Avşin Şadoğlu

1565 Words
Çarşıda kızlarla güle oynaya gezerek aynı zamanda alışveriş yapıyorduk. “Ayyy Avşin, şuna bak…” gösterdiği siyah topuklu ayakkabıya bakarken dudaklarım aralandı. “Bunu niye giyesin ki Morîşîn?” dediğimde dudaklarını büzdü. Olduğum olası topuklu ayakkabılar, abartı kıyafetler ilgimi çekmezdi. Her ne kadar Şadoğlu soyundan gelsem de, babam ağa olsa da bunlar benim için önemli değildi. Ben her zaman şık ama zarif gösteren şeyleri tercih ederdim abartılı şeyler her zaman benim için kaba görünüyordu. “Kız al işte ne güzel! Şimdi giymezsen ileride kocanla bir yere giderken giyersin, çeyizde düzmisen ha!” Morîşîn sitem ederken lale gülmeye başladı. “Kendina al Morîşîn.” dedim gülerek, “Sen giyersin.” Topuklu ayakkabılara iç çekerek baktı. Ayakkabıları geri yerine koyarken bu seferde iç çamaşırlara saldırıp bana mor bir takım gösterdi. “Şunlara bak Avşin!” dediğinde tekrar gülmeye başladım. “Avşin, bakma sen ona… O yanmış tutuşmuş.” Lale, Morîşîn hakkında konuşurken alt dudağımı ısırdım. “Hemde fena yanmış, itfaiye bile söndüremez!” “Dalga geçmeyin ya!” Morîşîn sitem ederken yürümeye devam ettim ancak o, arkamdaki bir şeye takılı kalmış şekilde bakmaya başladı. “Neye bakisen kız, yürüsene!” “Onunki geldi ya, ona bakıyor kime bakacak!” Lale güldüğünde omzumun üstünden arkama baktım. Dewran Şahmaran kendinden emin adımlarla kardeşleri Berivan ve Heja ile çarşıya giriş yapmıştı. Aralanan dudaklarımın arasından havayı ciğerlerime çekerken onu izlemeye devam ettim. Çatık kaşları ile etrafı inceliyor arada bir kız kardeşlerine bakıyor ve onlara hızlı olun gibisinden şeyler söylüyordu. Her zamanki gibi ciddi olan yüzü bir kez olsun yumuşamadı, sertliğinden ödün verip gülmedi. Neden bu kadar sertti? Ellerini cebine sokup etrafına bakınırken gözlerimiz birbirine değdi. O bana böyle bakarken mideme giren sancıyı bile hissetmek mümkün değildi. Ayak uçlarımdan başlayan uyuşukluk tüm bedenimi ele geçirirken saniyelerce süren bakışmamıza son verdi. Böylelikle mideme giren sancı bir anda ortadan kayboldu. “Avşin!” Morîşîn kızgın çıkan sesiyle bana bağırırken irkilerek önüme döndüm. Başımdaki tülbenti düzeltip arkadaşıma baktım. “Niye öyle baktın Dewran’a?” dedi çatık kaşlarıyla. Sorduğu soruyla bir anda elim ayağım titrerken aklıma yalan gelmemesiyle iyice gerildim. Az önce yakın arkadaşımın sevdiği adama yan gözle mi bakmıştım ben? Tövbeler olsun! “Dewran’a bakmadım.” diyerek yalan söyledim. Morîşîn söylediğim yalana inanmadığını gayet belli ederken hafifçe tebessüm edip tekrar arkamı döndüm. “Heja Şahmaran…” diye mırıldandım Morîşîn’e bakarak. “Onu bir kaç sene öncesinde gördüğümde çok küçüktü, şimdi büyümüş ve çok ilgi çekici bir kadın olmuş.” Lale ikimize de anlamsız bakışlar atarken ona da tebessüm ederek Morîşîn’in cevap vermesini beklemeden çarşının içinde yürümeye devam ettim. “Yani Dewran’a bakmadın öyle mi?” diye tekrarladı Morîşîn meraklı çıkan ses tonuyla. “Hayır.” diye mırıldandım. “Bende sandım ki…” dediğinde kaşlarımı çatıp gözlerine baktım. “Ne sandın Morîşîn? Haddini bilesin.” diyerek önüme döndüm. “Ben hiç bir şey anlamadım valla.” dedi Lale omuzlarını silkerek. “Anlamaman daha iyi Lale.” diyerek çarşıda yürümeye devam ettim. Kızlara çaktırmadan omzumun üstünden arkama doğru bakarken gözlerinin az önce olduğum yerde gezindiğini gördüm. Başımı sağa sola sallayarak önüme döndüm ve yaptığım saçmalıktan bir an önce kurtulmayı denedim. Morîşîn, Dewran Şahmaran’ı seviyorken o adama göz mü dikecektim? Morîşîn’in elinden mi alacaktım? Saçmalamayı kes Avşin! Morîşîn senin arkadaşın Avşin, arkadaşına ihanet edemezsin. Onun sevdiği adama nasıl böyle bakarsın? Her ne kadar güçlü ve soylu bir ağanın kızı da olsam şımarık yetişen biri olmadım. Her zaman haddimi bilen, terbiyeli, merhametli ve saygılı bir kız çocuğu olarak yetiştim. Ben yetiştim diyorum çünkü annemle bağlarımız pek iyi değildi. Nedenini bende bilmiyorum fakat aramızda geçen herhangi kötü bir şeyde olmamıştı. Garip bir şekilde annemle birbirimize uzaktık -tabi birbirimizle konuşmamazlık yapmıyorduk- sadece fazla samimiyetimiz yoktu. “Avşin sana diyoruz kızım!” Lale’nin sesiyle kendime gelerek ikisine de şaşkınca baktım. “Ne oldu?” dediğimde Morîşîn güldü. ''Dewran ile Morîşîn hakkında konuşuyoruz, of artık dinleyecek misin bizi?'' Gözlerimi kırpıştırıp Morîşîn'e baktığımda şapşal bir şekilde sırıttığını gördüm çoktan hayallerine dalıp gitmişti bile. ''Urfa'nın en güçlü en saygın ailelerinden birileri onlar.'' dedi iç çekerek. ''Bizden sonra.'' diyerek göz devirdiğimde gülmeye başladı. ''Üzgünüm Avşin ama onlar sizden bile üstün.'' demesi hiç hoşuma gitmedi. ''Yaa ne demezsin!'' dediğimde Lale güldü. ''Morîşîn bu konuda haklı, üzgünüm. Siz Şahmaranlardan sonraki en saygın ve güçlü ailesiniz Avşin.'' Biraz haklılık payları olabilirdi, biz ne kadar güçlü olursak olalım Şahmaranlar bizi her türlü ezerdi. ''Dewran ile evlenmek istiyorum.'' dedi Morîşîn parlayan gözlerle. ''Onun karısı olduğumu düşünmek bile çok güzel, düşünsenize sizi her şeyden ve herkesten koruyan bir kocanız var! Bu mükemmel.'' ''Rojbin'i biliyorsunuz değil mi?'' dediğinde başımı aşağı yukarı salladım. Azad ağabeyden sonraki oğullarından olan Rêzan ağanın karısıydı. ''Ee ne olmuş ona?'' diyerek çikolatasından ısırık aldı Lale. ''Onun yerinde olmayı asla istemezdim düşünsenize on altı yaşında evleniyorsunuz, kocanız sizi terk edip yedi sene boyunca ilgilenmiyor. Konakta resmen hizmetçi gibi yaşıyor.'' dediğinde kaşlarımı çatıp Morîşîn'e baktım. ''Onların hakkında konuşmak hiç hoş değil Morîşîn.'' diye onu uyardığımda omuz silkti. ''Bizim babalarımız ağa olduğu için böyle bir hikaye yaşamadık şükürler olsun fakat o'da soylu aileden gelseydi eminim böyle şartlar altında evlenmezdi.'' huzursuzca yüzümü buruşturdum. Evet Rojbin Şahmaran on altı yaşında evlenip Şahmaran konağına gelin gitmişti fakat onun hayatını bu şekilde konuşmak etik değildi. Üstelik o kadın o evde hizmetçi görevini taşımıyordu, on altı yaşında evlenmesine rağmen çok iyi şartlar altında yaşamıştı. Dewran'ın kardeşleri o kızı hiç bir zaman ezdirmemiş aksine o kızın okumasını sağlamışları, şimdiyse alanında çok başarılı bir doktordu. ''Üstelik o kadın o evde hizmetçi rolünde değil Morîşîn. Senin ve benim gibi ağa kızı olmamasına rağmen çok iyi şartlar altında büyüdü. Kocasının yokluğunda Şahmaran kardeşler onu hiç ezdirmedi, hepsi destek çıktı.'' Bu konular aylarca kulaktan kulağa duyurulmuş, dilden dile dolaşmıştı. Bütün köy halkı Rojbin Şahmaran'ın hayatını konuşuyor her gün yeni bir bilgi öğrenip millete aktarıyorlardı. Böylelikle Rojbin uzun bir süre boyunca dilden asla düşmedi. ''Aman bana ne? Ben kocam olacak adam ile ilgileniyorum.'' ''Of Morîşîn, git açıl artık şu adama!'' ''Babam benim dilimi keser!'' Morîşîn tekrar konuştuğunda yüzüne baktım. ''Dewran güçlü bir adam Morîşîn eğer gidip ona hislerinden bahsedersen eminim senin için herkesi karşına alacaktır.'' ''O kadar güçlü mü? Vay be!'' dedim alayla, Morîşîn kahkaha atarken Lale'de ona eşlik etti. ''Dewran Şahmarandan bahsediyoruz Avşin sadece onunla da kalmıyor. Azad Şahmaran, Rêzan Şahmaran, Dewran Şahmaran, Ciwan Şahmaran ve en küçük oğulları Ferzan Şahmaran!'' Lale tüm Şahmaranları sayarken sıkıntıyla şiştim. ''Şunların isimlerini mi ezberliyorsunuz?'' dedim. ''Hayır, diyorum ki çok güçlüler.'' ''Ay tamam anladık!'' ''Avşin! Sende Ciwan ile gönül bağı kursana kız, bakarsın elti oluruz.'' Morîşîn saçma sapan bir istekte bulunduğunda ona ters bakışlar attım. ''Ay ne var ya! O'da yakışıklı işte.'' ''Gerek yok. Evlilik falan beni sıkar.'' • Tüm günümüzü çarşıda geçirdikten sonra bir yere gidip oturmuş ve sohbetlerimize devam etmiştik fakat ağabeyim beni arayıp azarlayınca eve geçmek zorunda kaldım. Ağabeyim benim için araba gönderince mecburen yürümeyi kesip araca binmiş sonrada kendimi konağın önünde bulmuştum. Arabadan inip ellerimdeki çantalarla eve doğru yürümeye başladım. Kapı evdeki hizmetlilerin biri tarafından açıldı. ''Hoş geldiniz hanım ağam.'' dediğinde başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. ''Nerdesin kızım sen?'' ağabeyim kolumu tutup benden hesap sormaya başlayınca göz devirdim. ''Kızlarla çarşıdaydık nerede olacağım?'' dememle ağabeyimin yüzünde güller açtı. ''Morîşîn nasıl?'' yine beni darlamaya başlayacağını anlayarak ayakkabılarımı çıkarıp terliklerimi giydim. ''Çok iyi ağabey ama odama girip üzerimi değiştirmem lazım, sonra konuşuruz.'' Ağabeyimi atlattıktan sonra merdivenlerden sessizce çıkmaya özen gösterdim. Dedem bu saatler uyuduğu için ses yapılmasını asla istemezdi yapıldığında ise gereken cezayı verirdi. Dedemin kapısının önünden geçerken içeriden gelen annemin sesiyle duraksadım ve kapıya doğru yanaştım. ''Bav ne disen sen?'' ''Başka çaremiz yoktur o itin üzerindeki paylarını almak istisen yapacağsın.'' ''Bav sen nasıl kız evlatlarını düşünmisen? Nasıl heğsini ağabeyime verisen?!'' annem sinirle konuştu. ''Avşin'in zamanı gelmiştir ondan başka çaremiz yoktur.'' dedem sakince konuşurken duyduklarımı anlayamadım, neden bahsediyorlardı ki? ''Bav, Amed buna müsaade eder mi?! Ağabeyim, Avşin'i kabul edecek mi?!'' ''Edecektir.'' dedem kendinden emin bir şekilde konuşurken duyduklarım beni beynimden vurulmuşa çevirdi. Ne diyordu bunlar?! ''Bav eminsen demi? Avşin'i onunla evlendirirsek mal varlıklarının yarısını Avşin'in üzerine yapar değil?'' ''Avşin mehir olarak mal varlığının yarısını isteyecek. Üstelik ağabeyin ne zamandır Avşin'in peşinde bilmisen mi? Avşin yüz verse alacak kızını!'' Elimi boğazıma götürürken korkuyla nefes aldım. Duyduklarımın gerçek olmamasını diliyordum ancak hepsi gerçekti ve ortada iğrenç bir şeyler dönüyordu. Benden faydalanacaklardı yani öyle mi? Buna asla müsaade etmezdim! Ben dayım olarak gördüğüm elli yaşındaki bir adamın karısı olamazdım, bu nasıl iğrençlikti böyle?! ''Bu gece arayasın, hazırlansın.'' elimi ağzıma koyarak korkuyla odama doğru gittim. Kapıyı kapatıp eşyaları odamın köşelerine fırlatarak ileri geri yürümeye başladım. Ne yapacaktım ben? Koskoca Avşin Şadoğlu elli yaşındaki ihtiyar dayısı ile mi evlenecekti? Hayır! Bu imkansız! Ailem beni nasıl kötü amellerine alet ederlerdi? Bir şeyler yapmam gerekiyordu yoksa yarın her şey geç olabilirdi. Ağabeyime söylesem bile onun yapacağı bir şey olmazdı ki, son söz babamdaydı ve annem babamın kanına çok iyi girerse bu iş bitti demekti. Kalbim gümbür gümbür korkuyla atarken durumun iğrençliğiyle midem bulandı. Kusmamak için kendimi zor tutarken yatağa oturup sessizce ağlamaya başladım, benim haberim olmadan mı yapacaklardı her şeyi yoksa beni zorlayacaklar mıydı? Ya dayım beni kaçırmaya çalışırsa? Çaresizlikle bir şeyler düşünmeye çalışırken tırnaklarımı stresten dolayı fark etmeden ısırıyordum. Gözlerimin önüne yarın için binbir türlü sahne gelirken, bunların bir çoğu birinin zorla bedenime sahip olmasıydı. Aman allahım! Dedem uzun zamandır dayımın bana göz koyduğunu dile getirmişti, bunu nasıl yapardı? Ben ona her zaman dayı gözüyle bakarken, o bana karısı gözüyle mi bakıyordu?! Pislik herif! Asla onun olmayacaktım, asla! Kötü düşüncelere iyice kapılıp korkum dahada katlandı. Kimseye bir şey anlatmadan bir şeyler yapmam bir plan kurmam gerekiyordu. Hadi Avşin Şadoğlu, düşün... Düşün, düşün, düşün. Göster Avşinliğini, yap şovunu. Sen Avşin Şadoğlusun.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD