bc

CEHENNEM ÇUKURU

book_age16+
2.5K
FOLLOW
8.5K
READ
revenge
dark
pregnant
drama
twisted
betrayal
first love
friendship
crime
like
intro-logo
Blurb

Herkesin bir derdi vardı bu Dünya da. Kimisinin karnı açtı , kimisinin pırlantası küçük. Kimisi yeni bir araba isterdi. Kimisi , çocuğuna bisiklet alacak parayı.

Daha niceleri vardı Dünyada.

Bazı insanlar çöpten çıkarırdı ekmeğini , bazıları bayat diye çöpe atardı. Kimisi , yanından geçen dilenciyi görmez , başka biri acıyan gözlerle bakardı.

Ama hep bakarlardı. Belki vicdana gelir, birkaç kuruş atarlardı önlerine.

Öyle ya ! O zaman vicdanları rahat ederdi. Onlar yardımını etmişlerdi.

Tuana 'da onlardan sadece biriydi. Öylesine yanından geçilip giden , dilencilerden sadece biri.

Sokak çocuğu derlerdi onun gibilerine. Oysa kimsenin aklına gelmezdi , sokaklar çocuk doğurmazdı ki .

Işıl ışıl kafelerin önünden geçerken beresini daha fazla aşağı çekti Tuana. Kimsenin onu görmediğini bilse de bazen utanırdı üstündekilerden. Hele yanından geçip giden kızların kıyafetlerini gördükçe daha fazla nefret ederdi yaşadığı sokaklardan.

On sekiz yaşında bir genç kız gibi değil de , bir erkek çocuğuna benzerdi çoğu zaman. Bu da işine yarardı çoğu gece sokaklarda. Üzerinde erkek montu , başında saçlarını kapatan beresi , kirli elleri , isten görünmeyen yüzüyle .

Bilmediği ışıltılı dünyanın yanından geçip gitti. Geceye geçireceği sığınağına geldiğinde , kocaman bir küfür etti ağzına yakışmayan. Sokaklarda bunu da öğrenmişti genç kız.

chap-preview
Free preview
1. ARADA SIRADA
Herkesin bir derdi vardı bu Dünya da. Kimisinin karnı açtı , kimisinin pırlantası küçük. Kimisi yeni bir araba isterdi. Kimisi , çocuğuna bisiklet alacak parayı. Daha niceleri vardı Dünyada. Bazı insanlar çöpten çıkarırdı ekmeğini , bazıları bayat diye çöpe atardı. Kimisi , yanından geçen dilenciyi görmez , başka biri acıyan gözlerle bakardı. Ama hep bakarlardı. Belki vicdana gelir, birkaç kuruş atarlardı önlerine. Öyle ya ! O zaman vicdanları rahat ederdi. Onlar yardımını etmişlerdi. Tuana 'da onlardan sadece biriydi. Öylesine yanından geçilip giden , dilencilerden sadece biri. Sokak çocuğu derlerdi onun gibilerine. Oysa kimsenin aklına gelmezdi , sokaklar çocuk doğurmazdı ki . Işıl ışıl kafelerin önünden geçerken beresini daha fazla aşağı çekti Tuana. Kimsenin onu görmediğini bilse de bazen utanırdı üstündekilerden. Hele yanından geçip giden kızların kıyafetlerini gördükçe daha fazla nefret ederdi yaşadığı sokaklardan. On sekiz yaşında bir genç kız gibi değil de , bir erkek çocuğuna benzerdi çoğu zaman. Bu da işine yarardı çoğu gece sokaklarda. Üzerinde erkek montu , başında saçlarını kapatan beresi , kirli elleri , isten görünmeyen yüzüyle . Bilmediği ışıltılı dünyanın yanından geçip gitti. Geceye geçireceği sığınağına geldiğinde , kocaman bir küfür etti ağzına yakışmayan. Sokaklarda bunu da öğrenmişti genç kız. Sahipsiz yıkık dökük harabe evini tinerciler işgal etmişlerdi bu gece. Yine kalmıştı boş sandallara. Islak naylonların altında , soğuktan it gibi titremeye. Hava daha fazla kararmadan limanın yolunu tuttu. Eğer birazcık şansı varsa boş bir sandal bulabilirdi. Sabahta denizciler gelmeden kalkardı. Bu hayali de limana geldiğin de suya düşmüştü. Alemciler de burayı kapatmışlardı. Şimdi yanında Fırat olsa bu kadar çekinmezdi. Adımlarını geri döndürüp bildiği sokaklara geri döndü. İstanbul da gece daha yeni başlarken , elleri cebinde kaldırımdan kimseye çarpmadan yürümeye çalıştı. Çarparsa marifetli parmakları , rahat durmazdı biliyordu. Elinden geldiğinde kimsenin cüzdanına dokunmasa da , bazen şartlar istediği gibi olmuyordu. Hele de başında muzaffer gibi bir ağa babası varken. Muzaffer , kendisi gibi kimsesiz çocukları yanından toplayıp dilendiriyordu. Dilenenlerden olmamıştı Tuana. Ama çalmaktan da kurtulamamıştı. Beyoğlu'nun arka sokaklarına girdiğinde cebindeki çakısını avucunun içine aldı. Kalacak bir yer bulmalıydı hemen. Kapısı aralık bir apartmana girdiğinde şansını ilk dairede deneyecekti. Eğer azıcık şansı varsa , girdiği evde kimse olmazdı . O zaman yeri kömürlük olurdu. Bazı geceler boş evlerde konaklamaya alışmıştı. Rahat yatak yüzü görürdü o zaman sırtı. Yumuşacık , deterjan kokulu yastıklara koyardı başını. Kapıyı açtığında yanmayan ışıkla gözleri ışıldadı. Eğer cam kenarında yatacak bir yer bulabilirse , sahibi geldiğinde hemen kaçabilirdi de. Gece lambasının aydınlattığı eve baktığında ıslık öttürdü. "Vay be , eve bak . Bu sokaktan böyle ev ha. Sahibinin ensesi baya kalın olmalı . Ulan bizim şöyle başımızı sokacak evimiz olmadı bir. Acaba , bankadan kredi çeksem alabilir miyim ?" Tuana salona biraz daha ilerlediğine kendi kendine güldü. "He kızım , ne iş yapıyorsun dediklerinde de , yan kesiciyim dersin. Sonra sana kodeste beş yıldızlı bir oda ayarlarlar. " Gözleri cam kenarındaki rahat koltuğa kaydığında , midesinden gelen guruldamayla başını aşağı eğdi. Tamam be sus artık anladık iyice acıktın da ayıp değil mi böyle ses çıkarman . Cebinde ki çakısını bir kez daha kontrol edip mutfak olduğunu düşündüğü kapıyı açtı. Küçük mutfağa girdiğinde önce buz dolabını açtı. Dolabın içinde çeşit çeşit saklama kaplarının içinde ki yemekleri gördüğünde gözleri ışıldadı genç kızın. Bu gece midesi bayram edecekti. Birkaç tanesini eline alıp masanın üzerine koydu. Askıda olan ekmeği de yanına aldığında vakit kaybetmeden yemeye başladı. Yüzü gülecek miydi bundan sonra ne ? Tıka basa karnını doyurup kalktı masadan Tuana. İçeri girdiğinde gördüğü koltuğa uzanıp yan döndü. Hemen camın önünde ki koltuk kaçmasını kolaylaştıracaktı. Camı biraz aralık bırakmak istese de yapmadı. Gecenin ayazını taşıyan kemikleri uzun zaman sonra ısınmışken biraz keyfini çıkaracaktı. Sıcak evle birlikte , yediği yemek uyku yaptı genç kızda. Başka zaman olsa en ufak tıkırtıda uyanır ve yabanları yağlardı. Ama uykunun sıcak kollarındaydı ve hiç uyanmayı istemiyordu. Giden elektrik den de , kapının açılmasından da habersiz uykusuna devam etti. Bulut elinde ki anahtarla kapıyı açıp içeri girdi. Üzerinde ki montu askıya astı. Yüzünde kuruyan kanlardan oldukça rahatsız olmuştu. Işıkları yakmak istediğinde yanmayan elektrikle başını duvarlara vurmak istiyordu. Nasıl olsa bir bok hissetmiyordu en azından öfkesi azalırdı. Her keresini ezbere bildiği evinden koltukların yanından geçip odasına girdi. Başka bir nefesi hissedemeyecek kadar yorgundu bedeni. Yatak odasına girdiğinde , tüm kıyafetlerini çıkarıp sepete attı. Bazen bu kadar düzenli olmaktan nefret etse de elinden başka bir şey gelmiyordu. Düzen genlerine işlenmişti. Soğuk suyu açıp kanla karışık pisliklerinden arındı. Belinde havluyu da çekip aldığında çıplak olarak yatağın üzerine attı kendisini. Aynı anda elektrikler gelmiş i duyduğu çığlıkla yataktan kalkmıştı. Tuana çarpma sesiyle yerinden fırlayıp açık kapının önüne geldi. Aynı an da gelen elektriklerle ve çırılçıplak bir adamı karşısında görmeyi planlamamıştı. Kısa sürede öyle derin uyumuştu ki , çarpma sesini duymasa uyanmayacağını biliyordu. "hiihh" nidasıyla elini ağzına kapattı. Belki de ağzı yerine gözlerini kapamalıydı. Bulut yerinde doğrulduğunda bir an afalladı. Çıplaklığı aklına bile gelmezken kızın belden altında bakmaktan kaçındığını gördüğünden çekmeceden bir şort aldı. "Sende kimsin ? Evime nasıl girdin " Tuana üzerini giyen adamın kim olduğunu sonunda idrak etmişti. Hani o gelmeden evden sıvışacağı evin sahibiydi bu adam. Aklı hala dumanlı olsa da bedeni ne yapacağını biliyordu anlaşılan. Geri geri gitmeye başladığında açmadığı pencereye kaydı gözleri. Aynı anda adam da oraya baktığında , bir anlık dikkat dağınıklığından faydalanıp kapıya doğru koşamaya başladı. Başarmıştı ! Kapının kulpunu aşağı indirdiği an kaçacaktı. Ta ki beline sarılan güçlü kollar onu havaya kaldırıp yere savurana kadar. "Sana bir soru sordum lanet olası kimsin ? Evimde ne işin var " Adam başında canını almaya gelmiş Azrail gibi dikilirken yerde sürünerek uzaklaşmaya çalıştı. "Hırsızlık mı yapacaktın ?" diye tısladı Bulut dişlerinin arasından. "Bana ait olan eşyaları çalmak için mi geldin ? " "Hayır hayır ben , ben bir şey çalmayacaktım " Bulut kaşlarını kaldırdı. Bir sürü morluk olan kollarını göğsünde birleştirdi. Şimdi olduğundan daha büyük gösteriyordu. Daha heybetli daha güçlü. Sanki giderek büyüyordu. "O zaman beni ziyarete geldin ha ? Sen benimle kafamı buluyorsun son kez soruyorum çocuk evimde ne işin var . " "Uyumak , uyumak için girdim " dedi Tuana. "Dışarısı çok soğuktu gerçekten , kimse gelemden gidecektim. " Bulut yerde korkuyla duran çocuğa baktı. Kıyafetleri kirli , eli yüzü pislik içindeydi. Tek görünen şey gözleriydi ki o an bunu da düşünemeyecekti. "Bir daha ufaklık evimin bir kilometre yakının da görürsem seni , elimden kimse alamaz. Polis bile. Şimdi geldiğin gibi gidiyorsun evimden. " Tuana yutkunarak başını salladı. Duvarda asılı olan saati gördüğünde aradan sadece bir saat geçtiğini gördü. Saat üçtü. Ve yine sokaklarda kalmıştı. Acıyan bacağına aldırmadan ayağa kalkıp duvar dibinden dış kapıya kadar ardına baka baka gitti. "Polise vermediğin için teşekkürler " Bulut kızgınca kaşlarını çattı. "Son kez söylüyorum seni bir daha burada görmeyeceğim. " Genç kız başını salladı ve evden çıktı. Son ana kadar tuttuğunu bilmediği nefesini bıraktı. Ciğerleri soğuk havayla dolarken titreyen bedenine kollarını doladı. Eğer birazcık şansı varsa apartmanın kömürlüğünde kalabilirdi. ********* Bulut gerilen kaslarını biraz esnetip yatağına geri döndü. Gecenin bir yarısı bir de ufak bir çocukla uğraşmıştı. Zaten paratoner gibi belayı üstüne çekmekte üzerine yoktu. Başını yastığa koyduğunda hemen uyudu. Yarın çok önemli bir işi vardı. Tuana kömürlükte titrerken içeride ki hanzo ya da sövmeyi ihmal etmedi. Gerçi sövse ne değişecekti ki. Bok vardı erkenden gelecek. Ne güzel sıcacık evde uyuyacaktı bu gece. Bir de adamın kendisi vardı tabi .. O hep panolarda gördüğü mankenlere benziyordu. Ergenlik hormonlarıyla gözünün önüne bambaşka görüntüler gelirken bir tane de kendi kafasına vurdu. "Geri zekalı mısın kızım sen , burada kıçın donmuş ayazda kalmış it gibi titriyorsun aklın adamda mı kaldı . Tek derdin de buydu zaten " Kartonları etrafına koyup biraz daha soğuktan korunmaya çalıştı. Bu gece de böyle olacaktı. Yarın birilerini çarpması gerekiyordu. Cebimde bir simit parasından başka bir şey yoktu. Muzaffere de para götürmesi lazımdı. İyiden iyiye kinlenirken her iki adama da sövmeden edemedi. Bu dünyaya erkek olarak gelmek vardı . Oh mis ! Şeylerinin sevdasına yaşayıp gidiyorlardı. Kendisi gibi dokuz takla atmıyordu kimse .. Sabah olduğunda Tuana zorla yerinde kalktı . Kömürlükten çıkıp çıkışa doğru yürümeye başladı. Dün gece girdiği evin kapısını aralık gördüğünde durdu. "Aman kızım adama yakalanmadan uza. Bir de aynasızlarla uğraşırsın. Tanımadığın ebeninkini tersinden görürsün " Tam kapıdan çıkmak üzereyken bir kırılma sesi duydu. İçinde ki şeytan çoktan kulaklarını dikmiş ne olduğunu merak etmeye başlamıştı bile. "Belki birilerini Hanzo yu eşek cennetine gönderiyordur. " deyip çıkmak için adım attı. Ama içinde ki lanet insan sevgisine engel olamıyordu. Adamın ultra yakışıklı olmasıyla alakası yoktu bunun. Sessizce aralık kapıdan başını uzattı. İçeri gördükleriyle yutkunurken ona kilitlenen bakışlardan kaçmak istedi. İki adam Hanzoyu karşılarına almış silah doğrultmuşlardı. Bulut şakağına isabet alınan silaha oflayarak baktı. Neden ? Neden bir sabahta normal insanlar gibi uyanamıyordu. O silahı indirecek misin yoksa ateş etmeye niyetin var mı ?" dedi ukala bir sesle. İri yarı adam sarı dişlerini göstere göstere sırıtmaya başladı. "Bak Faruk herif taşşaklı çıktı. Çekmezse napıcan Beyza de ." Bulut başının hizasında tuttuğu ellerini kafasının arkasında birleştirdi. "O silahın namlusunu mabadına sokucam " Diğer adam silahı beline koyup Arife döndü. " Sakin ol Arif. Bu adamı öldüremeyiz. Patron gebertir " Arif sıkıntıyla iç çekti. " Saldırdı deriz , boş ver " deyip silahın horozunu aşağı indirdi. İki adam konuşurlarken Bulut fark ettirmeden birkaç adım daha atmıştı onlara. Üzerinde sadece şortuyla pek karizma olmasa da üzerinde bunun olduğuna şükrediyordu. Tam silahı alacağı anda bir hıçkırık duyuldu. Aralık kapıdan onlar izleyen bir çift gözü gördüğünde sıkı bir küfür savurdu Bulut. "ulan teker teker gelseniz kurban kesicem zaten . Çift çift gelin " deyip adamın kapıya dönen bakışından yararlanıp elinde ki silahı aldı. "Lan " Faruk denilen adam silahına sarılacağı sıra da kendisine dönen namluyla ellerini havaya kaldırdı. "Evet beyler. Az önceki konuşmayı bir de şimdi tekrarlayalım. Sen silahını yere koy bana bana doğru it " Faruk bir kapıda onları şaşkınca izleyen kişiye bir de karşısında ki adama baktı. Yavaşça silahı belinden çıkarıp hava da sallandırdı. "Tamam " "seni geberteceğim orospu çocuğu . Kimse elimden alamayacak seni elimden " Arif Bulut'a doğru hamle yaptığında kısık tok bir ses yankılandı dairenin içinde. Adamın bedeni boş bir çuval gibi geriye düşerken Bulut diğer adama döndü. "Şimdi senin söylemek istediğin bir şey var ? " "Bu yanına kalmayacak . Patron seni öldürecek " dedi Faruk. Bulut başını salladı alayla . "Beni sizin gibi iki çapulcuyla mı öldürecek. Güleyim de boşa gitmesin bari. Şimdi şu leşi de alıp evimden gidiyorsunuz. Patronuna da benden selam söyle. Biraz erkekse kendisi çıksın karşıma köpeklerini göndermesin " dedi. Faruk yerde ölü bir şekilde yatan arifi omuzlayıp kapıdan çıktı. Az önce onları izleyen kişi çoktan ortadan kaybolmuştu. **** Tuana az önce olanları nefesini tutarak izledi. Gözlerinin önünde bir adam öldürülmüştü. O bir kailin evinde yemek yemiş uyumuştu . Bariz gerçekle buz gibi terler dökmeye başladı. O adam onu görmüştü. Cinayeti izlediğini biliyordu. Koşarak başka bir mahalle de kuytu bir köşeye saklandı. Sırtını buz gibi duvara verip nefes almaya çalıştı. Göz yaşları yanaklarında ki kirleri temizlerken sürekli yola bakıyordu. Ya peşinden gelirse ? Ya onu bulursa ? Ya onu da o adam gibi öldürürse ? Çöp konteynırının kenarında uzun bir süre bekledi. Peşinde kimse olmadığından emin olduğunda yerinden usulca çıktı. Sabahın kör saatinde sokaklarda kimse yoktu. Üzerinde montu boğazına kadar çekip yavaş adımlarla ara sıra arkasına bakarak yürümeye başladı. Tekrar ardına baktığında bu sefer ilerleyemedi. Sert bir duvara çarptı. Fazla sıcak bir duvara. Tam karşısında o katil vardı. Üzerinde sadece bir şort ve spor atletle kendisine öldürecekmiş gibi bakıyordu. "Demek buradaydın küçük sıçan " Tuana korkuyla bir adım geri attı. Kalbi delirmiş gibi atıyordu. "Lütfen lütfen beni öldürme " diye fısıldadı. Bulut başını yana eğdi. Dudakları memnunca yukarı kıvrılırken kızın kolunu tutup sürüklemeye başladı. "ne olur bırak beni lütfen. Kimseye bir şey demem " Bulut başını iki yana salladı . İnanmadığı her halinden belliydi. Evinin olduğu sokağa girdiklerinde Tuana yardım istemeye çalışsa da kimse onları görmüyordu sanki. Herkes yanlarından bir hayalet geçmiş gibi bembeyaz olmuşlardı. Bulut kolunun tutuğu kızı evin ortasına savurdu. Sanki kimse evde yokmuş gibi yatak odasına geçip üzerini çıkartmaya başladı. Kot bir pantolon ve tüm vücudunu saran bir kazak giydi. Tuana gözlerini almadan onu izliyordu. Ne bağırabiliyordu ne de kaçmaya çalışıyordu. Sanki adam görünmez iplerle onu bağlamıştı. "Bana ne yapacaksın ? " diye sordu en sonunda . Bulut cevap vermedi . Bunun yerine kemerini takmaya devam etti. Tuana ayağa kalktı. Adama doğru yürüdü. Yatağın kenarında duran silahı hızlı bir şekilde eline aldı. Elleri titrese de namluyu adama doğrulttu. "Cidden mi ? Bu gün Beni öldürmeye çalışma günü falan mı ? " dedi Genç adam alayla . Tuana titreyen ellerine lanet okudu. "Ben sana bir şey yapmadım. Katil olman umurum da değil. Peşime düşme " Bulut dimdik bedeniyle kıza doğru bir adım attı. Tuana bir adım geriledi. "Uzak dur benden " "Daha silahı tutmayı bilmiyorsun ama ben öldüreceksin öyle mi ? Ada öldürmek o kadar kolay mı sanıyorsun sen ufaklık. " sesi giderek kızgınlaşıyordu. "Ama sen tek nefeste öldürdün o adamı. Uzak durmazsan bende yaparım " dedi. Bulut odanın içine doğru döndü. " Sen bilirdin hadi git " dedi elini havada sallayarak. Tuana derin bir nefes çekti içine. Nefesi dudaklarından salınmadan ensesine gelen sert bir darbeyle yere yığıldı. Poyraz ellerini dizlerine koymuş , bir yerde yatan ince bedene bir de zebellah gibi ayakta dikilen Buluta baktı. "Başını belaya sokmadan yapamıyorsun değil mi ? Canın mı sıkılıyor sakin yaşayınca " Bulut deri montunu da üzerine geçirdiğinde telefonunu cebine koydu. "Ara da sırada . Bazen aksiyon iyidir "  Tuana gözlerini açtığında önce karanlık karşıladı onu. Başı fena halde ağrıyordu. Ensesi karıncalanıyor , tüm bedeni hareket etme ihtiyacıyla yanıyordu. Yerinde doğruldu. Aklına yaşadıkları geldiğinde vücudundan bir titreme geçti. Aklı ve mantığı bir an önce hareket etmesi gerektiğini söylüyordu. Ayağa kalk ve kaç ! Tabi bu aç ve yorgun bedenini için geçerli bir neden değildi. "Bir başımı belaya sokmadan geçireyim dişimi kırıcam bu ne bela toner gibiyim " "Sen zahmet etme senin yerine dişini ben kırabilirim " dedi bir ses. Genç kız yerinden çığlık atarak zıpladı. Kendisine doğru gelen devi gördüğünde kırık kanepe de kaçabildiği kadar geriye gitti. Bulut sırıtarak kıza bakıyordu. Korkak ve ödleğin tekiydi. Bayıldığında da bile beni öldürmeyin diye sayıklamış durmuştu. "Ne istiyorsun benden " "Canını " dedi genç adam. " Önce evime girdin sonra da özel bir görüşmeyi dikizledin . Bence iyi bir cezayı hak ettin " dedi. Tuana şaşkınlıkla adama baktı. Özel görüşme mi ? Gerçekten mi ! Adam onunla dalga geçiyor olmalıydı . Ama yüzünde ki ifade oldukça ciddiydi. "Özür dilerim " diye mırıldandı Tuana. Yine de hırsla bakmaktan alamadı kendisini. Bulut sandalyeye geri oturdu. "Elinden gelse beni öldürürdün değil mi ? Ama ne yazık ki bunun tam tersi olacak. Gördüklerini kimseye söylemeni göze alamam " Bulut ona bakan kızdan gözlerini ayırmadı. İnsanları tanıyordu. Yüzünden geçen her ifadeyi okuyordu. Gözlerinden ne düşündüklerini biliyordu. Ama ne zaman kendisine normal bir insan çatmıştı ki. Bu deli de ölümden korkmuyordu. Üzerinde ki paçavralarla , kafasında ki bereyle başkasından saklanabilirdi . Oysa daha ilk gördüğü an onun bir kız olduğunu anlamıştı. Bunun için gitmesine izin vermişti. "Beni gerçekten öldürecek misin ?" "Evet " Tuana yutkundu. Adamın hiç şakası yoktu. Ölecekti ! Ama en azından aç karnına gitmek istemiyordu diğer tarafa. "Son bir şey isteye bilir miyim ? " "İste " "Yemek yemek istiyorum " dedi Tuana. Onun da kaderi buydu işte. Ölürken bile midesini düşünen açın tekiydi. Bulut bir an irkildi. İçinden kocaman bir yangın tüm organlarına sıçrarken kızın gözlerine kitlendi. Yemek yemek ! Zorlukla yerinden kalkıp depodan çıktı. Ardında ona şaşkınca bakan bir kız bıraktı. Tayfun elinde ki sigarayı yere atıp ayakkabının ucuyla ezdi. "Hayrola Bulut kız sana ahlaksız teklifte mi bulundu ? Yüzün bembeyaz olmuş " Bulut duvar dibine çöktü. Cevap vermedi. Yemek yemek istiyorum . Çok basit bir istek. Cesur bir istek . Son bir istek . "Cevap versene abi ne oldu içeride " dedi Tayfun sonunda merakla . "Kız yemek yemek istediğini söyledi " dedi Bulut . " e ne var bunda ? Belli ki karnı acıkmış " Tayfun şaşkınca dağılmış olan Bulutu izliyordu. Bu herifi onca dayak bile böyle dağıtamamıştı. Ama kızın tek bir sözüyle dağılmıştı. "Onu öldüreceğimi sanıyor. Son isteği de yemek yemek " "Siktir be !" Genç adam kafasını salladı. Ölmek üzereyken son kez yemek yemek isteyen bir kız vardı içeri de. "Düşünme abi . Düşünürsen çıkamazsın o kuyudan. Hadi şu çekirgeyi doyuralım sonra da biraz korkutup bırakalım ." dedi Tayfun. Bulut başını salladı. Depoya geri girdi. Kırık kanepeye baktığında kaşlarını çattı. Anlaşılan çekirge üçüncü kez zıplamayı seçmişti. Kız kaçmıştı ! ********* Ara sokakların karanlığında , içinde birkaç odunla yanan tenekelerin etrafında toplamış çocukların yanına ilişti Tuana. Bazıları kendi yaşında , bazısı daha çocuktu. Ellerini ateşe uzatıp ısınmaya çalıştı. O depodan kaçtığından beri nerede saklanacağını bilememiş , bulabildiği en kalabalık yeri seçmişti. Güvende olduğunu düşündüğünde ise ısınmak için saklandığı yerden çıkmıştı. Saatlerdir açtı , susamıştı ve bir an önce Fırat'ın yanına gitmek istiyordu. O ona yiyecek bir şeyler bulurdu. Yeterince ısındığında uzaktan gelen sesleri dinlemeye başladı. "Bu sesler nereden geliyor " dedi merakla . " Öbür sokakta dövüş var abla. Herkes orada " Tuana'nın kaşları şaşkınlıkla havalandı . "Dövüş mü ?" "Hı hı ! Ayda bir olur buralar da . Bizde yolumuzu buluruz. Bir sürü zengin adam geliyor buraya o zaman " dedi çocuklardan biri. Tuana sertçe yutkundu. Zengin adamlar. Cüzdanı şiş adamlar. Eğer bir kaçını çarparsa uzun süre hem saklanır hem de muzafferin çenesini kapardı. Sessizce seslerin olduğu yere yürümeye başladı. Metruk binaya geldiğinde duvarın dibinden izlemeye başladı. Takım elbiseli adamlar bağırarak alkış tutuyorlardı. "Enayi herifler. Para b*k gibi tabi nereye harcayacağınızı bilmiyorsunuz " Kalabalığın arkasın da durup birkaç cebi yokladı. Kimse onu görmüyordu. Herkes dövüşen adamlara öylesine dalmıştı ki işi çok kolay olacaktı. En sonunda elini attığı cüzdanı çekecekken bileğinden yakalandı. " Demek bizim çekirge buradaymış. Bu son sıçrayıştı " dedi adam. Tuana sertçe yutkundu. Kolunu çekmeye çalışsa da yapamadı. Tayfun kızı binanın içinde başka bir odaya götürdü. "Sakın buradan çıkayım deme çekirge. Yoksa o çırpı bacaklarını kırarım " deyip kapıyı kilitledi. "İşte şimdi bittin kızım. Ömrün buraya kadarmış. En azından karnımı doyursaydım ya " ***** Bulut rakibine sert bir yumruk daha atıp yere düşmesini sağladı. Adamı o kadar hırpalamıştı ki artık yerinden kalkamıyordu. On saniye sonra yumruğunu havaya kaldırdı. Galibiyet onundu. Ona para yatıranlar gülerken kolundan tutan adama baktı. "Abi görmen gereken bir şey var " dedi Tayfun. Bulut ellerinde ki sargıları çıkardı. "Neymiş o ?" "Çekirge burada , cüzdanları çarparken yakaladım. " "Hiç çalmış mı ? " "Dört tane , baya becerikliymiş. Cüzdanın biride ayı Rıza ya ait. " dedi. Bulut sırıtarak Tayfuna baktı. "O ayı hiçbir şey hissetmemiş mi ?" "Yok abi hissetse kızı yaşatmaz zaten. Ama helal olsun iyi cesaret . Hani tikim olmasa beni bile ayakta soyacak " Bulut kilitli kapıyı açıp duvar dibinde oturan kıza baktı. Tuana kapının açıldığını gördüğünden hızla ayağa kalktı. Kalbi korkuyla gümbürderken şansına bir kere daha lanet etti. " Çekirgenin hakkı üçtür . Sen üçünü de kullandın "

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Kara Kutu

read
6.9K
bc

Patika

read
13.6K
bc

TUTKUYA TUTSAK (+18)

read
42.2K
bc

Genç Polisler

read
2.1K
bc

A D A M

read
4.7K
bc

Ajan Akademisi 2 / Kara Liste

read
3.0K
bc

BARUT KOKUSU

read
54.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook