bc

AGAIN

book_age12+
618
FOLLOW
2.0K
READ
bxg
like
intro-logo
Blurb

Onun paramparça ettiği, benim tek başıma onardığım kalbimi tekrar ona vermek gibi bir niyetim yoktu çünkü eğer tekrar parçalanırsa onarmak mümkün değildi. Bunun için tekrar ona fırsat vermek gibi bir düşüncem yoktu.

chap-preview
Free preview
1
Kürkçü dükkanına dönmüştüm fakat bambaşka bir tilki olarak. Kalbimde onunla birlikte gittiğim yerden yanımda bambaşka biri ile dönmüştüm. Daha güçlüydüm ve artık onsekiz yaşındaki aptal kız çocuğu değildim. Bir korkak sevmiştim ve çok fazla sevmiştim. Herkesi, her şeyi karşıma alacak kadar çok sevmiştim. Buraya dönmek benim için iki sene öncesine kadar çok zor gözükse de artık değildi. Şirket binasından içeriye girip etrafıma baktım. Ben gittiğimde küçücük bir sirketti burası şimdi ise kocaman bir binaya taşınılmıştı. Bu iyi bir şeydi en azından etrafta anılar yoktu. Pratik aralarında kaçtığımız ufak depo bu şirkette değildi ve kapısından her geçtiğimde onun bana attığı kazığı hatırlayamayacaktım. Bu şirkette onu hiç tanımamışım gibi davranacaktım. Ben yeni bir başlangıç yapmıştım onun da benden bir farkı yoktu. Yeni ve daha güzel bir hayat yaşıyordu. Kapısında Bang Şu Huyk yazan kapının önüne gidip kapıyı birkaç kez tıklattım ve içeriden gelen komut ile kapıyı araladım. Kapıdan içeri girdiğim an beni gören babam şaşkınlıkla ayağa kalktı. Gözlerinin parladığını görebiliyordum. "Ha Eun." Kollarını açıp bana doğru yaklaştığında gülümseyerek ona doğru ilerledim ve kollarımı boynuna doladım. Babam sık sık yanıma gelmiş olsa da onu özlemiştim. "Geleceğini haber verseydin seni karşılardım." Alnıma minik bir öpücük bıraktığında geri çekildim ve omuz silktim. "O zaman sürpriz olmazdı. Son sınavlarımı verip anında uçağa atladım." Masasının önündeki koltuklara doğru ilerleyip karşılıklı oturduk. Eskisine oranla çok daha büyük ve lüks bir ofisi vardı. "Mezun oluyorsun değil mi?" Gülümseyerek onu onayladım. "Yakında diplomamı almak için tekrar gideceğim." "Ama tekrar geri de döneceksin?" Tereddütle yüzüme baktığında kafamla onu onayladım. Bundan dört sene önce üniversite için kaçıp gittiğimde babam sebebini merak etmiş fakat hiçbir zaman öğrenememişti çünkü terk edilmemin nedeni bizzat kendisiydi. Kariyerinin sekteye uğramasından korkan Jeon Jungkook, hiç düşünmeden beni ve geçen iki seneyi bir kenara fırlatıp atmıştı. Babama 'sebebi sensin' diyememiştim ya da 'bir korkağa aşık olmuştum' diyemedim. Sadece güzel bir eğitim almak istediğimi söyleyip çekip gitmiştim. "O zaman şirketteki pozisyonun hazır. Finans departmanında asistan olarak başla bakalım. Neler yapacaksın görelim." İşte şu an hiç istemediğim bir konuşmanın içerisindeydim. Henüz yeni gelmişken bu konuşmayı daha sonra yapsak olmuyor muydu? Zoraki bir şekilde gülümseyerek kafamı iki yana salladım. "Ben şirkette çalışmak istemiyorum baba." Babamın kaşları çatılırken mırıldanarak konuştu. "Sebep?" Birçok sebebi vardı ama ilki aldığım farklı bir eğitimdi. Amerika'da yalnızca iktisat işletme okumamıştım. Hollywood'da çok güzel bir oyunculuk eğitimi almıştım ve yapmak istediğim meslek belliydi. "Seçmelere katılacağım."  Babamın karşısında bunu söylemek büyük bir cesaret istiyordu. Bana karşı otoriter bir adam değildi fakat benimle alakalı hayalleri vardı. Şirketini bırakacağı tek varisi bendim. "Seçme? Ne saçmalıyorsun?" Derin bir nefes aldım ve oturduğum yerde biraz doğruldum. Kendimden emin durmam gerekiyordu ki ciddiyetimi anlasın. "Hollywood'da oyunculuk eğitimi aldım. Buradaki ajansların oyunculuk seçmelerine katılmak istiyorum." Babam kafasını net bir şekilde iki yana salladığında devam ettim. "Senin kızın olduğumu kimse bilmiyor. Kimse yüzümü bile görmedi yani bu şirketteki eski çalışanlar hariç. Torpilsiz çok rahat bir şekilde seçme kazanabilirim ve bunu yapmak istiyorum." Babamın çatılan kaşları bir süreliğine düz bir hal aldı fakat bu çok kısa sürdü. Anlaşılan ikna etmem tahmin ettiğimden daha zor olacaktı. "Piyasayı biliyorsun, her şirket bizim gibi uysal değil. Senin bu sektörün içinde olmanı istemiyorum." Net bir dille konuştuğunda kafamı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. "Biliyorum fakat oyunculuk sektörü müzik sektörü kadar berbat değil. İdare edebilirim baba." Odada bir süre sessizlik oldu. Babamın bu konuda düşündüğünü fikirlerimi önemsediğini biliyordum. Bu yüzden çocuk gibi ısrar etmek yerine düşünmesine izin verecektim. "Şimdilik şirkette çalış, neler öğrendiğini göreyim. Bu konuyu düşünüp araştıracağım." Gülümseyerek yerinden kalkıp boynuna sarıldım ve dudaklarımı yanağına bastırdım. "Seni seviyorum." Elleri saçımı okşarken geniş bir şekilde gülümsedi. "Ben de seni seviyorum." Bir süre sarılmış bir şekilde durduktan sonra eğildiğim için belim ağırdı ve geri çekildim. "Karnın aç mı?" Sorduğu soruya olumsuz şekilde cevap verip kafamı iki yana salladım. Konuşmam gereken başka bir konu daha vardı fakat bunu şu an konuşamayacaktım sanırım. "Çocukları gördün mü? Sürekli seni sorup duruyorlardı yeni numaranı onlara vermemişsin." Bir anda tüm enerjim çekilirken zoraki bir şekilde gülümsedim. Hiçbiri ile kişisel bir problemim yoktu hatta aksine hepsi ile aram çok iyiydi fakat hepsi bana bir korkağı hatırlattığı için hepsi ile iletişimi kesmiştim. Bu dostluğumuza yapılmış bir yanlış olabilirdi fakat ben çok zor zamanlar geçiriyordum. Bunu onlar da biliyorlardı. "Müsait bir zamanda görürüm." Babam konunun üzerinde fazla durmadan ayağa kalktı ve masasına doğru ilerledi. Kilitli çekmeyi açıp iki anahtar çıkardığında merakla ona bakıyordum. Birinin araba anahtarı olduğunu çok net görebiliyordum ve benim olmasını umuyordum. "Bu arabanın." Arabanın anahtarını bana doğru ittikten sonra diğer anahtarı da elinde salladı. "Benimle yaşamanı isterim fakat istemeyeceğini düşündüğümden bu da evinin anahtarı. Yaklaşık iki aydır seni bekliyorlar." Yerimden hızla kalkıp babamın yanına ulaştım ve sıkıca sarıldım. "Teşekkür ederim. " Yanağını öpüp geri çekildim ve genişçe gülümsedim. "Mesele seninle yaşamak istememem değil baba. Tek yaşamaya alıştım ve senin özel bir hayatın var. Sevgililerinle aynı evde bulunmak istemiyorum." Suratımı buruşturarak konuştuğumda genişçe bir kahkaha attı. İkimiz kahkahalar ile gülerken odanın kapısının tıklatıldığını neredeyse duymayacaktık. Babam içeri gelinmesi için komut verdiğinde ondan uzaklaştım ve masanın önündeki koltuklara doğru ilerledim. Şimdilik kimsenin onun, kızı olduğumu bilmesini istemiyordum. En azından bir süre eski çalışanlar dışında bunu bilmeseler iyiydi. "Ha Eun?" Duyduğum tanıdık ses ile arkama dönüp bakmaya cesaret edemedim. Boğazım düğümlenmişti ve ben sanırım hala karşılaşmaya hazır değildim. "Bana da sürpriz oldu, biraz önce geldi." Babam keyifle konuştuğunda hiçbir şeyi bilmemesine lanet ettim. Kızını paramparça ettiğini bilse hala ona böyle iyi davranır mıydı? Zorlanarak