Annem ölmüş...
Ablamın söyledikleri beynimin içinde dönüp duruyordu.
Ayakta kalamayıp yere düştüm.
Ablama sarılan kağan abi benim düştüğümü görünce ablamı bırakıp yanıma geldi.
Eliyle yüzümü tutup “ iyi misin güzelim ” dedi. Ağlayarak “ değilim hiç iyi değilim.”
Bana sarıldı.
Yuva gibi demiştim ya hani. Gerçekten de öyle. Ona sarılınca yuva gibi hissetmiştim.
“ İyi olacaksın, geçecek” dedi.
Sessiz kaldım. Kollarında ağladım. Ben ablamın sevgilisine sığındım.
Bakışlarım ablamı bulunca bana öfkeyle bakıyordu. Ona anlamsızca baktım.
Kağan abiyle sarılı olduğumu görüp yanlış anlayacağını düşündüğüm için Kağan abiden ayrıldım.
Ayağa kalktım. Ablamın karşısında durup ona sarıldım. Ona sımsıkı sarılıp ağlarken o sadece tek elini sırtıma koymakla yetinmişti.
“ Abla nasıl oldu?” Sorumla elini sırtımdan çekip bana baktı.
“ Yolun kenarında ölüsü bulunmuş.”
Bu nasıl olabilirdi. Annem ne kadar başka adamlarla yatsa da kendi korurdu.
Kağan abi ablama bakarak “ nasıl ölmüş?” diye sordu.
“ Vurularak.” ablamın söylediği şeyle kanım dondu. Annemi kim vurmuş olabilirdi.
Ablam Kağan abinin elini tutup “ Kağan bize yardım eder misin? Annemin kimi öldürdüğünü öğrenmek istiyorum.” dediğinde bende başımı salladım.
Annem bizi sevmese de sahip çıkmasa da ben seviyordum. Ölümüyle dengem alt üst olmuştu. Canım yanıyordu. Kalbime birisi bir şey saplıyor gibi hissediyordum.
Kağan abinin sesiyle ona baktım. Onun da bakışları bendeydi.
“ Size yardım etmem için bir sebep söyle Cansu?” Bu cevabı beklemiyordum. Sonuçta şuan da olmasa ablamın sevgilisiydi. Onun bu şekil de cevap vermesini ablam da beklemiyor olmalı ki şaşkın ve kaşlarını çatmış bir halde Kağan abiye bakıyordu.
“ Kağan sen ne diyorsun böyle. Sen beni seviyordun. Yardım etmeyecek misin?”
“ Seni, sevdiğimi sana söyledim mi ben Cansu?” Kağan abi ablamı sevmiyordu. Peki o gülleri neden göndermişti.
Ablam Kağan abinin yakasını tutup “ neden sevgili oldun benimle o zaman? Peki o güller, neden bana gönderdin? Kağan ben sana aşığım. Bana kızgınsın o yüzden böyle konuşuyorsun.” dedi.
Kağan abi ablamın elini tutup yakasından çekti. Ablama bir böcekmiş gibi bakıyordu. Ablamdan bir kaç adım uzaklaştı.
“ Sana kızgın değilim. Seni istemiyorum Cansu. ” dediği zaman ablam yere çöktü. Hıçkırarak ağlamaya başladı. Onu bu şekilde görmeye dayanamazdım. Kağan abinin karşısına geçtim. Yine bana bakıyordu.
“ Git buradan, senin yardımını istemiyoruz. Ablamı daha fazla üzmene dayanamam. ” ben konuştukça bakışları karardı. Sert bakışlarıyla beni eziyordu.
Hiç bir şey demedi. Son kez bana bakıp arkasını dönüp gitti. Ablam daha çok bağırarak ağlamaya başladı. Ablam Kağan abiye takıntılı derece de aşıktı. Şuan ki davranışları normal değildi.
Yanına çömelip sarıldım.
“ Beni sevmiyormuş. Kağan beni sevmiyormuş. Esra Kağan beni nasıl sevemez.” dediği zaman konuşamadım. Bazen istediğimiz kişi bizi sevmiyor olabilirdi.
Ama bunu bir şekilde kabullenmeliydik. Ablam kabul etmek istemiyordu. Seven insan sevdiğinin yanında olurdu. Hem de böyle bir kötü durumdayken. Ablama daha sıkı sarılıp “ geçecek ” dedim. Benim kollarımı kendinden çekip “ geçmeyecek ” diyerek eve girdi.
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp ağlamaya başladım. Annemi kaybetmiş olmanın acısı bir yandan ablamın bu şekilde üzgün ve bitmiş halde olması çok kötü etkilemişti.
---2 ay sonra-----
Annemin ölümünden iki ay geçmişti. O zamanlar da bana destek olan Ece ve Berk sayesinde şuan bu şekilde iyiydim. Ablam mı? Ablam bitmiş bir şekilde her gün Kağan Ali Çakır'ı sayıklıyordu. Beni bile gözü görmüyor hayattan bağını kesmiş bir halde odasından çıkmıyordu. Ne kadar destek olmaya çalışsam da beni istemiyordu yanında.
Ben de bu süreçte kendime iş bulmuştum. Ablam artık çalışmıyordu. Evimizin sahibi evden çıkmamızı istemişti. Her şey üst üste gelmişti. İş bulmuş olsam da evin kirasını zor ödüyordu. En son eve ne zaman market alışverişi görüldü, hatırlamıyordum.
Garson olarak başladığım işe part time olarak gittiğim için maaşım düşüktü. Bugün okulun son günü olması bir nevi beni mutlu etmişti. Bir zamanlar okul bitmesii istemeyen ben, okul bitse de çalışıp eve yiyecek alayım derdindeydim.
Kapının çalmasıyla, odamadan çıktım. Ablamın odasından çıkmayacağını bildiğim için kapıya adımladım.
Kapıyı açınca karşımda güler yüzüyle beni karşılayan en yakın arkadaşım Ece yi gördüm. Ben de aynı şekilde ona gülümsedim. Bana sarılıp içeri girdi.
“ Hazır değil misin daha sen ya.” dediği zaman hazır olduğumu söyleyecekken benim konuşmama izin vermeden kendisi konuştu.
“ Sakın bana, bu şekilde geleceğini söyleme.”
Üzerim de pantolon ve tişört vardı. Ece ise benim tam tersim olmuştu. Üzerinde siyah deri etek üstüne ise beyaz crop giymişti. Saçlarını salmış, yüzünde abartılı makyaj, incili küpeleriyle abartılı şekilde karşımda duruyordu.
“ Düğüne gitmiyorsun Ece, karne alacağız.” dedim.
“ Unuttun mu? Bugün karneden sonra okul da parti düzenlenecek.” Unutmuştum, unutmamış olsam bile gitmeyecektim. Bugün ise gidecektim. Maaşımı alıp eve yiyecek almam gerekiyordu.
“ Gelemem ben Ece, işten kalamam patronum izin vermez.” dediğim zaman üzgünce bana baktı.
“ Amaa ya, izin alamaz mısın? Ben orada sensiz ne yapayım.”
“ Sevgilin Poyraz’ ı unutuyorsun.”
“ Off Esra, Poyraz la aramız yok. Tartıştık biraz, onunla konuşmak istemiyorum.” dediğinde çok kötü arkadaş olduğumu düşündüm. O benim her zaman zor günlerim de yanımda olurken ben onun yanında olamıyordum.
“ Bunu bana neden söylemedin?”
“ Söyleyecek kadar önemli değildi bitanem.”
Olumsuz anlamda kafamı salladım. “ Yine de söylemeni beklerdim. Sonuçta sen Poyraz’ ı çok seviyorsun, onunla tartışınca çok üzülüyorsun.”
“ Bu sefer üzülmedim, kızdım. Ona çok kızgınım Esra, bana yalan söyledi.”
“ Ne yalanı?”
“ O gruptan biri ya o da o gruptaki tek kız da Aslı, bu bana işi olduğunu söylemişti. Ama beyfendi bar köşelerin de Aslı yla takılıyor. Bana Aslı fotoğraf atmasaydı bunu bilmeyecektim. Belki de bu ilk yalanı değil.” Poyraz,Ece’ yi çok seviyor. Ona yalan söylemesine şaşırmıştım. Çünkü Ece ağlamasına dayamazdı.
“ Sen Poyraz la konuştun mu?”
“ Hayır, yüzünü görmek bile istemiyorum. Sürekli aradı, açmadım.” Kafasına iki defa vurdum. “ Salak mısın kızım sen? Sen Poyraz’ ı niye dinlemiyorsun. Belki bir sebebi vardır.”
“ Esra, bar da olup bana yalan söylemesinin ne gibi bir sebebi olacak.”
“ Bilmiyorum ama onu dinlemelisin. Bu şekilde ilişkiniz yürümez.”
“ Sen beni boşver de Mert le nasıl gidiyor.”
Mert, her gün kafeye gelip bana yardım ediyordu. Galiba onu sevmeye başlamıştım. Sürekli bana ilgili davranışları, bakışları çok hoşuma gidiyordu. Onu hatırlayınca dalıp gitmiştim.
“ Aşık diyorum, yalanlıyor. Mert ismi geçince dalıp gidiyorsun. Aşıksın işte kızım inkâr etme. Onu düşünerek gülümsüyor bir de ya.”
Ece’ nin sesiyle kendime geldim. Ne ara böyle olmuştum. Boşluktayken o boşluğu doldurmak isteyen Mert’ i geri çevirememiştim.
“ Ece, konuşma böyle utanıyorum.” yanaklarımı sıkıp “ oyyyş utanırmış benim bebeğim ” dediği zaman elini çekmesi için kafamı çevirdim. Sevimli sandığı hareket canımı acımıştı. Ama gülmeme engel olmamıştı.
Biz gülerken ablamın kapısı açıldı.
Şaşkınca ablama baktım. Ablam günler sonra odasından çıkmıştı. Ayrıca süslenmiş bir şekilde bize bakıyordu. Onu böyle görmeyi beklemiyordum. Ama sevinmiştim, ben ablamın bu şekildeki halini çok özlemiştim.
“ Sohbetinizi bölüyorum kızlar ama işe geç kalıyorum.” Ne işi? Ablam kendine iş mi bulmuş.
“ Ne işi abla?” diye sordum. Benim yanıma gelip elini omzuma koydu.
“ İşe geri girdim ablacım. Size biraz kulak misafiri oldum. Sen de bugün okuldaki partiye gidiyorsun.” Ablam eskisi gibiydi. Nasıl eskisi gibi olmuştu. Oysa Kağan abiyi unutamam diyordu.
“ Abla gidemem. İşe gitmem gerekiyor.”
“ Hayır ise gitmiyorsun. İşten çıkıyorsun Esra, benim çalıştığım para ikimize de yeter. Senin çalışmanı istemiyorum artık. Bugün okuldaki partiye gidiyorsun. Ve benim dolabımı kullanabilirsin.” dediği zaman şaşkın bakışlarımla kala kaldım.
Ablam beni ne kadar sevse de dolabını kullanmamı istemezdi.
“ Amaa abla...” konuşmamı kesti.
“ Aması yok bir kereliğine izin veriyorum. İstediğini giyebilirsin. ”
“ Sen neden bu kadar mutlusun?” dediğim zaman gülümsemesi arttı. Ece de sessiz bir şekilde bizi dinliyordu. O da ablamı böyle görmeyi beklemiyordu. Çünkü benim şahit olduklarıma Ece ve Berk te şahit olmuştu.
“ Neden mi mutluyum? Mutlu olmamı istemiyor musun bebeğim?” dudağını büzüp bana baktı.
“ Tabi mutlu olman beni de mutlu eder ablam. Sadece bir anda seni böyle görmeyi beklemiyordum. Bir şey mi oldu?” Sorumla kafasını hevesli bir şekilde salladı.
“ Kağan Ali beni tekrardan yanında istedi.”