Gece yarısına sadece dakikalar kalmıştı. Kulübenin soğuk duvarları arasında Pınar, Emir’in sessiz işaretiyle yerinden kalktı. Yarasını sardığı bandajlar, hareket ettikçe sıkışıyor ama o acıyı hiçe sayıyordu. Elindeki paslı bıçak, karanlığın ortasında sanki bir umut çırası gibiydi. Emir, pencerenin yanına yaklaştı, dışarıyı gözledi ve fısıltıyla konuştu. "Nöbet değişi başladı. Beklediğimiz an bu." Pınar derin bir nefes aldı. Emir, tahta zemindeki gevşek bir tahtayı kaldırdı ve altından dar bir tünel girişi ortaya çıktı. "Bu tünel seni dağın diğer yamacına çıkarır. Dikkatli ol. Karşı yamaçta bizimle temas kuracak biri olacak." Pınar, Emir’in gözlerinin içine baktı. "Neden bunu yapıyorsun?" Emir duraksamadan cevap verdi. "Çünkü içimizde bazıları hala insan kalmak için savaşıyor." Bir anl

