Kurşun sesleri yavaş yavaş azalmıştı ama kulaklarda hâlâ yankılanıyordu. Burak, sırtı ter içinde, eli tetikte hâlâ hedef taraması yapıyordu. Ancak asıl korkusu mermiler değil, içindeki fırtınaydı. O sesi tekrar duymak istiyordu. O tanıdık, hayatı boyunca unutamayacağı sesi... “Pınar! Telsize yanıt ver! Konumunu bildir hemen!” diye bir kez daha bağırdı, ama yine sessizlik... Telsizde yalnızca statik cızırtılar vardı. O an zaman donmuş gibiydi. Kalbinden gelen ses, beynine hükmediyordu. Gözleri dört döndü, karanlık sokak aralarına, terk edilmiş evlerin gölgelerine bakıyordu. Bir asker koşarak yanına geldi, yüzü solgundu. “Komutanım... Arka sokağın girişinde boğuşma izleri var. Taze kan damlaları da var. Pınar oradaymış... ama şu an iz yok.” Burak’ın yüreği sıkıştı. Telsizi elinden düşüre

