Kaybedeceğim hiçbir işe bulaşmamış düşüncesini bile aklımdan geçirmemiştim. Tek bir bakışla ölçer biçer bana göre olduğunu anlardım. Hayatımda ilk kez görmeden biçmeden bir işe kalkışmış ve kalıbıma uymayan işlerin peşinde koşmuştum. Menekşe’m kadınlarda aradığım kriterlerin hiçbirini taşımıyordu. Ne sarışın ne uzun bacak ne de her söylediğimin içine düşen bir kızdı. O benim için asla dilini bilmediğim uğramadığım memleketim gibiydi. Görmemiş, duymamış ve sahip olmamıştım. Ama o kimsenin görmediğini görmüş söylediklerimden daha fazlasını duymuş ve beni kimsenin kabul etmediği şekilde bağrına basmıştı. Buna nasıl bir isim verebilirdim ki başka? O benim can bulduğum toprağımdı. Yemekten sonra Roza’ya söz verdiğim gibi çarşıya çıktık. Küçük kızın elinden tutup benim için mağaza seçmesin

