3.Bölüm

1335 Words
Kalp atışlarımın gittikçe artmaya başladığını hissediyor gibiydim. Yüzüm Poyraz abinin boynuna değiyordu. Onun yüzüde benim boynuma değiyordu. Birbirimizin nefeslerini dinliyorduk. Burnuma Hafif tarçın kokusu geliyordu. Tarçın kokusuna bayılırdım. Bu kokunun kaynağı Poyraz abiydi. Burnumu biraz daha boynuna sokup için için kokuyu çekmek istiyordum ama bu çok yanlıştı. Kafamı yavaşça boynundan çektim yüzüne bakmaya başladım. Gözleri şaşkın bir ifadeyle gözlerime bakıyordu. Göğsü hızla inip kalkıyordu.  Hızlıca üstünden kalktığımda yavaş yavaş oda yerden doğrulmaya başladı.  "Po- Poyraz abi özür dilerim. Ben yemeğini getirmiştim. İstemişti annen. Yani annen istemişti buraya getirmemi. Bende çıkıyordum. Sen de bi anda kapıyı açınca.." kendimi nasıl ifade ediyordum bilmiyordum Hızla nefes alıp veriyordum. Afallamıştım.  "Cennet anlıyorum seni. Telaş yapmana gerek yok." dedi. Sesi pürüzlü çıkıyor gibiydi. Kendini kastığını bedeninden anlıyordum. Belki de yanlış anlaşılmaktan korkuyordu. "Ben yanlış anlaşılma olmasın diye dedim." dediğimde ne saçmaladığıma anlam veremiyordum. Söylediğim cümlelerin mantıksızlığı beni utandırıyordu. Gözlerine dikkatli bir şekilde bakamıyordum. Gözlerimi ondan kaçırıyordum. "Cennet ben yanlış anlamadım sende anlama." sesi kısık çıkıyordu. Beni mahcup hissettirmemek ister gibi konuşuyordu. "Ozaman şey... sen ye yemeğini ben çıkayım olur mu ?" dedim yumuşak bir ses tonuyla. Poyraz abi gece karası gözleriyle bana bakıyordu. Dudakları büküldü. Gülümsemeye başladı. Gülerken gözleri kısılıyordu. Gözlerinin yanları kırışıyordu. Yanaklarında oluşan gamzelerde kendini ele veriyordu. Derin bir nefes aldım en içime. "Olur tabi. Hadi sen git. Şimdi annemler bu kız nerde kaldı demesinler." dedi.  "Tamam çıktım ben." nefesimi tutarak odadan çıktım ve çıktığım gibi derin derin nefes almaya başladım. Aşağıya inmeden saçımı başımı düzelttim ve annemlerin yanına mutfağa gittim. Annemin sesiyle ona döndüm. "Güzel kızım geldin mi?" dediğinde durgun bir şekilde ona baktım. Yok anne hala yukardayım.  "Geldim anne. Poyraz abi banyodaymış zaten ben tepsiyi bıraktım direk indim." dedim. Ayşe teyze bana gülümseyerek baktı. Tabi yukarda olanları bir bilse hala böyle güler miydi bilmiyordum. Annemler hala sarma sarıyordu. Az kalmıştı. Az kaldığından ben masaya oturdum. Kendimi yorgun hissediyordum. Hala dün olanları atlatabilmiş değildim. Poyraz abiyi mutfak kapısının önünde gördüğümde derin bir nefes alarak önüme döndüm. "Annem ben tepsiyi bırakmaya geldim." dediğinde Ayşe teyze gülümseyerek cevap verdi. "Oğlum babanın yanına mı dönüyorsun." "Evet anne Derini almak için çıkmıştım. Şimdi babama yardıma gideceğim."  Poyraz abinin cevabından sonra Ayşe teyze başını salladı. "Oğlum yarın akşam Gülcenin abisinin düğünü var biliyorsun. Gelmemezlik etme bak."  Gülce benim çocukluk arkadaşımdı. Bu mahalledeki tek gerçek dostumdu. Ne zaman başım sıkışsa , kalbim acısa , kendimi yalnız hissetsem benim yanımda olurdu. Abisi evleniyordu.  Abisi diyorduk ama kuzeni oluyordu. Onlarla büyüdüğü için Gülce abisi gibi görüyordu biz de öyle. "Oğuzun nikah şahidiyim anne." dediğinde kıkırdadım.   Gece karasını gözlerini bana değdirip kapıdan çıktı. Tuttuğum nefesimi yavaşça geri verdim. Hala yukarda olanlar aklımdan çıkmıyordu. Yukarda olanlar yanlıştı. Yanlışlıkla olsa da yanlıştı.  ? Sarma sarmayı bitirmiş sonunda annem ile eve geldik. Masayı kurup babam ve abimi beklemeye başladık. Kapı çaldığında kalkıp kapıya gittim ve açtım.  Gelenler babam ve odun abimdi.  Abim gelip yavaşça yanağımdan suluca öpüp içeri geçti. Suluca öpülmekten nefret ederdim. Bunu bilir beni sinir etmek için yapardı. "Ya abi yapma diyorum sana değil mi ? Yapma!" diye sızlandım. Abim kahkaha atmaya başladı. "Kızım sende alık alık bakıyorsun. Az kendini kolla." dediğinde yüzümü buruşturdum. Masaya oturduk ve yemeklerimizi yemeye başladık. Annem "Yarın bakkalı erken kapat Ahmet. Oğuzların düğünü var." dedi. "Biliyorum Hanım." dedi babam. "Bizim Oğuz da evleniyor vay be. Birer birer eksiliyorlar masadan." Abimin sözleriyle gülmeye başladım. "Evde kalıyorum demiyor da." dedim keyifli bir şekilde. Abim çapkın bakışı atarak dudak ucuyla gülümsedi. "Kızım benim isteyenim çok. Ben istemiyorum." dedi. Abimin sözleriyle daha da çok gülmeye başladım. "Ya seni kim niye istesin? Başına dert mi alsın alan. Hele şu tipe kim bakar." dedim gülerken. Aslında abim oldukça yakışıklı bir adamdı. Hafif kumral saçları , mavi gözleri , kalkık bir burnu ve etine dolgun dudakları vardı. Ama onu sinir etmek oldukça eğlenceliydi. "Sana bakana bakıcaz. Hangi bahtsız alacak bakalım seni."  gözlerimi devirdim ve onunla konuşmama kararı aldım. ? Odama geçmiş , geceliklerimi giymiş yatağıma uzanmıştım. Elimde telefonum sosyal medya keşfi yapıyordum. Ellerim istemsizce arama motoruna girdi ve yine istemsizce Poyraz Varlı yazmaya başladı. Poyraz abinin sosyal medyasına keşif başlatmıştım. Genel resimleri spor giyim kıyafetleriyleydi. Spor giyinmeyi çok seviyordu. Takipçisi gereğinden çok , ettikleri azdı.  Onunla takipleşiyorduk ama onu bu kadar stalklama gereği hiçbir zaman duymamıştım. "Ya kim niye bu kadar takip ediyor ki ?  kendi kendime konuşmaya başladım. "Bak yorumlara bak. Azmış kızlar korosu resmen. Yiaa nasıl titlisin. Yaaa diştim sinaaa." içten içe kendimi kötü hissettim. Onu böyle incelemem hiç hoş bir davranış değildi. Kendime engel olmalı ve saçmalamamalıydım. ? Sabah uyandığımda üstümü giyinmiş ve kahvaltıya inmiştim. Kahvaltımızı bir güzel etmiş şimdide düğün için hazırlık etmeye başlamıştık.  Gülceye yardım için düğün yerine gittim. Düğün mahallede sokakta olucaktı. Hava soğuk olsa da mahalle düğünleri bir o kadar sıcak olurdu. Gülceyi gördüğümde koşarak bana sarıldı. "İyi ki geldin Cennet. Masa ve sandalyeleri giydiriyordum bende. Hayır anlamıyorum ki keşke kendileri giyinseler." dediğinde ona güldüm. Gülcenin kumral sırtına uzanan saçları vardı. Gözleri ela rengindeydi ve iriydi. Burnu küçüktü. Yanaklarında çiller vardı ve bu çiller ona çok yakışıyordu. Dudakları oldukça dolgun duruyordu. Zayıfça ve kısa boyluca bir kızdı. Oldukça tatlı bir görünüşü vardı. "Ya Gülce saçmalama istersen. Gel birlikte giydirelim. Çabucak bitiririz."  Birlikte kıkırdayarak güldük ve işimize koyulduk. Üç dört saat düğün yeri hazırlıkları ile uğraştık. Gülce ile şakalaşarak yapmak beni yeterince yormuştu. Şimdi gidip hazırlanmam gerekiyordu. Gülce ile vedalaştıktan sonra eve gittim ve önce bir duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra odama geçip saçlarımı kurutmaya başladım. Siyah Saçlarımı kuruttuktan sonra düzletirmiş sonra uçlarından maşa ile geçmiştim. Dolabıma geçip ne giysem diye düşünürken beyaz kısa bir elbise gördüm ve onu giyindim. Ayaklarıma da siyah bir topuklu ayakkabı giydikten sonra hazırlanmış oldum. Daha sonra makyaj aynamın önüne geçip kendimi biraz inceledim. Siyah uzun saçlarım maşalı hali ile oldukça güzel gözüküyordu. Esmer cildim kuru duruyordu. Yüzümü nemlendirmek için bir krem sürdüm. Siyah gözlerim gecenin karanlığında kalmış gibiydi. Hokka burnum yüzümde güzel duruyordu. Alt dudağım kalın üst dudağım biraz daha ince olan dudağım yüzümle oldukça uyumluydu. Pürüzsüz bir yüzüm vardı. Kirpiklerim sık ve uzundu. Kaşlarım biçimliydi. Yüzümü seviyordum.  Bedenime baktım biraz , zayıf bir kızdım. Yemek yemeyi çok sevsem bile dikkat ettiğimden kilo almıyordum. Boyum 1.65 boylarında ortalama bir boydu. Kendimi incelemem bittiğinde gülümseyerek makyajımı yaptım. Siyah gözlerime siyah , beyaz gölgelendirme yaparak bir far sürdüm. Fondöten kullanmayı sevmezdim. Uzun kirpiklerime rimel ile renk verdim. Son olarak da kırmızı bir ruj ile makyajımı tamamladım. Aşağıya annemlerin yanına geldikten sonra onlarında hazırlanmış beni beklediğini görmüştüm.  "Kızım üstüne birşey mi alsan ? Üşürsün."  Babam da bana aynısını der gibi baktığında gülümsedim. Annemi cevapladım. "Yok annecim üşümem hadi gidelim. Abim nerede ?" diye sordum. "Abin önden gitti kızım hadi çıkalım bizde." dediğinde onu onayladım. Annem ve babamla evden çıkmış düğün yerine gelmiştik. Şuan bir masada oturmuştum.  Gülceyi gördüğümde yanına gittim.  "Ohaaa! Kızım sen afet olmuşsun." kıkırdadım.  "Sen ne kadar güzel olduğunun farkında değilsin." Gülce kırmızı bir elbise giymişti. Kolları balon gibiydi. Elbisenin boyu diz kapağının üstündeydi. Dekolte kısmı dantel güpürüyle süslenmişti. Etek kısmı boldu. Kumral saçlarını maşalamış , hafif makyaj yaparak çillerini göz önüne sermişti. İri ela gözleri daha göz alıcı duruyordu. Etrafında döndü ve bana çapkınca baktı. "Kızım alış bunlara , senin kardeşin bir afet." dediğinde şımarık hallerine güldüm ve gelen davetlilere bakmaya başladım.  "Yengenle anlaşabiliyorsun değil mi Gülce?" diye ona bir soru yönelttim. Gülce karşıya bakarak bana cevap veriyordu.  "Evet. Oldukça iyi bir kız Mine. İyi anlaşıyoruz. Hem ben görümceyim kız çektirsem gıkı çıkamaz."  Koluna hafifçe vurup "Ya sen delisin! hem sen nereye bakıyorsun öyle." dedim. Gözlerini bana çevirip panikle "Kimseye." dedi. Ona inanmayarak karşıma baktım ve karşımda Abim ve Poyraz abiyi gördüm. "Ne yani sen Poyraz abiden mi ?" dediğimde lafımı bölüp "Ya saçmalama kızım!" diye sertçe konuştu. Sinsice ona döndüm ve "Yani abime he?" Gülce başını yere eğerek bana cevap verdi. Utandığını çok belli ediyordu. "Ya sonra konuşalım lütfen." dedi. Onu daha fazla utandırmak istemedim ve konuyu kapattım. Karşıya tekrar değdi gözlerim. Poyraz abinin gece karası gözleri siyah gözlerime öylece bakıyordu. O gözlerini çekmiyordu. Benden ondan çekmiyordum.  Siyah bir takım elbise giymişti. Saçlarını dağınık bırakmıştı. Hafif kirli sakalı yüzünde çok güzel gözüküyordu.  Sessizce birşey demişti. Dudakları oynamıştı ama ben o söylediklerinden birşey anlamamıştım.  Gözlerimiz hala birbirindeydi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD