MELEK Yaşadığım şoku tarif etmem imkânsızdı. Önce o çekim… Ayaz’ın sert tavırlarının altında belli belirsiz kıvılcımlar, sonra da reflekslerim. Bir anlık dürtüyle, benden kat kat güçlü bir askeri tezgâha yapıştırmıştım. Bunun benim elimden çıkmış olmasına hâlâ inanamıyordum. Arada bir gözlerim ellerime kayıyordu. İnce uzun parmaklarım… şimdiye kadar sadece mutfakta, bıçakla ustalaştığımı sandığım bu eller başka neler yapabiliyordu? Yoksa gerçekten Ayaz’ın şüphelendiği gibi işin içinde bambaşka bir şey mi vardı? Bunu kendime bile sormaktan korkuyordum. Kahvaltılıkları masaya dizerken Ayaz gelip oturdu. Yüzü ifadesizdi ama gözleri… gözleri beni izliyordu. Özellikle de ellerimi. Fark ediyordum. Onun her bakışında içimde bir düğüm atıyordu kalbim. Bu sadece bir koruma değildi. “Hadi ye.” d

