Esra
Mustafa’ nın ölmesi hepimizi çok üzmüştü. İki gün önce bana aşkını itiraf eden çocuğun ölmesi kendimi kötü hissettirdi. Onu reddedince çok üzülmüştü. Bunları düşünerek kendimi üzmek istemiyordum.
Sadece şaşırdığım tek şey kendi halinde olan bir çocuk nasıl vurularak öldürüldü. Bu sadece beni değil sınıftaki herkesi şaşkına çevirdi.
Ece yle beraber bana geçtik. Dün gece olanları ona da anlatmıştım. Ece normal de çok konuşan birisi olmasına rağmen bu olay da sessiz kalmıştı.
Eve geçince ablamın masanın üzerine para bıraktığını gördüm. Benim çalışmama izin vermiyordu. Oysa ona destek olmak istiyordum.
Annem neredeyse üç gündür yoktu. Bu kadar uzun gelmemesine şaşırdım. Başına bir şey olmasından korkuyordum. Ne kadar bize karşı sorumsuz olsa da o benim annemdi başına bir şey gelse çok üzülürdüm.
“ Ne düşünüyorsun?” Ece’ nin sesiyle ona baktım. Hiç dermiş gibi kafamı salladım.
Neşeli tutmaya çalıştığım sesimle “ hadi yemek yapalım ama evde bir şey kalmamış gibi önce market alışverişi yapalım ” dedim. Beni onaylayınca masanın üzerindeki parayı alıp evden çıktık.
İçimde kötü his bir türlü beni bırakmıyordu. Sanki izleniyormuş gibi hissediyordum. Benim bu hâlim Ece’ bin dikkatini çekmiş olmalı ki kolumdan tutup beni durdurdu.
“ Sen iyi misin Esra? Yüzün solmuş baya.” bakışları yüzümde geziniyordu.
Yalan söylemek istemedim.
“ Bilmiyorum, iyi hissetmiyorum. ” Ellerini tutup “ ne yapmalıyım Ece, bu olanlar çok fazla ” dememle bana sarıldı.
“ Geçecek bu günler, bak ben yanındayım. Berk var ablan var biz senin yanındayız. Hem akşam yaşananlar korkucak bir şey değilmiş. Lütfen kafana bu kadar takma. Ben her zaman senin yanındayım.”
Onun bu şekilde konuşması bana güç vermişti. Bende ona sarılıp “ teşekkür ederim Ece’m iyi ki varsın.” dedim.
Marketten aldıklarımızla eve geldik. Koltukta oturan ablamı gördüğümde bu kadar erken gelmesi beni şaşırtmıştı.
Ablam ağlıyordu. Hızlıca yanına gittim.
“ Ne oldu abla sana böyle? Neden ağlıyorsun?”
Bakışları beni buldu kafasını olumsuz anlamda sallayıp daha çok ağlamaya başladı.
Titrek sesiyle “ ayrıldık...” hıçkırmasıyla konuşamadı. Ama dün çiçek göndermişti.
“ Ama, dün çiçek göndermişti sana. ” Benim konuşmamla daha çok ağlamaya başladı. Destek olmak için sarıldım.
“ Bilmiyorum, beni istemediğini söyledi.” Bu çok anlamsız ve saçmaydı. Ablamı hiç kimse üzemezdi.
“ Ablam, senden sebepsiz yere neden ayrılsın. O seni sevdiğini söylemiştin.”
Sarılmaya son verip karşıma geçti.
“ Bilmiyorum!! Yalnız bırakın beni daha fazla konuşmak istemiyorum.” diyerek odasına gitti.
Ablamın bu hâli beni çok üzmüştü.
Ece “ neyi var ablanın? ”
“ Sevgilisinden ayrılmış.” dedim.“ Sevgilisi kim? ”
“ Ben pek bilmiyorum. Ama ismi Kağan Ali Çakır ”
“ Ne! Şimdi bildiğimiz Kağan Ali Çakır la sevgili miydi ablan?” Ece ye anlamsızca baktım.
“ Bildiğimiz Kağan Ali Çakır kim?”
Yanıma gelip eliyle alnıma vurdu.
“ Kızım derslerden gözünü alamazsan işte böyle olaylara uzak kalırsın. Okuldaki o grubu yöneten o ve buranın en büyük mafyası.” Ece nin söyledikleriyle şaşkınca ona baktım.
“ Ama bu nasıl olur? Ablamın mafyayla ne işi olabilir?”
“ Ablan onun yanında çalışıyormuş işte kızım. Bunlar galiba sevgili oldular. Ama Kağan Ali ye pek iyi demezler. ”
“ Neden ki?”
“ Duyduğum kadarıyla hayatına giren kadınları çöp gibi atarmış. Anlayacağın eğlence amaçlı hayatına alıyormuş.” Ece'nin dedikleri sinirlenmeme sebep oldu. Ablamı kimse çöp gibi atamaz.
Aniden aldığım kararla Ece ye döndüm.
“ Ece benim Kağan Ali denen adamla konuşmam lazım. Ablam bu şekilde hasta olur. Ablama bir daha denesin.”
Benim konuşmamla Ece kaşlarını çattı.
“ Salak mısın kızım sen? Ablanın aşk hayatına neden karışıyorsun. Hem sevgili olduğu adam pek tekin biri değil. Ayrılmaları iyi bile oldu.” Ece konuştukça daha çok sinirleniyorum.
“ Anlamıyorsun Ece. Ben ablamı bu şekilde görmeye dayanamam.”
“ Yine de karışmanı istemem Esra.” Ece ye olmuşuz bakış atıp sustum.
Aklıma koyduğum her şeyi yapardım. Söz konusu ablamsa eğer hiç bir güç beni bu kararımdan vazgeçiremez.
Ece nin gitmesiyle mutfağı toplayıp odama geçtim. Ablam bu süre zarfında hiç odasından çıkmamıştı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Demek ki çok seviyordu.
Aklıma koyduğum şeyi yapacaktım. Yarın onun yanına gidip konuşacaktım. Ablamın daha fazla üzülmesine dayanamazdım.
Hiç bir şey istediğim gibi olmuyordu. Annem 4 gündür yoktu. Başına bir şey gelmesinden korkuyordum. Yarın oradan karakola gidecektim.
Annem bizi ne kadar sevmese de yanımızdan ayrılmazdı.
---
Gördüğüm rüyanın etkisiyle nefes nefes yerimden kalktım. Tam iki senedir o adamı görüyordum. Kim olduğunu tanımadığım adamla rüyalarım da sevişiyordum. Hem de daha fazlasını yapıyorduk.
Her gün görmesem de hafta da iki ya da üç defa görüyordum. Hem de normal bir şekil de değil. Çok farklıydı.
Rüyam da tezgahın üzerinde seviştiğimizi hatırlayınca utançla elimle yüzümü kapattım. Yanımda biri olsun ya da olmasın uyandığımda elimle yüzümü kapatırım.
Bu rüyamı ablam dışında kimse bilmiyordu. O da bir gün rüyamda inleyerek konuşmamı duymuş. Gerçekten de bu çok utanç vericiydi.
Daha doğrusu rüyamda seviştiğim adamı tanımıyordum.
Ablam bana bunun bir işaret olduğunu söylemişti. Neyin işareti olabilir ki?
Bunları düşünmek istemediğim için hazırlanmaya başladım.
Herkes gibi normal yüz hattım. Kahverengi gözlerim hafif çillerim yüzümde en çok hoşuma giden yer burnumdu tam istediğim gibi. Ne kadar kendimi beğensem de bir özgüven eksikliği vardı. Bir türlü atlatamıyordum.
Normal de her zaman topladığım saçlarımı bugün saldım. Böyle daha güzel olmuştu. Annemin bana aldığı ruju görünce sürüp sürmemek konusunda kararsız kalmıştım.
Annemin kız gibi ol artık dediği vişne çürüğü rengindeki ruj çok güzeldi. Evde bir kaç defa denemiştim ama dışarı da hiç sürmedim.
Bugün kendimden ödün verip ruju sürdüm. Gerçekten de çok güzel olmuştu. Annemin dediği kadar vardı. Annem, ablam la anlaşamazdı. Ne kadar bize sahip çıkmasa da arada yanıma gelip halimi sorar, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını da sorardı.
Hazırdım. Ablam hâlâ odasından çıkmamıştı. Ne kadar yanına gitmek istesem de istemediğini, yalnız kalmak istediğini söylemişti.
Bugün bu kararımdan artık oldukça emindim. Ablamın üzülmesine, bu şekil de olmasına katlanamazdım. He ilişki de bir sorun olurdu. Sorunlar çözülmeden ilişki olmazdı.
Okula gelmiştim. Her zamanki grubu görünce onların bakışlarının bende olduğunu fark ettim. Normal da bana bakmazlardı.
Ne kadar onlardan korksam da oradaki gruptaki Mert’ten hoslanıyordum. Onun da bana karşı hisleri olduğunu düşünüyordum. Çünkü sürekli ona baktığım zaman bakışları bendeydi. Çok derin ve anlamlı bakıyordu. Ayrıcı konuşma çabası benimle ilgilenmesi hoşuma gidiyordu.
Onların yanından geçerken Mert beni gördü. Oturduğu yerden kalkıp bana gelmeye başladı. Güler yüzüyle çok sempatikti. Bakışlarında saf sevgi ben buradayım diyordu.
Ben ona aşık ya da onu seviyorum diyemem ama hoşlanıyordum. Bana davranışı, bakışları, hareketleri hoşuma gidiyordu.
Aslında sert mizacı vardı. Kimseye bana baktığı gibi bakmıyordu. Ya da benimle ilgilendiği gibi kimseyle ilgilenmiyordu.
Yanıma gelip bir kaç adım uzağım da durdu.
Gülümseyerek “ selam” dedi.
Onun gibi bende gülümseyip “ Selam” dedim.
Beraber okula içine yürümeye başladık
“ Nasılsın?” dedi.
“ İyiyim sen nasılsın?”
“ Seni gördüm, daha iyi oldum Esra.” diyerek gülümsedi. Benden baya boyluydu. Ona bakmak için kafamı kaldırdım.
Önüme geçip beni durdurdu.
“ Akşam musaitsen yemeğe gidelim mi?” heyecanlı sorusu gülümsememe sebep oldu. Tam evet diyecekken akşama Kağan Ali denen adamın yanına gideceğim aklıma geldi.
Onu üzmemek için “ bu akşam müsait değilim ama yarın akşam olabilir” dedim.
“ Hiç sorun değil. Yarın yedi de seni almaya gelirim.”
“ Tamam , olur.”
Nihayet son derste bitti. Ece kalkınca bende yanından kalkıp dışarıya çıktık.
“ Bugün ne yapacaksın?” Ece' nin sorusuyla “ evdeyim ablam işe gitmedi. Onun yanında olucam.” dedim.
“ Bende geleyim o zaman destek olurum.” Kafamı hemen hayır anlamında salladım.
“ Beni bile istemiyorum yanında. Yalnız kalmak istiyormuş. Ben zorla da olsa yanında olmayı planlıyorum.”
“ Pekâlâ o zaman. Ama haber et olur mu?” Olur anlamında kafamı salladım.
Ece yle yollarımız ayrılınca o adamın şirketine gittim.
Ablamdan öğrendiğim bilgiye göre bu saatler de şirkette olurmuş.
Kocaman şirketin adımlamaya başladım. Güler yüzlü bir kız yanımda durdu.
“ Kime bakmıştınız?”
“ Ben Kağan Ali Çakır’ a bakmıştım.” Söylediğim isimle kız şaşkınca bana baktı. Daha sonra üzerimi süzdü. En sonunda bakışları beni buldu. Anlamsız bakışlarıyla bana bakınca yerimde gerginlikle kıpırdadım.
“ Neyi oluyorsunuz? Ya da randevunuz var mı?”
“ Randevu olmadan giremiyor muyuz?”
“ Hayır randevusuz maalesef alamıyoruz. Ama isterseniz asistanı ile iletişime geçebilirim.”
Gülümseyerek “ teşekkür ederim. Tabi konuşursanız sevinirim. ”
Masasının yanına gidip iş telefonuyla kağan Ali Çakır ’ ın asistanını aradı.
Bir süre konuştuktan sonra bana dönüp “ isminizi soruyor?” Beni alamayacaklarını bildiğim için ablamın adını verdim.
“ Cansu Yılmaz.” Diğer tarafa adımı söyleyince “ tamamdır ” diyerek benim yanıma geldi.
“ Cansu hanım Kağan Ali Bey sizi bekliyor odasında.”
Ablamın ismi sayesinde onunla konuşabilecektim.
Kıza gülümseyip teşekkür ederek, yanıma yönlendirdiği kişiyle odasının olduğu kata gitmek için asansöre bindik.
Odasının bulunduğu kat tamamen siyah ve akrep döşemesi vardı. Tamamen aklımı alan bu kat beni korkutmuştu.
Gelmeden önce Kağan Ali Çakır hakkında araştırma yapmıştım. Hiç iyi birisi olmadığı yönde bir şey yazmıyordu. Ama tehlikeli sırları olduğu ve tehlikeli biri olduğu hakkında yazılar vardı.
Yanımda duran adam “ Kağan Ali Bey in odası" diyerek benim konuşmama fırsat vermeden yanımdan ayrıldı.
Heyecanla ellerimi pantolonuma sildim. Heyecandan ellerim terlemişti.
Odanın kapısını çaldım.
“ Gel!!” gür ve kalın sesiyle korkmamı sağladı. Korkmanın anlamı yoktu. Buraya ablam için gelmiştim.
Kapıyı açıp odaya adımladım. Odanın içi tamamen akrep döşemesiyle süslenmişti. Ürpertici oda, korkmamı sağladı.
Arkası dönük adamın gergin sırtıyla bakıştım. Elinde tuttuğu içecekle önüne dönmemişti.
Yüzünü merak ettiğim adam elinde tuttuğu içkiyi sert bir şekil de masaya bıraktı.
“ Ben sana bitti dememiş miydim? Ne işin var hâlâ burada!!” Sert sesi beni yerimden titretti.
Titrek nefes alınca “ ben ablam değilim, kardesiyim.” titrek sesimle konuşmayı başarmıştım.
Benim konuşmamla aniden önüne döndü.
Bu, bu adam rüyamdaki adamdı.
Rüyalarıma girip benimle sevişen adam ablamın sevgilisiydi.