7

1211 Words
Jungkook: işim var dediğin Yugyeom ile yemek yemek miydi? HeRan: yemek yemek de bir iş. Jungkook: anlıyorum. HeRan: ayrıca sana bunun açıklamasını neden yapıyorum? Jungkook: benden neden kaçıyorsun? HeRan: seninle bir anlaşma yapmıştık. Birbirimizi tanımıyoruz? Jungkook: cidden sorun bu mu yani? HeRan: bu bir sorun değil sadece tercih. Jungkook: baştan mı tanışmamız gerekiyor yani? HeRan: cidden bundan bunu mu anladın? Jungkook: tamam şöyle yapalım arkadaş olabiliriz. HeRan: bu benim için biraz utanç verici. Yani yaptığım şeyden sonra biraz utanıyorum. Jungkook: bunu anlayabiliyorum ama unutabiliriz? HeRan: ben unutmaya dünden hazırım. Jungkook: ben unuttum. HeRan: pekala o zaman. Jungkook: daha iyi misin? Gerçi yemeklere gittiğine göre iyisin. HeRan: yemek yapmakla uğraşmamak için Yugyeom'un tavsiye ettiği bir yerde beraber ev yemekleri yedik. Ayrıca daha iyiyim. Jungkook: hala yalnız mısın? HeRan: hayır. Chin Sun ve Yugyeom burada. Jungkook: senin evinde? HeRan: evet? Jungkook: anlıyorum. Bu arada hasta olmadığını düşündüğüm için üzgünüm sana inanmadım. HeRan: sorun değil. Beni tanımıyorsun ve yalan söylediğimi düşünmen normal. Jungkook: ben utandığın için kaçıyorsun sandım. HeRan: utandığım doğru ama sonsuza kadar kaçamayacağımı idrak edebilen bir tipim. Jungkook: termosunu ve yemek kabını getirmemi ister misin? HeRan: o nereden çıktı şimdi? Jungkook: lazım olur diye dedim. HeRan: lazım falan değil rahat ol lütfen. Malı kıymetli olan bir insan değilim, müsait bir zamanda alırım. Jungkook: ondan demedim ya hani içine sıcak bir şeyler koyarsın hastasın ya. HeRan: yedeği var demiştim. Jungkook: HeRan? HeRan: ? Jungkook: seni merak ettim. Hasta ziyaretine gelebilir miyim? HeRan: ben iyiyim. Arkadaşlarım var zaten yanımda. Jungkook: ah peki ısrar etmeyeceğim. Geziye gitmeyecek misin? HeRan: pek gidecek gibi değilim ama eminim jimin ismimi yazmıştır. Jungkook: yazdı. Hatta ' kulüpte aktif üye gelmek zorunda ' diye de ekledi. HeRan: tahmin etmiştim. :) Yapacak bir şey yok kulüp başkanını sinirlendirmeye gelmez. Jungkook: sinirlenince çok değişik oluyor tavsiye etmem. HeRan: sinirli halini hiç görmedim ama tavsiyeni göz önünde bulunduracağım. Siz ne zamandır tanışıyorsunuz? Jungkook: geçen seneden beri. Aslında Taehyung'un liseden arkadaşı biz de Taehyung ile ailelerimiz sayesinde tanışıyoruz. Yaklaşık yedi sekiz senedir falan. Jimin hyung ile de onun sayesinde tanıştım geçen sene okula başlarken. HeRan: ah ne güzel. Yani eskiden tanıdığın insanlarla aynı okulda okumak. Ben geçen sene biraz zorluk çekmiştim. Jungkook: girişken bir insan değilsin sanırım? HeRan: aksine fazla girişkenim ve ilk haftadan bir sürü gereksiz arkadaşlıklar edinmiştim. Neyse ki daha sonra durumu toparladım. Jungkook: geçen seneden beri seni görmemem tuhaf. HeRan: ben öyle istediğim için. Jungkook: geçen seneden beri benden hoşlandığını söylemeyeceksin değil mi? HeRan: hoşlanıyordum, artık yok. Her neyse sadece görmeni istemedim. Çevrende ki kızlar sürekli değişiyordu ve onlardan biri olmak istemedim. Eğer bana gelseydin sonucunu bile bile sana gelirdim. Jungkook: saçma. Çevremde ki kızların değişmesi benim suçum değil. HeRan: kızların duygularına önem vermiyorsun jungkook Jungkook: duyguları olmadığı içindir. HeRan: neyse bu konuları seninle konuşmak istemiyorum. Görüşürüz. Jungkook: görüşürüz flamingo. ........... "Tanrım nerden sevdim, nerden düştüm bu belaya?" Kendi kendime mırıldanırken derin bir iç çektim. İzlediğim manzara kahve içmelik değildi ama okul sınırlarında idare edecektim. "Yandım, isyan ettim, kurban oldum bu sevdaya. Vurdum gönlümü hasretin en uzak yoluna." İçime içime söylüyordum resmen. Dudaklarımı büzerek kahvemden koca bir yudum daha aldım. "Ne yapıyorsun sen?" " Senden kopmazsa yüreğim yazıklar olsun." Chin Sun, kaşlarını çatarak tam karşıma oturduğunda bıkkın bir nefes verip kafamı masaya gömdüm. Ölmek istiyordum, ciddi ciddi ölmek. Bakışlarımı gök  yüzüne çevirip  derin  bir nefes  aldım. Tanrım, eğer müsaitsen bu akşam  bu işi halledebilirsin. Ben çok müsaitim. "Ay iyice gitti kafa." Chin Sun, saçımı çektiğinde bakışlarımı ona çevirdim. "Cidden ne yapıyorsun?" Omuz silkerek arkama yaslandım ve konuşarak cevap vermek yerine, bakışlarımla bizden epey uzakta olan ikili gösterdim. Chin Sun, gösterdiğim yere baktıktan sonra suratını buruşturarak bana döndü. "Şaşırdım mı?" Kafasını iki yana salladı. "Asla." Yani ben de şaşırmamıştım ama insanın yine de bir zoruna gidiyordu. Jungkook, muhtemelen yeni flörtü olan sarışınla karşımda cilveleşiyordu ve bende izliyordum. Her zaman olduğu gibi ve her zaman olacağı gibi. Yaklaşık onbeş dakikadır onları izliyordum. Elbette en kuytu köşede ki masada olduğum için beni görmüyorlardı. Jungkook ile her ne kadar arkadaş kalacağız diye konuşmuş olsak da yaptığım şeyden utanıyordum. "Sana acilen sevgili bulmamız lazım." Chin Sun'un söylediği şeye göz devirip tekrar dikizleme işime döndüm. "Yemez öyle numaraları. Adam tıp okuyor." Chin Sun, bıkkın bir nefes verip düşünmeye başladı. Düşünmeye başladığında alnını ovalardı, oradan anlamıştım. Sanırım alnını ovalayarak beynini devreye sokmaya falan çalışıyordu. "O zaman şöyle yapalım." Heyecanlı çıkan sesine karşı bakışlarım ona döndü. Ne saçmalamacaktı merak ediyordum. "Biri sana yürüsün sende yüz ver ama sevgili olma yani. Nasıl desem hani bak aklım sende değil, sende olsa flört edemem der gibi." Yani biraz mantıklı biraz saçmaydı. Ayrıca ben ciddi ciddi onu sevmeyi bırakmak istiyordum. Onu sevmenin, bana zarardan başka faydası yoktu. "Ne yapacağım? Birine gidip bana yürü mü diyeceğim? Sen biraz daha ovala alnını." Bakışlarımı tekrar en güzel duygularımın katili olan ikiliye çevirmiştim ama orada değillerdi. Gözden kaçırdığım için dudaklarımı büzerek kahvemden bir yudum aldım. "Bak şimdi, birine bana yürü demene gerek yok ki. Sana yürüyen birine yol aç yeter. Rahat rahat yürüsün." Kafamı iki yana sallayarak Chin Sun'u red ettim. Bu çok sağlıklı bir karar değildi. "Kimsenin duyguları ile oynayamam." Chin Sun, suratını buruşturarak bana bakıp kafasını umutsuzca iki yana salladı. Muhtemelen beni umutsuz vaka olarak görüyordu. Eh, ben de öyle görüyordum. Üniversite yıllarımı kendi aptallığım yüzünden heba ediyordum. Benim şu an sevip sevilmem gerekiyordu ama ben sadece seviyordum. Bölümü tamamlamak ile alakalı sıkıntılarım vardı. Bu bölümü geçemeyeceğime göre başka bir oyuna başlamam gerekiyordu ama ben yapamıyordum işte. Sevmek kısmında takılıp kalmıştım! Aptal HeRan! "Naber kızlar?" Yugyeom'un sesini duyduğumda kafamı çevirip ona baktım ve omuz silktim. İyi değildim ve iyi olamıyordum. Boyumdan büyük bir işe kalkıp rezil olmuştum. Hayır ya, ben aptal falan değildim, yakalanmak benim suçum değildi. Sadece jungkook fazla zekiydi. Ya da benim kaçarken etrafıma bakmam gerekiyordu, biri gördü mü diye. Aman her neyse işte olan olmuştu sonuçta. "Gezi ne zaman?" Yugyeom, direkt Chin Sun'a bakarak konuştuğunda kafamı masaya gömdüm. Aslında içimden kafamı bir kaç kere masaya vurmak gelmişti ama insanların bana acıyan gözlerle bakmasından korkuyordum. "Bu hafta sonu işte. Gidip götümüzü dondurup döneceğiz." Chin Sun, söylenerek konuştuğunda gülümsedim. Soğuğu hiç sevmiyordu, ben ise aşıktım. Oh, mis gibi. Kayak merkezine gitmek kesinlikle güzel bir fikirdi ve ben hafta sonuna kadar üzerimde kalan son hastalık kalıntılarını da atmalıydım. "Selam kızlar." Önce masaya bıraktığı kağıda ardından da jimin'e baktım. Kesin yine bir şeyler söyleyecekti, daha doğrusu isteyecekti. "Bu gezi listesi." Cebinden bir kartvizit çıkarıp masaya bıraktı. "Bu da otelin numarası." Merakla yüzüne baktığımızda gülümseyerek omuzuma patpatladı. "Arayıp rezervasyon yapın. Beraber kalmak isteyenlerin isimleri yanyana yazıyor. Her isime tek tek rezervasyon yapılmak zorunda atlamazsanız sevinirim. Bende otobüs işini ve seyahat sigortasını halledeceğim." Bıkkın bir nefes verip kafamla jimin'i onayladım. Rezervasyon yapmak çok zor değildi, bu kadar ucuz yırttığımız için şanslıydık. "Odalar iki kişilik olsun. Üç kişilik oda kabul etmeyin. İki kişilik oda fiyatından anlaştım." Son uyarısını da yaparak el sallayıp yanımızdan uzaklaşınca listeye göz attım. Jungkook da geliyordu. Yalnız listede canımı sıkan bir şey görmüştüm. Jungkook ve aynı odada kalmak istediği kızın ismi. Şerefsiz. Pislik. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Adama niye küfür ediyordum ki? Sanki kocamdı da aldatmıştı. İstediği ile istediği odada kalabilirdi. Bende iki gün boyunca uzaktan uzaktan gerizekalı gibi onları izlerdim. Çok sinirlendiğim zaman gidip kafamı kara falan gömerdim. Güzel güzel, güzel etkinlikler bunlar. Chin Sun ve Yugyeom'un bakışlarını üzerimde hissettiğimde bıkkın bir nefes verip omuzlarımı düşürdüm. "Bu akşam içmeye gidelim mi?"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD