bc

BEN BU BAHARI GÖREMEM

book_age4+
17
FOLLOW
1K
READ
drama
teacher
civilian
like
intro-logo
Blurb

bu öykü çocukluğunun en güzel yıllarını en güzel anılarla geçirmesi gereken bir çocuğun yaşadığı trajedi ve dramı anlatan ve bunları ilerleyen yaşına rağmen bir türlü aklından söküp atamayan kurgu ile gerçek olayların karışımıdır.

chap-preview
Free preview
ölümün ıslığı
Elinde durmadan işlediğim el işini bir kenara bırakıp buğulu pencereden gözleri dışarı takılan kadın evlatlarına dönüp bakarak ben bu baharı görmem dedi yorgun sesiyle yıllara inat hala dinç bir şekilde durmaya çalışıyordu. çünkü evlatlarının ondan başka dayanağı yoktu oda babaları gibi göçüp giderse evlatları ne yapardı bu yüzden her şeye rağmen dik bir şekilde onların yanında durmaya gayret ediyordum son bahar esintisi ahşap pencerenin boşlukları arasından sızıp içeri girerek adeta Islıklar çalıyor ölümün habercisi oluyordu bu baharı görmem sözü bu kadının söylediği ilk sözü değildi ama gerçekten de bu bahar vaktinde baharı görmeyecekti. Ama ne onun bundan ne de evlatlarının bundan haberi yoktu kaybı yalnızca Allah bilirdi. Küçük oğlu yanına gelerek anneciğim dedi böyle söyleme babamız yok sen de bizi bırakıp gidersen biz sensiz ne yaparız ben kimin saçlarını tararım ben kimin dizine başıma koyar uyurum mutluluk bulur huzur bulurum bizi bırakma anne dedi dolmaya başlayan buğulu gözleriyle evladının bu sözlerine karşılık saçları arasında elini gezdirerek onu sevgi belirtisini gösteren anne benim kalbim hep sizinledir oğlum Allah her iki cihanda da yar ve yardımcınız olsun gelin size babanızdan birkaç şeyi anlatayım bir vakit ev işlerim ve diğer işler beni bir hayli yormuştu üstüne Bir de size bakmanın yükü binince omuzlarıma bir hayli sinirlenmiştim birden sinirime Hakim olamayıp sana kızdım şu an bakmaya kıyamadığım yüzüne bir tane vurdum babam bunu görünce seni bulduğuma 1000 pişman ettim o bizim evladımız o bizim en küçüğümüz sen nasıl bir yetişkine vurur gibi ona vurursun dedi ve bugüne kadar hiç yapmadığı bir şeyi yaparak bana el kaldırdı ona kızmıyorum çünkü yapmamam gereken bir şey yaptığım için ve çocuklarına olan bağlılığı sevgisinden dolayı bana vurmuştu ah benim sevmeye doyamadığım sarı saçlı ela gözlü yavrum keşke babanız hayatta olsaydı yine bana kızsaydı razıydım kalbim onunla beraber soğuk toprağın altına gömüldü size anlatamadığım bir çok şey var babanızla mezara gömdüğüm ve hiçbir zaman gün gün yüzüne çıkmayacak hisler içimde kalan şeyler size bunların hiçbirini yansıtmamaya çalışıyorum ama inanın ben de yoruldum evlatlarım annemden ilk defa böyle sözler duyuyordum bu hem yüzümüzü hem kalbimizi hüzne kedere boğmuştu. Annem içinde kalan acılarını tek dışı vurmazdı ama belli ki yüreğinde taşıdığı onu artık ağır gelmiş ve taşarak diline dökülmüştü O bunları anlatırken ben ellerini avuçlayıp bazen öpüyor bazen yanaklarımı koyuyordum biz bu vaziyette iken sonbahar rüzgârı Pencerenin boşluğundan ölüm habercisi Islığını çalarak içeri giriyordu Annem bilebilirdi bu bu evde geçireceği son güz mevsiminin olduğunu ne de biz... Biz bu şekilde vakit geçirirken havanın kararmasıyla sobanın Deliğinden sızıp Tavana yansıyan alevlerin Dansı odamızı aydınlatıp bize görsel Show sunuyordu.  İçinde biriktirdiği acıları özlemlerim dert ve kederleri yüreğinde toplayan kadın artık dayanamayıp ağlamaya başlamıştı yanaklarından süzülen gözyaşları evladının anlığına düşünce minicik elleriyle annesinin yanaklarını Silen çocuk Ağlama anne belki babam gibi olamam ben de hep senin yanında olacağım sana söz veriyorum hem sana bir şey olursa biz ne yaparız senin babamı özlediğin gibi bizde seni çok özleriz Ben sizi hiç bırakmayacağım evladım Ayşe sen de gel kızım koy başını dizlerime sizi şöyle bir seveyim benim Gönlümün neşelisiniz Ayşe hemen bulunduğu yerden koşar adımlarla annesine doğru geldim oda kardeş gibi anneciğim bizi hiç bırakma bak kardeşim çok üzülüyor ben de çok üzülüyorum Bu baharı göremeyeceğim diyorsun öyle değil mi anneciğim sen nice baharlar atlattın hem bizim yüzümüzü görmek istemez misin okula gidip arkadaşları edinip bir işte çalışacak kadar büyüdüğümüzü görmek istemez misin hem söz veriyorum ev işlerinde sana hep yardım edeceğim seni hiç tek bırakmayacağım yorulmana müsaade etmeyeceğim senin bana baktığın gibi benim ihtiyaçlarımı giderdin gibi ben de sana bakıp senin ihtiyaçlarını gidereceğim çünkü sen benim güzel yüzlü annemsin. Evladından beklemediği bu sözleri duyan annem daha da çok ağlamaya başladı sen bu baharı göremeyeceğin ölüm korkusu hem de evlatlarının yalnız bırakma korkusu Ve onların annesiz ne yapacakları korkusu anneyi daha da çok ağlatıyor derinden sarsıyordu hemen kolunun yeniyle oluk oluk akan gözyaşlarını silen anne Evlatlarına sıkıca sarıldım söyleyecek bir söz bulamıyordu. Çünkü ilerleyen yaşı ve hastalığı onu bir gün evlatlarından koparacaktım bunu kendisi de çok iyi biliyordu Ve ilk defa ölümü kendisini bu kadar yakın hissetmiştim daha önce hiç bu kadar evlatlarına ölüme dair sözler söylememiş onlar için bu kadar alamamıştı Anne ve iki evladı bu yürek burkan anı yaşarken kararan hava bir bir Gök kandillerini yani yıldızları yapmaya başlamıştı güneşin batışı yıldızları ve ayı Gösteriyor ve kendisini izleyenlere derin manalar veriyordu bir Vakit bir adam şöyle söylemişti bir şeyi kazanmak için bir şeyler kaybetmek gerekirdi Çünkü en güzel kazançlar kaybettikten sonra başlardı güneş gider ay ve yıldızlar doğar gün batar gece başlar Gündüzün sayısız güzelliği olduğu kadar gecenin de sayısız güzelliği vardı işte bunlardan en güzeli de ay Deniz ya da göl yüzeyinde beliren dolunay Ve yıldızlar bunların yanında kayan yıldızlar.  Günün ağarmaya başlamasıyla uyanan anne hemen evin ilk işlerini yapıp günlük yükünü hafif etmeye çalışıyor bir yandan da evlatları üşümesin diye sobayı yeniden yakıyordu bu işleri yaptıktan sonra evlatlarının başına gidip uzun uzun onları izlemeye başladı  Ayşe'nin ve Ali'nin saçlarını yüzlerini şefkat dolu elleriyle okşayıp ufak öpücükler kondurdu annesinin kendisini öpmesi ile uyanan Ali hemen durumu fark edip annesinin yanaklarına bir Öpücük kondurdu Bu Öpücük karşısında annesinin yüzünden gülücükler saçılırken o da aynı gülücüklerle annesine karşılık verdi Artık onunda uykusu açılmış güne annesiyle beraber başlamıştı Hemen altında ezildiği ağır yorganın altından çıkıp yanından hiç ayırmadığı oyuncağını da alarak annesinin peşine takılıp evin içerisinde oradan oraya gitmeye başladı annesi ne yapsa onu taklit ediyor ne istese hemen onu getiriyor annesinin yanında olduğunu hiçbir zaman efendim şefim zaman bırakmayacağını bu hal ve hareketleriyle belli ediyordu. Onlar bu koşturmanın içerisinde iken Ayşe de sıcak ve altında ezildiği yorganın altından çıkıp onları katıldı saatler sonra gündelik işlerini bitirmişler ve kahvaltıya oturmuşlardı ama annenin içi bir hayli Buruk tu çünkü evlatlarının önüne koyduğu yiyecekler normal bir kahvaltının çok çok altındaydı. Her vakit yüreği buruk olan anne İçinde yaşadığı acıları artık kaldıracak mecali yoktu ama onun ayakta tutan evlatları vardı onların varlığına şükür ediyordum çünkü bu hüzünler içinde yüzünü güldüren gönlünü neşelendiririm dünya güzeli iki tane evladı vardı Ali ve Ayşe. Tüm bu sıkıntılar içerisinde geçen bir ömür bir anne ve evlatları için ne kadar sağlıklı olabilirdi sonbahar yaprakları bir bir ağaçlardan kopup yere düşerken Geçen her gün her saat Her saniye her salise hatta her nefes ömürden gidiyordu ömür sermayesi tükenirken insan hunharca dikkatsizce hayatını boş işlerle tüketiyordu Oysa insan şunu çok iyi bilmeliydi ki insan hayatı hiçbir insan hiçbir topluluk hiçbir kuruluş tarafından yeniden inşa edilemeyecek kadar mükemmel bir şeydi  Ve bu mükemmel hayatı inşa etmek yalnızca mükemmel bir varlık tarafından mümkündür oda aldığımız her nefesten dalından kopup yere düşen her yapraktan haberi olan ve kendi izni olmaksızın bir kuşum bir Sineğin dahi kanat çırpamayacağı bir yaratıcı olan Allah tarafından yapılması mümkündür. Ama insanoğlu kendisine bu hayatı bahçeden yaratıcısına karşı pek nankördür. Bahçesinin taş duvarında oturup yere düşen  ve rüzgârın etkisiyle bahçenin dört bir tarafına Uçarak savrulan Yaprakları izleyen anne Nedense son haftalarda kendisini ölümün her an onu yakalayacağını düşünüp bunun yüzünü yaşıyordu daha önce de içine ölüm korkusu düşmüştü ama hiçbir zaman bu kadar etkili olmamıştı o bu haldeyken oğlu Âli yanına çıka geldi Annesi hemen kolunu onun omuzlarına atarak onu kendisine sardı evladım şu olup biteni görüyor musun neyi anne şu düşen yapraklarım rüzgârla savrulan yaprakları sallanan ağaç dallarını ve yapraklardan gelen hışırtıları. Evet anne görüyorum bak evladım bunlar hepsi bir yaratıcı tarafından sağlanıyor o yaratıcı Allah mı? Dedi tatlı ses tonuyla Ali evet evladım o yaratıcı her şeye hükmeden her şeyin sahibi olan Allah diye cevap verdi anne. Peki her şeye hükmeden Allaha dua etsem senin hastalığına gidersen ve sen hep yanımızda kalsan olmaz mı anne dedi masum ve Ümitli bir ses tonuyla Ali'den beklemediği bu cümleleri duyan anne her zamanki gibi gözyaşlarına boğuldu bu durum kendisiyle beraber çocukları da çok etkiliyor bir türlü kalben yüzleri gülmüyordu Allah hastalıkları insanlara doğru yolu bulmaları için verir bazı insanlara da dünyanın geçici olduğunu ahiret yurdunu gerçek ve kalıcı olduğunu bilmesi hatırlaması için verir alim bir adam vardı şöyle derdim eğer bir hasta imanlı ise hastalığından çektiği acılar kederler ve elemler günahlarına kefarettir inşallah cennetliktir ben de buna inandığımdan dolayı hep cenneti hayal ediyorum sizleri de orada hayal ediyorum orada bu dünyada olduğumuz gibi acılar çekmeyeceğiz yokluk çekmeyeceğiz bizi orada çok güzel bir hayat bekliyor evladım biz Allaha kul olmak için çalışmalıyız dedi anne annesinin bu sözlerini can kulağıyla dinleyen alim annesinin her sözünü onaylıyor bir gün kendisini de annesiyle beraber cennette görebilme hayalleri kuruyordu. Bütün dünya sıkıntıları buradaki darlık ve diğer problemler onu cennetteki bir hale sevk ediyordu işte insan yaratılış gayesi ne öyle hizmet etmeliydi darlıkta Allah'ı andığı gibi varlıkta da Allah'ı ana bilmelidir ve şuna inanıyordu Zenginin Şükrü fakirin Şükründen daha hayırlıydı rüzgârın ansızın hırçınca esip yerdeki yaprakları havalandırmasıyla çıkan tozlar gözlerini kamaştırınca derin bir Allah Allah çekti bu onun küçük ruhunun henüz bu yaşında Allaha teslim olduğunun yegane belirtisiydi başına gelen musibetlere karşı Allah Allah nidalarıyla Allah'a sığınmak ona bu yaşımda işlemişti delice eser rüzgâr sakinleşince gözlerine kaçan tozu temizledikten sonra annesine bakarak anneciğim dedi bizi yoktan var eden Allah'tır değil mi öyleyse bizleri bu darlıktan kurtarıp cennetine kavuşturacak bizi her türlü nimetin nimeti ile nimetlendirecek kişi de yine Allah'tır seninle orada çok güzel yıllarımız ömürlerimiz olacak kardeşimiz ablacığım Ayşe de bize katılacak değil mi anneciğim siz olmadan ben cennete ne yaparım yoksa orada sizde olun anneciğim her sözü annesinin gözünden damla damla akan yaşları arttırıyordu oğlunun bu söylediklerini can kulağıyla dinleyen anne evet yavrucuğum dedi nedense oğlunun bu sözleriyle ve son günlerde hissettikleri ile ölüme daha da yakın olduğunu hisseden anne istemsiz bir şekilde haykıra haykıra ağlamaya başladı ölüm ayrılık çaresizlik yokluk hepsi onların hayatının vazgeçilmez bir parçası olmuştu adeta yaş Ali'nin yaşıtları sokakta güle eğleni oyunlar oynarken Ali ölümden haberdar bir şekilde annesiyle bu konuşmayı yapıyordu bu bir çocuk için gerçekten üzülecek bir vaziyet idi Ali henüz dünyaya gelmeden babasını kaybetmişti ablası 11 yaşında olan Ayşe iki yaşında iken babası vefat etmişti bir nebze de olsa baba şefkati ne baban sevgisinden nail olmuştu ama Ali sadece annesinin bu hastalıklı hallerine şahit olmuş baba sevgisinden uzak kalmıştı az sonra elindeki bez bebek oyuncağıyla Ayşe de onların da sohbetine dahil oldu hemen annesinin yanı başına oturarak ellerini avuçladı anneciğim dedi ben seni çok ama çok seviyorum biliyorum ölüm gibi bir gerçek var biz cennette ebedi olarak kalacağız dedim Ali'ye nazaran o her şeyin daha da farkındaydı işin acınası bir tarafı vardı çocuklar henüz bu yaşlarında ölüm kelimesini dillerine dolanmışlar ve ölüm gibi bir gerçeğin olduğunu kabullenmişlerdi babasızlık onları henüz küçük yaşlarında olmuş annesizlikte belki yarın belki de bugün bilemeden onları bulacaktır

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

(Töre yazgısı serisi +18 ) Kalbinin Esiri

read
28.9K
bc

Sokaklar Çocuk Doğurmaz

read
5.9K
bc

Şirin Mafya

read
35.2K
bc

BEN ONU ÇOK SEVDİM

read
3.8K
bc

Kanlı Duvak

read
59.5K
bc

Günaymadan

read
19.7K
bc

Kaçınılmaz Evlilik

read
6.6K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook