Artık, asıl konuya gelme vaktiydi. Karşılıklı hal hatır sohbetleri bitmiş, ortamdaki gergin hava yerini, zoraki bir resmiyete bırakmıştı. Babam , sözü uzatmaktan hiç hoşlanmazdı. Dizlerini düzeltti, tok ve otoriter sesiyle konuştu. Yüzünde, bu evliliğin getirdiği utançtan ziyade, yapılması gereken bir görev bilinci vardı. "İrfan Ağa, Fatma Hanım," diye başladı babam. "Büyüklerimizce uygun görülen bu evliliğin ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz. Bugün buraya, hayırlı bir işe vesile olmak için geldik." Sözleri, dolaylı yoldan, konunun mal davasını çözmek için yapılan bir berdel olduğunu işaret ediyordu. O an, Meryem’e baktım. Lacivert gözleri, babamın her kelimesini yakalıyor, ancak yüzünde en ufak bir duygu belirtisi yoktu. Savaşmaya hazır bir kraliçe gibiydi, teslim olmaya değil. Ba

