3

557 Words
Kiminin malı, kiminin ise davası... Balkon kapısını kapatmamı söyleyen sesin tokluğu ile sıyrıldım düşüncelerimden. İçeriye soğuk geliyormuş. Eylül ortasında soğuğun nereden geldiğini sorgulamadım zira daha önemli bir işim vardı. Beni çağıran Pakize'nin söyleyecekleri. Bunun muştusunu veren ise tanımadığım kadınlardan biriydi. Peşine düşüp içeri girdim ve geçtim Pakize'nin karşısına. Sözde ağıt yakmaktan koyulaşmış, annemin deyimi ile kararmış sesi ile başladı. "Ben kardeşimi kaybettim," dedi. Öğretmen emeklisi olduğunu hatırladım bir an, ellerine baktım cetvel taşımıyordu. Birazdan ellerimi uzatıp cezama razı gelmemi de istemeyecek demekti bu. Sevindim. "Senin de kardeşin var. Bir sabah ansızın, hiç ummadığın bir anda sana böylesi bir kara haber verseler. Kardeşin öldü, deseler. Ne hissedersin?" Soruyu bana sorduğunun farkında bile değildim. Onun kardeşi ile benim kardeşimin kıyaslaması neden yapılsın diye bir hesaplaşmada zihnim. Cevap vermedim, çok merak ediyorsa sorularının cevaplarını düşünerek kendisi de bulabilir nasılsa diye düşündüm. "Yarından tezi yok gideceksin," dedi, peşi sıra. İstemsizce muhatap aldım onu. "Nereye?" "Nereye dersen?" "Bir yere demem." "Burada kalamazsın. Bu evde, kardeşimin hatıralarında yaşamana izin veremem." "Neden?" "Ne demek neden? Kardeşim öldü diyorum sana!" Öylesine bir feryat ile bağırdı ki, yanındaki genç kız –sanırım kendi kızı- omzunu sıvazlayarak annesini yatıştırmaya çalıştı. Belki de kızı annesinin ne denli bir psikopat olduğunu bildiğinden erken hamle ile bunu sağlamaya çalışmıştı. Pakize özünde abartılı asabiyette bir kadın olabilirdi. Zaten benim bahtıma karşımdaki kadın tam olarak öyle olmalıydı. "Bende üzgünüm," demişim "Böyle olsun istemezdim." Pakize'nin annemle konuşması için gönderdiği komşu kadının sözlerini hatırladım. Söylenenleri, verilen vaatleri. "Allah rahmet eylesin. Ama gidemem." "Ne demek gidemem? Mirasına konmana izin vereceğimi mi sanıyorsun?" Jeton  benim köşeli makineden nihayet düştü. Ölülerin arkasından eğer varsa malları, ilk sırada düşünülen olur. Sonrası mühim değil bir ara düşünebiliriz. Malı yoksa mı? Onların  arkasından düşünmeye değmez. Allah rahmet eylesin sözü kafi. Geride kalanları varsa mı? Kapı eşiğinden içeri girmeye de lüzum yok. Neme lazım üstümüze falan kalır. İnsan yükü ağırdır efendim, çekmek zordur. "Pakize Abla, biliyorsun ya benim okulum var." "Bana ne!" bu konuda net! Aksi için ikna etme fikrinden o anda vazgeçtim ben de, kalktım ayağa. Karşımdaki kadının istekleri ve düşündükleri aslında çok netti. Ne kadar ben ona acındırmaya çalışsam da kendimi, kaçın kurası bir kadına mirasla işim olmayacağını anlatmak imkansızdı. Kalktım ben de ayağa, "Siz bu gece biraz üzüntünüzle harmanlanın. Yarın olunca tekrar konuşuruz," deyip yatak odasına yöneldim. Ardımdan koyulaşmış ama bir türlü kısılmamış sesi ile bağırdı. Karşısına geçmeli, sözünü dinlemeliydim. Odaya girdim, kapıyı çabucak kapatıp bir de kilidi çevirdim. Birazdan kapıya vurmaya başladı Pakize, hakaretler etti, beni fırsatçılıkla... Aslında çok daha ağırları ile suçladı. Bir ara kardeşini benim öldürdüğümü, çıkıp gitmezsem polise gidip bunu böyle anlatacağını bile söyledi. Yatağın ucuna oturdum, nedense Pakize'nin lafları karıştı gitti zihnimde. Bir türlü yeteri kadar önemseyemedim tehditlerini. Başıma fena şeyler gelecekmiş gibi düşündürmedi bana içinde bulunduğum hal. Bir ses karıştı Pakize'nin tehditlerinin arasına ve Pakize'yi de bağırışlarını da aldı götürdü benden. "Gel teyze, sakin ol! Gel böyle olmaz!" *** Oturduğum yatağın tam kıyısına uzandım, yanıma uzanacak birileri varsa ona benden daha çok yer kalsın fedakarlığı yaparcasına. Düştüm düşeceğim... Kadife yatak örtüsüne bastırdım yanağımı, sanırsın dişim öylesi ağrıyor da bastırıyorum ağrısını. Teyzesini çağıran o aynı sesten, içeride bir yerlerde konuşmalar sürdü. Hep aynı tını, ne yükseldi konuştuğu perdeden, ne düştü. Cenaze kalabalığının arasından koşarak gelip ona sarılan kızı hatırladım. Sarı saçlarını at kuyruğu yapmış, upuzun boyu vardı. Merak ettim, birbirlerine sarılırken kokladılar mı acaba birbirlerini? Malum Halil Efe'nin kokulara hep bir zaafı vardır.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD