MAK - 3

637 Words
Uçmak için kuş olmak gerekmiyor. Küçük sevinçler olsun, yeter... Cemal Süreya ❤️ Miraç gerçekten delirmek üzereydi. Sabahtan beri pazarın o başından bu başına gezdiği yetmiyormuş gibi, birde düştüğünden yerlerin tozunu almıştı. Harika gerçekten harika. Bir bu eksikti. Bir an önce eve gitmek ve sigarasından bir nefes çekmek istiyordu. Üzerine düşen kız şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmış bir halde öylece kalakaldı. Sonra o kahve gözlerle karşı karşıya gelmesiyle hızla yerinden kalktı. Kız "Bu Nurten teyzenin bana her gördüğünde bahsettiği torunu Miraç olmalı" diye düşündü. Gerçi bahsetmesine gerek de yoktu Zeynep onu zaten tanıyordu. Miraç'la daha önce onların evinde tanışmış ve sohbet ettikleri de olmuştu . Miraç da Zeynep gibi kitap ve şiir okumayı seviyor, arada kitap değiş tokuşu da yapıyorlardı. Miraç her zaman çok kibar ve nazik biri olduğu için, Zeynep gönlünü o zamanlar kaptırmıştı. Nasıl şimdi onu tanımazdı ki... "Be... ben ö... özür dilerim. Ya yani istemeden oldu, üzgünüm" dedi. Utançtan yüzü kızarmış ve heyecandan kekeleyerek konuşmaya başlamıştı. Miraç da o sırada yerden kalkmış her ne kadar sabrı taşmış olsa da bi bayana kızamayacak kadar kibar birisi olduğu için sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu. Babaannesi hemen: "Oğlum iyi misin? Bir şeyin yok ya? " diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı. Babaannesini daha fazla üzmek istemeyen Miraç bir an önce buradan çıkmak istiyordu. Zaten karizmadan da eser kalmamıştı. Üstü başı toz içindeydi. " İyiyim babaannem bir şeyim yok. Düştüysek kalkmasını da biliriz, bunu bize sen öğretmedin mi? " dedi ve gülümseyerek göz kırptı. Sonra Zeynep'e dönerek ; "Hiç önemli değil Zeynep. Herkesin başına gelebilir. Ben de dikkat edemedim, benim de hatam var. Sen de iyisin değil mi? " dedi. Zeynep Miraç'ı kaç aydır görmüyordu o kadar özlemişti ki bu cümleleri karşısında hala ne kadar kibar ve efendi biri olduğunu düşündü. Yine ona karşı içi ısındı. "İyiyim tabi şey... Yere dökülenleri toplayayım ben " diyerek yere eğildi. Miraç da ona yardım ederken onları zevkle izleyen bir çift gözden habersizdiler. Nurten hanım halinden memnun bir şekilde gülümseyerek onları seyretti. Tek istediği göçüp gitmeden Miraç'ın da mürüvvetini görmekti. Şu deli oğlanın inadını kırmak ve junior torununu kucagına almak, sevmek istiyordu. Zeynep kızını çok seviyordu. Onu Miraç'a çok yakıştırıyordu. Zeynep okulu bitirip geldiğinden beri her fırsatta ona laf çarpıp duruyordu. Eee kaderin oyunu ki pazarda bu şekilde karşılaştılar. Zeynep'in de Miraç da gönlü olduğunu bakışlarından anlıyordu. Onun gözlerinden ne kaçtı ki bugüne kadar zaten. Boşuna Nurten Sultan olmadı ya. Zeynep de bir kaç poşeti eline alarak arabaya kadar onlara eşlik etti. Fırsat bu fırsat babaannesi; "Kızım aynı yere gidiyoruz seni de bırakalım hadi gel" diyerek ön kapıyı açtı ve onu Miraç'ın yanına oturttu. Zeynep ağzını açmaya fırsat bulamadan yola koyuldular. ❤️ Miraç... Pazardaki onca rezillikten sonra kendimi çardağa atmış, sigaramın dumanını tüttürmekle meşguldüm. Nurten Sultan "Evde o zıkkımı içmeyeceksin" diyerek beni evden kovduğundan beri çardak benim mekanım olmuştu. Küçükken dedem abim ve ben beraber yapmıştık bu çardağı. Ben de anısı çok buranın. Burada ağladım burada güldüm. Dert ortağım oldu burası. "Ooo paşam siz burada mıydınız? " diyerek abim geldi yanıma. "Babaannem içeri de senin ileride olması muhtemel çocuğunun eğitimini konuşuyor annemle. Valla kısa sürede evlendirecek seni kafaya fena takmış bence" diyerek kahkahayı patlattı abim. O sinirle bende onun kafasına patlattım bir tane şamar. Benim ona vurmamla birden afallasa da ben yanından hızla kalkınca o da benim peşime düştü. Abimden kaçarken kendimi çok nadir mutlu ve çocuksu hissettiğim zamanlardan birinde olduğumu farkettim. Benim çocukluğum ailemdi zaten, ailem benim hayatım ve her şeyim. Abim; "Gel ulan buraya hem abisine vuruyor hemde kaçıyor utanmadan" diye bağırınca gülmeye devam ettim. Abimi sinir etmeyi çocukluğumdan beri çok severdim. Çabuk sinirlenip saman alevi gibi sönen sinirini kullanmak hep hoşuma gider olmuştu, ne yapayım. Bahçeye giren annem bu halimize gülüp; "Hadi yemeğe eşşek sıpaları sizi" deyince durup kolumu yanıma gelen abimin omzuna attım. "Hadi gidelim abi, annem bizi yine azarlamadan." Tıpkı üzerimizi kirletip eve geldiğimiz zamanlarda ki gibi... ❤️
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD