Gece Yarısı Sürprizi

1018 Words
Arabanın arka koltuğunda Sedef’in hıçkırıkları, İlhan’ın ona fısıldadığı güvence sözlerine karışıyordu. Faruk ise aynadan sürekli arkaya bakıyordu. Ön koltukta, Korhan’ın nefesi kulağıma çarpıyordu. Yüzündeki o demirden ifade bile, az önceki riskin ciddiyetini gizleyemiyordu. "Reyna, sola doğru keskin bir dönemeç var. Oradan ana yola çıkacağız. Bizi takip edecekler, hazırlıklı ol," dedi Korhan, sesi telsizden gelen bir komut kadar netti. "Hazırım," diye fısıldadım. Kalbim göğüs kafesimde çıldırmış bir ritim tutturmuştu ama ellerim direksiyonu kusursuzca kontrol ediyordu. İşte, hayatımda ilk kez, ralli hayalim birinin hayatını kurtarmak için gerçek bir amaca hizmet ediyordu. Korhan'ın arabasının motor gücünü sonuna kadar kullanarak viraja yaklaştım. Takipçilerimizin farları arkamızdaki yansımada belirmişti. Fren pedalına sadece anlık bir dokunuş yaptım ve ardından direksiyonu sertçe kırıp, el frenini hafifçe çektim. Araba, toprak yolda kontrollü bir şekilde kayarken, lastikler çığlık attı. Tam bir power slide ile manevrayı tamamladım ve burnumuzu ana yola çevirip gaza abandım. "Harika," diye mırıldandı Korhan, hayranlığı sesindeki emredici tınıyı yumuşatmıştı. "O yarışta sadece iddialı olduğunu düşünmüştüm ama sen sanat yapıyorsun." "Sadece ısınıyorum, komutan," dedim ve gaza daha da asıldım. Ana yolda hız limitini çoktan aşmıştık. Onların aramızdaki mesafeyi kapatması imkansızdı. Beş dakikalık soluksuz bir sürüşün ardından Korhan, "Tamam, Reyna. Artık rahatlayabilirsin. İzimiz kayboldu," dedi. Gülümseyerek evin yolunu tutmaya başladım. Sedef bir süreliğine bizim misafirimiz olacaktı ve ben yeni ev arkadaşımız için çok heyecanlıydım. Kız geceleri yapmak için sabırsızlanıyordum. Eve geldiğimizde hep birlikte bizim dairemizin kapısını çalmıştık. Asya kapıyı açarken gördüğü kalabalığa şaşkınlıkla baktı. "Hoş geldiniz." Hep birlikte içeriye geçtiğimizde onlar salona geçerken Korhan, Asya ve ben mutfağa geçmiştik. "Ağabey neler oluyor?" Korhan, derin bir nefes aldı ve arkasındaki tezgaha yaslandı. Yüzündeki gerginlik hala tamamen geçmemişti. "Sedef, İlhan'ın sevgilisi. Ailesi onu zorla evlendiriyordu ve intihara teşebbüs etti. Kardeşiyle tehdit ettikleri için kaçmaktan başka çaresi yoktu." Asya kaskatı kesilmişti. "Çok korkunç. İyi ki bize getirdin. Odalarımızdan biri boş zaten. Ama... siz onu resmen kaçırdınız mı?" diye sordu, sesi tizleşmişti. Omuzlarımı silkerek musluğu açtım ve elimi yıkadım. "O, rızasıyla geldi. Biz sadece hızlı ulaşım sağladık." Korhan'a göz kırptım. "Hızlı ulaşım derken... Bu topuklularla ne işin vardı? Sen mi sürdün?" Asya, o kadar şeyden bu detaya takılmıştı. "O, bizi oraya dört dakikada ulaştırdı," dedi Korhan, Asya'nın sorusunu cevaplayarak. Sesindeki hayranlık gizlenemiyordu. "Ve peşimizdeki arabadan, profesyonel bir driftle kurtulduk." Asya bir süre bize, sonra salona baktı. Ağzı açık kalmıştı. "Ben kahve yapıyorum. Siz de sakinleşin biraz. Benim minik hayatım bir anda aksiyon filmine dönüştü. Reyna, sana bu aralar bir şeyler oluyor! Dün gece uyurken yaptıkların, bugün de kız kaçırman..." Asya söylenerek kahve makinesine yönelirken, Korhan bir adım yaklaştı ve beni tezgah ile kendi arasına sıkıştırdı. "Sedef'in ailesi şimdilik şikayetçi olmayacaktır. Bir süre ortalık sakinleşene kadar burası en güvenli yer. Ama senin de bu sırrı saklaman gerekiyor." Gözlerinde, az önceki hızın ve tehlikenin ateşi yanıyordu. Yüzü, fısıltıyla konuşacak kadar yakındı. "Sırrınız benimle güvende," diye fısıldadım, boynuma yaklaşan nefesiyle titreyerek. "Peki benim yemek yapma cezam ne zaman başlıyor, Komutan?" Korhan, dudaklarının kenarını kıvırdı. "Yarın başlıyor. Bugün yeterince yoruldun." Ona tebessüm ederek bakarken gözlerim dudaklarına düştü. "Senin cezan hala devam ediyor ama." Korhan, Asya'nın sırtının bize dönük olduğu bir anı kollayıp dudağıma bir öpücük kondurdu. Hızlıca geri çekilirken ben hissettiğim çekimle gözlerimi kapatmıştım. Aklımda fena planlar beliriyordu. Gece onu gizlice odama almak gibi... Asya kahveleri hazırlarken, salonda İlhan, Sedef’e su içiriyor ve sakinleştirmeye çalışıyordu. Korhan'ın gözleri sürekli telefonu kontrol ediyordu. "Sedef'e gözünüz gibi bakın. Sen de İlhan." "Merak etme, Korhan ağabey. Burası karakol gibi," dedi Asya, kahveleri bize uzatırken. Mutlulukla onlara baktım. "O kadar güzel bir şey yaptın ki Korhan, sevenleri kavuşturdun." "Timdeki herkes bir ailedir, onlar da benim kardeşlerim. Askerlerim için her şeyi yaparım," dediğinde İlhan ve Faruk ona gururla bakmışlardı. Sedef de aramıza katılmaktan mutlu gibi görünüyordu. Biraz oturup sohbet ettikten sonra Korhan ayaklanmıştı. "Ben müsaadenizi isteyeyim.Yarın bir ton iş var." Korhan, Sedef ve İlhan'a son talimatları verdikten sonra Faruk ile birlikte evden ayrıldı. Kapı kapandığı an, Sedef İlhan’ın kollarına yığılıp ağlamaya başladı. Biz de Asya ile birlikte hemen onların yanına koştuk. "Tamam, geçti. Güvendesin," diye fısıldadı Asya, Sedef’in saçlarını okşarken. Sedef üzüntüden çok mutluluktan ağlıyor gibiydi. "O kadar korktum ki aşkım o adamla evlendirecekler diye. İyi ki kurtardınız beni iyi ki varsınız." İlerleyen saatlerde Sedef biraz sakinleşti. Asya, misafir odasını hazırladı ve o ikisi odaya yerleştiler. Bu durum, hepimize bir nebze huzur vermişti. İyi geceler dileklerimizi dileyip hepimiz odalarımıza dağıldık. Gece yarısını çoktan geçmişti. Yatağımda dönüp dururken aklım sadece Korhan’daydı. O aceleci, gergin öpücüğün tadı damağımda kalmıştı. Onu, o aksiyon dolu anların yarattığı yoğunlukla tekrar hissetmek istiyordum. Hızla kalkıp üzerime siyah dantelli geceliğimi geçirdim. Üstü bralet, altı ise saten bir etekten oluşuyordu. Üzerime ince bir sabahlık attım ve balkon kapısına doğru yürüdüm. Kanepede uyuyakaldığım günden beri onun balkonuna atlamak benim için yasak bir meyve haline gelmişti. Bugün ise bu meyveyi tatmaya kararlıydım. Balkondan atlarken kalbim göğsümden fırlayacak gibiydi. Bir hırsız gibi Korhan'ın balkonuna indim. Kapı aralıktı. Gözlerim karanlıkta ona odaklanmaya çalışırken, içeriden gelen müzik sesini duydum. Piyano sesiydi. İçeri süzüldüğümde, Korhan’ın yatakta değil, pencerenin önünde ayakta durduğunu gördüm. Sadece eşofman altı vardı ve kaslı sırtı bana dönüktü. "Korhan?" diye fısıldadım. Ani sesimle irkildi ve çabucak arkasını döndü. Gözleri şaşkınlık ve tehlikeyle parlıyordu. "Reyna! Senin burada ne işin var? Nasıl girdin?" "Balkondan atladım," dedim, sesim bile kendime ait değildi. O kadar yakışıklı ve gergin görünüyordu ki, bacaklarım titriyordu. "Uyuyamadım. Seni düşündüm." Yüzündeki ifade anında sertleşti. "Tehlikeli sularda yüzüyorsun." "Biliyorum," dedim ve bir adım daha yaklaştım. "Ve ben de tehlikeden kaçmıyorum." Vücudundaki gerginliği hissedebiliyordum. "Beni düşünmekten uyuyamayacak kadar etkileniyor musun?" "Hayır hiç etkilenmiyorum," dedim ve aramızdaki son adımı da attım. Parmak uçlarımı, çıplak göğsündeki sert kasta gezdirdim. "Sen etkileniyor musun?" Korhan, sert bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Hayır." Aramızda tutkulu bir bakışma geçmişti. Beden dilimiz, sözlerimize çok zıttı. Bir saniye sonra beni hızla kucakladı ve dudaklarıma yapıştı. Öpücüğü o kadar aç ve telaşlıydı ki, bu, onun kontrolü kaybetmesinden korktum. Aynı zamanda kaybetmesini de istedim. Gecenin karanlığı, Korhan'ın tutkusunu ve şehvetini saklıyordu. Onun öpücüklerine karşılık verirken eli bacağımda gezinmeye başlamıştı. Vücudumun her zerresi titrerken beynim tehlike çanlarını çalmaya başlamıştı. Onu hiç bu kadar istediğimi hatırlamıyordum. Üzerimdeki sabahlığı çıkarıp yere attı ve sırtımı koltukla buluşturdu. Ona alttan bakarken o da bana üstten bakışlar atmıştı. Dudaklarımı birbirine bastırdım konuşmamak için. Çünkü eğer konuşursam, bana hükmetmesi için yalvaracağımı biliyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD