Mahkeme çıkışı, verilen karar iki ailenin de yüzünü güldürmemişti. Adalet yerini bulmamış, yalnızca kanayan yarayı dindirmeye çalışmıştı. Fakat bu, ne Zerda Hatun’un, ne de Ardil’in vicdanını susturamazdı. İkisi de bu töre oyununda bir kadının iftiraya kurban gitmesine göz yumamazdı.
Daha önce çok canlar gitmişti, çok masumun ahı alınmıştı. Zübeyde’yi yakan, yalnızca kötü bir kader değildi. Yılların biriktirdiği hırs ve ihtiras, Ahu ile Münise’nin ruhunda zehirli bir sarmaşık gibi büyümüş ve Zübeyde’yi ateşe atmıştı. Zerda Hatun, bu tehlikenin farkındaydı.
Her telefonda gelinini uyardı, kendi tecrübelerinin ışığında Ahu'ya doğru yolu göstermeye çalıştı. Lakin Ahu, kaynanasının sözlerini değil, kardeşinin fısıltılarını dinlemeyi seçti. Çıkarları, kalbine vicdanından daha yakın geldi.
Sö