da olsa ayağa kalktım ve arkama döndüm. Yüzüne bakmamaya özen gösteriyordum çünkü yüzünü bile görmek istemiyordum. "Hoş geldin Ha Eun." Şaşkınlığı ses tonundan çok net bir şekilde belli olurken sehpanın üzerindeki çantamı elime aldım. "Hoşbuldum." Ona bakmadan konuşup babama döndüm. "Evin konumunu atarsan gidip yerleşmek istiyorum." Babam beni onaylayıp telefonunu çıkardığında derin bir nefes alıp devam ettim. "Akşam müsaitsen yemeğe çıkalım. Tanışmanı istediğim biri var." "Kimmiş o?" Babam, merakla yüzüme baktığında genişçe gülümsedim. "Akşam öğrenirsin. Görüşürüz." El sallayarak odanın çıkışına doğru ilerledim ve Jungkook'un yanından geçerken nefesimi tuttum. Kokusunu falan almak istemiyordum yüzüne bakmak istemediğim gibi. Odadan çıkıp doğruca asansöre bindim ve tek bir tanıdığa bile rastlamamak için dua ettim. Otoparka inip babamın benim için aldığı arabayı öğrenebilmek adına kilit açma tuşuna bastım ve otoparkın en köşesinde farları yanıp sönen kırmızı arabayı gördüğümde koşarak arabaya ilerledim. Önce Andrew'i bıraktığım kafeden almam oradan da yeni evime geçmemiz gerekiyordu. Yeni bir başlangıç yapmıştım ve ona uygun davranmam gerekiyordu. Otoparktan çıkacağım an karşıma dikilen beden ile aniden frene basmak zorunda kaldım. Bu arabadan inip onunla konuşmak istemiyordum ama onun bunu istediği çok netti ve bundan kaçamayacaktım. Bir an önce yüzleşip bu işi halletmem gerekiyordu. Arabadan inip kapıyı sert bir şekilde kapattım ve tam karşısına geçtim. "Bir sorun mu var?" Tek kaşımı kaldırıp ciddi bir ifadeyle ona baktığımda derin bir nefes aldığına şahit oldum. "Ben sadece nasıl olduğunu görmek istedim." Tereddütlü bir şekilde konuştuğunda dik duruşumu hiç bozmadım. "Biraz önce de görmüştün zaten gayet iyiyim." Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını aşağı yukarı salladı. Saçlarını uzatıyordu ve ona yakışmıştı. Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla yıllar geçtikçe daha yakışıklı olmuştu. Ama yıllar geçtiği için bu beni ilgilendiren bir durum değildi. "Sana ulaşmaya çalıştım." Kelimeler birden ağzından döküldüğünde kendi söylediğine kendi de şaşırmış gibi bir ifadesi vardı fakat ben duruşumu hiç bozmadım. "Ulaşmanı gerektirecek bir durum olmadığı için ulaşmanı istemedim. Şimdi müsade edersen erkek arkadaşım beni bekliyor." Yüzünün aldığı şaşkın ifadeyi görmezden gelerek arkama döndüm ve arabanın kapısını açtım. Arabaya bindiğimde hala olduğu yerde durduğu için göz göze gelmek zorunda kalmıştık ve yüzünden geçen ifadenin hayal kırıklığı olmamasını umuyordum. En büyük hayal kırıklığını yaşayan bendim ve yaşatan kendisiydi. Şimdi hiçbir şeye şaşırmaması ve hayal kırıklığına uğramaması gerekiyordu. Bakışlarımı ondan çekmeden kornaya bastığımda irkilerek kendine geldi ve ağır adımlarla kenara çekildi. Gaza yüklenip otoparktan çıkarken arkamda bana hala tuhaf bakışlarla bakan bir adet ilk ve eski  sevgilmi, ilk aşkımı, ilk hayal kırıklığımı bırakmıştım. Tıpkı şu an bıraktığım gibi onu hep ardımda bırakmıştım ve bu değişmeyecekti. Vote  İlk izlenimleri alabilir miyim?

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Zor Ajanlar

read
1K
bc

O KIZA ŞİMDİ BAK

read
4.1K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
8.8K
bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
1.7K
bc

GECE GÜNEŞİ

read
2.2K
bc

KARANLIĞIN GÖLGESİ

read
2.5K
bc

GİZ

read
6.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook