Karakolun ışıkları görüş alanımıza girdiğinde, derin bir nefes aldım. İçimdeki gerginlik, bu tanıdık ışıklarla biraz olsun hafifledi. Askeri araç, yavaşça durduğunda, dışarıda biriken yağmur suyu şiddetli bir şekilde çatırdayarak camlara çarpıyordu. İçimdeki titreme henüz dinmemişti, ama en azından güvende olduğumuzu biliyordum. Yaz ayındaydık ama sanki kış ayındaymışız gibiydi gökyüzü. Aracın kapısı açılır açılmaz Alpaslan hızla dışarı çıktı ve bana doğru uzandı. “Bekle, sana yardım edeceğim.” “Soğuktan kıpırdayacak halim yok.” “Kendini bana bırak.” Kollarını bana uzatıp yavaşça dışarı çıkmamı sağladı. Üzerimize yağan yağmur hala şiddetini koruyordu, ama karakolun güvenli atmosferine adım atmak bile içimi ısıtmaya yetmişti. Sırılsıklam olmuş kıyafetlerim tenime yapışmıştı ve her adım

