Ender gözlerini açtığında beyaz bir tavanla karşılaşmadı. Ya da uzaktan beyaz bir ışıkta görünmedi. Tam tersine başında dikilmiş sevgili nişanlısı ona bakıp sırıtıyordu. Allah affetsin ! O kendisine iri yarı derdi ..
Ama Gülnur kendisini ikiye katlardı.
"Babam seni bekliyor kalk hadi " dedi Gülnur. Adamı kolundan tuttuğu gibi ayağa dikerken Ender içinden koca bir yuh çekti.
Ohaydı yani ! Başka açıklaması yoktu bunun. O doksan kiloydu. Kolay kolay yerinden kaldırılmaz bir adamken , kız bez bebek gibi savurmuştu.
Gecenin başında gördüğü esmer bomba kapıdan bakıp kendisine kıkırdarken kaşlarını çattı.
"Kalkmamı bekleyecek kadar naziksin sağ ol " Kızın kıpkırmızı olan yüzüne aldırmadan yanından geçip gitti Ender. Oturma odasına girdiğinde , babasının sırıtan yüzünü gördü.
"Gel Ender. Bizde Seden bahsediyorduk. Düğünü önümüzdeki hafta yapalım ne dersin ?"
Recep bey gözleriyle onaylamasını söylese de Ender son bir umut annesine baktı. Zavallı annesi ! Anlaşılan onunda gerçek gelin adayından haberi yoktu.
Her şey babasının başının altından çıkmıştı.
Bu adamın kendisiyle ne zoru vardı ki ? Ne olmuş yani birazcık vukuatlı büyüdüyse. Omu diyordu babasının arkadaşlarına kızlarını getirmesini.
Azıcık ucundan şeeetmişti kızları. Kendi suçu yoktu !
Onu samanlığa atan da kızlardı. Peşinden koşan da kızlardı. Karşı konulamaz cazibesinin hiç bir suçu yoktu.
Babasına tehlikeli bir bakış attı.
"Tabi babacım siz nasıl isterseniz. Hatta haftaya daha çok var .. İzniniz olursa bu hafta sonuna kadar tüm düğün işlerini halletmek isterim. Sonuçta yuva kuruyoruz. Bekletmek olmaz "
Recep bey şüpheyle oğluna baksa da aldırmadı. Bu hergeleyi bir an önce baş göz edip kurtulmak istiyordu.
Bıkmıştı ! Her gün kapısına dayanan babalardan gına gelmişti. Kızının kolundan tutan soluğu kapısında alıyordu.
Hoş, modern zaman da yaşasalar da , laf söz oldu mu eski çağlar aynı önlerine sürülüyordu.
"İyi madem. Öyle istiyorsan yapalım düğünü Pazar gününe . Sen ne dersin dünürüm . Hayırlı işler bekletilmeye gelmez.
"Çok kısa bir süre Recep bey, sonra kızım hakkında ne derler "
"Kimse bir şey diyemez. Sevdiler deriz biter. Düğün derneği kuralım " deyip ayağa kalktı. Ender 'in hemen kabul etmesine şaşırsa da oğlu yola gelmişti belki de ..
******
Ender odasına girdiğinde üzerinde ki ceketi yatağın üzerine fırlattı. Sinirden saçlarını yolmak istiyordu. Artık yolacak saçı da yoktu ama ..
"Eh baba bende sana damatsız düğün dernek kurdurup ,yedi düvele rezil etmezsem bana da Ender demesinler. Sen misin hayatımı yakan. Sen mi yaman ben mi yaman görücez" deyip telefonu eline aldı.
"Alo Salim neredesin ?"
"He paşam o sesler de kafanın içinden mi geliyor ?. Küfrettirme sülalene de bana gel. İşimiz var senle "
"Gelemem oğlum. Recep amca ambargo koydu. Eğer sana yardım edersem istediğim arabayı almayacakmış " Ender telefonu kulağından çekip ekrana baktı. Sonra kulağına geri yasladı.
"Senin gibi süt kardeşin ecdadını s*keyim Salim. Lan sütü bozuk kardeş dediğin bir arabaya değişilir mi ? "
"Değişir kardeşim değişir. Ayrıca sende aynı memeden emdin hatırlatırım. Şimdi kapat uyuyacağım " deyip telefonu tak diye suratına kapattı.
"Senin de ipini çekmek farz oldu Salim iti. "
Beş gün sonra kına gecesi yapılmış bir gün sonrası içinde düğün dernek kurulmuştu. Ender sırıtarak her işe elini atarken babasına pis pis bakmayı da ihmal etmiyordu. Babasının dibinden ayrılmayan Salim ise ona tırsak gözlerle bakıyordu.
En başından onun için edebiyatını konuşturup mektup yazsa da , papazın kızı bir fazla gelirdi bu ibneye. Durup dururken , kızın başını yakmak erkekliğe sığmazdı.,
Akşam vakti olduğunda , evden çıktı Ender. Kendisini bekleyen arabaya bindi.
"Vay vay vay bizim mavi şeytan sonunda teşrif ettiler. Yüzünü gören cennetlik oğlum neredesin sen ? "
"Şeytanın cennette işi ne be .. Anca geldim kardeşim. Senden istediğimi hallettin mi ?" dedi Ender. Keyfi yerine gelmişti bile.
"Ayıpsın Ender'cim İstediğin belgeler hazır. Yarın öğle vakti Salimle Gülnur'un nikahı kıyılacak. O ayıyı , dümene getirip fark ettirmeden imzayı attırdık mı o sağ sen selamet "
"Yaşa be İbo. Nikah kıyılırken benim hava alanında olmam lazım yalnız."
"O kargaşa da tüyersin. Dışarı da araba seni bekliyor olacak . Hepsini geçtim de kıza yazık değil mi lan . Ne günahı var onun "
"Benim ne günahım var İbo. Kız hayır dese babam üstüme gelemeyecek. Bilerek kızı çıkarmadılar karşıma Vazgeçerim diye."
"Eh sen de haklısın o zaman yolun açık olsun dostum. Allah Amerikalı kızlara acısın. Peki Recep amcayı ne yapacaksın ? Çok kızacak " dedi İbo. Önüne gelen kumral saçlarını geri attı.
"Boşuna gitmiyoruz herhalde oraya. Yüksel lisans yapıcam. Babamı da bir şekilde kandırırım artık "
NİKAH GÜNÜ.
Ender koşarak onu bekleyen arabaya bindi. Ardında ki adamlar , Salim'in dışarı çıkmasını engellerken kahkahası tüm sokakta yankılandı.
Kazın öyle değil böyle atılırdı. Babası ardından ayakkabısını , atmıştı bile. Nikah şahidi yerine bir anda kendisini damat bulan Salim gerçeği öğrendiğinde delirmiş Diren Enderin üstüne gelmişti. Davetliler bir ağzından konuşmaya başladığında Ender kaçmıştı. Boynunda ki papyonu çıkarıp camdan aşağı attı.
"Nereye Ender abi ?"
"Bas koçum direk İstanbula. Onlar beni hava alanında arasınlar. Ben uçağa İstanbul'dan binicem "
"Tamam abi" deyip gaza yüklendi genç delikanlı.
"Eeee Salim efendi. Zamanında yediğin hurmalar gün gelir seni tırmalar. Kuyu mu mu kazar mısın ? Ben de seni o kuyuya gömerim kardeşim" deyip geri yaslandı.
" Bekle beni Amerika Ender Güven geliyor "