bc

AVŞİN

book_age18+
9.6K
FOLLOW
126.1K
READ
dark
family
age gap
forced
opposites attract
heir/heiress
drama
bxg
kicking
small town
seductive
like
intro-logo
Blurb

❗️Yetişkin içeriklidir, sahneler detaylıdır 🔞

“Hayatımızı mahvettin lan!” diyerek öfkeyle bağırdı. Kollarımdan kavrayıp beni bir kaç kere sarstı. “Neden kızım neden?! Başka adam mı yoktu beni yaktın, kız kardeşimi yaktın ha?!”

Bedenim korkuyla titrerken yaptığım hatanın sonuçlarının kötü olacağının henüz farkında değildim.

“Dewran…” diye fısıldadım her şeyi açıklamak için ancak cam kırılmasıyla gözlerimi sıkı sıkıya kapattım.

“Ne Dewran lan?!” diye öfkeyle bağırdı ardından duvağımı saçlarımdan çekerek fırlattı.

“Açıklayabilirim…” içime kaçan sesimle konuşmakta zorlandım.

“Neyi açıklayacaksın amına koyayım neyi?! Kimilerin altına girdiğini, bu çocuğun kimden olduğunu bile bilmediğini sonrada bana iftira atıp benimle evlendiğini mi açıklayacaksın?!”

Gözlerimden akan yaşlarla onu dinlerken beni ittirdi. Bedenim yatağa doğru düşerken aklımdan geçen şey ile başımı kaldırdım.

Bir an önce her şeyi anlatmam gerekiyordu yoksa bakire olduğumu öğrendiğinde işler dahada sarpa saracaktı.

“Dewran ne olursun açıklamama izin ver!” diye yalvardığımda tiksintiyle suratıma baktı.

“Senin konuşmaya hakkın yok!” diyerek baş parmağını salladı. “Sen benim ve kız kardeşimin hayatını mahvettin. O ruh hastası ağabeyin kız kardeşimi senin yüzünden mahvedecek lan! Senin attığın iftira yüzünden Heja eziyet çekecek! Onunda kafasını sikeyim, seninde kafanı sikeyim!”

Ettiği küfürlerle daha çok ağlamaya başladım. Doğru söylüyordu. Heja benim yüzümden ağabeyimden çok acı çekecekti. Ağabeyim Şahmaranlar hakkında yanlış düşündüğü için Şahmaran kanını taşıyan herkesten nefret ediyordu ve Heja şu anda onunla baş başaydı.

Her şeyi elime yüzüme bulaştırdığım için korkuyla daha çok ağlamaya başladım. Heja’nın hayatını mahvettim, ağabeyimin ve Dewran’ın hayatını mahvettim! Ben aptalım, ben aptalım!

“Ne ağlıyorsun kızım sen?!” diye gürledi. “Her şey senin yüzünden oldu şimdi birde ağlıyor musun?!”

“B-Ben özür dilerim… “ dedim ağlamaya devam ederken.

“Bana bak Avşin Şadoğlu! Sakın kendini karım sanma, ben senin gibi namussuz birini karım yapmam duydun mu?!” diye öfkeyle bağırdı. “O çocuğuda aldır kimsenin piçine babalık yapacak kadar salak değilim!”

Dedikleriyle daha çok ağlarken aslında hamile olmadığımı, kimseyle yatmadığımı dile getirmek istedim ancak bunları söylemek için her şey çok geçti.

“Şimdi siktir git odamdan!” kolumdan tutup beni yataktan kaldırdı ve odanın kapısından dışarı attı.

“Dewran!” diyerek kapıya vurdum ancak kapıyı kilitledi.

Hüngür hüngür ağlarken koskoca koridorda yalnızlığımla kaldım. Gelinliğimin eteklerine sıkıca sarılırken yere oturup haykırarak ağlamaya devam ettim..

chap-preview
Free preview
Önizleme
Ben Avşin Şadoğlu Kendi hayatımı kurtarabilmek için dört hayatı birden mahvettim. Amacım kendi hayatımı kurtarmaktı fakat başaramadım. Herşeyi elime yüzüme bulaştırarak kendimi, beni ömür boyu sevmeyecek bir adamın nikahı altında buldum. Bunu ben istedim ve yaptım. Kendi hayatımı, kocamın hayatını, görümcemin ve ağabeyimin hayatını ben mahvettim. Onların kaderleriyle ben oynadım. Kurtuluşumun o olabileceğine inanarak bir hata yaptım böylelikle kendi cehennemimi yaratmış bulundum. Bile isteye kendi cehennemime adımlar attım, her adımımda korksam bile bunu kimseye belli etmedim. Şimdiyse mahvettiğim hayatların bedelini, kocam Dewran Şahmaran sayesinde ödüyorum. Şahmaran konağına geldiğim günden beri yüzüm gülmüyor. Gülmek için kendimi zorlasam bile bunu hak etmiyor kendimi cezalandırıyorum. Çünkü işlediğim günahlardan dolayı bana gülmek dahi yakışmıyor. “Ne düşünürsün öyle bûke? Hızlı yıka şu halıları!” “Kollarım ağrıyor yadê.” “Velvele! Ne nazlanisen Avşin hanım? Kollarını bu eve gelmeden önce düşünecektin.” Elimdeki fırçayı halıya bastırarak yıkamaya devam ettim. Bir yandanda nemlenen gözlerimin akmaması için çaba veriyordum. Hejvîn yadê oturduğu yerden kalkıp konağa girdiğinde derin bir nefes vererek ıslak halıya tamamen oturdum. Buz gibi yağmurlu havada bana halı yıkatıyordu, neden? Çünkü yağmur suyuyla tasarruf olurmuş. Hızlı soluklar alarak yorgunluğumu üzerimden atmaya çalıştım ancak yadê elinde bir kovayla yanıma geldi. “Kız ne oturisen?! De hayde kalk, devam edesin.” Fırçayı parmaklarımın arasına alıp halıyı fırçalamaya devam ederken başımdan aşağı dökülen buz gibi su ile çığlık atttım. “Yadê ne yapisen?” dedim hızla ayağa kalkarak. “Tüh! Boş yere gitti su.” üzüldüğü şey bir kova suyun boş yere gitmesi oldu. Sinir bozukluğuyla fırçayı yere atarak elinden kovayı aldım ve öfkeyle yere çarptım. “Ne yapisen kuçıke zıkaka!” Göz pınarlarımdan akmak için zorlayan yaşlarımı tutmaya devam ederken düğüm olan boğazımdan tükürüklerim gitmiyordu. “Ben senin hizmetçin değilim yadê!” öfkeyle bağırdım. Yüzüme yediğim şamarla dengem sarsıldı. Islak ve sabunlu halının üzerindeki bacağım kayarak halının üzerine yüzüstü düştüm. “Sen birde bana bağirisen öyle mi?! Allah bilir hangi piçin çocuğunu benim oğluma yamadın benamus! Hele sen dur, bu yaşadıkların bi’ hiç Avşin Şadoğlu! Bu konağı sana zehir edeceğim bilesin. Şimdi gidesin odana, inmeyesin aşağıya!” Ben Avşin Şadoğlu, hiç bir zaman böyle alçalacağımı düşünmemiştim. Hayatım boyunca kimse beni aşağılamaya, vurmaya cesaret edemezken şimdi elin kadını geliyor vuruyordu. Eğer işlediğim günahlar olmasaydı Hejvîn karısına boyun eğmezdim ancak ben bunları hakediyordum sanırım. İşlediğim günahların bedelini böyle ödüyordum. Ben şu anda Avşin Şadoğlu olsaydım, bu kadın değil bana tokat atmak bağıramazdı bile. “Xude te afuneke.” “Allah senide affetmesin yadê!” Ağlayarak ayağa kalktım. Üç saattir yağmurun altında olduğum için etim buruş buruş olmuştu. Şimdi Rojbin burada olsaydı Hejvîn’i sözleriyle yerden yere çarpar parçalardı. Benim bu hale düşmeme asla izin vermezdi. O her ne kadar engellemek istese bile benim gönlüm buna razı gelmezdi. Feryad figad ağladığım yetmezmiş gibi birde düştüğüm için topallayarak konağın içinde yürüyordum. Başımdaki yazma ıslandığı için neredeyse düşmek üzereydi fakat ben bunu bile umursamadan merdivenleri çıkmaya devam ettim. Merdivenleri tamamen bitirdiğimde başımı bir kez olsun kaldırmadan ağlayarak yürümeye devam ettim. Sert bir bedene çarpmamla sendeleyip yere düştüm başımı kaldırmadan öylece yerde oturmaya devam ettim. Daha fazla hareket edecek halim yoktu. “Üzerimi mahvettin!” Dewran’ın sesini duymamla başımı ağırca kaldırdım. Bana bakmadan üzerini tiksintiyle temizlemeye çalışırken buldum onu. Yerden destek alarak ayağa kalktım yüzüne bakmadan çekip gidecekken kolumu öyle sert tuttu ki, soğuktan üşüyen tenim sızladı. “Nerden geliyorsun sen Avşin? Bu hal ne lan?!” öfkeyle bedenimi sarstığında gözlerine yorgunlukla baktım. “Halı yıkadım.” dedim tiz çıkan sesimle. “Çok güzel yıkadım, tertemiz oldu Dewran.” “Ne diyorsun Avşin?! Bu havada ne halısı lan çıldırtma beni! Niye ıslaksın kızım sen, nerden geliyorsun bu saatte?!” “Bırak!” öfkeyle bağırıp ittirdim. “Sen bana bu evde hesap soracak son kişi bile olamazsın!” Ellernden kurtulup odamıza girdim. Odamıza… Benim divanda yattığım, onun ise yatakta yattığı odamız. Bir anlam taşımayan odamız. Üzerimdeki ıslak kıyafetleri halsizce çıkarırken kapı gürültüyle kapandı. Dewran öfkeyle bana doğru yürürken çıkardığım kıyafetleri üzerime siper ettim. “Ne yapıyorsun Dewran?!” çatık kaşlarla ona bakarken aynı zamanda burnumdan soluyordum. “Görmüyor musun giyiniyorum!” “Ne oldu Avşin Şadoğlu? Herkesin gördüğü bedenini kocan görünce utanıyorsun öyle mi?” sorduğu soruyla cinnet geçirmek üzereydim. “Utanmadım.” dedim gözlerine öfkeyle bakarak. “Bedenimi herkes görsün yine utanmam!” Elini boğazıma sararak beni duvara çarptı. Sırtıma aldığım darbeyle kemiklerim sızlarken elimdeki kıyafetler yere düştü. “Senin dilini keserim Avşin, seni mahvederim Avşin, seni parçalarım Avşin!” Yapamazdı biliyorum. Dilinden akıttığı o zehirleri asla icraata dökemezdi. Sadece boş bir tehdit savurur geçerdi. “Benim duymadığım zaman o iğrenç bedeninle ilgili her şeyi söyle ama benim karşımda söyleyemezsin! Anladın mı beni?” başımı aşağı yukarı salladım. Elini boğazımdan çekerek banyoya girdi. Nefes almaya çalışarak duvarın önünde yere çöktüm. Başımı duvara yaslayıp öylece yerde kalırken Dewran içeriden çıkıp ıslak ellerini sirkeledi. Benden çok mu tiksiniyordu? Ama ben kimsenin altına yatmadım, kimsenin çocuğunu karnımda bile taşımadım. “Bir daha bana dokunma.” dedi sanki az önce bana dokunan kendisi değilmiş gibi. Üzerindeki kazağı çıkarıp yeni bir kazak giydi. Oysaki o kazakta temizdi ama buna rağmen kazağı yere attı. “Hayatımı mahvettin.” diye öfkeyle konuştu. “Ailemi mahvettin, kız kardeşimi mahvettin!” yine kendi kendine söylenmeye başladı. “Ulan kız kardeşimi göremiyoruz bile! O piç ağabeyin kız kardeşime ne yaptıysa, bizimle görüşmeyi kesti. Kimin yüzünden? Sen ve senin o düşen piçin yüzünden! Nefret ediyorum lan senden! İğrençsin.” “Eğer…” diye mırıldandım üşüyen tenimi sararak. “Benden kurtulursan mutlu olacak mısın?” diye sordum ama o alayla güldü. “Kurtulsam bile ne fayda?” dedi ardından odadan çıkıp gitti. Neden daha fazla burada duruyorum ki? Neden daha fazla kendime ve ona eziyet ediyorum ki? Ben gidersem mutlu olacak biliyorum, bunun tek yolu gitmek. Bir daha geri dönmemek üzere. Ayağa kalkıp çıplak bedenimi örten uzun bir elbise giydim. Dolaptan kırmızı bir tülbent alıp saçlarımı kapattım ardından makyaj masasına oturup kağıda kalemle her şeyi yazmaya başladım. Aslında söylediklerimin doğru olmadığını, kimsenin altına girmediğimi, annem ve dedem yüzünden böyle bir iftira atıp Dewran ile kendi hayatımı mahvettiğimi… Kalemi masanın üzerine bırakıp kağıtla beraber odadan ayrıldım. Merdivenleri tırmanarak üst katın avluya bakan terasına çıktım. Buz gibi hava bir kez daha suratıma çarptı. Az önceki yağmur yoktu hava biraz daha olsa dinmişti fakat yinede çok soğuktu. Avludan aşağı baktığımda Rojbin’i gördüm. Rojbin kaşları çatık bir şekilde içeri girerken Rêzan peşinden koşuyordu. Rojbin omuz silkerek göz devirse bile Rêzan onu durdurmaya çalışıyordu. Onları ben ve Dewran olarak hayal ettim. Dewran’a böyle naz yaptığımı, onun ise benim peşimden koşup benimle barışmak için çabalamasını… Daha fazla hayale kapılmamak için terasın demirlerine bacağımın tekini attım ardından diğerini. Elimde tuttuğum notla birlikte demirliklere tutunurken göğe doğru haykırdım. “Dewran Şahmaran!” Bu konağa geldiğimden beri cılız çıkan sesimle ilk defa bu kadar yüksek haykırışıma şaşırdım. Aşağıdan bir çığlık sesi geldi, başımı yavaşça indirdim. Rojbin çığlıklar içinde bana bakarken, Rêzan şok olmuştu. “Dewran Şahmaran!” tekrar haykırdım ve artık amacıma ulaştım. Herkesi konağın avlusuna toplamayı başardım. “Yenge!” Berivan çığlık attı. “Yenge ne yapisen?!” “Hassiktir!” Ciwan küfür ederek bana baktı. “Ne oluyor?!” Azad ağabey, Şîyar ağa ve Hejvîn hanım avluya çıkıp yukarı baktı. Herkes buradaydı ama o yoktu. Ne zaman vardı ki şimdi olsun. “Dewran!” Hejvîn hanım korkuyla çığlık attı. Sonunda Dewran Şahmaran görüş alanıma girdi. Herkes gibi o’da şaşkın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. “Avşin yapma güzelim!” Rojbin korkuyla bağırdı. “Geleyim mi yanına Avşin? Beraber aşağıya inelim, konuşalım mı?” Dewran sonunda yukarı baktı ve beni gördü. “Avşin!” gür sesi tutunduğum demirleri titretti. “Hoş geldin Dewran Şahmaran.” diye bağırdım. “Gösteriye başlamak için seni bekliyordum ama her zaman ki gibi geç geldin!” “Avşin ne yapıyorsun kızım sen?!” diye bağırdı korkuyla. “Avşin yapma!” Şîyar ağa bağırdı bu sefer. “Üzgünüm her şey için çok geç.” diye bağırdım tekrar. “Artık her şey için çok geç!” delirmiş gibi çığlık atarken bir yandan ağlıyordum. “Avşin, yanına geliyorum bekle beni!” Dewran Şahmaran içeri gireceği sırada çığlık attım. “Gelirsen atarım kendimi aşağı!” diye tehdit ettim. “Avşin çık oradan, her şeyi beraber çözeceğiz abim!” Rêzan ağabey bana ithafen konuştu. “Ben gittiğimde her şey bitmiş olacak. Dewran Şahmaran belki Heja’nın hayatını kurtaramam ama senin hayatını mahvettiğim gibi tekrar düzeltebilirim.” “Avşin saçma sapan konuşma canımı sıkma lan! Bekle beni, geliyorum!” öfkeyle bağırdığında bir adım attı. Daha fazla adım atmasını izlemek istemediğim için elimdeki notu sıkıca tutarak bedenimi serbest bıraktım. Buz gibi havada süzülen bedenim beni iyi hissettiriyordu. Omuzlarımdaki tüm yükten kurtulmuş hissediyorum ve artık kimse benim yüzümden daha fazla acı çekmeyecek. Kimsenin huzuru benim yüzümden kaçmayacak. Yemek masasına oturduğumda kimsenin suratı düşmeyecek, kimse yaptığım davranışlara göz devirmeyecek, kimse benden tiksinmeyecek, kimse konuştuğum için beni susturmaya çalışmayacak. Çünkü ben artık o yemek masasına inemeyeceğim. Çünkü ben artık konuşamayacağım. Ben bana verilen sürenin sonuna geldim. Bedenim bir çuval misali betona çarptığında kemiklerimde sızı hissettim. Bulanık görüşüme rağmen çığlık atanlara baktım. Rojbin şoka girmiş gibi çığlıklarına devam ederken bir anda sesi kesildi ve gözümün önünde yere yığıldı. Ağzıma gelen sıvı öksürmeme sebep olurken her öksürdüğümde ciğerlerimde sızı oluşuyordu. Hâlâ nefes alıyor oluşuma hayret ederek tebessüm ettim. Notu sıkıca tuttuğum elimdeki parmaklarımı gevşeterek kağıdı ortaya çıkarttım. Nefes aldıkça canım yanıyor, kan kustukça öksürüyor ve ciğerlerim daha çok sızlıyordu. Kendime daha fazla işkence etmek istemedim, bilincim yavaş yavaş giderken gözlerimi kapattım. “Avşin ne yaptın lan sen?! Avşin nasıl yaparsın lan bunu?! Hayatım düzelecek mi lan sence?! Ağabey bir şey yapın, ölecek ağabey ölecek! Karım ölecek!” Artık benden tiksinmene, nefret etmene, kaçmana gerek yok. Biliyorum, böyle yaparak sana bir travma yaşattım ama özür dilerim. Başka çarem yoktu. Artık karın yok Dewran Şahmaran. Ben yokum, mutlu olabilirsin. Artık özgürsün, özgürüz.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Askerin Gelincik Çiçeği

read
33.0K
bc

Sessiz Çığlık

read
9.9K
bc

İNFAZ

read
4.8K
bc

Askerin Yaralı Gelini

read
26.3K
bc

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) TAMAMLANDI

read
14.2K
bc

KARŞI KOMŞUM Bİ ROMEO

read
7.3K
bc

YIKIK MESKEN

read
3.3K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook