bc

Berdel Kanunu

book_age16+
17.1K
FOLLOW
189.0K
READ
billionaire
dark
contract marriage
HE
playboy
dominant
mafia
bxg
campus
rejected
musclebear
polygamy
like
intro-logo
Blurb

(2024 Ocak ayı Şampiyonu)

"Amca bırak geberteceğim ben bu puşt herifi!"

“Lan onu öldürünce halan ne olacak, hüküm ikisine birden kesildi!”

“Şerefimizi iki paralık etti ne hali varsa görsün.”.

“Tamam öylese önce halanı vur. Vuramam diyorsan da berdeli kabul et!”

-*-

"Asla karım olamayacaksın. Duydun mu beni!

KARIM DEĞİLSİN AMA BENİMSİN!”

Duyduklarıyla koca gözleri anında doldu.

Ben üzerine gidince geri geri adımlamaya çalıştı ama kollarından yakaladım. Canının yandığını yakından görmek istiyordum. Bir elimle çenesini tutup gözlerine baktım.

“Odama gel dediğimde geleceksin, berdelin kanunu budur! Git dediğimde de deliğine geri döneceksin, tıpkı bir far...”

Yanağıma inen tokadın sesi odada yankılanınca tuttuğum kollundan yatağın üzerine fırlattım.

Ben fare diyecektim ama o belli ki kendine fahişeliği uygun görmüştü.

“B’beni rahat bı’rak!”

Tekleyen diliyle bir cümle kurabildiğinde ellerimi iki yanından yatağa yaslayıp onu kafesime aldım.

“Neden? Berdeli kabul ettiysen seni becereceğimi de bilmeliydin.” 

Geri geri kaçmaya çalışırken başını da iki yana sallıyordu.

“B’ben bir şey yapm’adım.”

Hala inkar etmeye çalıştığında elimi boynuna yaslayıp yatağa yapıştırarak üzerine eğildim.

Kalp atışları sanki avucumun içindeydi.

“Abine yalancı mı diyorsun Hanoğlu kızı!”

Ben boynuna çöktükçe gözlerindeki korku artıyordu.

Nefesleri gittikçe seyrekleşirken şimdilik bu kadarının yettiğini düşünüp elimi çekerek doğruldum ama söyleyeceklerim bitmemişti.

“Bu evde sürdüğün sefa benim sayemde. Yediğin her lokmada hakkım var. Bu yüzden bana karşı gelmeyi aklından bile geçirme anladın mı? Hala sana elimi sürmedim, tepemi attırırsan berdeli bozup abini gebertmek için bir dakika düşünmem.”

-*-

LEKE serisinin ikinci kitabıdır.

chap-preview
Free preview
1. Günah Gecesi
Serhat’tan, Başıma balyozla vuruluyor gibi bir sancıyla uyandığımda artık çok geçti. Yanımda yüzükoyun yatan çıplak kadın felaketim olmuştu. Bu yaşıma kadar harama elimi sürmüş değildim. Ailem kadının patlağı ile erkeğin uçkursuzu arasında fark görmez, beni de öyle yetiştirdiler. Ne üniversite hayatımda ne iş hayatımda yatağıma girmeye çalışan hiç bir kadına izin vermemiştim. Ailemin adı ve serveti çoğu kadını baştan çıkarmak için yetip de artıyordu. Benim yatağıma nikahsız giren başkasının yatağına da girer diye düşünüyordum. Bu benim için kabul edilemezdi. Dün gece ise korkunç bir hataydı. Aileme zorla kabullendirdiğim sevgilime evlilik teklif etmek için bin beş yüz kilometreyi uça uça gelmiştim. Arayıp sana bir sürprizim var dediğimde kendi evine davet etti, şimdiye kadar hep dışarıda görüşmüştük. Zaten evleneceğimiz için kabul ettim. Çok yakında tamamen helalim olacaktı nasılsa. Pişirdiği domatesli makarnayı yerken sürprizimi sordukça naza çekip eğleniyordum. Aramızda evlilik konusu henüz hiç geçmemişti. Şaşıracağına adım gibi emindim. İki tabaklık mum ışıklı makarna soframızda içim içime sığmıyordu. Konakta olsak en az beş çeşit olurdu önümüzde ama sevdiğim yaptı diye yediğim makarna dünyanın en lezzetli yemeği gibi geldi. Tadında bilmediğim bir aroma vardı. Yedikçe hararet bastığı için tişörtümün üzerine aldığım ince gömleği çıkarıp attım. Hararetim geçmedi. Sorun makarna değil içimdeki heyecan olmalı diye düşündüm. Sofrayı kaldırırken içimde kabaran yabancı kıpırdanmalar gittikçe arttı. Daha fazla vakit kaybetmeden cebimden yüzüğü çıkarıp sevgilimin önünde tuttum. Nefsime karşı daha önce hiç bu kadar zayıf hissetmediğim için işimi bitirip bir an önce bu evden çıkmak istiyordum. Boynuma atılıp hemen kabul etti. Büyük sürprizler, havai fişekler bekleyen kızlardan olmadığı için doğru bir seçim yaptığımı düşündüm. Sarılışı gittikçe daha samimi bir hal alırken kollarını hafifçe çözüp yüzlerimizi hizaladı. Durmamız gereken yeri çoktan geçmiştik. Alevli dudakları yüzümün her yerinde gezinirken beynimi de uyuşturuyordu. Öpüşlerinin arasında arasında bana “kocam” diyerek yaptıklarının yanlış olmadığına ikna etmeye çalışıyordu sanki. Bir yerden sonra belini kavrayıp gövdemden uzaklaştırmayı düşündüm ama aklımı yerinde bulamayan iradem buna yetmedi. Tutuşumu hissettiğinde yüzümü öpmeyi bırakıp gözlerime baktı. “Hazırım Serhat.” Şimdi olmaz, düğünümüzü beklemeliyiz demek için araladığım dudaklarımı kendisininkiyle buluşturduğunda dönüşü olmayan bir yola girdik. İçki içmemiştim ama ilk kez bir kadını öpmenin sarhoşluğu başka bir şeye benzemiyormuş. Aldığım zevk yirmi altı yılı boşuna yaşamışım gibi hissettirdiğinde daha fazlasını istedim. Karım yapıp kendime ait kılmaya karar verdiğim kadının bana böylesine aç oluşu erkeklik gururumu okşuyordu, elleri ise her yerimi. Aylardır bilmeden ona susadığımı da böyle anlarken, hiç çekinmeden, esirgemeden sunduğu tenini kana kana içtim. Zihnimde yankılanan bu yaptığın doğru değil sesleri sevgilimin adımı inlemeleri arasında kaybolup gitti. Böyle şeyleri daha önce defalarca yaşamış da ne yaptığını iyi biliyor gibi her dokunuşu, çıkardığı her ses aklımı başımdan daha çok alıyordu. Aramızda sanki bir yarış vardı. Kimin şehveti daha çok gözünü karartmış, ölçüyorduk ve sevgilim açık ara önde gidiyordu. Elimi tutup beni yatak odasına sürüklediğinde bu yüzden geri durmadım. Tişörtüm, çamaşırımla beraber pantolonum beni terk ettiğinde geri kalmamak için ben de bir çırpıda elbisesini sıyırdım. Üzerinde kalan iki parçayı çıkarmaya cesaretim yoktu ama o benim yapmaya korktuğum şeyi gözlerime baka baka yaptı. Geri geri gidip sere serpe yatağa uzanırken gözleri bir an bile gözlerimden kopmuyordu. Bana güvenip en kıymetli hazinesini önüme sermesi gururumu bir kat daha okşadı ama bir yandan içimdeki tarifsiz korku nefesimi kesiyordu. Bir şey olur da evlenemezsek bu veballe nasıl yaşarım diye düşünüyordum. Tereddüt ettiğimi gözlerimde gördüğünde elimden tutup yatağa çekti. Karşısında böyle aciz kaldığım için kendimden nefret ettim. Buraya kadar hiç gelmemeliydim ya da gerekeni yapmalıydım. Karşımda ondan alacağım her şeyi vermeye hazır, beklentiyle bakan kadına bunu borçluydum. İçimde daha bu kararı verdiğim anda bile pişmanlık vardı ama davranışlarım aklımın kontrolünden çıkalı çok oluyordu. Hemen yarın aramızda nikah kıyacak, onu bu zor durumdan kurtaracağım diyerek zaten cılız çıkan vicdanımın sesini hepten bastırdım. Düğünümüzden sonra isteyecekleri çarşafa da bir kılıf bulurdum nasıl olsa. Üzerindeki lekenin nereden geldiğini de soracak değillerdi ya. Yaşadığımız bölgede bir kız için hayatı ile eş değerdi o leke. Aşkımız için yaptığı şu fedakarlıktan sonra ona karşı iki kat daha sorumluluk sahibi hissediyordum. Hala harekete geçmediğimde daha fazla sabrı kalmayan sevgilim tırnaklarını sırtıma geçirip beni kendine çekti. Kanımda dolanan zapt edilemez arzu birbirimize değdiğimiz an öldürücü bir hal almıştı. Kulağıma uzanıp “hadi sevgilim, beraber yanalım” dediğinde göz göre göre ateşe attım kendimi. Herkesin olduğu kadar benim de kulaktan dolma beklentilerim vardı. Mesela s.tiğim kadının önce biraz canının yanması gerekiyordu. Öyle kolayca ilerlemek beklediğim bir şey değildi. Önüme hiç bir engel çıkmadığında bu iyi bir şey mi bilemedim. Yüzüğü verdiğim andan hatta sofraya oturduğumuzdan beri sadece bir et yığınına dönüşen beynim sahalardan tümden çekilmiş, yerini kontrol edilemez bir hayvana bırakmıştı. İlk anda girdiğim günahın ağırlığını göz ardı edemedikçe üzerime çöken tutukluk tamamen kaybolduğunda gerisi yokuş aşağı yuvarlanmak gibi geldi. Kaç uçurumdan düştük beraber sayısını unuttum. Yarı baygın halde birbirimizden ayrıldığımızda ne yaşadığımı kavrayacak kadar kafam yerinde değildi, güneş doğuncaya kadar kendimden habersiz uyumuşum. Uyandığımda gün çoktan doğmuş, kanıma karışmış şehvetten sıyrılmıştım nihayet. Hayatımın en karanlık sabahına uyandığımı ancak anladım. Kendimi çıplak halde bulduğumda yaşadıklarım hala bir rüya gibi geldi. Sanki bedenimin kontrolü başkasının eline geçmiş de kızı canı çıkana kadar s.en başkası gibiydi. Yaptıklarımın utancı ağır ağır üzerime çökerken ellerimi yüzüme bastırıp saçma bir şekilde saklanmaya çalıştım. Gece son damlamıza kadar birbirimize karışmamışız gibi yüzü koyun yatıp saçları her yana dağılmış sevgilime bakmaya bile utanıyordum. Ben böyle bir adam değildim, olamazdım. Ne ailem ne de şimdiye kadar yaşadığım hayata bu yaptıklarım yakışmıyordu. Telafi etmek için aklıma sadece hemen bu gün nikah kıymak geldiğinden daha fazla yatakta oyalanmadan yere yığılmış kıyafetlerimi alıp ilk defa geldiğim evin banyosuna attım kendimi. Günahlarım suyun yıkayıp arındıracağı türden değildi. Sanırım bu yüzden gözlerimden damlayan bir iki damla kirimi akıtamayan sulara karıştı. Çok uzatmadan sepette hazır bekleyen el havlularından birine kısacık kurulanıp üzerimi giydim. Şimdi işin en zor kısmına gelmiştim artık. En değerli hazinesini hunharca harcadığım sevgilimin yüzüne bakmaya bile utansam da yüzleşmeliydik. Tek suçlu ben değildim, durduracağı yerde beni daha çok yüreklendirmişti. Ama o bir kadındı, hislerine kapılması kolaydı, ikimizin yerine ben sağlam durmalıydım. Bu yüzden suçun büyüğünü kendimde görüyordum. Korkunun ecele faydası olmadığını kendime hatırlatıp hala dünyadan habersiz uyuyan sevgilimin başına gittim. -*- Aslı’dan, Serhat’tan çok daha önce uyanmış olduğum halde kıpırtısız yatmaktan her yerim uyuşmuştu. Çıplak sırtımı öpsün, bir iki güzel laf söylesin diye boş yere beklediğimi kendini banyoya attığında anladım. Ağzına burnuna su verdiğinde bir gülesim geldi. Bu devirde hala böyle şeylerle uğraşması komikti. Bu kadar dindarlık beklemiyordum. Okulda başlayıp mezuniyet sonrası uzak mesafe süren ilişkimize nihayet adını koyduğu için makarnaya karıştırdığım azdırıcılar fazlasıyla işe yaramıştı. Uzun zamandır kimseyle yatmadığını anlayacağım kadar uzun sürmüştü rahatlaması. Performansı iyi olduğu için hiç hızını kesmemiştim. Aslında memlekete döndüğü için beni aldatsa bile haberim olmazdı, ben işini görecek birilerini bulur diye düşünüyordum ama masum sevgilim kendini bana saklamış. Tek gecelik şeyler için kaç aylık ilişkimde sorun çıkaracak bir kız değildim. Bana göstermediği sürece canının istediğini yapabilirdi. Aslında ben ona göstermeden canımın istediğini yaptığım için biraz suçluluk hissetmedim değil ama ilişkilerde her zaman ileriye bakmak gerekir. Kafam kadar pırlantayı parmağıma geçirdiği andan itibaren ruhumu ve bedenimi tamamen kendisinin kılmıştı. Bu saatten sonra değil kulüpten bulduğum azmanlar, erkek sinek bile giremezdi hayatıma. Ağa karısı olmanın şanına yakışır şekilde gözlerimi bile namahreme değdirmeyecektim. Ailemde dindar adamlar çoktu. Helal haram cennet cehennem diye diye beynimi yedikleri için ortalama bir vatandaştan çok bilgiye sahiptim. Bir diyetisyen olarak sağlıklı beslenme hakkında her bilgiye sahip olmam gibiydi. Canımın istediği kadarını uyguluyordum. Henüz beni durduracak bir hastalığım yokken gönlümce cips yemek gibi henüz beni durduracak bir evliğim de yokken gönlümce kaçamaklar yapabilirdim. Aksi şekilde davranmak Serhat’ın sorunuydu. Bana bir kez evlilikten söz etmediği için kendimi ona sadık kalmak zorunda hissetmemiştim. Hoş yaptığım ihanet de değildi zaten. Sonuçta şimdi yarı evli gibiydik. Makarnanın verdiği güçle tıpkı bir aygıra dönen sevgilim bana tüm geçmişimi unutturmuştu. Bu gün yataktan çıkacak enerjiyi bile bulabileceğimi sanmıyordum ama kavuşacağım şeyleri düşündükçe harcadığım her kaloriye değdiğini düşünüyordum. Serhat sonsuza kadar benimdi artık. Banyodaki su sesi kesildiğinde hemen gözlerimi geri kapadım. Nasıl olsa beni yatakta eskort gibi bırakıp gitme ihtimali yoktu. Eve getirdiğim pe.enklerden biri sabah komodine para bırakıp gittiğinde kendimi o.pu gibi hissetmiştim. Serhat’ın dindar olması ilk defa hoşuma gitti. S.tiği kadını mümkün değil bırakmazdı bu. Beni acaba nasıl uyandıracak diye merak ederken giyinme seslerini duydum. Yanıma geldiğinde belki onu tekrar yatağa çekerdim kim bilir. Birbirimizin tadına bir kez daha doyardık. Taze aldığı abdestini bozmak eminim çok keyifli olurdu. Sırtımı örten saçlarımı kenara çeker ve omzumu öperdi. Gece ilacın etkisiyle ön sevişmeye fazla vakit harcamamıştık. Zihnimde nasıl öpüştüğüne dair pek fikir yoktu. Şimdi acelemiz yokken sevgili sözlümü iyice tartmak istiyordum. Bir an önce gelsin ve öpüşünü hissedeyim diye beklerken o zebani gibi tepeme dikilip adımı seslendi. “Aslı..” Böyle kaba ve soğuk bir seslenme beklemiyordum. Öpülme hayallerim çoktan siyah poşete girmeye hazırlanırken yeni uyanır gibi mırıldandım. “Hmm.” “Aslı! Uyanman gerek.” Sanki az sonra atom bombası mı düşecekti, bu ne biçim acele anlayamadım. İşlerin hayal ettiğim gibi gitmeyeceğini kabullenmek istemediğim için yüzüme bir gülümseme yerleştirip ağır ağır sırt üstü döndüm. Belki biraz utangaçlık iyi olur diye örtüyle göğsümü kapamayı da ihmal etmedim, tabi sadece uçlarını. Hala hödük sevgilimi baştan çıkarma hayallerim vardı. Performansını bir de takviyesizken görmek istiyordum. Yüzüme dağılan saçları yavaşça kenara çekip ona en aşk dolu gülümsememi verdim. “Günaydın sevgilim.” Suratı sirke satıyordu. İhtimal yoktu ama acaba benden memnun kalmadı mı diye düşünmeye başlayacaktım neredeyse. Düzenli olarak va.na sıkılaştırma seanslarına gidiyordum, bakireden bir farkım olmadığına emindim ama şu memnuniyetsiz suratı beni kendimden şüphe ettiriyordu. Günaydınıma değil göğsüme yüzüm bile zor bakarak karşılık verdi. “Günaydın. Kalk hadi, abdestini al. İşlerimiz var.” Bir anda gülmemek için zor tuttum kendimi. Beni de kendisi gibi zannetmesi aslında sevimliydi ama ben gece sabaha kadar “zina” edip sabah bir banyo ile tekrar cennete layık olabileceğimi düşünecek kadar iyimser değildim. Tersine gitmemek için suratımdaki tatlı tebessümü bozmadan nazlı nazlı cevap verdim. “Canıma okumuşsun, kalkamıyorum ki.” Geceki üstün performansını övüp biraz yumuşatmak istiyordum ama onun yakışıklı suratı hepten asıldı. “Özür dilerim. Merak etme elimden geldiği kadar telafi edeceğim olanları. Hadi şimdi kalkmaya çalış.” Canımı çok yaktığını düşündüğü için mi bu kadar mutsuz anlayamadım. “Özür dileme lütfen, her saniyesi benim için zevkti.” Suratı yumuşayacağına hepten sertleşirken yüzüme yabancı bir şey görmüş gibi baktı. “Her neyse, olan oldu zaten. İşini bitir yanıma gel. Mutfakta bekliyorum.” K.çını dönüp odadan çıktığında kendimi komodinin üzerinde para bulduğumdakinden bile kötü hissettim. Korunmadan sevişmemize mi takmıştı kafayı bu kadar acaba. Ben zaten düzenli hap kullanıyordum ama şimdi onu söylemek istemedim. Bu gerginliğin üzerine ufak kaçamaklarımı duysa ilişkimiz darbe alabilirmiş gibi geldi. Korkarım sevgilim düşündüğümden daha dar beyinliydi, biraz ayak uydursam iyi olur diye düşündüm. Yataktan kalktığımda cidden her yanım sızlıyordu. Arada bir sırf zevk için haplayacaktım sanırım müstakbel kocamı, bu performanstan mahrum kalmak istemiyordum. Çarşafı örtüyü geride bırakıp banyoya girdim. Abdest falan almayı düşünmediğim için terimden arınıp tazelenecek bir duş aldım hızlıca. Serhat’ın kokusu üzerimden silindiği için biraz mutsuzdum ama nasılsa kaynağı benimdi artık. Ne zaman istesem yine kokusuna bulanırdım. Başıma ve sadece göğsümün bir kısmı ve k.çımı örtecek kadar bedenime birer havlu sarıp banyodan çıktım. -*- Serhat’tan, Aslı’nın uyandığındaki rahatlığı içime bir kurt düşürmüştü. İki adımlık mutfakta ileri geri yürüyüp bir türlü sakinleşemedikçe beynimi kemiren şüphe nefes bile aldırmıyordu. Yanlış olan bir şeyler vardı, çok yanlış. Evde buluşmak fikri en büyük yanlıştı zaten. O kadar uzun sarılmamız, aç gibi kıza saldırmam, bana benden de büyük açlıkla cevap verişi... Birbirimize bıraktığımız izleri karşılaştırsak eminim ki bendeki hasar çok daha büyük olurdu. Boynumdaki çürükleri kapamak için son düğmesine kadar iliklemiştim. Sırtımdaki tırnak izleri ise sabun değdikçe sızlamıştı. İlkini yaşayan bir kız nasıl bu kadar istekli olur aklım almıyordu. Beni istemesi kötü bir şey değildi ama işte adını koyamadığım, koymaktan çekindiğim şüpherler beynimi çürütüyordu. Tek seferde kurtulmak için yatak odasına döndüm. Bu yaptığım Aslı’ya da aşkımıza da saygısızlık gibi geliyordu. Ucunu tuttuğum örtüyü bir türlü kaldırmayı başaramıyordum. Karşılaşacağım her neyse daha şimdiden kalbimi sıkıştırıyordu. Beş on saniye kendimle mücadele ettikten sonra bir çırpıda yatağın üzerindeki örtüyü sıyırdım. Aradığım yoktu.. Ufak bir pembelik bile geçmemişti yatağa. Öfkeyle örtüyü bütünüyle kaldırıp yere attım. Benim spermlerimin izleri her yerdeydi ama Aslı’nın bekaretine dair hiç bir şey yoktu. O an beynimde Aslının en ufak bir acı çekme ifadesi göstermediği suratı canlandı. Yavaş değildim. Yaptığım hayvanlıkla övünmüyordum ama beni o kadar cesaretlendirmişti ki kendimi tutamamıştım. İçine sonuna kadar girdiğimde sadece zevk aldığına dair sesler çıkarmıştı. Tamam herkesde kanama olmayacağını bilecek kadar biyoloji bilgim vardı ama önüme hiç bir engel çıkmaması ne olacaktı. O an şehvetten gözüm döndüğü için üzerinde durmamıştım ama şimdi nasıl kolay girdiğim aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyordum. Bu olamazdı! Benim elini tutmaktan başka hiç bir şey yapmadığım sevgilimin masumiyetini çoktan kaybettiğini düşünmek bile istemiyordum ama beynim çoktan korkunç şüphelerimin esiri olmuştu. Ufak bir umut vardı içimde hala. Banyodan çıktığında gözlerine bakacak ve ona hiç istemesem de içimi kasıp kavuran şüphemi soracaktım. Belki başına bir şey gelmişti, belki bir rahatsızlığı vardı. Masumsa sorum onun kalbini fazlasıyla kıracaktı, şüphelerim bir genç kız için çok ağır bir ithamdı sonuçta. Gözlerinde ona haksızlık ettiğime dair kırgınlığı gördüğümde tek kelime daha söylemeden bağrıma basacak ve sonra da kolundan tuttuğum gibi ilk bulduğum imamın önüne oturtacaktım. Altımda ne kadar rahat ve korkusuz olduğu gözümün önüne geldiğinde beynime tekrar mızraklar saplanmaya başladı. Ben masumum dediğinde ona tüm kalbimle inanabilmeyi diliyordum. Düştüğüm b.tan duruma yumruğumu sıkarak sesli bir küfür savurdum. “Böyle işin ta a.na koyayım.” Yerdeki örtüye bir tekme savurduğumda Aslı’nın şaşkın sesini duydum. “Sehat! Ne oluyor?” Üzerinde avuç içi kadar havluyla karşımda zerre utanmadan duruyor ve bana hesap soruyordu. Deminden beri masum olabileceğini düşünerek yatıştırmaya çalıştığım öfkem birden ona katlanırken sorusuna soryla cevap verdim. “Sen söyle Aslı, neler oluyor!" -*- Aslı’dan, Serhat benim yarı çıplak görüntümden etkilenip aşk göstereceğine yerdeki örtüyü tekmeleyip küfür ederken sinirim tepeme çıktı. Adamla evlilik kararı aldığımız günün ertesinde huyu mu değişmişti yoksa? Evlilik aşkı öldürüyordu da bu kadar da çabuk öldürmemeliydi. Hatasını anlaması için en az onun kadar sert konuştum. “Bana bir şey olduğu yok. Sözlümle muhteşem bir gece geçirdim. Sabahına onun da benim gibi mutlu olmasını bekliyorum, belki bir sarılma bir öpücük... ama bil bakalım bunun yerine ne buluyorum! Aşkımıza şahitlik etmiş örtüyü küfürler içinde tekmeleyen bir Serhat! Üstelik bir de ne olduğunu bile bilmediğim bir şeyin hesabını soruyorsun. Kafan yerinde mi senin?” Sorumla birlikte örtüye bir tekme daha atarken en yüksek perdeden cevap verdi. “Değil lan! Kafam yerinde falan değil!” Acaba ilacın kutusunu falan mı gördü diye birden içimi korku bürüdü. Sorarsa şaka yapmak istedim falan diyecektim ama gördü mü görmedi mi emin olmadan kendimi ifşalamak da istemiyordum. Sessizce derdini anlamaya çalışırken eli ile yatağı işaret etti. “Hiç bir leke yok.” Neden söz ettiğini anlamak için gösterdiği yere baktım. Aslında onun kuruyup beyaza dönmüş lekeleri pembe çarşafımın üstünde baya gözüküyordu ama onun aradığı ne anlamamıştım. “Ne demek istiyorsun Serhat! Şaka falan mı yapmaya çalışıyorsun? Ne saçma bir muhabbetin içindeyiz şu an!” Ellerini yüzüne bastırıp sert sert birkaç kez sıvazladıktan sonra tekrar bana döndü. “Yatakta neden kan izi yok?” Olması mı gerek diye düşünürken birden beynimde şimşekler çaktı. Benim evleneceğim adam dar beyinli falan değil bildiğin mağara adamı çıkmıştı başıma. En az onun kadar üst perdeden cevap verdim. “BU NE BİÇİM SORU YAA!” Sesimi yükselttiğim an şaşkın şaşkın yüzüme baktı. “Sen neyi sorguladığının farkında mısın?” Yüzündeki öfke silinmese de şimdi biraz daha soğuk kanlı gözüküyordu. Yine de tavrına ifrit olmuştum. “Sana bir kez soracağım Aslı, bakire misin değil misin?” Hala mağara adamlığını sürdürürken adeta buz kesmiştim. Kendimi ucuz bir fahişeden farksız hissediyordum. “Sabaha kadar içimden çıkmadın Serhat! Sen söyle bakire miyim değil miyim? -*- Serhat’tan, Neyi kastettiğimi anlamış gibi konuşurken boğazını sıkmak istedim. Bal gibi de biliyor ama inadıma ters konuşuyordu. Madem bu işi böyle çirkinleşerek çözecektik bana da başka bir yol bırakmamıştı. “Ben seni s.meden önce bakire miydin değil miydin?” Aynalı konsolunun önünden cam bir şişe alıp yere fırlattıktan sonra edepsizce bağırdı. “Sen bana bu soruyu nasıl sorarsın! Ne haddine bunu sormak! Sabaha kadar s.erken iyiydi şimdi mi aklına geldi bekaret!” Onun taklit ederek ben de elime gelen herhangi bir şişeyi tutup tüm gücümle yere savurdum. “ŞİMDİ GELDİ! ANLADIN MI AKLIM BAŞIMA YENİ GELDİ!” Sesim odanın duvarlarında yankılanırken ondan sadece tek bir kelime bekliyordum. Bana bakireydim diyecekti ve ben de konuyu kapatacaktım ama beni katil etmek ister gibi inadıma inadıma konuşuyordu. “Yedi defa içime boşaldıktan sonra gelen aklını s.eyim o zaman!” Hala istediğimi vermediğine göre boş yere çabaladığımı hissettim. Her şey ortadaydı ama ben salak gibi beni kandırması için ona şans üzerine şans veriyordum. Aşkım gözlerimi kör etmişti. Aylardır hayatımdaki varlığını bir anda kesip atmak kolay olmasa da başka çarem yoktu. Kendini kime verdiğini bilmediğim bir kadını tutup ne konağa götürebilir ne de namusumu emanet edebilirdim. “Sana zorla bir şey yapmadım ama bu ilişkiyi sürdüremem ben. Hoşca..” Hızla yakama yapıştıktan sonra lafımı kesti. “Sakın bana beni terk ettiğini söyleme Serhat!”

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

ZÂLİM: KÖTÜ ADAM +18

read
86.5K
bc

Vincent Raphael +18

read
14.9K
bc

AFET-İ DEVRAN (+18)

read
29.8K
bc

Askerin Zeynosu [+18]

read
603.2K
bc

Mafyaya tutsak

read
15.5K
bc

TÖREYLE YAZILAN +18

read
16.6K
bc

SiyahBeyaz

read
2.1K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook