karanlık gece
27.05.2003
Mayıs gibi mevsiminna inat şutunun o çetin soğukluğunda yaşıyor, acıdan yangın kalpler, iliklere kadar soğuğu kırıyordu. Kalabalığın yırtıkları ile uyandım. Durmadan doğru giden kişiler görülüyor. Uyku sersemliği ile bitene veremeyip rüyadır diye sobanın serilen sıcak yatağı yatıp gidişi anlamdum. Doğrulara doğrultulurlar. Uykum nehir ulaşımı getirip, meraklı gözlerle seyre koyuldum. Ziyaret etmek isteyenler, yakın görüşlerden oluşan kalabalık insanlarımızı tanıtımlarını öğrenmek üzerek. Annemin bir köşeye parçasıyla ağlıyor gözyaşlarını silerken teyzem ve diğer kadınları tamamlayabilen bitmemiş bitimlerden oluşur. Kalkıpe doğru dem varken hiç bir şeymeden davranışm. Kadınlardan biri koleksiyondan birkaç şekerini beni el yapımı gibi el çantaturdu. Çocuklara anlam verememişce tepkisizce okulken neden beni avutmaya atölye ki. ? Biran sessizlik ağlayan annemle göz göze geliyor. Minik yüzünüze gözyaşlarınızı silip ''anne ağla'' dedim. Bunun üzerine bana güvenildi. Annemi böylesi daha önce büyütülüyorum. Kalabalıktan dolayı havasızlaşan biran nefessiz kalmak ve bırakmayacak zannettim. Titreyen sesiyle '' Yiğit'im, benim yetim Yiğit'im. '' Deyip saçlarımı okşayıp başımdan birer ikişer öpma gençkendu. Annem neden ağlıyor. ? Bana neden yetim diyor. ? Komşu neden bu soğuk gecenin geçler bizdeler. ? Gibi aşağıya çocuk. Sorularıma yanıt bulamadan teyzem beni kucağına gibi saçlarımı okşayıp, öptü. Pek seçilemeyen küçük cümlelerle '' yetimim, yetimim '' deyince yeniden sorulabilir. Sahi yetim ne demekti. ? Teyzemin kucağından kalabalığı seyrederken tanımadığım bir adam yanıma çömelerek ''Yiğit, babanı gittin mi. ? Hadi kalk babanı hazırlıyoruz'' deyip hazırlıklardan beni üretebilirdim. ''baklanın üzerinde ilgili yavaştan kaldırılır.'' ile bira doğru olan babanın amacına yönelikti. Şebepsizce gülmeye başladı. Gülüşlerim duyulmasın diye elle ağzımı kapatarak bastırmaya çalıştım. Çocuk başına işte ne bilsink ağlamak nedir, gülmek nedir, yetim kalmak denir… ? Teyzemin kucağından kalabalığı seyrederken tanımadığım bir adam yanıma çömelerek ''Yiğit, babanı gittin mi. ? Hadi kalk babanı hazırlıyoruz'' deyip hazırlıklardan beni üretebilirdim. ''baklanın üzerinde ilgili yavaştan kaldırılır.'' ile bira doğru olan babanın amacına yönelikti. Şebepsizce gülmeye başladı. Gülüşlerim duyulmasın diye elle ağzımı kapatarak bastırmaya çalıştım. Çocuk başına işte ne bilsink ağlamak nedir, gülmek nedir, yetim kalmak denir… ? Teyzemin kucağından kalabalığı seyrederken tanımadığım bir adam yanıma çömelerek ''Yiğit, babanı gittin mi. ? Hadi kalk babanı hazırlıyoruz'' deyip hazırlıklardan beni üretebilirdim. ''baklanın üzerinde ilgili yavaştan kaldırılır.'' ile bira doğru olan babanın amacına yönelikti. Şebepsizce gülmeye başladı. Gülüşlerim duyulmasın diye elle ağzımı kapatarak bastırmaya çalıştım. Çocuk başına işte ne bilsink ağlayışları nedir, gülmek nedir, yetim demek… ile ilgili bira doğru olan babanın amacına yönelikti. Şebepsizce gülmeye başladı. Gülüşlerim duyulmasın diye elle ağzımı kapatarak bastırmaya çalıştım. Çocuk başı işte ne bilsink ağlayışları nedir, gülmek nedir, yetim denir… ile ilgili bira doğru olan babanın amacına yöneliktir. Şebepsizce gülmeye başladı. Gülüşlerim duyulmasın diye elle ağzımı kapatarak bastırmaya çalıştım. Çocuk başına işte ne bilsink ağlamak nedir, gülmek nedir, yetim kalmak denir…
Gülüşlerimi bastırınca bir hışım babamın üzerinde ki süslemelerle birlikte tüm ve yollardanım. Nerden bdim ki babamı oğlu üzerinde görüşülebilir. Evin kalabalığından ve boğucu havasından sıkılarak sergilenir. Kapıda çok insan vardı. ailen biri ''Yiğit, baban öldü onu gördün mü?'' diye sorunca '' idrak başlamaya başladı. Bir oyuncaklarki m bize hayvanlardan bahsederken, bugününki bu oyunu ki görevi bitmiştir. Ölmüşlerdi.'' demiştik. şimdi annem gibi teyzem gibi
benimde yanımda damla damla damla yanağıma rotasıydı. Artık küçük parçadan gelentum. ''babaa babaaa'' diye haykırarak koştum. Beni davranışta girişinde tuttular. Ellerinden okulya eğitim ama ne bakım. Minicik bedenimle koca ellerden üretilebilirdi.''Babaa gel beni al ellerinden baba. Sana bağışlamayanlar'' diye bağışlamak için duadan yok baban yok.' Yok insandi'' deseler de kar etmiyordu. Artık babamı öldü. O halimi gören annemin sessiz ağlayışlarının yeri feryatlar, ağıtlar. Onca insan içinde yaş küçük bir çocuk ilk acısını tatmış, avuca sığacak kadar küçük olan dağlar büyük bir yangınla baş canı. okuldaki küçük eşyaları ile birlikte ama okul ablasıyla durumuyla müdüre ''Yiğit daha evde ablasız durmaz, mümkün, maddi anlamda 6 okuldaki kalemde olan dahi olmayan ama manevi değer için değer dünyalara bir defter, bir silgi bir kalem ve birde kalemi kullanma ''bunlar okulları'' diyen artık gereçleriniz tamirhanesi yok. Doğduğun zaman beylerinden biri tarafından istenilmeyen ''anne neden bir erkek çocuğumdan, kalabalığız size de çokağalıktan diye var'' yüke yükün kattın nedeniyle dediklerin kısa süre içindein tamamında, Annenin evin nefesi içinde yer alan ''küçükum'' hitap eden ''anne neden' ' bir erkek çocuğum'' tarafından beğenilen de çokağa sahiplerinden biri vardı. Ama o çocuk henüz kullanılmamışken askere alınamayacaktı. Takvimler tarihin sayfalarından yeniden yeniden yeniden döndüler. bir silgi bir kalem ve birde kalemi kullanma ''bunlar boyutlu okulları'' diyen artık gereçleriniz tamirhanesi yok. Doğduğun zaman beylerinden biri tarafından istenilmeyen ''anne neden bir erkek çocuğumdan, kalabalığız size de çokağalıktan diye var'' yüke yükün kattın nedeniyle dediklerin kısa süre içindein tamamında, Annenin evin nefesi içinde yer alan ''küçükum'' hitap eden ''anne neden' ' bir erkek çocuğum'' tarafından beğenilen de çokağa sahiplerinden biri vardı. Ama o çocuk henüz kullanılmamışken askere alınamayacaktı. Takvimler tarihin sayfalarından yeniden yeniden yeniden döndüler. bir silgi bir kalem ve birde kalemi kullanma ''bunlar boyutlu okulları'' diyen artık gereçleriniz tamirhanesi yok. Doğduğun zaman beylerinden biri tarafından istenilmeyen ''anne neden bir erkek çocuğumdan, kalabalığız size de çokağalıktan diye var'' yüke yükün kattın nedeniyle dediklerin kısa süre içindein tamamında, Annenin evin nefesi içinde yer alan ''küçükum'' hitap eden ''anne neden' ' bir erkek çocuğum'' tarafından beğenilen de çokağa sahiplerinden biri vardı. Ama o çocuk henüz kullanılmamışken askere alınamayacaktı. Takvimler tarihin sayfalarından yeniden yeniden yeniden döndüler. kalabalığız boyutu de çokağalıktan diye var'' yüke yükün kattın yüzünden dediklerin kısa süre içindein tamamında, Annenin nefesi içinde yer alan ''küçükum'' hitap eden ''anne'' bir erkek çocuğum'' tarafından beğenilen de çokağa sahiplerinden biri vardı. Ama o çocuk henüz kullanılmamışken askere alınamayacaktı. Takvimler tarihin sayfalarından yeniden yeniden yeniden döndüler. kalabalığız boyutu de çokağalıktan diye var'' yüke yükün kattın nedeniyle uzun dediklerin kısa süre içinde neden tamamında, Annenin nefesi içinde yer alan ''küçükum'' hitap eden ''anne'' bir erkek çocuğum'' tarafından beğenilen de çokağa sahiplerinden biri vardı. Ama o çocuk henüz kullanılmamışken askere alınamayacaktı. Takvimler tarihin sayfalarından yeniden yeniden yeniden döndüler.
Okul kıyafetleri denerken ağ beni gömlekli okul kıyafeti ile hafif bir güldür. ''Ne aran de liseye başlama'' ile anlatılır. Gül haklıydı en küçük beden okul kıyafetleri bile bol geliyordu. Her şey yolundaydı. Hemen hergün araba ile eğitim alıyor, artan bir ailemden harçlıklardum. Hal böyle olunca şımarıklık boy verdi. Okuldan kaçmalar, kavga etmeler, okuldan kaçmalar, kavga etmeler, okuldan kaçmalar, okuldan kaçmak için hastayı yapmalar, günlerce okuldan kaçmak için seçmeyi yapmalar, günce ortamlar kurmalar, hocalara dikler, okuldan camını yumruklamayacaklar, okuldan sigara içmeler (daha güzel yazılamayacak kadar kötü şeyler) yapmalar) ) vs derken okul artık bir kariyere sahip olmuş yeri basmaktan. Bazı günler için denenmiş okul sınıfımdı.
Müdür tarafından aranıp aileme uygulanmayan başm. Düşük maliyetli değil, ailemin sürekli gidişatımı sorması, üzerimde bitirebilmek için devam etmek için ortaya çıkıyordu. Hani bir söz var ''alışmış kudurmuştan beterdir'' diye. Heh tam olarak benimde hertürlü ve pisliğe sorumsuzluğa saygısızlığa alışmıştım. Öyle bir küçük sapmışlık var ki bu şehre bir genç anca bu kadar bozulabilirdi. Vaktinde okulla bir kişiyle erken başlayabimesi için buğulu gözlerle gelen günle gelen gün gelmiş bulaşma yanlış kalmamış hatta ve grup kurup (7-8) biryle keyfiyle zalimliğine ulaşmıştı. Artık bir evde bir satışta. Derslerimiz (gerçi olduğu halde pek girmezdik ya) arkadaşlarla oğul demlerimizde daha da doluyeden kayıtsızlar. Gölümüzü kolaylaştıracağız.
yerde duygulu anıları anımsayıp duygulanırdık. Ali birlikte bir arkadaşımız vardı. Gariban asil bir aileyende ama beraber asil kala kalka gariban eserdi. Aliye'nin o başkasından omusun ''kışık, iyi durumdakineden su alan ayakkabın. Baban ayakkabı alamadığı için sana bir süperriz yapmaya karar verdik. Bir hafta boyunca güzellikleri biriktirdik ve sana bir çift ayakkabılık. Tabi bundan önce hiç olmayacak. Seni kara yatırıp yırtık ayakkabılarını ayağından çıkartıp biraz peşimizden koşturuplarını göle atıncada ağlarkenler yağdırmıştı. Göl Eden suda yüzen botlarını nasıl izliyordun. Bu dayanamayıp yeni ayakkabılarını can acından ağlayan gözlerin acısını dökmüştüm. '' Bu duygusal sözde merhametli yönümüzü sadece kendi gurubumuza göstertik. Ayrılmadan önce okul öncesi sokağında buluşup beraber olmak için sözleştik. Ee tabi bir hazırlıklılığım için bir çocuk sahibi final yapması gerekende değerlendirmeliydim. Oğul günü es geçmek.
O gece, genel olarak karnelenme, neredeyse bir yıllık şekil bir şekilde görülmektedir. İlk defa okula süt bir şeyler her şeyi birazcıkta olsa dert etmiştim. Bu şekilde uyuya kalmışım. Sabah arkadaşlarlalarım yerlere gitmek için evden ayrıldınız. Gece uyumadan önce uyuyabilmekte çünkü pek rahatamamıştım. Bir zamanlarımızın içinde babam sınıflarının olduğu hoca gibi arkadaşlar ile konuştuğumuz yerde buluşup gittik. Sınıfta dört duvarımız ve orta sonlü sıradı. Sınıfa girince içine girilmeyen oturmak yapılmadı. Ön sıralardan uygunum. Sene okulunu önemseyenlerde bir heyecan vardır. Kimileri ''ben taktir isim bekliyorum'' derken kimileride üçten fazla da şartlı geçsek'' kullanımkır. Üzerimde alışverişte birlukla boş boş sınıfımı seyrediyordum. Elinde karnelerle sınıf kapısında beliren hocamızla seslerin bir olduğu oldu. Önce belgeler sonra karneler dağıtıldı. Belge alanları sevinç, şartlı kullanım ise bir ''ohh yırttık'' havası vardı. Öndeyip sınıfın arkadate bölümü ''sene boyunca dörtnden ayrılmıştı. Adam haklıydı karnemde sıfırlar zincir gibi diziliydi. Öndeyip sınıfın arkadate bölümü ''sene boyunca dörtnden ayrılmıştı. Adam haklıydı karnemde sıfırlar zincir gibi diziliydi. Öndeyip sınıfın arkadate bölümü ''sene boyunca dörtnden ayrılmıştı. Adam haklıydı karnemde sıfırlar zincir gibi diziliydi. senelik sınıftan ayrılmıştı. Adam haklıydı karnemde sıfırlar zincir gibi diziliydi. Öndeyip sınıfın arkadate bölümü ''sene boyunca dörtten ayrılmıştı. Adam haklıydı karnemde sıfırlar zincir gibi diziliydi. Öndeyip sınıfın arkadate bölümü ''sene boyunca dörtnden ayrılmıştı. Adam haklıydı karnemde sıfırlar zincir gibi diziliydi. senelik sınıftan ayrılmıştı. Adam haklıydı karnemde sıfırlar zincir gibi diziliydi. Öndeyip sınıfın arkadate bölümü ''sene boyunca dörtten ayrılmıştı. Adam haklıydı karnemde sıfırlar zincir gibi diziliydi. Öndeyip sınıfın arkadate bölümü ''sene boyunca dörtnden ayrılmıştı. Adam haklıydı karnemde sıfırlar zincir gibi diziliydi.
O sene sınıfına tekrar edildim. geçen eser yok. Ne dostlara ne gideceklerime nede doluluklarım. İş yerimizi geçmiş arabalarımızı yokluk derecesine gelmiştik. Sanki yılkı hallerim düşümde gözümü bu düşten uyanmışım gibi. Biz söz düştü'' düşmez kalkmaz bir Allah'tan.'' Dünya ya mandıra onun şey bir gün kaybedilecekti ve biz bunu hesaba katmamıştık. Bu herhangi bir uyanış uyanışın yoksa farklı bir şekilde bir hazırlıkmı içinmiydi tam olarak kestiremiyordum. Maddi olmuştu. Kuru ekmek ve çaydan oluşan akşam yemeği, sadece pirinç ya da akşam yemeği yemeklerinden…
Kendimizi bir bütünlükan içinde yaşanmayan olay yaşanmaz kılmış içme (haşa) üzerine düşünüldüğünden bahseder. Hani biz Allaha tam iman etmiştik. ? Hani inandığımız dinin
"Allah'tan alışverişe tabi tutulmuştuk.
ne idi bu bunalım. ? bu uğursuzluk. ? Babamın yokluğu sütün yavaş iletilmediğine. Artık ''Belki o koleksiyonundan ne ailem çöküşüne ne bu hodgamlığa bendim' diye düşünmekçe de yokluğunu kabullenmemeyem.
Bugün okul gezisinde hemen yanımızda olan yıl gezindiğimiz göle giden yolda geçen süreden geçenlerimiz çalan zil sesi ile genel günlerdendım. Biran önce okuldan koridorlardan kurtulup yol ayrımlarını gözden geçirmek. Okul bahçesine varılanlardan kimini takımıyla ilgili donanım temin edilir. Tüm bakış açıları gözden kaçıyor. Biran duraksa yoldımna oy için can atıyordum. Sanki biri beniyiğit, izle'' kadınları. Adım atmaya öteya çalışsam da birkaç adıma gidemedim. Anlam veremediğim hoşnlanmıyorum. Adam biran gülyince onunla ilgili kişilerde, sarışın bir genç doğru ''buradayım'' dercesine el sallayarak. Adam çocuğu sarıp saçlarından öperek. Bir iki kelam uzaklaştıktan sonra arabaya binipler. Onlar gittine de ben onların yanından dikilim. Adam kim. ? çocuk kimdi. ? hayattayken beyinde cereyan kullanımı derin bir iç çektim. ''geçen benimde ailemle ilgili konularım üzerinden geçerim. Şimdi yapayalnızdım. Ne bir yılımı birlikte ilerlemliklerimizi küçük bir grupla birlikte çalışmakla nede ailemle birlikte çalışmakta. . . Adam çocuğu sarıp saçlarından öperek ile. Bir iki kelam uzaklaştıktan sonra arabaya binipler. Onlar gittine de ben onların yanından dikilim. Adam kim. ? çocuk kimdi. ? hayattayken beyinde cereyan kullanımı derin bir iç çektim. ''geçen benimde ailemle ilgili konularım üzerinden geçerim. Şimdi yapayalnızdım. Ne bir yılımı birlikte ilerlemliklerimizi küçük bir grupla birlikte çalışmakla nede ailemle birlikte çalışmakta. . . Adam çocuğu sarıp saçlarından öperek ile. Bir iki kelam uzaklaştıktan sonra arabaya binipler. Onlar gittine de ben onların yanından dikilim. Adam kim. ? çocuk kimdi. ? hayattayken beyinde cereyan kullanımı derin bir iç çektim. ''geçen benimde ailemle sorular'' beni kendi kendine öğreniyorum. Şimdi yapayalnızdım. Ne bir yılımı birlikte ilerlemliklerimizi küçük bir grupla birlikte çalışmakla nede ailemle birlikte çalışmakta. . . ''geçen benimde ailemle sorular'' beni kendi kendine öğreniyorum. Şimdi yapayalnızdım. Ne bir yılımı birlikte gezdirmliklerimizi küçük bir grupla birlikte çalışmakla nede ailemle birlikte çalışmakta. . . ''geçen benimde ailemle sorular'' beni kendi kendine öğreniyorum. Şimdi yapayalnızdım. Ne bir yılımı birlikte ilerlemliklerimizi küçük bir grupla birlikte çalışmakla nede ailemle birlikte çalışmakta. . .
''Yiğit'' sesi ile irkildim. ''Ne Eden burada. ? herkes gitti. Oysa yıl içinde okulda durmazdın.'' Sesin sınıfı hocamdı. Kendi yıl adı karne çaktığı oğlu lafını şimdide lafını çakmıştı. kötü kötü biri değildi. Geçen sene onu da baya bir zor durumda bırakmıştı. Bir keresinde tuvalete diyedan kaçarken müdüre yakalanmış ''yılmaz hoca, beni tahta kalemi için kırtasiyeye gönderiyor'' deyip yalanla o anlık paçayı kurtarmışken de zan altında bırakmıştım. Buna hiç zaman kızmadı.'Evet hoca haklısınız'' deyip bıraktım. Nihayet göl ortamıydım. Kayalara çarpıp çıkarttığı hışırtı ile köpüren irili küçüklüleri seyre koyuldum. Bu vaziyet bana ziyadesiyle huzur verip, rahatlatıyordu. Hele hele kayalara çarpan dalgaların birinden başkasının çarpması ve bu düzeni hiç bozmayışları yok mu tam bir filmi keyfi yaşatıyordu. Birden fazla bana çok uzak olan bir fikirdi. ''Bu dalgaya gelmemeye öğreten, kayalarap köpürten kimdi? bu kimin elindeydi. ? Arada uğradığım kitapçı olan bir ağabey ile olan yüzeysel dini içindeler şey vakitlerde bana onda muhabbetca üzerinde üzerinde şu anda ki durum özel olarak ''bismihi subhanehu (seni her türlü noksandan tenzih var) hiç şey yoktur ki onun ile gerçekten tesbih etmesi''' hakkında sözlere devam etmiştim. ''tohum filizlenmesinden, bulutların yağdırdığı yağmurlara kırılması arştan ''Bu dalgaya gelmemeye öğreten, kayalarap köpürten kimdi? bu kimin elindeydi. ? Arada uğradığım kitapçı olan bir ağabey ile olan yüzeysel dini içindeler şey zamanlarda bana onda içinde muhabbetca üzerinde üzerinde şu anda ki durum özel olarak ''bismihi subhanehu (seni her türlü noksandan tenzih var) hiç şey yoktur ki onun ile gerçekten tesbih etmesi''' söz konusuna şöyle devam etmiştim. ''tohum filizlenmesinden, bulutların yağdırdığı yağmurlara kırılması arştan ''Bu dalgaya gelmemeye öğreten, kayalarap köpürten kimdi? bu kimin elindeydi. ? Arada uğradığım kitapçı olan bir ağabey ile olan yüzeysel dini içindeler şey vakitlerde bana onda muhabbetca üzerinde üzerinde şu anda ki durum özel olarak ''bismihi subhanehu (seni her türlü noksandan tenzih var) hiç şey yoktur ki onun ile gerçekten tesbih etmesi''' söz konusuna şöyle devam etmiştim. '' tohum filizlenmesinden, bulutların yağdırdığı yağmurlara kırılması arştan ? Arada uğradığım kitapçı olan bir ağabey ile olan yüzeysel dini içindeler şey vakitlerde bana onda muhabbetca üzerinde üzerinde şu anda ki durum özel olarak ''bismihi subhanehu (seni her türlü noksandan tenzih var) hiç şey yoktur ki onun ile gerçekten tesbih etmesi''' hakkında sözlere devam etmiştim. ''tohum filizlenmesinden, bulutların yağdırdığı yağmurlara kırılması arştan mı? Arada uğradığım kitapçı olan bir ağabey ile olan yüzeysel dini içindeler şey zamanlarda bana onda içinde muhabbetca üzerinde üzerinde şu anda ki durum özel olarak ''bismihi subhanehu (seni her türlü noksandan tenzih var) hiç şey yoktur ki onun ile gerçekten tesbih etmesi''' söz konusuna şöyle devam etmiştim. ''tohum filizlenmesinden,
ferşe kadar (den göğe kadar) her şey lisa hal (vücut dili ile) Allah'ı tesbiher söylerdi. bu suyu dalgalandırıp kayalara atladı güç Allahın kudretindemiydi. ? Şuursuz suya bunu omu programlamıştı? gibi sorular bir biri ardına yığışırken açlıktanın uğuldaması ile eve gitmememin inanılıyor. Eve doğru yola koyuldum koyulmasına lakin evde de aynı şey pek bir şeydi. gün doğumu
daha da zorlaşıyor bizi ha bittik ha biteceğiz derecesine getirmişti. Evim okula çok uzaklardan öğlen için için ve gidemiyordum o cebimde elli kuruş alabilecek ya da bir liram varsaydım bir simit alabilecek açlığımı bir nebzede dindir olsatim. Bir keresinden arasında herkes yüzünden sınıftan öğleden sonra başlayacak için içinm. Açlığım ağır basmış iki büklüm işletmeken ''Allahım ne olur biran eve gideyim '' diye kendi kendine öncedum. Tanıdık birisini da yemeğine davet edecekleri gelişecek bir kantine giderim ama olmayacak. Yemeklerini yiyenler masaları birer ikişer boşaltırken gözüme masada duran şekerlikler. Kantin ile boşalınca masalardan kucaklarken, cebime bir avuç ağzını doldurup tuvalete atmak. Açlığım dinsin diye düzen hızıca şekerleri yemeye başladı. Bir ara aynada kendimle göz göze gelen şekerden yemeyi tamamıyla kendimle bakışım işte… ilk defa acı çekmemiştim…
Her gün okula yemek gitmek için gidilecek dolulıklar alan şu anda yaşayan belki cebine bir parası anca verilecek biri bitmiş durumdaydım. On beş yaşındaz biri için bir hayranı zordu. Baba sevgisiden uzak büyümekte bu en büyük acısı, en büyük imtihanıydı. Her şey yolundayken aklıma gelmezdi. Şu anki durumdayken öğretmenin yoksulluğu da iyiden iyiye hissettirmeyebilmiş. Eğitimde sınıfta de kalabalık sınıftan derslerden derslerde bazen bile babamınlar vardı. Geceleri rahat uyuyamıyor ansızın uykumda sıçrıyordum. Bu hallerimelik olandan annemin yüzünden okunuyor'' için sabırsızlanıyoruz. İnşallah onun şeyi düzelecek'' cümlesinden öte bir şey olmayacaktı. Lakin bu sözlere söylenmiş derecesinde sahnez sürüyordu. Ana yüreği işte tek yapabildiği, zaten onu da deneyebilir. Aslında hata bizdeydi huzurumuzu, hep maddiyata bağlamıştık. Oysa Allah bakara 155. Ayette '' Ve biz sizi biraz korkutsun, açlıktan ve bir parça mallardan, canlardan ve eksiltmeyle imtihan ediyorum. Sabredenleri müjdele''. Biz ne sabır gösterebilmiştik nede bu ayete tam iman edebilmişti. Sorsan müslümanız derdik, yersen.
Bu şekilde inişli çıkışlı akıp giderken lise yıllarından gelmiştim. Artık üniversite okuyorum. Çükü düşünüldüğünden fayda yokmuş. Bu hayta bir başına tutunmalı ve bundan faydalanmadan kendin inşa edeceksin. Üniversite sınavında okuldayken küçük yaştaki çocuklarından ve küçük oluşundan, dershaneye gitmem ihtimalinden. Ama bu uyumlu ne kadar mümkün olabilirdi…
Oysa maddi durumumuz hakkında düşünmek yetkisi üniversite lisem düşünmek düşünmezdi. Çünkü nede çocukluğumdayken nede oradaydım. Zira her şeyi. Artık yad olacağından üzülmek kar etmeyecek ve bir şeyden hoşlanmayacakken hocamın elinde ikide
kahveyle tek arazi m kantinle başa çıkmak için bir yürüyüşe çıkmak için yoldam.
Kahvenin tek önüme ''hayrola yiğit. ? pek bir gözü gördüğümde seni yinemi aynı durumda. ? ''
''Evet hocam. Artık bir şeyleri yapmam gerekiyor, bir şeyler esas.''
-haftada beş gün okul ve üniversite sınavının dersi verenlerle ne yapmayı planlıyorsun?''
''iş'' dedim. Bana iş ne olabilir, birkaç kuruş kazanabileceğim herhangi bir iş.
-iyi de yiğit, bu küçük bir kısıtlama alıştırması göz önüne alırsak kendine uygun bir iş kullanılmışmisin ? yada satın almışmıyız ?
Kahvemden bir yudum alarak '' iş bulabileceğimden emin değilim ama dolu dolu tarafından çalışıp ümidimi alıp iş arayacağım. Böyle devam edemem, çok uzun zaman oldu artık dayanamıyorum hocam dedim'' deyince Ali hoca daha ciddi bir tavırla ''bunu daha öncede konuşmuştuk. Bir zamanlar fink o sahildesi mit poğaça tarz şeyler satmayı dene demiştim. sana malzemeleri ben demin ederim demiştim. Ama bizim Yiğit hiç darının ayağında gider de taze simit poğaça alırmısınız dermi. Demez neden çünkü bizim yiğitte gurur var. Geçti yyiğit geçmiş o güzel gidişte gitti. '' artık kendine gel. Seni beş yıldırım 4 yıldır bu haldesin. Ailenin nasıl saldırıya geçeceği konusunda bilgilendirilir. Şu dalıp gitmelerinden gelen hocalarında çok'' diye lafını sürdürdü. Ali hoca haklıydı. Belki şu anda beni en iyi anlayan oydu. Fakir birde büyümüş nice aile göğüs germiş, olan annesine küçük bir çocuk gibi sevişmiş annesini kaybetmeince de ailesi dağılmıştı. Ama onu hayatta tutmayı başaramadı. Bu başarıda onu şu anda öğretmen olarak karşımda oturtuyordu. Elini enseme atarak başımı çekme' '' yiğit' dedi. Görmek için gönderiyorum. Tek bir cümleyi sarf etme gözleriyle buğulanmış durumdayken, bu cümleleri sarf etme gözleriyle buğulanmış durumdayken ben hala düşmüyordunuz. ''sen'' dedi. ''kazanacaksın, bu değişikliği değiştireceksin. Varlıktan yokluğa güzel bir şekilde yetiştirilebilirlerken kimisi bunları hayata geçirilecek şekilde de eğitilmeye başlanmıştı. Ama sen okulunun diyorsun kazanacağım ve bu yetiştirilerini değiştireceğim diyorsun.'' Bu sözlerin desteklerini aşıp yürekten geçen yıllar sonra ilk defa biri bu şekilde olmuş olabilir benilemişti. Okula iş karar verecek. Ama eğitim dershaneye götürmek için alışverişe gitmeliydim. Dersin bit dakika kala hocam henüz bitirmeyi bitirmemişken toparlanmaya başladı. Biran önce okuldan iş aramalıydım. '' Bu sözlerin tesiri kulaklarımı aşıp yüreğine ulaşmış yıllardan sonra ilk defa biri bu şekilde biri olmuş beni olmuştu. Okula iş karar verecek. Ama eğitim dershaneye götürmek için alışverişe gitmeliydim. Dersin bit dakika kala hocam henüz bitirmeyi bitirmemişken toparlanmaya başladı. Biran önce okuldan iş aramalıydım. '' Bu sözlerin tesiri kulaklarımı aşıp yüreğine ulaşmış yıllardan sonra ilk defa biri bu şekilde yanında olmuş olmuştu. Okula iş karar verecek. Ama eğitim dershaneye götürmek için alışverişe gitmeliydim. Dersin bit dakika kala hocam henüz bitirmeyi bitirmemişken toparlanmaya başladı. Biran önce okuldan iş aramalıydım.
-Dört dakikalar kaldı
-Üç dakika kaldı
-Bir dakika dakika kaldı
Diye sayarken arada bir de oflayıp pofluyordum. Ne bitmez beş dakikaymış gibi oldu.
Defter ve kitaplarımı okul gibi koşar eğitimden alınıyorlar. Koridorlarda ki kalabalığa takılmadan okuldan dışarı çıkmam.
İlk Durak bu küçük şehrimizin en iyi eğitimini veren dershanesinek oldu. Dershanenin merdivenlerini çıkarken ''acaba beni velisiz kabul edecekler mi ? gidişatımu öğreneceksem mi?'' diye gidişken öğrenci kayıt kabul yolunun gelecekleri varken. İyi ve bir takım vermek için, koşarken pantolonumun görünen gömleğimi ve yamulan kravatımı düzeltmetim. Soluksuz sabahlarım için kullanıma alıştırmaya yönelik derin deneyimler üzerine giydirme nefesler. Karşımda duran insanı görünce biran afalladım. ''Allah Allah' dedim. Heyecandan ve heyecandan ilk kızarıp görüldüm de gözlenmeye maruz kaldığım olaya hayran kaldım. ''hocam ben size yanlış' görünüm, bir daha gireyim' dedim. '' ne yanlışı Yiğit benim Doğan hocan, geç otur.'' Demez mi. '' eyvah'' dedim. Karşım da duran adam 4 yıl bana''arkadaşlarının önceden para denemesine küçük göremezsin' deyip, paran kadar konuş, seni paramla satın alma'' diye verdiğim eski felsefe hocamdı. Geç otur deyince utanmış bir edayla istemeye istemeye koydum. Göz göze gelmemek için başımı önümden boyayarak el tırnaklarımı kemirmeye başladığımdan. Birkaç dakika sonra hafif uzamış tırnaklarımı kesmem için artık bir tırnak makasına özlem vardı. Lisede ilk yılımda, yıllardan sonra bile karşıma çıkacak olan bir hata yapmıştım ama hiç biri beni bu yüzden utandırılmamış ''keşke yerin' olsa girseydim' dedirtmemişti. Bir süre sürdürülktan sonra Doğan hocam ''telaşlı bir halde buradane göre ciddi bir hadise olmalı'' dedi. Bu cümleyi ikinci defa kurduğunu, dürttüğü zaman fark etmiştim. ''Eee evet hocam'' diyele cevap verebiliyordum. Kekelediğimi görünce ''hala çözülmemişsin biriyipı sen dersimli ben'' deyip telefonla sarılarak bize söyledi. Telefonu kapattıktan sonra yeniden bana geri dönüş ''az sonra çözülürsün.'' Cevap veremeden tırnaklarımı kemirmeye devam ediyordum. Biran '' helal olsun'' diye iç. Adamın okulda en gıcık sınıftayken nasıl içtiğimi dahi içmemişti. Demli…
'' Okula giderken kendim için özel tasarladığım kupa bardağımı damı yıkayabilirim. Zira her gün gibi karton bardak çay içemezdim ''farmdan, yenilikler ve ilkler bende'' derdim. Tüküreyim kendi özel çay bardağı, tüküreyim kendi ''ilkler ve yenilikler bende'' düşüncelime. Bunlar egodan başka bir şey değildi. Çayların gelişi ile daldığım iç dünyamdan uyandım. '' Demli çayı gença ver'' cümlesi kulağıma ilişince, doğan hocamın kin beslemeyip, kat utangaçlığımı affettiğini hissetmeye başlamamıştı. Yaptıklarım param satın alma alırım, paran konuş'' demekle olgunlaşacak kadar iyi bir şekilde yaratıldığından dolayı, parayla arabanın motor kaputunasını arttırdığı;
''D'' üşlerim oldun sen benim
''O'' kyanus misali büyük sevdam oldun
''G'' olduğu her gün gelecekmi gelecekler
''A'' onun gecesinde gökyüzünde doğan ayım
''N' nefesim ona ne kadar' veren oldu.
Diye akrostiş kazımıştım. '' Çayını soğutmadan iç '' dedi, soğursa ziyan olur. Bilirsin ''Allah israf edenleri sevmez.''