İstanbul, gece yarısı; Gökyüzü bulutlarla örtülmüş, sokak lambaları titrek bir şekilde yanıp sönüyordu. Burak Karahan, Onur’la birlikte şehrin dışındaki terk edilmiş bir liman bölgesine varmıştı. Elleri cebinde, adımlarında belli belirsiz bir gerginlik vardı. Zamanla yarışırken her detay, en küçük ipucu bile hayatî önem taşıyordu. Onur, sol yanında yürürken bir harita açtı. “Buradaki eski sevkiyat noktası hâlâ sistemde kayıtlı görünüyor. Ama kağıt üzerinde aktif değil. Yani biri burada bir şeyleri saklıyor olabilir.” Burak başını salladı. “Pınar’ı izliyorlar. Onunla ilgili bilgiye ulaşmak için eski bağlantıları tarıyorlar. Kodlara ulaşmalarının tek yolu, geçmişte kalan izleri temizlemek.” Limandaki bir konteynerin yanına geldiklerinde, paslı bir kapının aralığında hareket sensörü olduğ

