve buz kesen bedenim artık beni çok yormaya başlamıştı. Bütün bunlar hayatımda duyup duyabileceğim en saçma şeylerdi... Nefes almaya çalıştım. AMA bu artık çok zordu...
" Anne! Her yerde seni arıyorlar gelsene. " diye bağırdı Mert. Tam arkamda, kapıdaydı. Sesini duyduğum gibi kapattım gözlerimi. Sude Hanım hiçbir şey olmamış gibi ona doğru gitti. Ben ise hiç kıpırdamadım.
" Geldim oğlum, kızımız biraz rahatsızmışta ona bakayım dedim. Hadi gel, " dedi. Elimi kalbime koydum.
" Sen git, ben bir telefon görüşmesi yapıp hemen geliyorum " dedi annesine. O an Sude hanımın yukarı çıkıp çıkmamakta kararsız kaldığına emindim ama gitti. Ben ise hiç hareketsiz kendime gelmeye çalışırken kalbimdeki elim boğazıma kaydı ve parmaklarımla sıkıca sardım. Fakat daha fazla kendimi tutamadım ve hıçkırıklarım bir şekilde dudaklarımdan çıktı... O an iki büklüm oldum ve hemen elimle ağzımı kapatmaya çalıştım. Fakat artık bu çok zordu.
" Hanımefendi, iyi misiniz? " diyen Mert ise artık tam da arkamdaydı. Sesi o kadar yakın gelmişti ki, bir anda döndüm ona doğru. Göz göze geldiğimizde aramızda sadece iki adım vardı... Kokusu hemen burnuma dolarken göz yaşlarım adeta sel olmuştu. Burnumun direği sızlamıştı. Titreyen ellerimi yüzümden çektiğimde bakışlarım parmağındaki alyansa kitlenmişti.
" Size su getirmemi ister misiniz? Hiç iyi görünmüyorsunuz... " dedi ve ben sol elimi yavaşça havaya kaldırarak parmağımdaki tek taşı gösterdim... Bana evlilik teklifi ettiği yüzüktü...
" Tamam canım anladık sözlünüz var. Ben sadece yardımcı olmak istemiştim. Aklınıza ne getiriyorsunuz anlamış değilim! " diye sitem ettiği anda gözlerimin önü karardı ve başım dönmeye başladı. O an ona doğru sendeledim ve kolumdan tuttuğu anda üzerine yığıldım...